12 Temmuz 2022

Urfa Dipnot

Son zamanlarda, dünya genelinde yükselişe geçen mültecilere karşı ırkçı ve ayrılıkçı söylemler sahadada can almaya başladı. İspanya, Amerika Birleşik Devletleri (ABD ) ve son Türkiye  Van sınırında Afgan Mültecilere taşıyan minibüse yönelik  yapılan ölümcül saldırı. İnsan Hakları aktivisti ve HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, son zamanlarda mültecilere yönelik artan ırkçı ve ayrılıkçı söylem ve eylemlere karşı bir makale kaleme alarak  “Mülteci sorunu, değersiz görme sorunudur! “dedi.

Gergerlioğlu Mülteci sorunu, değersiz görme sorunu 

İçinde 47 mülteci olan ve jandarmadan kaçarken çıkmaz bir sokağa girip daha hareket imkanı kalmamışken jandarmanın açtığı ateş sonucu minibüsteki yolculardan 4 yaşındaki bir çocuğun öldüğü ve onlarca kişinin yaralandığı bir yere gelen jandarma komutanının ağlayan mültecilere, çocuğun cenazesi başında bekleyen Afganlı babaya “Olaydır, olmuştur. Bu durum çok fazla abartmaya gerek olmayan bir meseledir.” Dediği mesele mülteci meselesidir çünkü mülteciler kimsesizdir, yalnızdır ve değersizdir! Bütün bunlardan dolayı başlarına en ağır insan hakları ihlalleri gelmektedir!

Mülteciler rant elde etmeye çalışan siyasetçilerin malzemesi olabilmekte ve gittikçe artan bir şekilde cehenneme dönmüş bir dünyada yaşamak durumunda kalmaktadırlar.

Mülteciler kimsesizdir çünkü arkalarında kimse yoktur, çünk terk ettikleri bir ülke vardır ve yeni gittikleri ülkede onları tanıyan, onlara arka çıkacak hiç kimse yoktur! Kimsesizdirler çünkü hiç kimse onların hakkını aramaz, ihlallere uğrama noktasında LGBTİ+ bireylerle yarışmaktadırlar adeta, en ağır insan hakları ihlaline uğrayan ve en dipte görünen bir kesimdir insan hakları açısından! Yalnızdırlar, uğradıkları mağduriyetler konusunda ancak gönüllü insan hakları savunucuları toplumların büyük baskılarına rağmen mülteci nefretine rağmen, onların yanında durmaya çalışmaktadır ve bu noktada da oldukça yalnızdırlar çünkü çok az bir kesim onların yanında durmaktadır. Toplumun büyük çoğunluğu onları istememekte, onları değersiz görmekte ve onlara bir insan muamelesi yapmamakta, tüm bu kimsesizlik, yalnızlıktan dolayı değersiz olarak görülmekteler ve onların başına her gelen şeyin hak ettikleri olduğunu düşünmektedir toplum ve önemsememektedir. Onların uğradığı mağduriyetler gündeme bile gelememektedir ancak çok çok çarpıcı bir görüntünün kamuoyuna yansıması ve binlerce kişinin ölümünden sonra mülteci meselesi akla gelebilmekte ve sorun daha sonra saman alevinin sönmesi gibi sönüp gitmektedir. Mülteciler rant elde etmeye çalışan siyasetçilerin malzemesi olabilmekte ve gittikçe artan bir şekilde cehenneme dönmüş bir dünyada yaşamak durumunda kalmaktadırlar. Bu yaşamda çoğunlukla ağır ihlallerle dolu ve göz göre göre gelen cinayetlerle dolu olmaktadır.

Onlara yönelik her türlü hakaret, dışlama toplum nazarında mubah olarak görülmekte ve önemli bir tepki gösterilmemektedir!

Türkiye’de son zamanlarda mültecilere yönelik hak ihlalleri çok artmış durumda, çünkü iktidarın yanlış dış politikaları sonucunda çoğu Suriye’den gelmiş olan milyonlarca kişi ülkemizde var ve bu konuda bir göç bakanlığı kurulmadığı, bir göç politikası oluşturulmadığı için sığınmacılar maalesef ki arenada aslanların önüne atılan kişiler gibi toplumun önüne atılmış ve bir nefret objesi haline gelmişlerdir. Onlara yönelik her türlü hakaret, dışlama toplum nazarında mubah olarak görülmekte ve önemli bir tepki gösterilmemektedir! Adli suçluların oranı toplumda hemen hemen her toplumda belli bir oranda olmasına rağmen bu suçlar sığınmacılara geldiği zaman abartılmakta ve hatta bu suçlardan dolayı linç girişimlerine maruz kalabilmekteler, yakılabilmekteler, linç edilebilmekteler, öldürülebilmekteler ve tüm bunlardan sonra linç girişimlerine sessiz kalan güvenlik görevlileri doğru bir iş yaptığını sanabilmektedirler. Konu son derece vahimdir ve gittikçe artan oranda ihlallere yol açması açısından da bir an evvel insan hakları konsepti açısından çözüm bulunması gereken bir konudur! Toplumun bilinçlendirilmesi açısından bu konuda yoğun çalışmalar yapılmalıdır.

Çünkü onlar değersiz insanlar olarak görülmektedir!

Türkiye’de son zamanlarda mültecilere yönelik birçok
hak ihlali olmakla birlikte makalemizin başında gündeme getirdiğimiz olayda; Afganistan’dan İran’a geçerek Türkiye’ye gelmek isteyen ve oradan da geçerek Avrupa’ya gitmek isteyen Afganistanlı mültecilerin gerek Van dağlarında donarak ölen ve bahar aylarında bulunan cenazeleri, gerek Van Gölü’ndeki aşırı doldurulmuş teknelerdeki uğradıkları kazalar sonucu suya batarak ölmeleri, gerek aşırı doldurulmuş minibüslerdeki trafik ihlali nedeniyle yaşadıkları trafik kazalarıyla ölümleri ile ilgili ihlaller kısa sürede unutulabilmekte çünkü onlar değersiz insanlar olarak görülmektedir!

Bütün adli suçların faili olarak siyasetçiler tarafından gösterilebilen mülteciler işyerlerine, evlerine nefret saldırıları düzenlenebilecek kişiler olarak görülmektedirler! İstanbul Ataşehir’de bir uyuşturucu müptelası çocuğun gasp çetesi ile gece işyerlerine dönmekte olan 2 Afganlı atık işçisini gasp etmeye çalışmasından sonra kaçmaya çalışırken bir trafik kazasında ölmesi sonrasında siyasetçilerin de desteği ile “2 Afganlı bir Türk çocuğunu öldürdü” şeklinde yayılan şayialar ve bunun tahrik edilmesi sonucunda Afganlı sanılarak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı atık depo işçilerinin işyerlerine saldırılmış ve maddi manevi büyük zararlar verilerek bıçaklamalar gerçekleşmiştir. Polis bunları seyretmiş, hiç kimseyi gözaltında almamıştır! Bu vb. olaylar A’dan Z’ye büyük bir akıl tutulması ile gerçekleşen olaylardır! Sıradan bir adli olayı bir mülteci nefreti ve mülteci linçine dönüştüren mantık en başta sorgulanmalı ve bu mantık giderilmediği müddetçe bu tür tehlikeli olayların oluşabileceği tekrar hatırlanmalıdır.

Yine İzmir’de mülteci nefreti ile dolu bir kişinin kendisi ile alakası hiç olmayan kişilerin üzerine benzin dökerek yakması ve 3 Suriyeli işçinin hayatını kaybetmesi korkunç bir olaydır.
Ankara Altındağ’da adli bir olay sonrası linç olaylarına meselenin dönmesi yine mültecilere yönelik nefretin nerelere varabileceğine dair bir başka örnektir!

Nefret giderilmediği müddetçe linçe dönüşmekte, bu da büyük suçlara neden olmaktadır.

Nefret giderilmediği müddetçe linçe dönüşmekte, bu da büyük suçlara neden olmaktadır. Bu dünya çapında da böyledir. Dünya çapında da yine maalesef aynı hadiseler devam edebilmekte, geçtiğimiz günlerde Fas’tan İspanya’ya geçmeye çalışan yüzlerce işçinin izdiham altında kalarak 29’unun hayatını kaybetmesini gördük! Görüntülerde hala can çekişen mültecilere müdahale edip onları kurtarmaya çalışan bir girişimin de olmadığını büyük bir üzüntü ile gördük çünkü mülteciler değersizdir, mültecilerin ölümü kısa bir sürede unutulacak ve can çekişenlerin de yardımına koşmasına çok gerek kalmayacak kişilerdir maalesef ki böyle bir anlayış var bütün bunlardan dolayı bu tür olaylar yaşanmaktadır!

Mültecilerin yaşadığı bu ihlaller, Ege ve Meriç kıyılarında ölmeleri, her geçen sene sayıları gittikçe artan sayıdadır! Her geçen sene bu sayılar yükselmektedir fakat dünya çapında bu konuda alınan bir önlem göremiyoruz!
ABD’nin Teksas Eyaleti’nde terk edilmiş bir tır kasasındaki mültecilerin değersiz bulunmasından dolayı, yalnız kalmaları neticesinde 39’u hayatını kaybetmiştir!
Mülteciler ile ilgili savunma gayretleri de mahkum edilmiştir. Ankara’da Somalili kişilerin her türlü ruhsat işlemi konusunda gerekeni yaptıkları halde işyerleri toplumun baskısı gerekçe gösterilerek kapatılmak istenmiş, “Kızılay’da değil varoş semtlerde ancak çalışabilirsiniz” diye oradan kovalanmaya çalışılmıştır ve bu kovalanmayı engellemeye çalışan siyasetçiler, insan hakları savunucuları da hakaretlere maruz kalabilmiştir. Böylesine ağır bir aşağılayıcı muamelenin olduğu bir alandır mülteciler alanı!

Geri itilme olayı da her geçen sene artmakta! Ege ve Meriç’ten geri itilen mültecilerin sayısı her geçen sene artmakta ve bu da büyük mağduriyetlere neden olmakta. Geri itilen kişiler maddi ve manevi zararlara uğramakta. Üstleri başlarındaki tüm eşyalar alınarak, hakaretlere uğratılarak geri itilmektedir. Kimi zaman da suya atılarak, botları batırılarak geri itilmeye çalışılmaktadır çünkü mülteciler değersizdir anlayışını burada da yine görebiliyoruz!

İş kazaları sonucu da ölen birçok mülteci işçi var, bu da her geçen sene sayısı artmaktadır! Bu kazalar ile ilgili yaşanan ihlaller konusunda bakanlıklar cevap vermemekte ısrar etmektedir çünkü çok açık ihlaller mevzu bahis olmasına rağmen değersiz görünen mültecilerin hakkını arayan soran olmadığı için soru önergeleri ile konuları sorduğumuz bakanlıklar da cevap vermemeyi bir marifet ve kurtuluş yolu olarak görmektedirler. Mülteci işçi ölümleri her geçen sene artıyor!
Günlük 50 TL’ye çalışan mülteciler var, çocuk işçilik çok yaygın, mülteci çocuk işçilerin büyük kısmı korkunç şartlarda çalıştırılıyor, eğitim hakkına erişemiyorlar, ücretleri ödenmezse dava açamıyorlar, istismara uğrayan, cinsel şiddete uğrayan kadınlar hukuki mücadele veremiyor!

Sonuç olarak mülteciler en ağır insan hakları ihlallerini yaşayan ve gittikçe de artan oranda bu ihlalleri yaşayan bir gruptur, dünyadaki ve Türkiye’deki adaletsizlikler bitmediği müddetçe mültecilerin yaşadığı dramlar da bitmeyecektir!

Yorumlar