Zalim ve kokuşmuş toplumlarda güç sahipleri yargıya en olmadık kararları aldırabilmektedir

21.06.2021

Gazete Davul | Ömer Faruk Gergerlioğlu

Cezaevi hayatını anlamak için cezaevine girmek gerekir. Eğer cezaevine girmediyseniz orayı tahayyül etmelisiniz. Çünkü ya bir insanî hatanızdan ya da baskıcı bir rejimde siyasi görüşünüzden dolayı cezaevine girmeniz mümkündür.

Özgürlüğün ve çoğunlukla hakların da kısıtlandığı bir yer olarak cezaevlerini anlamak için bir de dini perspektiften bakalım. Semavi dinlerde bir müddet hapis hayatı yaşamış iki peygamberden bahsedilir: Hz. Yusuf ve Hz. Yunus.

Hz. Yusuf, evlatlık alındığı evin kadını Züleyha tarafından birlikte olma teklifi alan bir kişidir. Ancak o bu teklifi kabul etmemiş ve bir yargı kumpası tarafından cezaevine atılmıştır. Kokuşmuş Mısır düzeninde suçsuz olduğu bilindiği halde bir yargısal oyunla zindana atılmıştır, günümüzde olduğu gibi. Zalim ve kokuşmuş toplumlarda güç sahipleri yargıya en olmadık kararları aldırabilmektedir. Hz. Yusuf, zindan tehdidine karşı nefsine hoş gelecek ama ruhunu öldürecek kokuşmuş toplumu kabule çağrılıyordu. Ama zindanı tercih ederek kendini özgürleştirdi. “Yusuf ‘Rabbim, zindan bana bunların istediklerinden daha iyidir. Eğer onların bana kurdukları tuzağı boşa çıkarmazsan onlara meyleder ve cahillerden olurum, dedi.” (Yusuf/33)

Ya şu anda farklı mı? Ya kokuşmuş düzeni kabul edip, düzenin çarkları arasında yok olup gideceksin, seni öğütecekler ya da kokuşmuşluğa karşı çıkarak zindanı tercih edeceksin. Şerbet gibi görünen zehir yerine, zehir gibi görünen ilacı içeceksin.

Ali Şeriatî “İnsanın Dört Zindanı” kitabında tabiatın, tarihin, toplumun ve dördüncü olarak insanın kendisinin zindanları olduğunu anlatır. Bu zindanları aşanlar özgür olanlardır. Yusuf ve tarih boyunca tüm bu niyette olanlar toplum ve nefis zindanından kendisini kurtarmıştır. Yusuf okulu oluşturmuşlardır. Zindandan çıkış için bir tavassut, kayırma aramayı kendilerine zül saymışlardır. Yusuf tavrının zindanda bozulmaması gerekir. Medrese-i Yusufiye (Yusuf Okulu) de olan zindandan kaçma yerine, zindanda öğrenmeyi tercih eder. Zindandan çıkabilmek gerçek anlamda Yusuf okulunun icrasıyla olmalıdır.

Hz Yunus da peygamber olarak gönderildiği topluluğun, kokuşmuş bir düzeni tercih etmesinden bunalmıştı. Onların laftan anlamazlığına karşı öfkelenmiş, görevini, şehri terk etmiş, bir gemiye binmiş, gemi yükü fazla olunca batmaya yüz tutmuş ve çekilen kura sonucu denize atılmış, büyük bir balık tarafından yutulmuş, balığın karnında Allah’a karşı pişmanlık yaşamıştır. Sorumluluktan kaçma sonucu bunun başına geldiğini düşünerek “Adaleti uygulamayanlardan, görevini yapmayanlardan oldum” diyerek vicdan azabı çekmiş ve kendisiyle hesaplaşmıştı. Balığın karnından kurtularak sahile ulaşmasından önce sorumluluk duygusuyla hesaplaşması aslında onu kurtarmıştı. Yine toplumsal sorumluluklar ve zindan karşılaştırmasıyla karşı karşıyayız. Toplumun sınavından sınıfta kalanlara, sıkıntıya karşı sebat etmeyenlere, toplumdan umudu kesenlere yönelik ihtar vardır. Sorumluluktan kaçma hatasına düşen, zindana düşmüştür. Ama oradaki iç muhasebesi ona yanlışını göstermiştir.

İster haklı, ister haksız zindana girip gerçek zindanlarınıza düşmemişseniz özgürlüğü bulma şansınız vardır. Zorbalığa, hukuksuzluğa, mafya düzenine boyun eğdiğiniz anda aslında asıl zindana düşersiniz; zindanda derin bir sorgulama yapmışsanız, asıl özgürlüğü bulmuşsunuz demektir.

Yusuf okulunu, Yunus okulunu anlamazsanız, zindanlar size kapkara hapishaneler olur; anlamışsınız kötülüklerden uzak durma ve ruhsal yenilenme mekanları olur. Zindandan kurtulmak için cezaevine girmeye gerek yok, dışardayken zindanlardan kurtuluyorsanız mahpusluklar sizi hiçbir zaman yıldıramaz. Yusuf gibi tercih yapmaz, Yunus gibi hesaplaşmamızı mazeretle örtmezsek siyasi eleştirilerimizde ne samimi oluruz ne başarılı oluruz.

Yorumlar