01 Nisan 2020

TBMM

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; coronavirüs tedbirlerinin geç alındığını söyledik ve bir yıldır bekletilen İnfaz Yasası vardı; bize binlerce insan, mahpuslar ve mahpus yakınları her gün soruyordu “Bu yasa ne zaman gelecek?” Çünkü cezaevleri kaldıracak bir durumda değildi ancak işte 10 Marttan sonra bu gündeme geldi ki biz bir aydır söylüyoruz “Coronavirüs salgını var.” diye ve yasa, iktidar tarafından ancak bir hafta öncesinde bir taslak hâlinde Meclise sunuldu, oldukça önemli bir gecikme var. Yasanın bir an evvel yürürlüğe girmesi lazım ve cezaevlerinde, önemli bir şekilde, tahliyelerin yapılması lazım, adil ve eşit bir şekilde yapılması lazım. Cezaevlerinde gerçekten büyük bir tehlike var, risk grubudur. Cezaevlerinin, göçmenlerin, yine psikiyatri bakım merkezlerinin ve diğer risk grubunda olan kişilerin bir an evvel dikkatle gözden geçirilmesi gerekmektedir.
    Bakın “Coronavirüs müspetliği cezaevlerinde yok.” diyordu Adalet Bakanı. Biz cezaevlerinde coronavirüs vakalarının olduğunu ve gizlendiğini çok iyi biliyoruz. Bakın, daha geçtiğimiz hafta Sincan Cezaevinden Bilkent Şehir Hastanesine kaldırılan Arif Yıldırım’ı kamuoyuna duyurduğum için hakkımda soruşturma açıldı. Niye? Halkı doğru bir şekilde bilgilendirdiğim için ve bunu yapanlar da halkı bilgilendirmemek için, bilgi gizlemek için bunu yapmaya çalışıyorlar. Şu anda da bakın, daha dün gizlemeye çalıştıkları bilgiler ortaya döküldü. Tarsus Cezaevinde kalan Mardin Mazıdağı eski Belediye Eş Başkanımız -kayyum atandı maalesef- Nalan Özaydın’ın günlerdir şikayetleri vardı ve hastaneye gidiyordu, tanı konulamıyordu çünkü doğru dürüst test yapılmıyor, son derece acemi ve amatörce işler yapılıyor, daha sonra Mardin’e sevk edildi. Mardin Devlet Hastanesinde günler sonra corona müspetliği ortaya çıktı ve dün tahliye edilmek zorunda kalındı. Bakın, aradan günler geçtikten sonra saklanmaya çalışılan bilgiler ortaya çıkıyor, müspet vaka çıkıyor, mahkeme tahliye kararı vermek zorunda kalıyor ama göremedikleri, bilemedikleri nice vakalar var; bakın, çok net. Nalan Özaydın, bakın, cezaevini bize nasıl anlatıyor: “Cezaevinde küçük odalarda 15-20 kadının kaldığını söyleyeyim. 15 kadın bir odada kalıyorduk. Ortam havasız, şartlar uygun değildi. 65 yaş üstü anneler vardı aramızda, kronik hastalığı olan arkadaşlarımız vardı, panik atak hastalığı olan arkadaşlarımız vardı. Zaten, doktorlar ve uzmanlar kesinlikle o şartların uygun olmadığını, insan sağlığını tehdit ettiğini dile getiriyor. Bugün, benim tahliyem panik atağım ve coronavirüs tehdidi nedeniyle oldu. “Umuyorum ve istiyorum ki tüm arkadaşlarım bu coronavirüs ortada varken tahliye olurlar.” diyor Nalan Özaydın.
    Evet, bakın, Adalet Bakanlığı şu anda ne yapacağını bilemiyor ya bilgi gizliyor ya da görüş yasağı getiriyor. İki hafta görüş yasağı getirdi, olmadı, iki hafta daha görüş yasağı getirdi. Olması gereken, aslında, bir an önce infaz yasasının çıkması ve cezaevlerinin boşaltılmasıydı ama şu anda Adalet Bakanlığı -böyle taşıma suyla değirmen döndürüyor ve- iki hafta daha görüş yasağı getirdi. Bu, insanların tedirginliğini artırıyor. Şu anda cezaevlerinde 8-10 kişilik koğuşlarda 25-30 kişi kalıyor ve şu anda bakın, hepimiz sosyal mesafelere uymaya çalışıyoruz ama düşünün, 8-10 kişilik yerde 25-30 kişi kalırsa hangi sosyal mesafeden bahsedebiliriz?
    Yine, revirle ilgili sorunlar var. İnsanlar hasta oluyor ve revire çıkarılmıyor. Şu anda Adalet Bakanlığı cezaevlerinde maalesef bu uygulamalar çok yapılıyor “Koğuşunda ateşli hastalığı geçsin.” diye bekleniyor. Birçok cezaevinden bana bu şikâyet geliyor. Hastanelere götürmeme yönünde bir eğilim var, yeter ki vakalar ortaya çıkmasın şeklinde bir anlayış görüyoruz.
    Yine, karantina uygulamaları son derece acemice yapılıyor. Karantina koğuşları oluşturuluyor ve zaten kalabalık olan koğuşlar daha da artıyor. Mesela, Silivri Cezaevinde 7 kişilik koğuşlarda 35 kişi varken bir koğuş boşaltılıp karantina koğuşu hâline getirildi. 7 kişilik koğuşlarda 45 kişi kalıyor, hangi sosyal mesafeden bahsediyoruz? Bakın, bunlar hep tespitli olaylar.
    (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
    BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.
    ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) – Birbirlerine bu hastalığı bulaştırıyorlar maalesef. Bakın, mahpuslar son derece dertli, bana çok ileti geliyor. Bir vatandaşın bana gelen iletisini okuyayım: “Eşim cezaevine girdiğinde kızım 10 aylıktı, şimdi 5 yaşında. ‘Baban çalışıyor, işi bitince gelecek, az kalmış.’ diyoruz. Annesi olarak ben de işe gidiyorum ama akşamları yanındayım. Bu çocuklar gayet zeki, arada fark olduğunu hemen anlıyorlar. Ben işe giderken her gün bana ‘Anne, babama selam söyle.’ diyor. Artık sormaya da başladı ‘Ne zaman gelecek?’ diye. Artık buna dayanamıyorum.” diyor.
    Değerli arkadaşlar, birçok kanser hastası var. Adalet Bakanlığı hazırlıksız yakalandığı için şu anda, maalesef, kemoterapilere gidemiyorlar; hastanelerde önemli sıkıntılar var. Mesela, bakın, bir hasta mahpusun bilgisini okuyayım size. Lütfi Koç, İzmir Menemen T Tipi Ceza İnfaz Kurumunda A-8’de, beyin tümörü, kasık fıtığı ve ayrıca kanser şüphesiyle kolonoskopi, endoskopi tedavisi yarım kaldı. Bu ağır şartlarda coronavirüs yüzünden yaşamı tehlikededir.
    (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
    BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Gergerlioğlu.
    ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) – Bu ve benzeri hastalar kemoterapilere gidemiyorlar. Büyük bir sıkıntı olduğunu söylemiş olayım. (HDP sıralarından alkışlar)

YouTube

Yorumlar