2011-03-17 00:00:00

Libya’da Kaddafi bir bir kaybettiği eski kentleri ele geçiriyor. Bahreyn ‘de ise Suud desteğiyle göstericilere karşı katliam yapılıyor.

Despotik Arap liderleri Tunus ve Mısır’dan sonra başlarına gelebilecekleri gördükleri için gemileri yaktılar. Çıldırmış Kaddafi akla gelemeyecek her türlü katliamı yapıyor. Her halkı ayaklanan ülkede zalim diktatörler devrilmeyebilir. Ama diktatörlerin isyanı bastırması zalimler için kalıcı çözüm olabilecek mi?

Tüm dünya artık baskıcı rejimlerden demokrasiy, daha özgür bir ortam talebine yöneliyor. Şimdi olmazsa yakın bir gelecekte zalim yönetimler devrilip gidecektir. Hiç kimse üzülmesin. Önemli olan doğru yol olan adalet üzerinde yürümektir. Zalim krallarla uzlaşma anlaşmalarına yanaştıkları oranda kaybedecek olan mazlum halklardır.

Hayatın her alanında daha özgür ve eşit ortamlara geçmek zorundayız. Bunun mücadelesini toplumda vermeliyiz ama kendimizi unutmadan bunu yapmalıyız. Örneğin kadın hakları. 8 mart kadınlar günü geçti diye kadınlar üstündeki şiddeti zorbalığı artık unutmalı mıyız? Yargının yetersiz kalması neticesi ortaya çıkan mafya gerçeğini ne kadar değiştirebildik.? Devletlerle ilgili gelişmeleri ve oradaki katliamları bir futbol maçını izler gibi takip etmek kolaydır. Ancak içimizdeki şiddet ve haksızlık eğilimlerini bir iç muhasebesi ile gündeme getirmek zordur.

Yarın Kaddafi gibi olmamak için tüm insanoğlu kendisini özeleştiriye tabi tutmalıdır. İçimizdeki güçsüze karşı büyüklenme hissine karşı ne yapıyoruz. İçimizdeki yakınımızı kollama eğilimine karşı ne yapıyoruz? Devletler ve liderler üzerinde değerlendirme yapmak kolaydır. İçimizdeki bu yanlış eğilimi yok edemezsek hayatın her alanında zalim bir kişi de biz olabiliyoruz. Öğrencisine karşı sorumluluk hissi duymayan öğretmen, cemaatinin bilinçsizliğine kayıtsız kalan imam, hastasının çaresizlişi karşısında mekanik bir robot gibi davranan doktor örneklerini bilmiyor muyuz? Bilinmeliki zalimlik bir süreçtir. Önemli bir yalanı söyleyen bir kişi de önceden masum bir çocuktu. Adalet ve eşitlik ideallerini kaybeden insan zalimlik basamaklarını çıkmaya başlar. İşçisinin hakkını yiyen patron, halkına yalan söyleyen yönetici gibi insan tiplemeleri bu basamaklardan daha yukarı çıkmaya çalışan örneklerdir. Zalimce bir cinayet işleyen bir kişi de bunu rastgele yapmış değildir. Vicdanınız titremediği, gözyaşlarınız kuruduğu andan sonrası için artık mazeret sunmayınız.

Tüm insanlık Bahreyn ve Libya’ya bakarak önce kendisini sorgulamalıdır. Başkasının yaptığı zulmü eleştirmek kolaydır. Başkasının ölümünü düşünmek kolaydır. Başkasının arkasından konuşmak çok tatlıdır. Önemli olan empati yapabilmektir.

Hayata ve topluma nizamat verme sanatı olan siyasette de bu böyledir. Siyaset te bir imtihandır. Onu da yapmak zorundasınızdır. Ama bu yaygın bir şekilde bilinen kirli tarzın dışında da yapılabilir. Hayat bir imtihan olduğu kadar siyasette bir imtihandır. Siyaseti ilkeli, tutarlı bir tarzda yapma alternatifi de vardır ve bu aslında kısa sürede kaybettirse de uzun vadede kazandırır. Önemli olan hep bir özeleştiri içinde olmaktır.

Yoksa hepimiz yarın çeşitli yol ve tarzlardan gelerek Kaddafileşebiliriz!…

Yorumlar