2017-08-15 00:00:00

.
.
.
Bu ülkede doğru bildiğini yazmak, konusmak dışlanma gerekçesidir. İfade özgürlüğüne sabretmek ne zormuş..!
Cumhuriyet gazetesi tarafindan Nuray Mert'in yazılarının kesilmesi onun iktidarın uygulamalarını mahalle ve önyargıyla bakmaksızın kendi perspektifinden
 degerlendirmesinin bazı Cumhuriyet yazar ve okurları tarafından tepkiyle karsılanmasıyla başladı. Elbette herkes kriter olarak kendisine yakın olana yazdırma egilimindedir ama herkes aynı gazetede yazıyor diye aynı düsünecek degildir, mühim olan bunun hazmedilebilme olgunluğudur. 
Türkiye''de kutuplasma o kadar belirginlesmis ki karşıt gördüğünüzün bir uygulamasını desteklemeniz bile sizi aynı mahallede görenlerin dıslamasıyla sonuclanabiliyor. 

Mesele bilimsel bir konudan cıkmışsa ilk önce şunu söylemek gerekir. Bilime saygı duyan bilimin sonlu olmadığını da bilmelidir. Kilise de cok bilim adamını afaroz etti. Evrim teorisini mutlak kabul etmek de mufredattan kaldırmakta bir hatadır. Evrim teorisi veya bir baskası…Daha doğrusuna kadar sizin rehberiniz olur ama mutlak doğru kabul ederseniz aynı kısır döngüye girmiş olursunuz. Bilimin önü sürekli acık tutulmalı ve ifade ozgürlügünün asıl bilimi gelistiren olduğu unutulmamalıdır.

Mesele Mert'in tartısma yaratan düsüncelerinin dogrulugu ve yanlıslığı değildir, tabularımızı sorgulayamamızdır. Kendi içine kapanmacılıgını savunurken digerini örnek göstermek herkes icin kısır döngüden başkası değildir. 'Karşıtım da yazarını katılmadığı fikri için cezalandırabiliyor o halde aynısını yapma hakkım var' diyorsanız çok demokrat olduğunuzu söyleyemezsiniz.
 
'Kutuplaşma tuzağına düşmeyelim' diyoruz ama en ufak ihtilafta kutuplaşmaya teşne bir toplum durumundayız. Hepimiz şapkamızı önümüze koymalıyız.
Konu özelde Nuray Mert'in Cumhuriyet'te yazdırılmamasıyla ilgilidir ama geneldir. ' 'Okur baskısına dayanamamak' gibi kriterler mahalle kriterleridir. Mahallelere teslim olmak dogru degildir, mahalle anlayısının demokrasi derdi yok ki…Demokrasi iddiasında olanın tabusuna dokunursanız hep yanıyorsunuz, bu sefer Kemalist tabulara dokunuldu.
Cumhuriyet gazetesi tarafindan Nuray Mert'in yazılarının kesilmesi haklı bir tepki aldı. Zira asıl ve en önemli mesele sadece gazete ve yazar arasındaki fikir uyuşmazlığı değil, farklı olana tahammül edebilme konusunda bir imtihanı daha kaybetmemizdi. Adalet konusunda ortak payda arayışı ihtiyacı ve iddiasının cok oldugu bugünlerde dışlama kriterinin 'muhalif olunanla aynı safa düsme' olması son derece üzücüdür.  Nuray Mert'in düsüncelerine katılmayabilirsiniz ama kim ne derse desin doğru bildiğini yazan ve kınayıcının kınamasından çekinmeyen bir yazara karsı daha toleranslı olabilirdiniz.
Faşizmi elestirenlerin, ' rakibimizi nasıl yenebiliriz' düşüncesinde olanların bazen en umulmadık anda imtihan edildigini görürsünüz ve bu örnekte oldugu gibi kaybederler. Katılmadığı en ufak düşüncede bile rakip gördüğünü 'muhalifine yaltaklanan' olarak gören bir anlayış iflah olmaz. Düşüncelerin farklı olabileceği ve çıkar taşımayabileceği düsüncesi çok zor ulasılacak birsey degildir. Ortak muhalife karşı demokrasi paydası marifet degil demek, anlaşılan asıl olması gereken, elestiriyi adaletle degerlendirebilmekmiş.
Cumhuriyet gazetesi bir sınavdan gecti ve kaybetti. Kazanmayı tercih etseydi hem okurlarının önyargılarını kırmalarına yardımcı olabilirdi hem de nitelikli bir duruşu ispatlamış olurdu. Bu karar alınırken cezaevindeki Cumhuriyet yazarlarınin da onayının alınması ise daha büyük bir kayıptır. 
Mağduriyetlerimizin bizi gelistirecekse faydalı olacağını söyledim hep, bu olmuyorsa yaşadıklarımız hakikaten yaşatanın galibiyetidir. Mücadele sadece 'egemene karşıtlık ve intikam' üzerinden yürütülürse hak ve adalet kolayca buharlasır.
Her devrin genelgeçer düsüncelerine paralel durma yerine özgün düşünce beyanı  günümüzde çok sık rastlanmıyor. Hele ki 28 Şubat döneminde de, Erdoğan'ı da, Kürt siyasal hareketini degerlendirirken de aynı ilkeyle hareket edip kimi zaman övgü kimi zaman sövgü alıp aynı tavra doğru bildiginin hatırı için devam etmiş biriyseniz biraz daha önemli bir durum vardır. Nuray Mert böyle yazarlardan biri, o belki doğru bildigini dobra söyleme huyu yüzünden çok tepki aldı ama meselenin ilke oldugunu da hepimize çok hatırlattı. Hicbir dayatmaya boyun egmemek, aslında önemli bir aydın olma kriteridir.

Yorumlar