2013-11-03 00:00:00

Ali Bulaç kadınların hakları ile ilgili çekinceleri ve eleştirilerini dile getirdiğinde tepki alıyor. Ali Bulaç sadece bu konuda değil, farklı konularda da söyledikleri tartışılması gereken birdüşünürdür. Ali Bulaç doğudan ithal ile başlayan islamcı düşüncenin şekillenmeaşamasında telif eserleri ile öne çıkmış bir yazardır. İslam düşüncesinin anlaşılmasıkonusunda profesyonel bir düşünce işçiliği yapma ideali ile ortaya çıkmış, uzun yıllardırİslami camianın tanıdığı nitelikli bir isimdir. Tabiatıyla bir müddet sonra da entelektüel camiadan ilgi görmüş saygın bir yazardır.

 

Ali Bulaç İslam düşüncesinin yeniden canlanması gayreti ile yaptığı çalışmalar ile dikkatçekmiştir. 1980 öncesinin heyecanlı günlerinde bile teorik planda düşünce sistemlerini anlamaya ve anlatmaya çalışmıştır. Ancak bu heyecanlı çaba son yıllardamuhafazakarlığa doğru bir evrim geçirmiştir. İnsanın yaşının ilerlemesi ile dahamuhafazakarlaştığı bilinir ancak bunun İslam düşüncesini canlandırmaya çalışan birşahsiyette olması üzücüdür.

 

İnsan hayatının temel kuralı gelişim ve değişimdir. Diğer cansız veya canlılar için böyle birhal muhaldir. Zira dünyayı yönetme yetkisi ve donanımı olan insandır. İnsanoğludüşündükçe gelişmekte, geliştikçe ufku açılmaktadır. Bu değişim bazen bir topluluğun eliyle olmakta bazen de farklı bir topluluğun eliyle olmaktadır. Gelişme ve değişim bazenbozulma ve kokuşma yönüne ilerlemektedir. Ancak bazen de gelişmemek değişmemek ve duraklamak bozulma ve kokuşmayıdoğurmaktadır.Bazen gelişim ve değişime aşırı ihtiyat içinde olmak eşref'i mahlukatlığa engel olabiliyor.

 

Gelişme ve değişme…İslam toplumları ve aydınları 20. yüzyıl boyunca hep bu konuları ve doğan sonuçlarını tartıştı. Farklı teşhisler ve tedavi yolları önerildi. Kimi batılılaşmada karar kıldı, kimi batının bazı yönlerini almada karar kıldı, kimi de tamamen içine kapanmayı tercih etti ve kabuğuna çekildi.

 

Ali Bulaç batı düşüncesinin argümanları konusunda tedirgin bir ruh haline büründü sonyıllarda. Bu bize akıl yoluyla gelişimi önceleyen mutezili alimlerin karşısında diğer alimlerin“ya ayağım kayarsa” tedirginliğini hatırlatıyor. İmam’ı Gazali de böyle bir ihtiyat düşüncesiyle çıktığı zirveden sonra muhafazakar bir tavrı benimsemişti.

 

İslam dünyası hala iyi bir durumda değildir. 20. yüzyılda İslam dünyasının dört bir tarafında değerli düşünce adamları çağdaşkavramlar karşısında İslamın cevabını vermegayreti içine girip umut veren çalışmalar ortaya koymuştur. Ancak halen İslam dünyası üreten değil taklit eden, yöneten değil izleyen durumundadır. Düşünce özgürlüğükonusunda rehberlik etmiş Ali Bulaç’ın bir müddet sonra örneğin misyonerlerin çalışmasıile ilgili muhafazakar bir anlayışa saplanmasına hayret ediyorsunuz. Vicdani ret gibi yenibir kavrama diğer pek çok yeni kavrama yaklaştığı gibi muhafakarlığı esas alan biranlayışla yaklaşmasına şaşırıyorsunuz. Bu şaşırtıcıdır, zira İslam düşüncesi yeniye reaksiyoner bir düşünce değildir. Yeni olanı hayata yeniden bir yön verme hedefi olanların bakışaçısı ile doğru bir yere oturtmaya çalışır. Bu farklı bir konu ama yine aynı anlayışın yansımasıolan kadın konusunun tartışılmasında da ortaya çıkar. Kadın ile ilgilitartışmalar artık ayrı bir başlık altında değerlendirilen oldukça ağırlıklı bir konudur. Bu konuda da Ali Bulaç sürekli ihtiyatı, muhafazakarlığı seçmektedir. Bu seçimleri belki sonyıllarda İslamcıların gücü ve parayı ele geçirmesi sonrası konformize dalması, dünyevileşmesi ve dejenere olması ile alakalıdır. Ancak bu olumsuz etkenler yeryüzünde halife olması gereken Müslüman bireyin zor, tartışmalıkonularda geri adım atmasıyla sonuçlanmamalıdır. İslamın doğruluğunu, kalıcı değerini ve özgün yapısını yedeğine alan Müslümanlar insanlığın sorunlarına çare üretmeden geri durmamalıdır. Çağdaş sorunlar sadece batı toplumlarında yoktur. İnsanın Allah’tan gelişini ve ona gidişini yok saymayan İslam toplumlarında da oluşmaktadır. Tarih böylesi toplumlardaki olumsuzlukları bize anlatmaktadır. En çok da zalim yönetimler gelişmeyi, düşünmeyi köreltmiş ve müslüman düşünürlerin sorunların çaresini bulmasına engel olmuştur. Değişim dalgasına kapılmayayım diye kenarda durmaktansa bu dalganın üstünde ve onun yöneticisi olmak gerekmektedir.

 

Ali Bulaç 26-12-2011 tarihli Zaman gazetesindeki köşe yazısında “ Şu sorulara kimse cevap vermiyor: Kadın-erkek arasındaki farkı ortadan kaldırmadan eşitliği nasıl sağlayacağız? “Cinsiyet ayırımcılığı” değil, “cinsiyet ayrımı” kötü mü?İki cins arasındaki zalimane ayrımcılıklara karşı tedbir alırken, kadını ve erkeği birbirlerine karşı özerkleştirmek ne kadar sağlıklı olacak?” diyor.Ali Bulaç’ın kaygılarını anlıyorum. Tabiiki yaratılıştaki farklılıklar önemlidir, bunları nazar’ı itibara almamak ekini ve nesli bozar. Ancak kadın günümüzde düşünsel planda üzerindeki geleneksel baskılar kalktığı takdirde olumlu anlamda neler yapabileceğini göstermiştir. Fiziksel farklılıkları ortadan kaldırmak, yaratılış kanunlarına aykırı ve tıbben de sakıncalı bir durum oluşturuyor, bu tartışılmaz. Ancak eşitliği neden bir de fırsat eşitliği şeklinde algılamayalım? Yüzyılların getirdiği ikinci planda kalmadan sonra insanlığa kadın katkılarını görmüyor muyuz günümüzde? Bu illa biryaratılış bozulmasını ve islam düşüncesinden inhirafı mı getirecek? Önemli olan gelişim ve değişimi fıtri olanı bozmamakla sağlamaktır. Yoksa her bozulmanın faturasını yeni düşüncelere, kavramlara çıkarmakla bir yere varılmaz. Kadına yönelik şiddet konusunda sığınma evleri diye bir yer , kavram ortaya çıkmışsa bu nahoş görülecek bir çözüm değildir örneğin. Sığınma evleri oluşturmayıp töre cinayetlerine ortamı bırakmak daha mı iyidir? Bazı kavramlar bir düşünce sistemi içinde çıktı diye hemen tepkisellikle karşılanmamalı. Bulaç makalesinde Afgan’lı kadının özgürleşmesi söylemini tehlikeli bulup hemen siyasetten, işgal söyleminden yardım arıyor. Hiç bir toplumsal yeri olmayan bir kadın yerine hayata anlam ve değer katan nitelikli bir Afgan kadını olması daha iyi değil mi sayın Bulaç? Kadın’ın fıtratını değiştirmesi ve özerkleşmesinin cinsiyetine ve toplumsal ahenge zarar verebileceğini düşünüyorsunuz ama kadının yaratılışına uygun gelişimini niye alternatifler arasından çıkarıyorsunuz sayın Bulaç?

Yorumlar