14 Kasım 2019

TBMM

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuma geçmeden önce bir konu hakkındaki görüşümü söyleyeceğim. HDP gençlik meclisi üyelerine yapılan işkence için Meclis, Meclis başkan vekili aracılığıyla Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonundan bir araştırma, bir cevap istedi ama bu cevap gelmeyecek, adım gibi eminim. Neden gelmeyecek? Türkiye’de son üç buçuk yıldır kaçırılan 28 kişi için İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu neden araştırma yapmadıysa onun için gelmeyecek. İşkenceler için neden araştırma yapmadıysa onun için gelmeyecek. Elâzığ Cezaevindeki Diyarbakır Barosunun ispatladığı işkenceler için neden bir araştırma yapmadıysa onun için gelmeyecek. Beşikdüzü Cezaevi için Van Barosunun hazırladığı rapora neden bakmadıysa onun için gelmeyecek ve en sonunda Ankara Emniyetindeki işkenceler için Ankara Barosunun hazırladığı rapor için tek bir adım atmayan İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bir cevap vermeyecek.
    Ben bugün sizlere bir önemli dava hakkındaki görüşlerimi anlatmak isterim. Ahmet Altan, Türkiye son üç dört gün onu konuştu. Nasıl konuşmasın? Çünkü çok önemli bir rekoru kırdı kendisi. Davası hakkında 2 serbest bırakılma, 3 kez tutuklanma kararı verilen tek kişi Türkiye’de Ahmet Altan. Güya bir televizyon programında subliminal mesaj vererek darbeye teşvik ettiği suçlamasıyla 3,5 yıldır cezaevinde yatıyor ve her bir mahkemesinde -o savcıların, hâkimlerin yerinde olmak istemem- yerden yere vuruyor o hâkim ve savcıları ama yine “Tutukluluğuna devam.” deniliyor. Aradan üç buçuk yıl geçti, bu sefer tahliye verildi ve neler olduğunu hepimiz gördük. Bir hafta sonrasında, itiraz üzerine 26. ağır ceza itirazı reddetti ve ardından 27. ağır ceza -ki hâkimi yeni atanmış bir hâkimdi, üç yıllık bir dosyaya hâkim olması beklenemezdi- yakalama kararı verdi ve ardından tutuklandı. Avukatı akşama kadar mahkemede bekliyordu. Sonuç hakkında kendisine bilgi verilmedi, iktidar yandaşı Sabah gazetesinden ertesi günü öğrendi avukatı. İşte böyle bir davaydı.
    Ahmet Altan cezaevinden çıktığı gibi önemli bir yazı yazdı “Kağıttan Flüt” diye bir yazıda, cezaevinde çok suçsuz insan olduğunu, kendisi ve diğerlerinin kendilerini kurban gibi hissettiğini söylüyordu ve oradan çıktığında da kendisini âdeta bir suçlu gibi hissettiğini çünkü arkada çok suçsuz kişinin kaldığını söylüyordu ve bir önemli esere atıf yapıyordu, Hemingway’in “Silahlara Veda” eserindeki bir sahneye. O filmlerde de var, lütfen izleyin. Bozguna uğrayan İtalyan ordusunun askerî yargıçları bu durumu kendilerine bildiren subaylar hakkında mahkeme yaparlar. Mahkeme beş dakika kadar bir şey sürer. Askeri yargıçlar ayağa kalkar, şapkalarını takarlar, selam verirler ve “Kişinin idamına.” derler. Öz ötede -mağarada olmaktadır bu mahkeme- hemen mağaranın az ilerisinde kurşuna dizilir subaylar. Kendisini de bu kişilerin yerinde görüyordu. Böyle kişiler çok oldu biliyorsunuz. Ve şunu söyledi eserinde, makalesinde: “Dünyadaki en korkunç şey, kaderin hakkında karar verme gücündekilerin verdikleri karardan kaderlerinin etkilenmemesidir ve bu karar için söyleyebilecek tek şeyinin olmamasıdır.” diyordu.
    Biz mahkeme kararlarına baktığımız zaman işte “haricî davranışlar” deniliyor, pişmanlık göstereceğine dair beyanlarının olmaması yani boyun eğmemesini söylüyor, siyasi bir kararla mahkeme bunu söylüyor. “Kaçma şüphesinin tutuklama için katalog suçlardan olması.” diyor. Zaten yurt dışı yasağıyla tahliye edilmiş.
    Biz biliyoruz ki Ahmet Altan darbeci olduğu için hapse atılmadı, tam tersine, darbecilerle mücadele ettiği için, bu ülkede yazılarıyla, romanlarıyla darbeci zihniyetin ipliğini pazara çıkardığı için hapse atıldı. Kendi yazısında “Her zorba, her zalim, her diktatör hukuku öldürmek ister ama hiçbirinin gücü buna yetmez. Hukuk ölümsüzdür. İnsanlardan uzakta, kendisine ihtiyaç duyanların gelip kendisine sığınması için sabırla bekler. Hukuku, bulunduğu yüce zirvelerden alıp topluma taşıyacak olan yargıdır. Her zorbanın, her diktatörün ilk hedefi yargıdır. Silahlar değil kalemler korkutuyor onları. Çünkü kalem, silahın ulaşamayacağı bir yere, toplumun vicdanına ulaşıyor.” diyor.
    Onurlu bir insan için susmak, hapis yatmaktan daha kötü bir şey.
    (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
    BAŞKAN – Buyurun Sayın Gergerlioğlu, sözlerinizi bağlayın lütfen.
    ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) – Siyah Transporterlar çok oldu, bunlar da tutuklamalar gibi bir tehdit aracıydı Türkiye’de ve onun son sözleriyle bitirmek istiyorum.
    Bakın, önemli bir parça bu. AK PARTİ’liler de üstlerine alınsın, onlar için söyleniyor tabii ki. “Neden siyasetçiler hiçbir şekilde yargılanmıyor, sorgulanmıyor ve bunun yapılmaması için de aydınların üzerine gidiyorlar. Sizi eleştireceğiz. Sizden korkmuyoruz! Ne yaparsanız yapın, hukukun dışına çıktığınız sürece biz sizi eleştireceğiz. Hapishane mi? Ne olduğunu gördük. Bir daha girmek mi? Bir daha girmek. Bu ülke bizim. Bu ülkede çocuklar var, onların hayatını mahvetmek istiyorlar. Hukuka dönecekler. Hukuka döneceksiniz. Sonuna kadar hukuku ve demokrasiyi savunacağız.”
    Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

YouTube

Yorumlar