7 Nisan 2022

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ramazan ayındayız. Fedakârlığın, sabrın kuvvetlendirilmeye çalışıldığı bir aydayız. Müslümanlar için son derece önemli bir ay. On bir ayın sultanı bir ay. Bu ay da umarım ki tüm Müslümanlar için, tüm insanlar için kardeşliğin, dostluğun, sevginin, saygının geliştiği bir ay olur; umarım oruç tutanın da tutmayanın da birbirine saygı duyduğu bir ay olur.
Bakın, size bir fotoğraf göstereceğim. Kadıköy’de bir Rum Ortodoks kilisesi hayırlı ramazanlar dileğiyle Müslümanların orucunu tebrik etmiş. Güzel bir görüntü, bir kardeşlik görüntüsü ama şu da olması lazım: Paskalya Bayramı’nda, Noel Bayramı’nda da camilerden “Hayırlı Paskalyalar” “Hayırlı Noeller” denmesi gerekir. Karşılıklı sevgi ve saygı ancak böyle neşet eder. Bunlara da dikkat etmek lazım. Sadece azınlıklardan saygıyı beklemek doğru değil. Belki de kilise, korkusundan bunu yapmıştır çünkü maalesef ki günümüzde kiliselere yönelik saldırılar da çok yaşandı, yaşanıyor. Amaç, sevginin, saygının gelişmesini sağlamaya çalışmaktır.

Günümüz Müslümanlığı, maalesef İslam’ın ilk neşet ettiği zamanki Müslümanlıktan uzaklaşmış durumda. Bunu bir anekdotla anlatayım. Hazreti Ömer (RA) Kudüs fethedildiğinde Hristiyanların kilisesini ziyaret eder; güzel bir ziyarettir. Rahip “Efendim, vakit geçiyor, namazınızın vakti geçecek, namazınızı burada kılın.” der. Hazreti Ömer de “Teşekkür ederim ama ben kılmayayım çünkü burada namaz kılarsam yarın öbür gün Müslümanlar burayı camiye çevirebilir. Sizin din özgürlüğünüz var. Ben size saygı duyuyorum sen de bana saygı duyuyorsun ve böylece yaşayalım.” der. İlk dönem Müslümanlığının sevgi ve saygı ortamının maalesef kalmadığı zamanları yaşıyoruz, kutuplaşmanın azdırıldığı zamanları yaşıyoruz, dinî, etnik, mezhebi, siyasi kutuplaşmaların azdırıldığı ve iktidarın bundan rant elde ettiği zamanları yaşıyoruz.
    

Değerli arkadaşlar, yasa teklifinde Evim mağdurlarıyla ilgili bir çözüm var. Ben bu konuyu, Mecliste, komisyonlarda aylardır defalarca gündeme getirdim. 2 Temmuzdan beri bu mağduriyet sürüyor, aileler perişan, bir çözüm bulunmadı ve en sonunda, nisan ayına geldik, bir çözüm bulunduğu söyleniyor fakat bu da çözüm değil. Evim mağdurlarıyla görüşüyorum. “Lütfen, aylarca bizi beklettikten sonra doğru bir çözüm bulsunlar. Ana paramız zaten pul oldu ve katılma payımız, hizmet payımız geri ödenmiyor; böyle şey mi olur?” diyor. Mesela, katılma payı vermiş, 1-2 taksit ödemiş, yasa teklifinde “Senin 1-2 taksitini öderiz.” deniliyor. E, o büyük meblağdaki katılma payı ne olacak? İnsanlar bundan dolayı son derece büyük mağduriyetler yaşadı, evlere ateş düştü, ailelerde boşanma oranları arttı, intiharlar oldu ve sosyal facialar yaşandı. Bunun çözümü böyle olamaz, doğru bir çözüm olması gerekiyor.
    

Yine, yasa teklifinde muhtarların ücretinin asgari ücrete getirilmesi isteniyor. Muhtarlar için, evet bir adım, muhtarlarımız mahallelerimizi temsil eden seçilmiş insanlardır ve mahalleyi bilirler. Ama bakın ben Kocaeli’de muhtarları ziyaret ediyorum, burada hiç gündeme gelmeyen çok önemli bir şey var aslında muhtarlıklarda, ekonomik felaketten dolayı muhtarlar ücretlerinin artırılmasından çok, kendilerine gelen icra, haciz, tebligat zarflarından şikâyetçi. Evlerde insanlar bulunamıyor, muhtarlara tebligat zarfları bırakılıyor, dağ gibi tebligat zarfları yığılmış durumda muhtarlarda. İktidarın oluşturduğu ekonomik felaketin son durumu bu. Biz bununla ilgili bir yasa teklifi de verdik ve e-devlet yoluyla, SMS yoluyla bildirilmesi gerektiğini söyledik.
    

Teşekkür ederim.

Yorumlar