10 Aralık 2021

Adalet Bakanı’na önemli sorularım ve belgelerim olacak dikkatle dinlesin beni lütfen.
Bu Meclis’te Adalet Bakanı’na en çok soru soran milletvekiliyim. 2400’den fazla 3 yıl içinde soru önergesi ile sormuşum, son 1 yıl içindeki soru önergelerim bunlar ama cevap oranı ne derseniz? %20 ancak, %19’u da süresi geçtikten sonra. Sorularımın %80’ine cevap vermemişsiniz Sayın Bakan neden cevap verilmiyor? Çünkü ihlaller ortaya çıksın istenmiyor, cevapların çoğu da zaten “Şu linki okuyun orada cevap vardır.” Şeklinde. İhlalleri, cezaevindeki sıkıntıları öğrenmemiz istenmiyor ama biz sonuna kadar gayret ederek bunları öğrenmek istiyoruz.
Cezaevini ziyaret etmek istiyorum. Bakın çok çarpıcı bir şey Anayasa’yı çiğneyen bir Adalet Bakanlığı var. Nasıl mı? Yüzlerce defa Sayın Başkan Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Ahmet Altan, Alparslan Kuytul için cezaevinde ziyaret talebi dilekçesi gönderdim yüzlerce kez 3 yıldır. Cevap bile veirlmedi. Anayasa Madde 74 niye cevap verilmiyor diye Kamu Denetçiliği Kurumu’na başvurdum. Kamu Denetçiliği Kurumu da bana “İşlem doğrudur.” Dedi. Arkadaşlar içinizde çok hukukçu var, Anayasa Madde 74’de dilekçe hakkı var, dilekçeye bir şekilde cevap verilmesi gerekiyor. Sanırım Kamu Denetçiliği Kurumu Başkanı Malçok damadına torpil yaptı ve bize böyle bir cevap yaptı.
Mektup engellemeler devam ediyor. Size çok gündem ettiğim bir vaka. 57 gün Ayşe Özdoğan’a çile çektirdiler. Maksiller Sinüs Kanseri 4. Evre su içtiği zaman burnundan gelen perişan bir şekilde 57 gün cezaevinde yatan bu kadının İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan infaz erteleme alması engellendi ve bana gönderdiği mektupta engellendi daha sonra Ayşe hanım çıktıktan sonra kendisi ile görüştüm bana ne dedi biliyor musunuz? “Ömer bey benim durumumdan daha feci yüzlerce, binlerce insan var içeride. 13 kişilik yerde 35 kişi kaldık. 2 yıldır karantina hücresine döneceği için hastaneye gitmeyen insanlarla beraber kaldım, ne kadar çok şey anlatacağım size biliyor musunuz?” Diyordu.
Veysi Altan Türkoğlu Cezaevi’nden bana mektup yazmış. Bakan’ın cezaevi burası bakın. Bana yazdığı mektup, bir vekile yazdığı mektup Türkoğlu Cezaevi tarafından engellenmiş. Kim öğreniyor? Daha sonra giden avukatlar öğrenmiş. Neden? Veysi Altan uğradığı çıplak aramayı anlatmış, bunun için engellenmiş.
Sayın Bakan geçtiğimiz yıl neler oluyordu biliyorsunuz, ben çıplak aramayı gündeme getirdiğim için, Özlem Zengin bana ‘Terörist’ diyordu burada ve Sayın Bakan 9 Mart 2021’de “İffetli bir kadın çıplak arama başvurusu yapmak için 1 yıl bekler mi?” diyen Özlem Zengin için Abdulhamit Gül ne demiş? “Özlem hanıma da büyük haksızlık yapıldı, bir kadın olarak, bir siyasetçi olarak Özlem hanımın bu konudaki tutumu özgürlükçüdür.” Demiş. Peki sonra ne olmuş? Yaklaşık 11 ay sonra Sayın Bakan çıplak arama yönetmeliğini değiştirmiş. Demek ki yönetmelik var! Çıplak yerine detaylı getirmiş ama çıplak aramalar devam ediyor. Sayın Bakan bu ne perhiz bu ne lahana turşusu size sorarım! Bu nasıl bir uygulama?
Ben cezaevleri ile çok uğraşıyorum cezaevinde de kaldım biliyorsunuz. 96 gün kaldım, mektuplar engelleniyor arkadaşlar. Bana bir gün bir mektup geldi beni seven bir insan çok duygulu, güzel bir mektup yazmış. “Sayın Gergerlioğlu mektubun içine de bir deniz kabuğu koydum, onu kulağına daya, denizin dalgalarının sesini duyacaksın.” Baktım mektubun içinde deniz kabuğu yok. Bana yazı geldi. “Engellenmiştir, yasak!” İtiraz ettim İnfaz Hakimliği’ne ardından Ağır Ceza mahkemesi’ne, “Hayır, yasaktır.” Arkadaşlar bir deniz kabuğu bile engelleniyor. Bunlar kalkmışlar İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nden bahsediyorlar. Buradan cezaevindeki arkadaşlarımız da bizi izliyor. Bir deniz kabuğunun yasaklandığı bir yerde binlerce ihlalin olduğu bir yerde nerede insan hakları eylem planı?
Siz bize gönderilen deniz kabuklarını engelleyebilirsiniz ama denizin dalgalarını engelleyemezsiniz. O denizin dalgalarını dinleme sevdamızı da engelleyemezsiniz.
Ben gerçekten sizi anlayamıyorum Sayın Bakan! Bana gelen binlerce başvuruya yetişememe vebaliyle doluyum. Yetişemezsem vicdanım çok sızlıyor ama siz sümenaltı etmekte çok mahirsiniz. İnanın öyle bir mahirlik ki… siz oradan bağırıp durmayın (Ak Parti) ben sizin taş kalpli olduğunuza inanıyorum. Ben Millete sesleniyorum. O hapishanelerde bana: “Çok doğru söylüyorsun Ömer Bey! Devam et Ömer Bey” diyen mahpuslara sesleniyorum.
Bakın ben belgelerle konuşuyorum. Size Garibe Gezer’in fotoğrafını gösteriyorum. Beni 1 dk dinleyin bir ölünün mektubunu gösteriyorum. Garibe Gezer’in 4 Ekim’de bana gönderdiği mektuptan size bahsedeceğim. Biraz vicdanınız varsa susarsınız ya! Bir mazlum kadının mektubunu okuyacağım size ya! Allah aşkına ya! Bakın hapishane damgası var! Bana gönderdiği mektupta bir sürü ihlali anlatmış! Nisan Dergisinin yayınlarının engellendiğini anlatmış. Ve son cümlesini okuyum. Keşke hepsini okuyabilsem.
Diyor ki, Tarafsız, bağımsız, yargı mahkemelerinin bulunmadığı kalmadığı bugünlerde sesimizi irademizi temsil eden siz değerli vekillerimize ulaşmaya çalışıyoruz, sesimi duyun Ömer bey. Bakın ben bununla ilgili soru önergesi verdim Adalet Bakanlığı’na. Ne diyor?.. Cevaplandığı gelen kağıtlarda ilan edildi. 26 Ekim’de soru önergesi vermişim. Dün intihar etmiş! Soru önergem cevaplanmamış. Değerli arkadaşlar ben onun durumunu çok yakından takip ediyordum. Az evvel ablası ile görüştüm, gözyaşları içindeki ablası ile görüştüm. Gönderdiğim cevabi mektup ulaştı mı diye sordum ablasına. Hayır Ömer bey ulaşmadı fakat gayret ettiğinizi biliyordu. Sağ olun Ömer bey diyordu. Mektubumuzu bile engellemişler arkadaşlar. O kızı çıldırtmışlar orada. Ben biliyorum bana gönderdiği mektup normal bir mektuptu. İntihara teşebbüs etmiş içeride. Bir hekim olarak bakın bu nasıl bir sorumsuzluktur. İntihara teşebbüs eden insan bir daha intihar edebilir. Nasıl onu tek kişilik hücrede tuttunuz? Defalarca beni tek kişilik hücrede tutmayın konuşalım demiş fakat yapmamışsınız. Bu konuda nasıl vicdanınız sızlamıyor. Bakın size çok önemli evraklar göstereceğim Kandıra Cezaevi’nden. Cezaevleri de seyretsin bunu. Binlerce kişinin denetimli serbestliği verilmiyor. Kandıra Cezaevi’nden skandal bir vaka. Öyle bir savcınız var ki orada… Yunus Ölmez… 12 Haziran’da Gözlem Kurulu demiş ki denetimli serbestliğe çıkabilir. Üç gün sonra aynı gözlem kurulu hayır çıkamaz demiş. Ne olduysa o üç günde… Daha sonra İnfaz hakimliğine müracaat etmiş infaz hakimi doğru dürüst bir hukukçuymuş demek ki, itiraz çok değerli çok doğru hiçbir disiplin suçu yok demiş, denetimli serbestliğe çıkabilir. Savcı koşturmuş Ağır Ceza Mahkemesi’ne ve Ağır Ceza Mahkemesi hiçbir gerekçe ileri sürmeden, hayır denetimli serbestlik verilemez demiş. İşte yargının işte adaletin hali bu arkadaşlar. Devam ediyorum. İnsanlar ne diyor bakın… Cezası bile kesinleşmemiş birinin yatarını bitirip üstüne 13 ay daha hapiste kalması uygun mudur, diyor. Bakın Ömer Faruk Turan ölümcül bir çocuktu. Otistik, kalp yetmezliği yaşayan bir çocuk. Manisa Cumhuriyet Başsavcısı ile görüştüm. Çocuk ölecek hekim olarak biliyorum bırakın da Manisa Cezaevi’ndeki babası Murat Turan onu ziyaret etsin, ölümden önce ziyaret etsin. Ne dedi biliyor musunuz? Hayır mümkün değil izin veremem… Aslında yasal hakkı vardı. Devam ediyorum. Bakın belgeleri de burada hepsini gösterebilirim. Yine Mustafa Kabakçıoğlu… Sayın Nacho Sánchez Amor Avrupa Konseyi Raportörü biliyorsunuz. Benim başıma gelenlerden dolayı beni kardeş vekil ilan etmiş. Geçen İstanbul İl Başkanlığımızda ziyaret ettik, konuştuk. Bana bu fotoğrafı sordu sayın Bakan. Ya dedi sizin ülkenizde insanlar koğuşlarda beyaz plastik sandalyelerde hayatını kaybediyormuş, ne oldu bu durum, diye. Vallahi dedim (ses kapatıldı)… bana inceleme raporu göndermedi.
Bakana sordum 1,5 yıldır disiplin soruşturmasını göndermiyor.
Yine bakın anne baba tutukluluklar devam ediyor. Özlem-Mehmet Demirtaş’ın çocukları bunlar. Bu üç çocuğun da çocuk psikoloğu raporlarını okudum, kahroldum. Ya Meclis’e bir yasa teklifi gönderildi. Ak Parti iktidarı yasada 15 yaş altı çocuklarda eşi de tutuklu olanların eşlerden birinin infazlarının ertelenmesi maddesini getirdi sonra yine kendileri iptal etti. Bu nasıl iş arkadaşlar? Anlamak mümkün değil.

Yorumlar