25 Temmuz 2019

Değerli arkadaşlar herkesi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.Bu haftaki basın toplantımıza başlıyoruz malum  20 temmuz 2016 da ohal ilan edilmişti ve 20 temmuz 2019 itibariyle Ohal 3.yılını bitirdi.Bizim açımızdan 3 yıl oldu.18 temmuz 2018 tarihi itibariyle ohal’in ismen bittiği söylendi ve 7145 sayılı yasayla 3 yıl boyunca ismi kalkmış cismi devam  eden bir ohal uygulamasının devam ettiğini biliyoruz.Biz 2 yıl devam eden ve güya kaldırıldığı söylenen ohal’in halen devam ettiğini düşünüyoruz.Ohal bitmeyen bir halde devam ediyor.Ohal hukuksuzlukları halen devam ediyor.Biz bu konuda 2 yılı anlatan 2 ayrı büyük rapor da hazırladık ve binlerce kişiyle de görüşerek ohal’in insanlara ve topluma ne kadar büyük zararlar verdiğini gözler önüne serdik, ohal döneminde 134 bin kişi işinden ihraç edildi khk’lı oldu,kapatılan okul öğretmenlerinden 20 bininin çalışma izni iptal edildi bir çok vakıf dernek sendika kapatıldı ve düşünce özgürlüğü üzerinden büyük bir fırtına estirildi ve susan konuşmayan tedirgin bir toplum oluşturuldu herkes tek bir kelime edersem benim de memuriyetimin başına iş gelir diyerek iktidarın uygulamaları karşısında sessiz kalmayı tercih etti, 21.Y.Y.’da konuşan eleştiren bir türkiye toplumu yerine susan içine kapanan bir türkiye toplumu izliyoruz son derece üzücüdür bu hal ve khk’lılar içine atıldıkları dipsiz kuyudan halen çıkabilmiş değildir.6 ay kadar herhangi bir yargısal unsura ulaşabilmiş değillerdi ve idare mahkemesi anayasa mahkemesi aihm khk’lıları geri çevirmişti 6 ay sonrasında ancak ohal komisyonu kuruldu ve 2 yıllık bir süre tanındı tüm khk’lıların işlemlerinin bitirilmesi için ancak şuanda ohal’in ilanından 3 yıl geçti ve halen %40 civarında KHK’lı ile ilgili bir işlem yapılmış değil ohal komisyonunda yani özeti şu değerli arkadaşlar yüzbinlerce kişi işinden ihraç edildi ve uğradıkları haksızlık karşısında bir yargısal merciye başvurmak istediler ama aradan 3 yıl geçti ve onbinlerce kişi daha herhangi bir yargısal dilimin karşısına çıkabilmiş değil.Ohal komisyonu tarafından değerlendirilen % 60 oranın %93’üne red verildi,%7’sine kabul verildi yani değerlendirilen 70 bin küsür civarında insanın 3 bin civarındaki bir küsürlü rakamı ancak kabul aldı bunlarda son derece düşük rakamlardır,sonuçta ohal komisyonundan red alan kişiler idare mahkemelerine bölge idareye,danıştaya,Anayasa Mahkemesine AİHM’e derken en azından bir 15 yıllık bir yargı sürecinin içine atılmaktadırlar,kendileri değil belki çocukları torunları iade olacaklarını görecekler bu gidişle ama biz bunun böyle devam etmeyeceğini kamu vicdanın bunu kabul etmeyeceğini biliyoruz bu süreyi geçmeden mutlak surette khk’ların iptal olması gerektiğini söylüyoruz.Anayasa Mahkemesi’nin önünde dün önündeydi KHK’ların iptaliyle ilgili CHP’nin yaptığı başvuru Anayasa Mahkemesi’nin önünde umarım ki Anayasa Mahkemesi KHK’ların iptali yönünde bir karar alır çünkü KHK’lar anayasaya apaçık aykırıdır ve anayasal suç işleyen bir mekanızmayla oluşturulmuştur,bu çok açıktır çünkü anayasanın 121.maddesinde ki khkların ohal’in yer süre ve konuyla ilgili maddelerine uygun olması gerektiği belirtilmesine rağmen ohal bitmesine rağmen,bakın çok açıktır anayasa ifadesi,ohalle sınırlıdır der khklar ama güya temmuz 2018 de ohal bitmesine rağmen khklılar işlerine iade edilmemiştir,aynı zamanda khkların içinde olağanüstü konular olması gerekirken olağan konularla katılmıştır.Kış lastiği,üniversite rektörü atanması gibi olağan konular da işin içine katılmıştır yani khk rejimiyle ülke yönetilmeye çalışılmıştır,khk rejiminin bir an evvel bitmesi gerekiyor anayasal sisteme dönmemiz gerekiyor,demokratik bir hukuk devleti olmamız gerekiyor,ohal’in 3. Yılı bitti ve maalesef demokrasiye kavuşamadık ve halen insanlar bir çıkmaz sokakta khklılar adeta bir soykırıma uğramış durumda çünkü çalışma hakları,eğitim hakları,anayasal seyahat hakları hepsi ellerinden alınmış durumda koca bir türkiye hapishanesinde hapsedilmiş durumdadırlar ve işsiz güçsüz çaresiz bırakılmış durumdadır en az 70 e yakın khk’lı intiharı vardır,bu büyük dramlardan soykırımdan dolayı kanser olan bir çok khklı ve yakını vardır,kronik hastalıklara yakalanan çok khklı vardır bu bilimsel kuramları ayrıntısıyla açıklamaya zaman yetmez ama tablo yaptığımız bilimsel anket ve araştırmalara göre son derece vahimdir o yüzden bir an evvel hukuka dönmek zorundayız değerli arkadaşlar türkiye bu hali artık kaldıramıyor,sadece khklılar değil tüm toplum bundan etkilenmeye başladı artık,ekonomik,sosyal,siyasal açıdan şuanda toplumda büyük sarsıntıların olduğunu biliyoruz ve bu da ülkenin demokrasi ve hukuka göre yönetilmemesinden kaynaklanan büyük depremden kaynaklanıyor bir an önce ülkede hukuka dönülmeli bakın biraz sonra size örnekler de vereceğim ülkede adil olmayan yargılanmalar yoğun bir şekilde devam ediyor ve çok kolayca çok ağır kararlar verilebiliyor değerli arkadaşlar.Ohal öylesine bir dönem oldu ki insanlar ohal döneminde işsiz güçsüz bırakıldı çaresiz bırakıldı karı koca işinden atıldı ve cezaevlerine atıldı bu kişilere yardımcı olmak isteyen diğer kişilere de terörist damgası vuruldu ve onlarda tutuklandı inanılmaz bir baskıcı faşizan anlayış içerisindeyiz değerli arkadaşlar bu olacak iş değil aç susuz kalmış insanlara bir ekmek götürene terörist damgası vurulup tutuklanıyor günümüzde bir çok ilde böyle hadiseler olduğunu görüyoruz,insanlara yardımcı olmakta günümüzde suç gösterilmeye çalışılıyor bu kesinlikle doğru bir şey değil,en son manisa da kayseri de bir çok yardım sever saçma sapan etiketlendirmelerle gözaltına alındı tutuklandı işkencelere uğradı bu gerçekten ohalin ne kadar zalim bir boyuta geldiğini gösteren son önemli olaylardan maalesef.

Değerli arkadaşlar ben size bugün ohalle ilgili 3 mahkeme kararını sormak isterim vicdanları kanatan bazı kararlar  var evet insanlar mahkemelerde yargılanıyor ama o mahkemelerde ki yargılanma usullerini incelediğiniz zaman vicdanınız kanıyor onun kabul edilemez olduğunu görüyorsunuz bir çok vaka var mesela Mustafa Koçak davası var dosyaları elimde inceledim,insanlara hemen suçlu damgası vurmak ve müebbet mahkumiyetler vermek belki kolay olabilir ama kamu vicdanı bu mahkeme safhatını incelediği zaman bunları kabul etmiyor,evet belki yargı adildir ama biz şuanda ohal döneminde yargının siyasi bir baskı altında olduğunu çok iyi biliyoruz ve yürütmenin ağır bir tehditi altında olduğunu herkes bilmekte.

Mustafa Koçak’la ilgili bir dava var bakın savcı Kiraz davası ve bu davada bu kişinin silah temin edip cinayete yol açtığı bildiriliyor,ama dosyayı incelediğiniz zaman gerçekten çok üzücü adil olmayan bir yargılanmanın olduğunu görüyorsunuz yani insanlar bir şekilde yargılanıp hakkında karar verilebilir ama yanlış karar veriyorsa bu kamu vicdanını tehdit eden son derece sıkıntılı bir durumdur.Bu dosyayı bir milletvekili olarak inceledim Mustafa Koçak dosyasını savcı Kiraz’ın öldürülmesi davasında silah temin ettiği iddiasında bulunuluyor ama bu konuda ifade veren insanlar daha sonra ifadelerinden vazgeçiyor işkence altında ifadeler verdikleri suçu Mustafa Koçak’ın üzerine yıkılmaya çalışıldığını söylüyorlar. Mustafa Koçak adil yargılanma için 5 temmuzdan beri gördüğünüz gibi açlık grevinde arkadaşlar.Yargılandı müebbet hapse mahkum edildi ama kesinlikle suçlu olmadığını ve bu olayla müdahil olmadığını söylüyor.Mahkeme dosyası da işin doğrusu bunu söylüyor,12 gün boyunca istanbul polisinde işkence gördüğünü söylüyor, Mustafa Koçak ve bu şekilde ifade alındığı belirtiliyor,yine itirafçının kendisi hakkında verdiği ifadelerde çok çelişkili durumlar var itirafçının mesela diyor ki Mustafa’ya hatıra olarak gömleğini bıraktı diyor itirafçı polis evi basıyor bir gömlek alıyor ablasının Mustafa’ya doğum günün de aldığı gömlek bu Şafak 1.85 boyunca Mustafa 1.60 boyunda gömlekte dna yok,gömleğin Şafak Yayla’nın gömleği olması fiziken mümkün değil.Yine Cavit Yılmaz isimli kişi işkence altında itirafçı olduğunu bu ifadelerinden vazgeçtiğini yurt dışına çıktığını ve oradan gönderdiği mektubunda söylüyor Mustafa Koçak hakkında yalan yanlış ifadeler verdim diyor, ama bu da mahkeme tarafından dikkate alınmıyor ve Cavit Yılmaz Mustafa Koçak’ı itham ettiği ifadelerinin işkence altında alındığını ve bu ifadelerden vazgeçtiğini söylemesine rağmen mahkeme bunu dikkate almamış. Mustafa koçak sonuçta şunu söylüyor,biz bir milletvekili olarak burada bunu beyan etmek durumundayız,bakın kendi ifadeleri ve suçsuz olduğunu söylüyor hakkında verilen müebbet mahkemiyet kararı şuanda istinafta ve daha sonra yargıtaya gidecek ama dosyayı incelediğiniz zaman çok üzücü hataların yapıldığını görüyorsunuz. Mustafa Koçak’ın kamuoyuna ilettiği mesajını buradan duyurmak istiyorum.’Adalet mücadelesini insanlığın onur mücadelesi olarak görüyorum.Onuruma sahip çıkacağım.Kendimi yaşadığım bu adaletsizliğe mahkum etmeyeceğim.Biliyorum adalet istemek maalesef ki bizim ülkemiz de kolay bir şey değil,ağır bedeller gerekiyor.Her bedeli ödemeyi göze aldım doğruluğumdan haklılığımdan vicdanımdan aldığım inançla bu kararı aldım.Çok düşündüm korkmak faydasız bana yapılan haksızlık hukuksuzluk adaletsizlik ve aynı zamanda herkese yapılan adaletsizlikle için bedenimi açlığa yatırdım.Adalet için direniyorum.’Diyor Mustafa Koçak . Mustafa Koçak 5 temmuz 2019’dan beri açlık grevinde gerçekten bu dosyanın tekrar incelenmesi gerekiyor oldukça önemli hataların olduğu gözleniyor umarım ki dosya da ki karar bozulur çünkü kararlar madem türk milleti adına alınıyor bu dosya içeriğinin kamu vicdanı tarafından kabul edilmeyeceği ortada görünüyor değerli arkadaşlar.

Yine ohal döneminde ki adil olmayan yargılanmalarla ilgili bir başka iddia Şerif Mesutoğlu isimli kişinin iddiaları bu kişi kaymakam Muhammet Fatih Safitürk olayında itham edilen müebbet mahkumiyet verilen bir kişi kaymakamlık yazı işleri şefi ve cinayeti kendisinin işlediği iddia edilmiş ve böyle bir karar verilmiş ancak Şerif Mesutoğlu’da son derece etkili bir şekilde bu cinayette tek bir dahli olmadığını söylüyor dosya içeriğinde de gerçekten kendisi hakkındaki ithamların son derece çürük olduğu görülüyor ve kendisi şuanda,cezaevinde bu adil olmayan karardan dolayı kendisini yakmış ve ardından da aralıklı açlık grevlerine girdi,yakınları bize ulaştı konuyu gündem etmemiz gerektiğini söyledi,biz yargı makamı değiliz değerli arkadaşlar bunları gündeme getirirken bunun altını çiziyorum,biz yargı makamı değiliz ama biz dosyaları incelediğimiz zaman gerçekten yargının izlemesi gereken adil usullerin izlenmediğini de açık ve net bir şekilde görüyoruz ve kişilerinde bu kararlara karşı adeta canına kasteder bir şekilde açlık grevlerine girdiğini ve kendi bedenlerini yakmaya varan eylemlere girdiğini de görüyoruz o yüzden  bu kararların tekrar değerlendirilmesi lazım,biz Şerif Mesutoğlu’nun eşiyle de babasıyla da görüştük ve anlatımlar oldukça etkileyiciydi, Şerif Mesutoğlu’nun Muhammet Safitürk cinayetinde bir dahlinin olmadığı yönünde oldukça etkili iddiaları var,zaten ağır ceza mahkemesindeki bu karar istinaf mahkemesine taşındı ve diğer bir çok kişi açısından karar bozuldu ama Şerif Mesutoğlu açısından bozulmadı mahkemede bir sıkıntı olduğu apaçık belli bu mahkemenin tekrar görülmesi tekrar ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz deliller oldukça hukuki olmayan bir şekilde değerlendirilmiş gördüğümüz kadarıyla dosyayı incelediğimiz zaman kamu vicdanını sızlatan görüntülerin olduğunu görüyoruz, Şerif Mesutoğlu yine adil yargılanma konusundaki önemli itiraz mahkemelerinden birisi ohal içindeki,işin doğrusu değerli arkadaşlar kaymakam Safitürk’ün yakınlarının da bu karara itiraz ettiğini ve kararı vicdanlarının kabul etmediğini görüyoruz anlıyoruz çünkü,ifadeler o yönde görünüyor,yani bu davanın tekrar görülmesi tekrar değerlendirilmesi gerekiyor,birilerinin üzerine yıkarak karar alınması o kadar kolay olmamalı diye düşünüyorum.

Üçüncü mesele ise şu gördüğünüz Baran Barış Korkmaz davası onunda iddianamesini inceledim, Baran Barış Korkmaz dersim’İn pertek ilçesinde 11 Mayıs 2016 tarihinde gizli tanık beyanıyla gözaltına alınarak tutuklanmış,2.5 yıllık tutukluluğunun ardından, müebbet + 23 yıl ceza verilmiş söz konusu tanık eşgal dahi veremezken olay yerini yanlış tasvir etmiş,heyetin sorularını güvenliğini gerekçe göstererek cevaplamamış,olayın bir komplo sonucu olduğunu düşünüyor Baran Barış Korkmaz’ın ailesi ve dönemin mahkemesi ve Emniyet Müdürlüğü yetkililerinin şuanda tutuklu olduğunu adil bir yargılanma sürecinin olmadığını belirtiyor. Baran Barış Korkmaz 27 yaşında ve müebbet+23 yıl ceza verilmiş iddianameyi incelediğiniz zaman,gerçekten çok ağır bir karar olduğunu görüyorsunuz gencecik bir insan bir gösteri olayı sonrasında çok ağır bir şekilde cezalandırılmış çok ayrıntısına giremeyeceğim ama bu da son derece önemli ve vicdanlarda itiraz oluşturan bir dava maalesef.

Değerli arkadaşlar ohalle ilgili sıkıntılar bitmiyor malum Merve Demirel olayına geçen hafta değinmiştik Ankara’da gösteri yaparken bir polisin tacizine uğrayan ve bu konuda hem idari hem adli soruşturma bir polis memuru hakkında yürütülen bir mesele olduğunu biliyoruz,Merve Demirel bir takım ipe sapa gelmez gerekçelerle 12 gün önce gözaltına alınmıştı örgüt üyeliği suçlamasıyla suçlanmıştı ve 12 gün ipe sapa gelmez iddialarla sorgulanmıştı en son dün serbest bırakıldı ancak kardeşi Bengisu Demirel tutuklandı biz bu safahata baktığımız zaman çok üzücü siyasi bir baskının olduğunu görüyoruz Merve Demirel,Acun Karadağ ve arkadaşlarının khk’ya yönelik yaptıkları protesto eylemine katılmaktan başka bir şey yapan bir kişi değildi ve bu eylemler sırasında tacize uğramıştı ve kamuoyuna yansıyınca İçişleri Bakanlığı’nın anlamsız üzücü açıklamalarıyla karşılaşmıştık ve eylemlerine devam eden Merve Demirel gözaltına alındı biz bunların baskı usulü olduğunu tahmin ediyoruz hani birilerini rahatsız eden bir kişi bir takım baskılarla gözaltına alınıyor ve susturulmaya çalışılıyor khkların bir zulüm olduğunu tüm cümlealem biliyor belki buna herkes sesli olarak itiraz etmiyor ama yüksel caddesinde acun karadağ ve arkadaşları hergün bu konuda bir eylem yaparak sakarya caddesinde cemal yıldırım yine çeşitli etkinlikler eylemler yaparak yine khk zulmüne karşı çıkıyor merve demirel de buna destek olma suçunu işliyor,tırnak içinde suçunu işliyor,ve bu yüzden ağır baskılar altında bunun ne olduğunu çok iyi biliyoruz Merve Demirel’in ifade özgürlüğünün yanındayız bir milletvekili olarak milletin zulme karşı direnen bir ferdinin yanında olduğunu buradan tekrar ilan ediyorum.

Değerli arkadaşlar bugünlerde yine önemli gündemlerimiz var.Bildiğiniz gibi İçişleri Bakanlığı’nın aldığı bir kararla mültecilerin suriyeye gönderilmesi mevzu bahis.Mülteciler maalesef T.C. devletince siyasi koz olarak kullanılıyor,istendiği zaman insanlık nutukları atılarak veyahut da avrupaya tehdit unsuru olarak kullanılarak mülteciler değerlendiriliyor,içişleri bakanlığı bu aralar tavır değiştirdi ve mültecileri ülkelerine gönderme kararı aldı ve insanlar ortalık yerde gözaltına alınıp arabalarına doldurulup ülkelerine gönderiliyorlar dengesiz bir politika görüyoruz arkadaşlar T.C. yetkililerinin dengesiz politikalarını görüyoruz bir gün bir şekilde bir gün bir başka şekilde konuşuyorlar daha sonra insanları arabalara doldurup ülkelerine gönderiyorlar,bu karardan sonra bize bir çok başvuru geldi mesela bir suriyeli genç kimliğini evde unuttuğu için gözaltına alınıp hemen Suriye/İdlip’e gönderilmiş ailesi burada oturma izni de var herşeyi olmasına rağmen sırf kimliğini evde unuttuğu için böyle ağır bir şekilde hemen derdest edilip memleketine gönderilmiş bunun gibi bir çok vaka geldi bunlarla ilgileniyoruz insanları böyle mağdur etmek hiçbir şekilde doğru değil arkadaşlar,göç idaresi’ne de biz bu konuları hatırlatıyoruz insanlar ailece burada yerleşmişler onlara izin vermişsiniz ama bir şekilde adeta böyle bir mülteciler üzerinde terör estirerek önüne geleni toplayıp arabalara doldurup yurtdışına göndermek doğru bir tavır değil.Dikkatli bir şekilde incelenir ve doğru bir politika ortaya koyulur ondan sonra gereken yapılır ya baştan bu konuda politikalarınızı siyasi bir koz olarak kullanmayacaktınız sonrasında böyle aniden bir politika değişikliği yapıp insanları mağdur etmeyecektiniz.

Yine değerli arkadaşlar cezaevlerinde kurban bayramı geliyor ramazan bayramında da bu sorunları çok yaşamıştık, aylık görüş hakkı ve bayram görüş hakkını birleştirerek insanları mağdur ediyorlar bu kabul edilebilecek bir şey değil,ramazan bayramında binlerce kişiden böyle şikayetler aldık çünkü insanların bir görüş hakkı gaspedilmişti kurban bayramında da böyle bir şey yapılabilir insanlar zaten aylarca uzaklar ve bayram günü yakınlarını ziyaret etmek istiyorlar,bu arada bir görüş hakkını gaspetmek hiç doğru bir davranış değil yetkililere tekrar hatırlatıyoruz,ramazan bayramında yaptığınız bu yanlışlığı kurban bayramında yapmayın ey adalet bakanlığı yetkilileri bu yaptığınız yasaya hukuka aykırıdır,vicdana da aykırıdır çünkü cezaevinde yakını olan kişiler için bayram günleri çok çok değerlidir o aykı görüş hakkı da son derece önemlidir bunları gaspetmeyin diyoruz.

Değerli arkadaşlar yine bize gelen başvurulardan bir önemli konuyu gündem etmek isterim. 17 temmuz günü Erbil’de Türk konsolos çalışanlarına yapılan saldırıdan sonra,restoran çalışanları göz altına alındı.Burada bir Türk Tuncay Alparslan da çalışanlardan biri,ve yakınları kendisine ulaşamadıklarını söylüyorlar,herhangi bir bilgi de verilmiyor buradan dışişleri bakanlığına hatırlatma yapıyorum bu kişi hakkında en azından bir bilgi verilsin Tuncay Alparslan hakkında yakınları büyük bir endişe içinde,işkence gördüğü kaygısı taşıyorlar,dışişleri bakanlığının bu konuda bir an evvel açıklama yapması gerekiyor,Erbil’de ki Türk konsolos çalışanlarına yapılan saldırıda restoran çalışanı Tuncay Alparslan.

Yine cezaevleriyle ilgili bir çok ihlali gündem ediyoruz.Manisa E tipi Cezaevi’nde yüksek şeker hastası Elif Ayyıldız sık sık cezaevinde şeker komalarına girmekte ve komalar ağır olduğu için bu kişi uyandırılamamakta bile binleri bulan şeker düzeyleri olduğu söyleniyor ve iyi bir şeker takibi yapılmıyor hasta böyle sık sık komalara girip çıkıyor en son bugün yine Yeşilyurt Devlet Hastanesi’nde olduğunu biliyoruz ve tedavi edilip tekrar cezaevine yollanacak bu kişinin cezaevinde doğru dürüst bir şekilde şeker takibinin yapılması tahliye edilmesi gerekiyorsa da tahliye edilmesi gerekiyor ancak bunların yapılması yerine bizde önceden gündem etmiştik,cezaevi müdürünün yakınlarına benim bu konuyu gündeme getirdiğim yönünde beyanları aktararak terslediklerini görüyorum,kendi üzerlerine görevi olmayan konularda ifadelerde bulunuyorlar ve Elif Ayyıldız hakkında ki ihlalleri gündeme getirdiğim için şahsı itham ediyorlar bunlar kabul edilecek şeyler değil,Cezaevi müdürüne işini yapması gerektiğini ihlaller konusunda bir kamu görevlisi olarak gereken görevini yapması gerektiğini hatırlatıyoruz bu kişi sık sık şeker komalarına girerek hastaneye kaldırılmakta ama öyle bir gün gelebilir ki komadan çıkamaz ölebilir şimdiden hatırlatıyoruz biz ohal döneminde sık sık cezaevinde eksik tedavi veyahut da gecikmiş hastane sevkleri dolayısıyla insanların öldüğünü söylemiştik Elif Ayyıldız da bunlardan birisi olmasına bakın çok açık söylüyorun bir sonraki komaya girip çıkamayabilir.1000 dolayında şekeri olduğu söyleniyor yakınları bize bunu anlatıyor doğru dürüst bir tedbir alınması için daha mı kötüleşmesi gerekiyor,diye adalet bakanlığı yetkililerine soruyorum.

Yine Şerif Agu isimli tutuklu hasta çok çok üzücü bir durum bu bakın hüküm özlü bir insan karaciğer nakli oldu Adli tıp raporu infaz erteleme verdi ama hakım tutukluluga devam kararı verdi olacak şey değil karaciğer nakli olmuş bu kişinin cezaevinde durmaması gerekir ama hakim bu kararı gözardı ederek tutukluluğa devam kararı veriyor bu kişinin yakalanabileceği ağır enfeksiyonlar son derece üzücü sonuçlara yol açabilir.

Yine Canan Utangaç geçirdiği ameliyatlar sonrasında cezaevine götürülüyor.Cezaevi’nde ilk önce kazaen yanan daha sonrasında da yataktan düşerek omuriliğini kıran ağır bir hasta Canan Utangaç çok zor bir durumda vucüdunda yanıklar var artı vucüdunda kırıklar ve ağır bir ameliyat sonrası kalan izler var,oldukça zor durumda yaşıyor,koğuşta klozet olmadığı için daha fazla mağdur oluyor,tekerlekli sandalyede ihtiyaçlarını karşılıyor fakat sandalyede su gideri olmadığı için hijyen olmuyor.Cezaevi müdürüyle görüşmesine dilekçe vermesine rağmen kimse mağduriyeti gidermek için bir şey yapıyor. Bu konuyuda gündeme getirmiş olalım.

Yine denklik mağduru doktorlar da bize başvurmuşlar Türkiye de 40 bin doktor açığı var ama önümüze YÖK engel koyuyor diyorlar maa yök hala aynı mağduriyete devam ediyormuş.

Yine bakın ohal döneminde yasaya aykırı hukuksuz işler çok yapıldı bize bir çok müracaat geliyor gelen müracaatların bir tanesinde kişi bana diyor ki: 2011 senesinde Maltepe dershanesine gittiğinden dolayı Milli Savunma Üniversitesi mülakatında puanı tutmasına rağmen elenmiş.2011 senesinde bahsi geçen dershaneleri açan ve denetleyen kimlerdi diye soruyor? Devlet yetkilisine gelince “Allah affetsin” vatandaşa gelince sorgusuz sualsiz fetöcü yaftası vurulsun.Mülakatta fetö dershanesine gittin mi diyecek kadar aciz mi bu devlet? Araştırıp ona göre mülakat çağırması gerekmez mi diye feryat ediyor vatandaş yani 2011 yılında bir dershaneye gittiği için şuanda bir üniversiteye girişi bir vatandaşın engelleniyor bunlarda en son ohal vukuatlarından değerli arkadaşlar biz boşuna ohal’den şikayet etmiyoruz böyle saçma sapan kararlar olabilir mi ya bakın 2011 yılında gittiği bir dershaneden dolayı puanı tuttuğu halde bir üniversiteye giremiyor,hangi vicdan bunu kabul eder 2011 yılında siyasi olarak da burada herkes biliyor,neler yaşandığını da herkes biliyor anlatmaya gerek yok ama kalkıp da 2011 yılında ki dershane mevzusundan kalkıp insanları mağdur etmek hukuka ve vicdanlara sığmaz.

Evet yine bir başka vakayı anlatmamız lazım bakın değerli arkadaşlar cezaevlerinde ihlaller devam ediyor.

Ergin Aktaş Silivri 9 No’lu cezaevinde 2 eli de kesik KOAH’lı ve şuanda vereme de yakalanmış çok zor durumda bir mahkum bu kişinin hangi suçla veyahut da hangi suç ithamıyla cezaevine girip girmemesi benim mevzum değil arkadaşlar,insan hakları savunucularının işi cezaevlerinde bulunan insanların hangi suçtan itham edilirse edilsin,tutuklanmış mahkum edilmiş olursa olsun kamu tarafından uğradığı haksızlıklar ve ihlallere karşı çıkmak insan hakları savunucularının görevidir,biz insan hakları savunucusu olarak cezaevlerinde ki insanların siyasi görüşüne ideolojisine bakmayız ama ağır bir şekilde hürriyetleri kısıtlanmış devletin insiyatifinde olan insanların uğradığı ihlaller bizim çok önemli konumuzdur bunları gündeme getirmek,son derece önemlidir Ergin Aktaş’da böyle bir insan ve son derece zor koşullarda yaşıyor bir ara hücreye atılmıştı tek başına iki eli olmayan bir insan hücrede çok zor anlar yaşamıştı şuanda koğuşta ama koğuştaki arkadaşlarına verem bulaştırabilir halen koğuşta günde on tane ilaç kullanıyor bu kişinin sağlık durumunun doğru dürüst bir şekilde değerlendirilmesi gerekiyor aslında adli tıp kurumu tarafından 4 kez ceza infaz ertelemesi almış,ama infaz hakimliği bu kararı kabul etmemiş 4 kez bakın 4 kez infaz erteleme kararı alıyor ve infaz hakimliği bunu reddediyor yani bi insanı büyük bir çile içinde cezaevinde yaşatmanın bu devlete kazandıracağı çok fazla bir şey yok arkadaşlar çok ağır bir hasta bunu cezaevinde bu şekilde illa tutmak bir marifet değil bir devlet için.

Evet bakın anne baba tutukluluklar devam ediyor,hergün neredeyse anne baba gözaltılar ve tutukluluklarla mahkumiyelerle uğraşıyorum Türkiye’de ohal döneminde türkiye cumhuriyeti tarihinde görülmedik oranda anneler tutuklandı veya mahkum edildi bu arada tabi yüzlerce çocuk da şuanda cezaevinde.2019 mayıs rakamlarına göre 0 6 yaş arası 864 bebek ve çocuk şuadna cezaevlerinde arkadaşlar bu kabul edilecek bir şey değil hiçbir şeyden haberi olmayan çocuklar da cezalandırılıyor bu gördüğünüz Ali Çalış ve Esma Çalış istanbul Sultangazide gözaltina alindi,sanırım şuanda gözaltı sonrası duruşması var umarım tutuklanmazlar tutuksuz yargılanırlar gördüğünüz gibi bir çocukları var ve anne babanın tutuklanması halinde bu çocuk bu durumu kaldıramayacak zaten bu gözaltı süresi boyunca çılgına dönmüş bir çocuk maalesef.

Yine bakın bir başka anne baba tutuklulukla ilgili bir dram bu dramı anlatmak zorundayım çünkü Türkiye’de artık bu büyük bir yara haline gelmiş durumda ohal’de adil olmayan yargılamalar ve keyfi tutukluluklarla büyük aile dramları oluşmuş durumdadır. Gülşah Kartal ve eşi 5 aydır tutuklu , bu 2 cocuk ortada kaldı, hasta anneanne bakmaya çalışıyor bu iki küçücük çocuğa ve Eylül’e ertelendi,mahkemesi çocuklar eylül’e kadar bu çileyi çekmeye devam edecek bu anneleri tutuksuz yargılayabilirsiniz ey mahkemeler bunları yapmayın böyle zulmen tutukluluk bir tedbirdir ama tutukluluğu bir zulüm aracı haline cezalandırma aracı haline dönüştürürseniz bu kabul edilecek bir hadise değildir vicdanlar kesinlikle kabul etmez bu çocuklar anasız babasız bırakılarak devletin başı göğe ermez bunu net bir şekilde söyleyelim.

Bakın yine geçen gün tutuklanan bir başka anne annesi bana şunları yazmıştı,Kızım Merve Şimsek bugün gözaltina alındı.2 yıldır damadım da cezaevinde.Cocuk annesi evden alinali durmuyor.Ankara da evinde gozaltina alındı,çocuk doğdu doğalı babasını görüş günlerinde görüyor.Annesini de yaninda bulamazsa ne yapacak diyor bahsedilen çocuk bu değerli arkadaşlar Merve Şimşek’in çocuğu gözaltına alındığında annesi bize ulaştı ve bu gözaltının tutuksuz yargılanmayla devam etmesi gerektiğini katılıyorum çünkü hani ailevi bir durum var ve ortada bir bebek var maalesef Merve Şimşek tutuklandı bu çocuk perişan şuanda anneannenin yanında yeni bir aile dramı daha oluşmuş oldu yetkililerin başı göğe ersin çok mutludurlar sanırım,bir çocuğu daha mahvettiler bu cezaevindeki 864 bebek silme ve anne baba tutuklu olup dede veya ninelerin yanında olan binlerce çocuğun bakın size çok açık söylüyorum,bakın psikolojik açıdan çok kötü durumda olduğunu yakinen biliyorum,psikologları,psikiyatrileristleri bu çocukların yardımına çağırıyorum,hergün çağırıyorum bunu adeta çünkü çok çok vahim bir durum var bu çocuklar anneler perişan durumdalar bu yargılamalar tutuksuz yapılmalı bakın tekrar söylüyorum,belki adalet bakanlığı yetkililerin yaz tatilinde keyifler gıcır umurlarında değil,ama bu anneler bu çocuklar cezaevlerinde perişan durumdalar 45 50 derece sıcaklığı bulan cezaevlerinde bu anneler kapasiteyi aşan tutuklularla beraber kalıyorlar 8 kişilik koğuşta 21 kadın 3 4 tane çocuk düşünün nasıl carıl curul bir ortam korkunç sıcak ve bu ortamda siz bu insanları tutuklu yargılamaya devam ediyorsunuz bunu hangi insaf hangi vicdan kabul eder bunu tüm kamuoyuna soruyorum.

Bakın yine bir başka aileden gelen ileti.Bunları biz tarihe iz olsun diye söyleyeceğiz arkadaşlar ister yapsınlar ister yapmasınlar,biz biliyoruz ki ohal en başta aileyi vurdu bakın çok net söylüyorum 3. Yılını bitirdiğimiz ohal en başta aileyi vurmuştur.Güya iktidar aileyi koruduğunu aileyi çok önemli bulduğunu Aile Bakanlığı olduğunu söylüyor ve her türlü hak taleine karşı aile aile aile deyip duruyor aha size aile değerli arkadaşlar binlerce aile tutuksuz yargılanabilecekken tutuklu olarak yargılanıp dipsiz kuyulara atılıyor,perişan ediliyor.

Bakın yine bir başka örnek Ohal’İn aileyi nasıl vurduğuna dair. ‘Ömer Faruk Bey.Tarih ögretmeni abim 2017 de ihraç edildi, cezaevine girdi.Çok yıprandık.5 yaşında çocuğu babasına hasret kaldı,cezaevine götürmek istemiyoruz daha kötü olur diye. Çocuklar şuan sosyal fobi yaşıyor. Hiç kimseyle konuşmuyor, yemek yemiyorlar.’Değerli arkadaşlar hikaye anlatmıyoruz bu toplumun geleceği olan çocukların durumunu anlatıyoruz binlerce böyle çocuk var ve perişan durumdalar,bu çocukların annesi babası tutuksuz yargılanabilir tekrar söylüyorum,bu çocuklar büyük psikolojik problemler sosyal fobiler yaşıyorlar ve psikologlara gitmek zorundalar çoğu psikoloğa da gidemiyor maddi ve manevi engellerden dolayı ve bir kısmı artık cezaevlerine gitmek bile istemiyor,çünkü cezaevi kapılarında gördükleri çile ve bir kısmıda maalesef annesini babasını bile unutmuş aylarca geçen aradan sonra.

Bakın şurada bir belge var ohal ve ohal komisyonunun rezaletlerine dair bir belge arkadaşlar.Ben belgesiz hiçbir zaman konuşmam biliyorsunuz bakın burada onlarca belgem var.Ohal komisyonun son kararlarından birisi bana dün geldi.Burada kişi reddedilmiş  red gerekçesi bakın 2 tane red gerekçesi var.1 1 sendikaya üye olmak.2 kimse yok mu derneğine 10 tane sms göndermek.Kişi ne diyor biliyor musunuz bana:’Ya ben gönderdiğim smsleri bile unutmuşum şöyle bir tarih taraması yaptım,diyor ki soma faciası sırasında  televizyonda yardım kuruluşları hep yardım çağrıları yapıyordu bende oturdum 10 tane göndereyim soma faciası için diye 10 tane sms göndermiş kişi diyor ki:’talimatla örgüte para yatırdı olarak yazmışlar diyor,bakın şu ohal komisyon belgesi,10 tane sms’i soma maden faciası için göndermiş bakın belge burada okuyun,talimatla örgüte para yatırdı diyor Keşke diyor:’Sms atmasaydım.Keşke iyilik yapmasaydım. Acısı 5 yıl sonra ortaya çıkıyor. ‘diyor.

Değerli arkadaşlar bu nasıl hukuksuzluktur ya.Ohal zaten bir felakettir ohal komisyonu hepsinden büyük felaket olan bir komisyondur.Ohal komisyonu ohal’in en hukuksuz en zalim kurumudur bunu net olarak söylüyorum Ohal komisyonu başkanlığı’nı da defalarca müracaat ettik bu tür dosyaları önlerine koyduk bunlar hukuksuz kararlardır dedik,insanları legal faaliyetlerinden dolayı terörist kimse ilan edemez.İnsan bir vicdani 10 tane sms göndermiş,bir faciaya kalkmışsınız onu terörist ilan etmişsiniz,bir sendikaya üye olmuş,çocuğunu bir okula göndermiş onu terörist ilan etmişsiniz hangi vicdan kabul eder ya,o tarihlerde buralar terörist kuruluşu olarak mı gösteriliyordu,devlet yöneticileri bu bankaların bu okulların kapılarını törenle açıyordu,şimdi kalkıp 2011 yılında çocuğunu dershaneye yollamış sen teröristsin,falanca yardım kuruluşuna sms göndermiş sen teröristsin,ya bunlar hangi vicdan kabul eder değerli arkadaşlar,Ohal büyük felaketlerle dolu T.C. tarihinin en makus tarihi olan yıllardır bakın çok açık söylüyorum en kötü yıllarıdır darbe dönemleri diğer darbe dönemleri bile böyle olmamıştır ohal güya darbeleri önlemeye yönelik bir dönemdir ama yeni darbeler üretmiştir ve demokrasi ve hukuku ayaklar altına almıştır bunun gibi binlerce örneği 3 yıldır anlatıyoruz,vicdanları sızlatan binlerce örneği anlatıyoruz,hala aynı tavırlar devam ediyor ve bunların içinde en vahim vakaya geliyorum.6 aydır söylediğim en önemli vakaya geliyorum,ohal içinde 3 yıl içinde bir insan hakları savunucusu ve aynı zamanda daha sonra bir siyasetçi olmuş kişi olarak binlerce ihlal vakasını dile getirdim arkadaşlar medyada yazdım konferanslarda konuştum,TBMM Genel Kurul’da ve basın toplantı odalarında konuştum,soru önergeleri verdim araştırma önergeleri verdim ama bana sorarsanız bunların içindeki en vahim vaka son 6 ayda kaçırılan 6 kişinin dramıdır.Son 6 ayda kaçırılan 6 kişi hakkında T.C. yetkililerinin 6 aydır susan dilleri görmek istemeyen gözleri duymak istemeyen kulaklarıdır,çok vahim bir vakadır,T.C.Devleti’nde 6 aydır 6 kişi kaçırılmıştır tek bir devlet görevlisi tek bir açıklama yapmamakta,açıklama yaptığı zamanda yalan söylemektedirler,çok açık söylüyorum,yalan söylemektedirler,İçişleri Bakan yardımcısı bize yalan söylemiştir çıksın bunun aksini ispat etsin sayın İçişleri Bakan yardımcısı Muhterem İnce’nin yalan söylediğini açıkça söylüyorum çıksın bunun aksini bana ispat etsin bize komisyon toplantısında Yasin Ugan ve Özgür Kaya’Nın aranmakta olduğunu bilgilerinin olmadığını söylüyor,2 gün sonra ankara çamlık mahallesinde bu kişilerin kaçırıldığı eve gidiyoruz,tüm mahalleli bize 13 şubat günü 50 60 kişilik bir polis grubu tarafından gözaltına alınıp götürüldüğünü anlatıyor,Sayın İçişleri Bakanı yani gerçekten sizi ciddiyete davet ediyorum,olacak iş değildir bu ya çok açık bir şekilde gerçek olmayan beyanların söylendiği ortadadır değerli arkadaşlar,gidin medya mensubu olarak siz de inceleyin,milletvekillleri de gitsin incelesin neyin ne olduğunu görsün,Edirne’den Ankara’ya bir araba gidiyor plakası belli,arabayı süren şahısların eşgali belli, Edirne’den Ankara’ya bakın basit bir şey değil binlerce mobese kamerasının altından geçiyor ve İçişleri Bakanlığı şubat ayında ki bu kaçırılma olayı için tek bir mobese kamerası incelemesi, halen yapmış değil.bu tam bir skandaldır arkadaşlar bakın kaçıncı kez söylüyorum ben bunu BM ve AİHM bu 6 kişi için Türkiye’ye sorular soruyor T.C. Devleti yetkilileri T.C. tarihinin en büyük skandalını gerçekleştiriyor ve cevap veremiyorlar,mart ayından beri cevap veremiyorlar şu vakalara,Eylül’e kadar izin aldılar biliyorum ki Eylül ayında da bir cevap veremeyecekler çünkü örtbas edilen bir hadiseyle karşı karşıyayız işte o kişileri tekrar kamuoyuna sunuyorum.

Özgür Kaya Ankara Çamlık Mah.’de kaçırıldı.Bana evini tarif et nereye kaçırıldı diye soruyorsanız sizi de götüreyim göstereyim nereden kaçırıldı tüm mahalleli 13 şubat günü ne oldu size de gelin anlatayım.

Yasin Ugan Ankara Çamlık Mah.’de kaçırıldı 13 şubat günü yine Özgür Kaya ile beraber kaçırıldı ve bu kişi hakkında da tek bir açıklama yok,gelin size bunların ayrıntısını anlatayım mahalleye de götüreyim neyin ne olduğunu görün,değerli arkadaşlar,hem medya mensuplarını hem de tüm milletvekillerine bu konuda çağrı yapıyorum.

Gökhan Türkmen Antalya’da kaçırıldı,tüm kaçırılan bu 6 kişinin adı 1 dosya da geçiyordu.birazcık düşününe işin içinde ne olduğunu sanırım herkes anlar.

Erkan Irmak İstanbul’da kaçırıldı ve o da yine aynı dosyada ismi geçen kişilerden birisiydi.Hakkında tek bir açıklama yok evinin önünden 2 3 kişi tarafından derdest edilip siyah bir Transporter’a atıldığı kamera görüntülerinde de var ama açıklama yapan tek bir yetkili yok.

Mustafa Yılmaz Ankara’da evinin önünden kaçırıldı,siyah bir transporter’a atıldı,şubat ayından beri kendisinden tek bir haber yok,BM kendisi için acil koduyla sorular sordu adalet bakanlığı sessizliğe gömüldü.Bakın BM acil koduyla soruyor bizim yetkililer mart ayından beri aralarında yazışıp duruyor hiçbir sonuç alamıyorlar BM’den tekrar süre istiyorlar Eylül ayına kadar BM süre veriyor ama bizim yetkililerin verebileceği tek bir cevap yok,çünkü biliyorum yaptıkları tek bir araştırma yok.

Salim Zeybek Edirne’den Ankara’ya yakınları kaçırılan kişi Edirne’de kendisi kaçırıldı aynı arabadaydı eşi ve 2 çocuğu eşi ve 2 çocuğu Edirne’den Ankara’ya bir takım meçhul şahıslarca götürüldü ki onlar biz devletiz karıştırma bu işi kimseye gitme diyorlardı ve mobese kamerası yapılmayan kişi bu yakınları kaçırılırken herhangi bir mobese kamerası incelemesi yapılmadı,Salim Zeybek’ten de 6 aydır yakınları bir haber alamıyor.

Değerli arkadaşlar cezaevlerinden gelen bazı ihlal başvurularıyla basın toplantımızın sonuna doğru geliyoruz bir çok cezaevinden yoğunluktan ve kötü görev yapmaktan dolayı ihlaller var mesela bolu t tipi kapalı ceza infaz kurumunda siyasi tutuklulara okula giden çocukları olanlar adoluluk bahane eidlerek haftasonu görüşünün yaptırılmadığı,spora 5 6 haftada bir çıkarıldığı,kişisel gelişim kurlsarı açılmadığı şikayetleri geliyor.

Bilecik Gölpazarı cezaevi’nde kantinde poğaça satışının yasaklandığı sabah kahvaltıda ekmekte olmadığı belirtiliyor ve bu mahkumların resmen aç bırakıldığı iddia ediliyor,kişilerin mahsubunun geldiği halde bu mahsubunun yapılmadığı ve zora koşulduğu iddia ediliyor.

Yine Eskişehir F Tipi Kapali Cezaevi’ne bir haftadir kantin ve meyve sebze hakkı verilmediği iddia ediliyor,yakınları ne zaman verileceğinin bilinmediğini söylüyor.

Giresun’un Espiye ilçesinde bulunan Espiye L tipi kapalı cezaevinde bayan görevlilerden bazıları tarafından sürekli hakaret ve azar işitildiğini söylüyor tutuklu yakınları,üst arama sırasında kurallara uyulduğu halde bilerek hakaret edip rencide edildiklerini söylüyorlar. Giresun’un Espiye Cezaevi’ni uyarıyoruz buradan burası böyle kimsenin müdahale etmediği isteyenin istediğini yaptığı bir yer olamaz tüm görevlilerde hukuka uymak zorundadır.Geçen görüşte kalp hastası olan bir bayana yapılan şiddetli hakaretler sonucu bayanın hastanelik olduğu iddia ediliyor bu tür olayları biz inceleyeceğiz ve soru önergesi olarak adalet bakanlığı’na hep soracağız değerli arkadaşlar kamu görevlilerine,cezaevi müdürlerine buradan tekrar hatırlatma yapıyorum hiç kimse kendini sorgulanamaz zannetmesin,hürriyeti kısıtlanmış kişiler kendi iradeleri altında olabilir ama hukuka uygun bir şekilde onlara muamele yapmak zorunda kimseye keyfi zorbalık veya işkence yapmamalılar.

Bir başka şikayet de Yalova da öğretmenlik yapan kardeşim,Kandıra Cezaevinde yatarken hüküm giyindikten sonra bir gece ansızın hiç bir açıklama  yapılmadan ve biz yakinlarina bilgi verilmeden Balıkesir kepsut Cezaevine götürüldü.40 kişi bir odada kalıyorlar. Bu sıcak gunlerde soğuk su yok.Yerde yatıyorlar.Kantin alışverişine kısıtlama getirilmiş.Istedikleri gibi alışveriş yapamıyorlar.Her gün akşam yemeğinde patetes haşlaması çıkıyormuş.Kavun,karpuzda hasret gittiğini hicbir şekilde çıkmadığını söyluyor,Ranzaların altında birbirlerinin ayakları değiyor.Sıkış tepiş bir ortam görüyorsunuz 40 kişi sıcak havada soğuk sunun aralıklı verildiği bir yerde bir arada bulunmaya çalışıyorlar.Diyor ki kişi En önemlisi de bir mahkum için dışarının havasının soluduğu ve yaşam kaynağı olduğu mektuplar.Çok önemli gerçekten cezaevi’nde ki insanlar ve dışardakiler için mektuplar çok önemli.Mektuplar maalesef yerine ulaşmıyor.Haftada bir kere 10 dakikalık telefon görüşmesinde anne mi konuşsun anlamı çocuğu mu yoksa eşi mi.Yarım saatlik görüşlerde anlatılmayan hasretliğin rehabilite kaynağı mektuplar engelleniyor, geç gönderiliyor,tek bir bizim teselli kaynağımız mektuplar diyor tutuklu yakınları ama bu mektuplarda da çok önemli gecikmeler olduğunu söylüyorlar bir mahkumi için terapidir mektuplar diyor tutuklu yakını.Kepsut da bundan da mahkum bırakıyorlar. Kepsut Cezaevi hakkın ve adaletin uğramadığı bir yer diyorlar.Bu ara Kepsut Cezaevi’nden Bafra Cezaevi’nden çok yoğun şikayetler alıyoruz değerli arkadaşlar bakın bazı dönemler inanın ki bazı cezaevlerinden yoğun şikayetler alıyoruz,bunlardan birisi de Kepsut Cezaevi bu ara çok yoğun şikayetler geliyor.Sesimizi duyurmak adına sizden başka hiç kimse olmadığını da söylüyoruz diyor ve bize bu şikayetini iletmiş vatandaşımız.

18.07.2019 Tarihli Basın Toplantısı’nın aynı şikayetleri

Bir başkası eşim 18aydır Silivri cezaevinde ben anasınıfı öğretmeniyim üç yıldır açıkta bekletiliyorum..bugün yine görüş günüydü 43kişiler.. içerde salgın var ishal kusma 30kişi aynı sıkıntıyı yaşadı, haftalardır kantin sorununu var sabun, şampuan, peçete vermiyorlar, bulaşık deterjanıyla banyo yapıyorlar, sıcakta sicim gibi akan soğuk suda yıkanıyorlar Resmen ölüme terkediyorlar…ne olur bu şikayetlerimizi iletin diyor. Silivri 7nolu kapalı cezaevi’nden gelmiş bu şikayet biz bir milletvekili olarak milletin bu feryatlarının sesi olmak zorundayız arkadaşlar çünkü cezaevinde yakını olan kişiler bu ülkenin en zor durumda olan kişileri oluyor çoğunlukla bir çok şikayetleri var ama cezaevi yönetimleri kapı duvar kendilerini tersleyen dilekçelerini kabul etmeyen geciktiren yönetimlerle karşı karşıyayız ve bir insan hakları savunucusu siyasetçi olarak bu ihlalleri son derece önemli buluyorum

Yine  polis okulu okuyan arkadaşlarımız bakın bu da önemli bir şikayet.2 sene polis okulu okuyup iç güvenlik paketi gerekçe gösterilerek ataması yapılmayan polisleri de dile getirin diyor.Getiriyoruz.Hakkında herhangi bir soruşturma gözaltı olmadan 2 senemiz çöpe gitti,2015’de okula girerken 6 ay güvenlik soruşturması geçirdim olumlu sonuçlandı 2017’de bizi terörist ilan ettiler bu nasıl bir mantık,eğer bulabildikleri tek bir delil varsa cezaevine göndersinler değilse bu kararı kaldırsınlar bizi açlığa mahkum etmesinler polis okulu okuyan bitiren ve ortada kalan insanlarımız bunu söylüyor.

Yine Cezaevlerinde yargılanmayla ilgili çok yüksek miktarda ihlaller oluşturuyor bakın daha öncesinde de örnekler vermiştim,1 yıl cezaevinde kalıyor ancak 2. Duruşmasına yeni girecek olanlar var.Uzun süreli tutukluluklar gelmeyen mahkemeler insanları cezaevlerinde günlerce aylarca perişan bir şekilde mağdur ediyor.Diyor ki: Sayın vekilim benim kuzenim Selim Mercimek Rize Cezaevi’nde tutuklu 2017 yılının ekim ayının 15’inde gözaltına alınıp, 2 haftalık gözaltı sürecinin ardından tutuklandı,dikkatinizi çekerim tam 21 aydır tutuklu ve bu gencecik çocuğun sadece Mayıs ayının 13’ünde BİR DEFA DURUŞMASI YAPILDI ve bu delikanlı henüz 22 yaşında bir sonraki mahkemesinin Düşünebiliyor musunuz ekim 2017 de tutuklanmış 21 aydır tutuklu ve 1 kez duruşma yapılmış,T.C. mahkemelerinin hali bu arkadaşlar adalet dağıtılıyor evet maşallah 21 aydır tutuklu bir insan ancak 1 kez hakim karşısına çıkabildi. Bir sonraki mahkemesi tutukluluğunun 2. yılını dolduracağı Eylül ayında yapılacak! yani üniversite 3. sınıf öğrencisi, 22 YAŞINDA BİR ÇOCUK TAM 21 AYDIR TUTUKLU VE SADECE BİR DURUŞMA YAPILDI.Bu çocuğun babası amcam da Bayburt Cezaevi’nde ama bizim sesimizi duyuran hiç kimse olmadı!Bir aile dramı yaşanıyor! RizeBayburt arasında mekik dokuyoruz tam 2 senedir mekik dokuyoruz diyor bu aile de oldukça zor durumdalar düşünün 21 ay geçmiş içeride tek bir defa duruşmaya çıkabilmişsiniz 2. Duruşmanız ancak 2.yılında eylül ayında olacak bu nasıl bir yargıdır bu nasıl bir adalettir isyan etmemek mümkün değil değerli arkadaşlar,tutukluluk bir cezalandırma değildir diyoruz,yazıktır günahtır diyoruz bu insanlar tutuksuz yargılanabilir ama maalesef düşünün o denli ağır işleyen bir yargı var ki 21 ay içeride kalıyorsunuz ve ancak 1 kez duruşmaya çıkıyorsunuz.

Yine nakil talepleri sürekli yer yok diye reddediliyor.Aileler görüşe gitse yatıracak para kalmıyor, para yatırsa görüşe gidemiyor.Siz söyleyin hangisini tercih etsin tutuklu yakınları diyor.Aile birliği zaten bozulmuş insanların ailesini yok etmek bu resmen diyor aileden bir fert.

 Yine Silivri Cezaevi’nde 7 nolu koğuş için biraz evvel de bir başka kişinin şikayetini iletmiştik.Kantin içme suyu satılmadığını belirtiyor.Yemeklerin kötü ve az miktarda veriliyor.Kantinden alarak kendileri bişeyler yapmaya çalıştıklarını söylüyor ve su meselesinin de çok sıkıntılı olduğunu bu sıcakta zaten 35-38  arası kişi kalıyor koğuşlarda bir de susuzluk diyor tutuklu yakını koğuşlar tam bir kerbela diyor bakın koğuşlar tam bir kerbela diyor kerbela çok iyi bilinen bir yerdir bizim kültürümüzde insanlar bir yeri kerbela olarak tanımlıyorsa iş çığırından çıkmıştır.

Dün dinlediğimiz tutuklu yakını artık bu sıkıntılar bu çaresizlikler sonrasında bir tükenmişlik sendromu yaşadığını söylüyordu.Yani elini parmağını bile kaldıramayacak bir şekilde bir gün yataktan kalkamayacak bir hale geldiğini bana anlatıyordu.Eşinin tutuklu olduğunu çocuğunun psikolojik sıkıntılar yaşadığını ve 23 yaşına gelmiş delikanlının yaşadığı psiklojik sorunlardan dolayı kendisini dövmeye başladığını ağlayarak anlatıyordu.Değerli arkadaşlar bunu ben kaç kez söyleyeyim kaç kez anlatayım büyük dramlar yaşanıyor insanlar intihara sevkediliyor ve yetkililerin umrunda değil şuanda yaz tatilinde adalet bakanlığı yetkilileri ve şu çağrılarımızı da umursamıyorlar keyiflerini bozmak istemiyorlar çok çok üzücüdür bu durum.

Bakın yine İzmir Buca Cezaevi’nden çok ciddi sıkıntılı bir şikayet geliyor.Tahtakurusu taramış mahkumlar tahtakurusundan duramıyor acil yardım istiyorlar kaşınmaktan yara olmuşlar diyorlar.İzmir buca cezaevi ile ilgili bu şikayeti gündem edelim.Basit bir hadise değil biliyorsunuz bir tahtakurusu son derece sıkıntılı bir şeydir.Bütün hayat konforunuzu bozar geceniz gündüzünüz uykusuz bir şekilde geçer basit hadiseler değil bunlar.
Değerli arkadaşlar dediğimiz gibi cezaevlerindeki sorunlar bitmez bilmiyor cezaevleri ağzına kadar dolmuş taşmış durumda bunu konuştuğumuz cezaevi yetkilileride itiraf ediyorlar ve bir çözüm olması gerektiğini söylüyorlar yargı reformu maalesef ekim ayına kaldı ve sonu da belirsiz ne olacağı da tam belli değil ama milyonlarca insan işte bu dramları yaşıyor ve çözüm arıyorlar şuanda cezaevleri dolmuş taşmış patlamış durumda nakiller durmuş durumda en zor durumdaki insanlar gereken cezaevlerine nakledilemiyor insanlar içeride ceza çekiyor işkence çekiyor binlerce insan bu durumda yakınları çile çekiyor çünkü düşünün çok uzak yerlerden bir başka cezaevine gidiyorsunuz cebinizde zaten para yok çünkü yakınınız cezaevinde cebinizde ki 3 5 kuruşu cezaevi yollarına veriyorsunuz gittiğiniz zaman yakınınıza 3 5 kuruş bir para vermeniz gerekiyor,yola gitmiş o para onu da veremiyorsunuz içeride ki size bakarak daha kısıtlı bir hayat yaşamaya çalışıyor sizi üzmemeye çalışıyor karşılıklı büyük dramlar yaşanıyor ve bu çileler öyle ki yıllarca sürecek nakil sıkıntılarının en azından aşılması lazım tamam insanları cezalandırmışsınz cezaevine atmışsınız en azından ailesine yakın cezaevine gönderin ki bu yakınları da anneler de çocuklar da bu çileleri çekmesin diye tekrar tekrar hatırlatıyoruz değerli arkadaşlar.Basın toplantımız burada bitiyor değerli arkadaşlar dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyorum sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

YouTube

Yorumlar