03 Aralık 2020

YouTube

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Hepimiz bugünü kutladık ve engellilerin yanında olduğumuzu söyledik ama şunu bilmemiz lazım: En zor durumda olan engelliler cezaevinde olan engelliler. Cezaevleri engellilere göre bir yer değil ve maalesef orada çok büyük zorluklar yaşıyorlar. Bakın, size birkaç örnek göstereceğim değerli arkadaşlar, Bursa Cezaevinde Abdulalim Kaya 85 yaşında bir insan, birçok hastalığı ve engeli var; altına kaçırıyor ama hâlen birçok başvuruya rağmen cezaevinde işkence çekiyor.
    Bilal Danış, engelli bir kişi, işinden ihraç edilmiş, cezaevinde ve engelli büyük zorluklar çekiyor, denetimli serbestliği gelmiş, zulmen tahliye edilmiyor.
    Yavuz Selim Burgu, engelli ve işinden ihraç edilmiş, çok zor durumda cezaevinde olan bir insan, oldukça büyük zorluklar yaşıyor ve hâlen infaz erteleme alamıyor.
    Değerli arkadaşlar, Engelliler Günü’nde bilhassa cezaevindeki engellileri unutmayalım.
    Bakın, ben dün Kocaeli’deydim, partili arkadaşlarımızın mahkemesi vardı. Tam on üç aydır arkadaşlarımız tutuklu yargılanıyor, partisel faaliyetlerden dolayı tutuklu yargılanıyor ve Adalet Bakanının güya “yargı reformu” dediği günlerde tekrar “Tutukluluğa devam.” denildi. Bu, kabul edilecek bir durum değil.
    Kocaeli’de durum böyle, yurdun dört bir tarafında yargı alanında durum böyle. Peki, yurdun diğer taraflarında durum nasıl? Gidelim sınır bölgesine; Hakkâri Derecik ilçesinden bir genç çocuğu görüyorsunuz, Özcan Erbaş, arkadaşlarıyla gezmeye çıkmıştı ve güvenlik güçleri tarafından vuruldu ve açıklama istedik bu çocuk için. Hakkâri Valiliği bir açıklama yaptı sonunda; bakın, burada Hakkâri Valiliğinin açıklaması. Benim için son derece saçma ve vicdansız bir açıklama. Neden? Güya bu çocuğun vurulması havaya ateş açma suretiyle olmuş. “…bir vatandaşımız yaralanmıştır, Derecik Sahra Hastanesinde yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak vefat etmiştir.” Peki, kim bu vatandaş, sormak isterim arkadaşlar. Bakın, Valiliğin resmî açıklamasında 16 yaşında ölen bir çocuğun adı bile geçmiyor. Bu kadar soğuk, merhametsiz ve vicdansız bir açıklama bu; başka bir şey değil. Zaten işte bundan dolayı Kürt meselesi çözülmüyor. Meseleye merhametsiz, vicdansız, soğuk bir bakış açısıyla bakan devlet ve iktidarlar bu sorunu çözmedi, çözemez de zaten.
    Bitmedi, bakın, yurdun başka bir yerinde, Bahtiyar Fırat. İstanbul’da kaçırıldı, bu kürsüde yine anlatmıştım, bundan kırk beş gün önce “Bu kişi nereye kaçırıldı?” demiştim. Güvenlik güçleri tarafından kaçırıldı, hepimiz biliyoruz. Bütçe görüşmelerinde Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a da sordum “Nerede bu kişi?” dedim, “Bilmiyoruz.” dedi, sonra nereden çıktı biliyor musunuz? İstanbul Emniyet Müdürlüğünde çıktı, kırk beş gündür işkence yapılmış bir şekilde çıktı, psikolojik olarak çökmüş bir şekilde çıktı.
    Değerli arkadaşlar, kaçırmalar, işkenceler ve mafya babalarıyla dolu bir ülkedeyiz. Öyle bir memleket ki mafya babası Sayın Kılıçdaroğlu’na hakaret, tehdit, küfür ediyor. Cumhur İttifakı’nın büyük ortağı sessiz kalıyor, küçük ortağı MHP destek veriyor. Öyle bir memleket ki mafya babasının raconuna sessiz kalınıyor. Biz, böyle sessiz kalınan bir yerde meşru söz söyleme hakkına sahibiz çünkü destekleyenler ve susanlar utanmıyor. Siz, mağdurun, mazlumun ahı üzerinde zulmen hapishanelerde tutulan hamile kadınların bu zulmen tutulması sonucunda düşük yaptığı, can verdiği bebeklerin kanı üzerinde iktidarınızı sürdürüyorsunuz. “Bunlar yetmedi de mafya babalarının hakaretlerine, tehditlerine, küfürlerine mi ihtiyacınız var?” diye Cumhur İttifakı’na soruyorum. Çok ağır bir durumdur, ülkenin durumu son derece ağırdır. Kaçırmalar, işkenceler ve mafya babalarının tehditleriyle dolu bir ülkedeyiz. Ben, bu durumda Cumhur İttifakı’nın büyük ortağına sesleniyorum: Sayın Davutoğlu’nun, Sayın Yeneroğlu’nun, Sayın Babacan’ın yaptığını yapabilirsiniz. Cumhur İttifakı’ndan çekilebilirsiniz.
    Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

Yorumlar