2017-03-14 00:00:00

Tüm antidemokratik yönlerine rağmen evet demeye çalışanların sığındığı argümanlar “HAYIR'cılar teröristtir, güçlü Türkiye, istikrar, devlette hızlanma, darbelerin önlenmesi, koalisyonların engellenmesi” gibi argümanlardır.

Bu anayasa teklifi bir toplumsal sözleşme değildir. Kişiye göre biçilmiş bir elbisedir, talihsizliğimiz, teklifin yapısını konuşamamamız, süslü balonların, ajitasyonların alana hakim olmasıdır.

Yargıya “tarafsız” kelimesi eklenmesiyle güya Cumhurbaşkanının tarafsızlığının unutturulması amaçlanıyor ama bunu topluma anlatmanız mümkün mü sanıyorsunuz? Aynı günde yapılan cumhurbaşkanlığı ve parti seçimlerinin yürütme ve yasamayı tek elde toplama düşüncesi olduğunu anlamayacak var mı sanıyorsunuz? Meclisin yürütme üzerindeki en önemli gücü olan bütçeyi değiştirebilme gücünün, güvenoyuyla yürütmeyi denetlemesinin, yürütmenin kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisinin elinden alınmasının, kuvvetler ayrılığı ilkesiyle açıklanabileceği söylenebilir mi?

Gensoru verme hakkı elinden alınmış, hazreti cumhurbaşkanına soru bile sorulamayacak bir ortamda, değişim oluşturamayacak, devletin klasik cevaplarıyla sonuçlanacak yazılı sorularla denetleme sağlanacağını mı düşünüyorsunuz?

Cumhurbaşkanının adeta saltanatını ilan edeceği yürütmeyle ilgili 8. madde ise bir facia. İstediği yardımcısını, bakanı veya bürokratı denetimsiz seçiyor. Bu teklif CHP tarafından gelse sesini çok çıkartacak dindar camia suskun, ya düşündüğünün tersi olur, istemediği biri bu yetkilerle başkan olursa? Bu yetkiyle cumhurbaşkanı sabah parti başkanı, öğlen meclisi yönlendiren, öğleden sonra iç dış siyaseti belirleyen, atamaları yapan, akşam yasaları onaylayan olacak. Bugün kocasının baskısından bunalmış  şikayetçi kadın, patronunun emrivakisinden dertli memur, patronunun zalimliğinden yakınan işçi,  yarın denetimsiz bir zorbaya mı oy vermeyi düşünüyor? Bu kadar gücü elinde tutan kim olursa olsun, (Erdoğan olması şart değil), ister dünyanın en iyi insanı, melek gibi bir kişilik olsun yarın zorba bir şeytana dönmez mi? Çeşitli ayak oyunlarıyla 3 dönem 14 yıl iktidarda kalanın, yakınlarını yardımcı, bakan yapma yasağı yoksa onu tutabilecek bir güç var mıdır? 

Cumhurbaşkanını yargılayabilecek yargı üyelerinin seçiminde gücü çok artırılmış bir Cumhurbaşkanı adayı var karşımızda, yaptığı hukuksuzluk için harekete geçebilecek tek bir yargı mensubu bulabilir misiniz? Görev süresi bittiği zaman bile aynı koruma zırhında olana dokunan, yanmaz mı? Bu kişiler ancak Beştepe'de brifinglendirilir. Muhtar dışında tüm bürokrasiyi ve seçilenleri şekillendirecek bir yetkili nerede olur?

Yasama  ve yürütmeye karşılıklı fesh yetkisi vererek güya toplumu kandırırsın ama bunun meclis için ancak 3/5 çoğunlukla ve parti başkanının tekrar seçimini yapacak bir liste ihtimali önünde intihar anlamına geleceğini niye gizlersin? Fesh yetkisinde kozun cumhurbaşkanının elinde olduğunu görmez misin? 16. maddede yasanın cumhurbaşkanınca veto edildiği durumda meclisin  basit çoğunluğu yerine mutlak çoğunluk şartıyla işin yokuşa sürülmesini gözden mi kaçırıyorsun?

8. maddeyle yürütmeyi, 14. maddeyle yargıyı avucunun içine alanın sonrasında 12. maddeyle bunun yasama için yapacağını görmez misin? İstediği kriter ve zamanda OHAL ilan eden, KHK için meclisten onay alması gerekmeyen bir sorgulanamaz aday var karşımızda, bu yeni teklifi kim ve hangi gerekçeyle savunabiliyor? Türkiye'nin ihtiyacı var olanı iyileştirmek, daha kötüleştirmek değil ki..!

Bütün bunlara karşı söylenen ise son derece göz boyayıcı laflar. “Hayır” diyenler Kandil, İmralı, 15 Temmuz darbecileri, o halde diğer hayır diyenler de “kişi sevdiğiyle beraberdir” hadisi gereğince teröristtir..!” Bu argümanı güçlendirmek için danışmanı “7 Haziran sonrasını bile mumla ararsınız” der, saray alimi “hayır diyenler din düşmanları ve diğer tüm olumsuz gruplardır” der, Yeni Şafak gazetesi “Hayırcıların patronu Almanya'dır” der, muteber(!)yazar Cem Küçük çatlak ses çıkarana tehditler savurur, şamatacı vaizi Şevki Yılmaz, evet için hadis olduğunu uydurur, İçişleri Bakanı, köşe yazarına “senin dilin çok uzamış” der tabii. 

Azerbaycan'daki başkanın karısını başkan yardımcısı, akrabalarını bakan yapma rezaletini bile göremeyen için Kazakistan'dan gelen başkanın fazla bulunan yetkilerini kısma kararı aydınlatıcı olabilir mi?

Bu teklifle kırtasiye, bürokrasi zayıflayacak mı? Acele giden, ecele gider, acele işe şeytan karışır, yangından mal mı kaçırıyorsunuz? Memleketin hızla ilgili probleminden önce demokrasi sorunu var. Başkanlıkladarbeleri önleriz, koalisyonları engelleriz, hantallığı gideririz, istikrarsızlığı önleriz” sözleri demokrasi dışı bu teklifi perdelemek içindir ancak.

Bütün bunları gözden kaçırmak için sun'i krizlere başvuruyorlar, tribünlere oynuyorlar ama bunun çok etkisi olmayacak. Devlet destekli, katılım zorunlu mitingler yapamıyoruz ama çok önemli bir gücümüz var, antidemokratikliği çok açık bir teklife karşı mücadele ediyoruz. En çok bayat, politik bel altı vuruşlara sığınıyorlar. “HAYIR'cılar teröristtir” sözü kurtarır mı artık sizi? “HAYIR” kurtarmaz, çünkü uzun süredir devam eden yozlaşma ve çürüme artık gözlerden kaçırılamayacak boyuttadır. Ak Partili olup, “HAYIR” oyu verecek çok kişi olması sonucu göstermektedir. Mühim olan sonuç ne çıkarsa çıksın demokrasinin kazanmasıdır, en temel ilkemiz bu olmalıdır.

@gergerliogluof

Yorumlar