2006-05-09 00:00:00

HAYATINIZI ETKİLEYEN KARARLARDA NE YAPARSINIZ?

Türkiye’de  yönetimlerin  uygulamalarına  karşı  halkımızın  tavrını    tetkik  etmekte  fayda  vardır.

Bilindiği  üzere devlet   sınırlı  alanlar  içinde yaşayan  insanların  yönetimlerini  daha  iyi  sağlamak  amacıyla kurulmuş  mekanizmalardır.Medeniyetin  ilerlemesiyle  daha  gelişkin  hale  gelen  bu  mekanizma,  yönetimi  adalet  üzerinde  yükseltmelidir.İnsanları  bazen  zamana  ve  mekanlara  göre  oluşan  farklılıklar  olsa da  insanlığın  binlerce yıllık  tecrübesinden  süzülen  genel  hukuk  kurallarına  göre  yönetmelidir.

Ancak  tarih boyunca bu  yeni  oluşturulan  mekanizma  zaman  zaman  halkın  üzerine  çıkarak  asli işlevini  unutmuş  ve  böylece  insanlık  tarihinin  büyük  bölümünü  iştigal  eden  olayların  olmasına  yol  açmıştır.

Bazı  düşünürler  toplum  içinde  olan  olayların  engellenmesi  için  bireyin   devlet  için olduğunu     hatta sorgulanamaz yüce  bir  konumda  olması  gerektiğini  bile ileri  sürebilmiştir.Bu  anlayış  insanları  birbiri  ile anlaşması   mümkün  olmayan  umutsuz  bir  topluluk olarak  görüyordu  muhtemelen.Fakat  insanlığın  yüzyıllar  geçmesiyle  devlet  adına  yapılan  zorbaca  işlere karşı  reaksiyonu  arttıkça  hakkın ,  hukukun  devletin  üstünde  olması  gerektiği  görüşü  ağırlık  kazanmaya  başladı.İster  batıda  ister doğuda  yönetimlerin  haksızlığına  uğrayan  insanlar  çoğunlukla  kendi  fedakarlıkları  ve keskin  iradeleri  ile adalet  yönünde  adım atılmasını  sağladılar.

Yurdumuza  bakıldığında  yönetimlerin  hukuksuz  uygulamalarına  karşı  reaksiyonun  biraz  zayıf  kaldığı  gözlemleniyor.Batıda   devletin,  yerel  yönetimlerin  her  türlü  uygulamasına karşı  sivil  toplum  örgütlerinin  hem sayı  hem  etkinlik  açısından  oldukça kuvvetli  olduğu  gözleniyor.Batı  ülkelerinin sivil  toplum  örgütlerine  üye olunmada da  Türkiye’den  fersah  fersah  ileride  olduklarını gözlemliyoruz.Türkiye’de  ise  hem  sivil  toplumun  niceliksel  etkinliği   hem de  niteliksel  olarak  az.Halkımız  genellikle  5  yılda  bir  yapılan  seçimlere  pek  gönüllü olmadan  katılır  ve  bu  arada  yapılan yanlış  uygulamalara da  sesini  çıkarmayı  pek  düşünmez. “Hele  bir  seçim  gelsin” denir.Yeni  gelen  seçimde de  çoğunlukla  gündemin  ani  değişiklikleri  veya  konjonktürel  şartlar  yine  iyi  bir  tepki  verilmesini  genellikle  sağlamaz.

Aslında  bireyler  devleti  oluşturuyorsa her  zaman  için yanlış  uygulamalara  müdahale  edebilmelidir.Bunun  yolunu en  başta  devlet  kesmemelidir. Zira  bu  sefer kendilerini  ifade edemeyen insanlar  teröre  yönelir.Eğer  devlet   medeni(sivil)  insanların  kendini  ifade  etmede önünü  açarsa  halkın da  boş vermişlik  ve  bana  necilikten kurtulması gerekir.

 

Bu  yukarıdaki  konuları  gündeme  getirmemiz,   meclis  adalet komisyonunda   terörle  mücadele  yasa tasarısının  bugün  görüşülecek  olmasındandır.

Bilindiği  üzere ülkemizde  son  aylarda  artan  veya  arttırılan  terör olayları  gerekçe  göstererek  düşünce  ve  ifadeyi  terörle  eşdeğer  gören  bir  yasa  tasarısı hazırlandı.Gerekçe  gösterilen  terörden  ziyade  dernekler,  vakıflar  terör  örgütü  ile bir tutulabilecek  bu  yasaya  göre.Bu  tasarıya  karşı  gösterilen  bir tepki  var.Fakat  bu   sivil  toplum  bilinci ile  eşit  tutulabilecek  bir  reaksiyon  değil maalesef.Bu  yasa  eğer  mecliste  kabul  edilirse  Türkiye  20  yıl  geri  gidecek.Zira  çeşitli  dönemlerden sonra halkımız  ancak  kendini  ifade  etmeyi  ancak  başarıyordu.Zaten  çekingen,  tedirgin  bir  toplumu  bu  yasa  tasarısı  iyice  zan  altında  tutacaktır.Ayrıca  sanığı  potansiyel  suçlu olarak  görüp  işkence  yapan  görevlileri  ise  bırakın  ceza  vermeyi  koruyan   maddeler  ise  vatandaşın  devlete  olan  güvenini  sarsacak  tasarı maddeleridir..

Yasa  tasarısının  6.  madde  bağlamında  değerlendirilmesi  ise  ayrı  bir  bilinç  kaydırmasıdır.Zira tartışmalı  diğer  maddeler  dururken  bu  maddeye  odaklanmak  gözün  önündeki  bir çöpün  ormanın  görünmesini  engelleyeceğini  gösterir.

Umuyoruz ki  halkımız  eyyamcılıktan,  günü  kurtarmacılıktan  vazgeçsin  ve  tasarıya  tepki  göstersin.Bu  nasıl  olacak? Seçimi  beklemeye  gerek  yok  temin  edeceğiniz  milletvekili telefonlarına  bu  tasarının  durdurulması  için  mesaj  çekebilirsiniz.Meclise  giderek  birebir  görüşebilirsiniz.Adı  üstünde  eğer  milletin  vekili  ise  o kişiler  mutlaka  sizden  etkileneceklerdir.

  1. Irak’a  saldırısı  öncesi Türkiye’de yapılan  tezkere  oylaması  çok önemli idi  hatırlarsanız.Bu  oylamanın  A.B.D’ye  evet  şeklinde  çıkma  ihtimali  kuvvetli idi.Fakat  halkımızın  sağduyusu  ve  milletvekillerine  baskısı  tezkerenin  reddedilmesine yol  açtı ve  bilindiği  üzerede  çok  hayırlı oldu.Bugün gelişmelere bakarak “iyi ki  dün  o  tepkileri  vermişiz”  diyor halkımız.İşte bugün de  özgürlüğünüze  sahip çıkma  günüdür.Koyun  değil insan  olduğumuzu  belirtme  günüdür.Milletvekillerine  bugün  ve  önümüzdeki  günlerde  ulaşmak  antidemokratik  güçleri  engellemek  açısından  büyük  önem  arzediyor.

O halde  her  kesimden  insan,  hakkına  hukukuna  sahip  çıksın.Yarın  geç  olabilir.Benim  özgürlüğüme  dokunan  yok  demeyin.Sıranın  size  gelmeyeceğini bilseniz de  susmayın

Yorumlar