11 Mayıs 2023

Halkın sorunlarını gündem etmeye devam ediyoruz, çok yoğunuz ama ilk bulduğumuz fırsatta hemen halkımızın sorunlarını gündem etmeye devam ediyoruz!

Kocaeli’den bir kardeşimiz bize yazmış ISS proser isimli firmada güvenlik görevlisi olarak çalışmaktaymış ve hakları çiğnenmekteymiş. Taşeron olarak çalışıyormuş, sosyal haklar verilmiyormuş. Gece yıpranması, devamsızlık primi, ikramiye, ve bankaların vermiş olduğu promosyonlar verilmiyormuş. Diyor ki: “Onlar sosyal medya hesaplarında ramazan ve bayram paylaşımları yapsalar bile bize haklarımızı vermiyorlar. Bayramlarımızı kutlamıyorlar. Sesimiz olun bu taşeron düzeni yıkılsın.” Diyoruz ve biz de sesi oluyoruz. Kocaeli ISS Proser isimli firmadan açıklama bekliyor.

“Kardeşim Sebahattin Yaman Şanlıurfa 1 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalmakta.” Suriye’ye yardım amaçlı para göndermiş o kişi de para aktarmaktan yargılanıyormuş ve bu yardımından dolayı Sebahattin Yaman’ın başına gelmeyen kalmamış. Para gönderdiği kişi ile de hiçbir irtibatı olmamasına rağmen irtibat iltisak denilmiş ve ceza verilmiş. 33 aydır tutuklu yargılanıyormuş. Yüz felci geçirmiş, hastaneye sevk konusunda CİMER’e yazmışlar ve aile Bolu Gerede’de oturuyor, mahpus Urfa’da, gidip gelme açısından çok sorun var. Haftada 1 kez ancak telefon görüşü oluyor ve çocukları sağlık sorunları yaşıyor. Doğuştan bağırsak hernisi ile doğmuş, 9 ameliyat geçirmiş ve ameliyattan sonra adak niyetine para aktarmış başına gelmeyen kalmamış çok üzücü. Maalesef ki iyi niyetinizin kurbanı olabiliyorsunuz. Bu olacak bir şey değil. Bunlar da daha ciddi hukuki araştırmalar yapılması gerekiyor.

Maşallah Beyret bize başvurmuştu oğlu Mervan Beyret İstanbul Esenyurt’ta gözaltına alınmıştı ve çok ağır bir şekilde şafak operasyonu ile ev sanki bir “terörist” evi basılır gibi basılmış, ensesinden tutup yere yatırmışlar, ters kelepçe. Annesi: “Ne yapıyorsunuz?” demiş oradaki polis “Çok konuşma, kadın olmasan ne yapacağımı bilirdim. Kürtçe konuşma sus.” Gibi hakaretler etmiş! Maşallah Beyret: “Polis bana da vurdu, darp etti, başıma vurdu, Vatan Emniyet’e götürdüler.” Sonrasında Mervan’ın serbest bırakıldığını öğrendik, önemli bir şey olmadığı da ortaya çıkmış ama böyle fiiller ile vatandaşa hakaret ediliyor. Vatandaşın evine insan gibi girseniz, bu tür fiilleri yapmasanız, ülkenin güvenlik görevlilerisiniz vatandaşa potansiyel “terörist” muamelesi yapmasanız olmaz mı? Bu nedir? Soylu’ya mı güveniyorsunuz! O Soylu da gider bir gün bu yaptıklarınızdan dolayı yargılanırsınız, bu zulmü yapanlara sesleniyorum! Bir gün Soylu’da gider bu zulmü yapanlar yargılanır!

Ahmet Nalcı haksız yere olmayacak şekilde FETÖ Suçlaması ile zili çalmadan, kapısı kırılarak gözaltına alınmış. Polisler kapı zilinizi çaldık diye tutanak tutmuşlar aslında kapı zili çalınmamış ve kapı kırılmış. Memleketin her yerinden gözaltına alınırken yapılan zulümler fışkırıyor olacak işler değil, memleketin güvenlik görevlileri halkın güvenliğini mi sağlayacak halka durup dururken zulüm mü edecek? El insaf! Güvenlik görevliliğini yap, eline bir güç geçmiş diye vatandaşa zulmetme hakkın yok. Herkesin elinde güç var, ben milletvekiliyim halka zulmediyor muyum? Elimden gelen yardımı yapıyorum. Bir zamanlar doktordum, halka zulmetmedim ve elimizden geleni yaptım. Kamu görevini kendi şahsi çıkarı için kompleksleri için kullananları biz rahat bırakmayacağız! Onlar bunu bilsin. Bu tür vakalarda sonuna kadar hukuki işlemleri yapıyoruz, sonuna kadar yasama işlemlerini yapıyoruz ve vatandaşları mağdur edenlerin peşini bırakmıyoruz.

Gülden Aşık Bandırma M Tipi Cezaevi’nde kalıyor ve kanser hastası, cezaevinde kalamaz raporu olmasına rağmen halen cezaevinde. Değerli arkadaşlar Gülden Aşık’ın durumunu ben uzun süredir takip ediyorum, başına gelmeyen kalmadı! Kadıncağız düşük tehdidi yaşamasına rağmen cezaevine atıldı, tutuklandı ve bebeğini düşürdü! Ardından bir müddet sonra cezaevinden çıktı ve tekrar tutuklandı cezaevine girdi, çektiği çileler sıkıntılardan dolayı kanser oldu ve şu anda da infaz erteleme alması gerektiği halde infaz erteleme verilmiyor! Zulüm arşa çıktı arkadaşlar! Gerçekten olacak bir iş değil, korkunç işler oluyor şu ülkede kabul edilecek bir şey değil, Allah bu zulümleri kabul etmesin diyoruz.

Ramazan Budulğan Bingöl Öğretmenevi’nde kadrosuz olarak çalışıyordu ve deprem sonrası maalesef bir müddet işten çıkarıldı 7 arkadaşıyla birlikte ve öğretmenevinin tahliyesine karar verilmiş hasar vardı. Başka bir kamu kurumunda da iş verilmemiş. Biz bunu öncesinde de gündeme getirdik Ramazan Budulğan ve arkadaşları şu an işsizler, ne yapacaklarını bilemez haldeler ve tekrar bize başvurdular. Bingöl Valisi, Bingöl’deki mülki amirler, Milli Eğitim Müdürlüğü, Milli Eğitim Bakanlığı vatandaşımız perişan durumda, onun gibi işten çıkartılan insanlar perişan durumda lütfen bu konuya el atın, aylardır bu konu büyük bir kriz, sancı, işsiz güçsüz siz kalsanız ne yapardınız. Bu vatandaşı kapı önüne koymuşsunuz, durup dururken! Depremin faturasını bu vatandaş mı çekecek? Bu çürük binaların faturasını bu vatandaş mı ödeyecek? Bu binaları düzgün yapsaydınız bu hasarlar olmasaydı, deprem doğal bir afet ama sizlerin yapılara düzgün bir denetim getirmemesi yüzünden bu vatandaşlar mağdur oluyor!

Çok üzücü bir hadise daha var! Suna Halis özel yurtta müdürmüş. Yalova’da tutuklanmış. Hamile bir şekilde 6 ay Gebze Kadın Cezaevi’nde kalmış. 2 yaşındaki oğlu da annesiyle kalmış. Doğuma 1,5 – 2 ay kala bırakılmış, 6 yıl 3 ay hapis cezası almış. Ardından kadının kocası tutuklanmış ve 2021 yılına kadar yatmış. Düşünün ailenin bütün hayatı cezaevlerinde veya cezaevindekini ziyaret ile geçiyor 2016’dan beri. Kadın girip çıkıyor, eşi girip çıkıyor daha sonra kadıncağızı tekrar cezaevine alıyorlar ama çektiği bu sıkıntılar sonrasında kadın lösemi kan kanseri oluyor ve yurt dışına çıkmak istiyorlar artık. Diyorlar ki: “Geri ittirildik.” Ve tutuklanmışlar. Bu tutuklanma hadisesi de bundan olmuş. Kadın içeri girmiş çıkmış, eşi içeri girmiş çıkmış artık bu ülkeden umudunu kesmişler yurt dışına çıkmak istemişler. “Vay sen neden çıkıyorsun?” diye bu sefer yakalanmış ve tutuklanmışlar. 3 ay Edirne’de kalmış sonra Şakran Cezaevi’ne gönderilmiş ve bu sefer de büyük oğlan Adil Yusuf 6 yaşını doldurmuş annesinden ayrılacak, anne bir de bu üzüntüyü yaşayacak çocuk annenin yanından ayrılacak, 6 yaşından büyük çocuklar cezaevinde kalamıyor ve babasının yanına gidecek. Bu sefer babayı da gözaltına almışlar ve baba da bir mağduriyet yaşamış telefonları alınmış. Ardından annenin kararını Yargıtay bozmuş. Düşünün bakın! Yıllardır bu insana çektiriyorsunuz, en sonunda da Yargıtay demiş ki: “Pardon” sonra ne olacak? Tahliye de etmemiş yerel mahkemeye bırakmış. 23 Haziran’da mahkeme tahliye olup olmayacağına karar verecekmiş. Gerçekten el insaf! Tam bir işkence! Düşünün 2016 yılından beri işkence çeken bir aile bazı mağduriyetler var evet ama bazı mağduriyetler inanılmaz boyutta çok kötü! Gerçekten bir aileyi mahvediyor! Sizin cezaevine girip çıkmanız ayrı bir olay ama bakın bazı mağduriyetler de o kadar kötü oluyor ki durum gerçekten olacak bir iş değil ve biz bunu kabul edemiyoruz. Bütün aile çöküyor çünkü! Bu da öyle bir vaka.

Bir de yabancı doktorlar var. Bağcılar Eğitim Araştırma Hastanesi’nde son sene asistanlık yapan bir yabancı asistan doktorumuz çok düşük ücret alıyormuş. 5595 TL! Düşünün 5595 TL alıyor İstanbul şartlarında. Sabit teşvik, döner gibi hiçbir ödeme de almıyormuş. “Bir Türk vatandaşı ile aynı ödemeyi alamam biliyorum ama bu kadar da düşük olur mu?” diyor yabancı bir hekim bunu söylüyor. Burada çalışıp Türk vatandaşlarına hizmet etmeye çalışıyor ve “böyle çok yabancı asistan doktor var ve çok zor durumdayız. Sayımız da az olduğu için isteklerimiz en rahat bastırılabiliyor.” Diyor. Biz insanların sayısının az olması, toplumsal baskıya bakmıyoruz. Biz: “Mağduriyetin varsa gündeme getiririz.” Diyoruz. Yabancı asistan doktor meselesini de Sağlık Bakanlığı’na soruyorum ve lütfen bu konuya eğilin, olacak bir iş değil! Bağcılar Eğitim Araştırma Hastanesi’nde doktor bey çok çalışıyor ve sonunda aldığı ücrette 5600 TL’yi bile bulmuyor! Bu ne ya? Ayıptır! İstanbul’da kiralar 10000-15000 TL olmuş siz kalkmış bir asistan doktora bu parayı veriyorsunuz!

“Bizler petrol sektöründe özel şirketlerde çalışan işçileriz. Çalışma periyotlarımız 3 vardiya ve çalışma saati 12 saat sistemi ile çalışılmakta ve bazı çalışanlarımız 28 gün iş 28 gün izin ve 28 iş gününde sahada bulunma zorunluluğu ile çalışmaktayız. Yaz kış durmaksızın faaliyete devam ediyor, bizler de yağmur, kar, kış demeden çalışıyoruz. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na hizmet ediyoruz maaş standartlarımız çok düşük yasalara aykırılık ve evrakta sahtecilik yapılıyor. CİMER’e şikayetimi bildirdim fakat herhangi bir yardımları olmadı ve üstüne üstelik kamuya çalışmamıza rağmen kamu herhangi bir denetim sağlamıyor. Burada bir işçi en yüksek 12 bin lira maaş alıyor teknisyenlerde aynı şekilde yardımcı olmanızı istiyorum.” diyor! Yine bir sömürü var, gördüğünüz gibi Viking İnternational Limited Şirketi’nde çalışıyormuş. Buradan da bunu söyleyelim, Viking İnternational’dan bir açıklama bekliyoruz Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na hizmet ediyorlarmış.

İsmail Koçyiğit İki sene önce kripto para piyasasında Enterprise Smart Trade Coin Go yazılım adı altında Çiğdem Karaca, Cüneyt Çicek, İlhan Özcan, İlhan Çetiner bu kişiler 50000 den fazla kişinin paralarını dolandırmışlar, evlerinizi satın kredi çekin gelin bize yatırın.” denilmiş sonra ortadan kaybolmuşlar. Vatandaşların böyle kişilere başvururken çok güvenceli bir şekilde başvurması lazım ama devlet bu konuda ortalığı çok boş bırakıyor ve vatandaşlar büyük mağduriyet yaşıyorlar. Bu konuyu araştırın, isimleri verdim. 30 kişi Smart Trade Coin ile ilgili şikayet başvurusu geldi.

Yağmur Balcı Çorum L Tipi Cezaevi’nde hükümlü olarak kalıyor. Eşi bize başvurdu, 0-6 yaş arası bebeği olan kadınlara denetimli serbestlik 2 yıl veriliyor ama cezaevi bunu vermiyor maalesef, diretiyor ve bütün başvurular gözlem kurulu, infaz hakimliği, ağır ceza mahkemesi tarafından reddediyor. Yağmur Balcı bize başvurdu, başkalarına başvurdu “Vay sen neden başvurdun? Bak sana 1 yıllık denetimli serbestliği bile vermeyiz.” Demişler, biz bu cezaevini de arayacağız, böyle bir şey olabilir mi? El insaf diyorum. “İdare ve gözlem kurulu üyeleri, cezaevi savcısı, infaz hakimi hepsi eşimin 6 aydır denetimli serbestliğini vermedikleri için fazladan yatmasına sebep oluyor.” Konu ile ilgili soru önergesi de verdik, bebekli annelere bu kadar zulmen sonuna kadar inat ederek içeride tutmanın hiçbir anlamı yok.

Önlisans Çocuk gelişimi mezunları bize başvuruyor. İki çocuk annesi bir anne bize başvurmuş. “Büyük zorluklarla ve çok severek isteyerek okudum ne yazık ki atamamız yok. Lise mezunlarına atama var bize yok. Olacak iş değil. Boş kadro bize verilmiyor. Lise mezunlarına var ama bize yok.” diyor ve lütfen ön lisans mezunlarına da atama hakkı verilsin diyoruz!

Ankara 3 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu B-6 Koğuşunda Bulunan Abdulkadir Ata giysileri ve ayakkabıları alınmış, izni alınmadan “Depremzedelere göndereceğiz.” denilmiş. Mahkum cezaevi müdürüne dilekçe yazmış ve giysisini istemiş ama vermemişler. Kardeşi Merve Ata : “Kamera altında imza atarak giysileri kuruma verdim ama giysiler kardeşime ulaşmamış. Buna ivedilikle bir çare bulunsun.” diyor. Mahkumun giysisi alınıp verilmiyor, “Depremzedelere bağışlayacağız.” Deniliyor mahkum zaten zor durumda, depremzedelere bağışla da kardeşim mahkumdan mı alıp bağışlayacaksın? Bu ne saçmalık iş Zulümat Bakanı? Başka yapacak zulümat bulamadın mı? Sana soruyorum Bekir Bozdağ Urfa’larda dolaşıyorsun bak Sincan Cezaevi’nde böyle zulümler yapılıyor.

Alanya Mahmutlar L Tipi Kadın Kapalı Cezaevi’nde mahpus Fahriye Ceylan 30 yılık cezasını bitirmiş, 24 Ocak 2023’te bitirip tahliye olacakmış iki defadır denetimli serbestlik verilmemiş, uzatılmış, tahliyeler engellenmiş. Düşünün 6 ayı buluyor, verilmiyor insaf! Cezaevleri insan dolu ama yukarıdan gelen bir emirle siyasi mahpuslar bırakılmak istenmiyor! Bu çok net apaçık ortada!

Ücretli öğretmenler feryat ediyor! Nevşehir ilinin, Avanos ilçesine bağlı Kalaba Kasabasında Ücretli Öğretmen olarak öğretmenlik yapan bir öğretmenimiz başvurmuş. Diyor ki: “Nevşehir den Avanos’a gitmek için yol ücreti günlük 23+23=46 ₺ , Aylık 920₺ + Avanos ilçesinden Kalaba Kasabası’na Aylık 1400 ₺ toplamda Aylık 2320 ₺ yol ücreti veriyorum. Zaten arada kar tatili, 23 Nisan, 19 Mayıs’ların paralarını alamıyoruz. Bu ay bir hafta ara tatil olduğu için 4900 ₺ alacağım.” Tatiller derken zaten Milli Eğitim tatil ilan etmeye çok meraklı, sürekli tatil ilan ediyor. Turizm sektörü için yapıyorlar bunu. Ülkenin haline bakın! Turizm sektörü canlansın diye para babaları para kazansın diye Milli Eğitim de boş yere ara tatilleri veriliyor, 1 hafta tatil olsun deniliyor ne gerek var buna! Öğrencilerin eğitimi zaten iyi değil bu ara tatile ne gerek var. “4900 TL maaş alacağım. En fazla alsam tatil olmasa 7800₺ olurdu ama ben en fazla 2580₺ kalacak bana yol ücretini çıkarttığım zaman. Bununla neyi ödeyeceğim? Ev kirası mı elektrik, su, telefon faturası mı ödeyeceğim? Bizlere en azından asgari ücret verin.” diyor. Kadro bile olmasa asgari ücret talep ediyor.

Kocaeli Gebze’de yayıncılık yapan Tempo FM, Kürtçe yayın yapıyor. Bundan dolayı anlaşılmaz bir şekilde insafsızca, zalimce, adaletsizce bir uygulama yapılmış Tempo FM’e. Bunu da buradan soru önergesi ile sorduk ve takibini yapıyoruz. Buradan da basın toplantımda da işliyorum. Yerel radyo olarak çalışıyor ve önemli bir bölgeye hizmet veriyor, dinleniyor, Kürt vatandaşlar büyük bir sevgi ve beğeni ile dinliyorlar. Diyor ki: “Kocaeli’de yayın yapan yerel radyoların tamamı 1000 KW ile yayın yaparken bizim radyomuzu 100 wata düşürdüler!” düşünün 1000 KW ile yayın yaparken 100 wata düşürmüşler. “Bu bir zulümdür! Yanımızdaki komşu radyoların tamamına 1000 KW verirken bize 100 wat veriyorlar.” Kürtçe yayın yaptığı için mi bunu yapıyorsunuz? Biz bunu soru önergesi ile sorduk! “Anayasa eşitlik ilkelerine aykırı ama biz yandaş medya olmadığımız için bu zulme maruz kaldık.” Kürtçe yayın yaptığı için mi yandaş medya olduğu için mi nedenini sorduk, buradan tekrar soruyorum ve bu rezaleti izah edin diyorum!

Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nun 5 yıldır yapmadığını 5 yıl boyunca yapmaya çalıştım. Onların şu anda umurunda değil, oradaki Başkanlık yapan Hakan Çavuşoğlu, AK Parti’li ve MHP’li zalim vekillere söylüyorum. Bu ihlaller onların umurunda değildi, hiçbirine çözüm bulmadılar, iş olsun diye sağa sola yazı yazdılar, yapmaları gerekenleri yapmadılar, onlardan halkta hesap soracak, Allah’ta hesap soracak! Zaten o kadar yaranmaya çalıştılar Erdoğan’a ve Bahçeli’ye sanırım onlardan bazıları aday da gösterilmedi. Hem halk nezdinde kaybettiler hem hak nezdinde kaybettiler! Allah onlara müstahaklarını versin! Neyi hak ediyorlarsa onu bulsunlar çünkü o kadar mazlumun ahını aldılar ki, o kadar duyarsız oldular ki, o kadar büyük dramlara sessiz kaldılar ki el insaf diyoruz ve biz bu hak savunuculuğuna sonuna kadar devam edeceğiz.

Yorumlar