2014-01-21 00:00:00

Makyaj 301’i düzeltemedi

 

Düşünce Özgürlüğü için 6. İstanbul Buluşması İstanbul’da yapıldı. ‘Düşünce Suçuna Karşı Girişimi’nin İstanbul Dolapdere’deki Bilgi Üniversitesinde düzenlediği buluşmada, düşünceyi ifadede dünya standartlarının çok gerisinde olduğumuz vurgulandı. ‘Düşünce suçlusu’ 16 kişinin konuşmalarına yer verilen toplantıya gazetemiz karikatüristi İbrahim Özdabak da davetli olarak katıldı.

 

DÜŞÜNCE HÂLÂ SUÇ

 

Düşünce Özgürlüğü için 6. İstanbul Buluşması İstanbul’da yapıldı. ‘Düşünce Suçuna Karşı Girişimi’nin İstanbul Dolapdere’deki Bilgi Üniversitesi’nde düzenlediği buluşmayı, Uluslararası Af Örgütü (UAÖ), Article 19, İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Uluslararası PEN Yazarlar Birliği, İnsan Hakları Ortak Platformu (İHOP) ve Helsinki Yurttaşlar Derneği (HYD) ve bianet gibi çok sayıda kuruluş destekledi.

 

Demokratik Bir Toplumda Ayırımcılık Tehdidi Altında İfade Özgürlüğü başlıklı ilk oturumun açılışında konuşan Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Turgut Tarhanlı, ifade özgürlüğünün bütün dünyada bir standardı olduğunu ve bu standarda bağlı kalınca suç oluşturmadığını kaydetti.

 

Oturumun “Türkiye’den tanıklıklar” bölümünde ifade özgürlüğünden yargılanan 16 tanığın yagılandığı olayın özet video gösterimi yapıldı.

 

Bu bölümde “Huguk” karikatüründen yargılanan ve beraat eden gazetemiz Yeni Asya’nın karikatüristi İbrahim Özdabak, Vakit Gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, Marmara Hukuk Fakültesi öğrencisi Ceren Baykal, Agos Gazetesi Editörü Serkis Seropyan, gazeteci-yazar Temel Demirer, DTP eski milletvekili ve avukat Mahmut Alnıak, vicdanî retçi Doğan Özkan, Mehdi Tanrıkulu, Mehmet Tursun, Taraf Gazetesi Muhabiri Mehmet Baransu, Mısır Çarşısı dâvâsı’ndan yargılanan Pınar Selek’in babası ve avukatı Alp Selek, Eski Savcı Sacit Kayasu gibi isimler hangi sebeple yargılandığını ve yargının sonucunu anlattı. Video gösteriminin en sonunda Atatürk büstünü kırdığı gerekçesiyle sahiplerinin ifadesi alınan ve başka köye sürgün edilen Gülsüm ineğin gösterilmesi salonu kahkahalara boğdu.

 

İbrahim Özdabak konuyla ilgili şunları anlattı: “Ben bu karikatürü çizdiğim günlerde, iktidarda olan AKP’ye kapatma dâvâsı açılmıştı. Yüksek yargı mensupları, darbeleri öven konuşmalar yapıyordu. Türkiye gerilemişti. Biraz tebessüm ettirebilmek için ‘huguk’ karikatürünü çizdim. Çok geçmeden savcılıktan ifademin alınması için bir çağrı geldi. Savcı bana ‘Yargıtay Başsavcısını neden baykuş şeklinde çizdin?’ dedi.

 

Ben de hukukla ilgili genel bir eleştiri yaptığımı, kimseyi şahsî olarak hedef almadığımı söyledim. İkna olmamış olacak ki dâvâ açıldı. Birkaç duruşma yapıldı. Sonunda dâvâya bakan savcının da beraat talep etmesiyle hakim, beraat verdi. Fakat ‘kıl payı’ kurtulduğumu da ifade etti. Biliyorum ki, bu dâvâlar baskılar sonucu açılıyor. Zaten savcılar da kendilerine gazetede gördükleri yazı ve karikatürler için ihbar yağdığını, ‘neden dâvâ açmıyorsunuz’ denilerek baskı gördüklerini ifade ediyorlardı. Bu dâvâ da demek ki baskıyla açılan dâvâlardan birisiydi. Ben yine her gün ülkemin gündemini bir karikatürle çizmeye devam ediyorum, ancak bundan sonrakilerde yargıdan kıl payı kurtulup kurtulamayacağımı bilemiyorum.”

 

Marmara Hukuk Fakültesi öğrencisi Ceren Baykal da, birinci sınıftayken kendilerine güçler ayrılığının öğretildiğini söyledi. Ancak 301. madde’de yapılan makyajla dâvâ açmaya izin verme yetkisinin Adalet Bakanlığı’na devredildiğini belirten Baykal, “Şimdi yargı dâvâ açmak için yürütmeden izin alıyor. Bu durumda cumhuriyetten söz etmek mümkün değil” dedi.

 

Taraf Gazetesi Muhabiri Mehmet Baransu da, hazırladığı Ergenekon ve askerlerle ilgili haberler yüzünden 22 dâvâdan yargılandığını, ayrıca 6 defa ifadesinin alındığını belirterek bunlardan da dâvâ açılabileceğini söyledi. Açılan üç dâvâya çok şaşırdığını ifade eden Baransu, bunlardan birinin Emekli Amiral Özden Örnek’le ilgili darbe günlüklerini ortaya çıkardığı için Örnek’e dâvâ açılması gerekirken kendisine dâvâ açılmasını; Genelkurmay eski başkanı Yaşar Büyükanıt’la ilgili Ergenekon’un suikast planını ortaya çıkardığı haberle yine kendisine dâvâ açılmasını suikastı planlayanlara dâvâ açılmamasını; üçüncüsü ise Dağlıca Baskınındaki ihmaller ile ilgili haberinde, baskından 9 gün önce ihbar yapıldığını belgesiyle ispatladığı ve Büyükanıt’ın bu belgeyi kabul ettiği halde kendisine dâvâ açılmasını ama sorumlulara dâvâ açılmamasını anlayamadığını söyledi. Baransu, “Ben bu belgeleri ortaya çıkararak yargıya yardımcı olduğumu sandığım ve ödül beklediğim halde bana dâvâ açtılar” dedi.

 

Eski Savcı Sacit Kayasu da, “Darbeciler yargılanacağına ben yargılandım” dedi.

 

MAZLUMDER Genel Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu da yaptığı konuşmada Türkiye’deki ifade özgürlüğüyle ilgili gelişmeleri değerlendirdi. Mağdurlar hakkında bilgi verdi. Anayasadaki değiştirilemez maddelerin ve laiklik anlayışının ifade özgürlüğünü kısıtladığını belirten Gergerlioğlu, Türkiye’de laiklik ilkesinin bir inanç ve din haline gelmiş durumda olduğunu iddia etti. Gergerlioğlu ifade özgürlüğünü savunmaya devam edeceklerini söyledi.

 

6. İstanbul Buluşması, “Karadeniz ve Çevresinde Terör veya Silâhlı Çatışma Tehdidi Altında İfade Özgürlüğü” başlıklı bir Bölgesel toplantı ve “Karadeniz Ülkelerinde Medyada Ayırımcı Söylemler ve İfade Özgürlüğü” başlıklı panel ile sona erdi.

25 Mayıs 2009, Yeni Asya

Yorumlar