25 Ocak 2021

ARTI GERÇEK

Hüseyin Galip Küçüközyiğit’ten 28 gün, Gökhan Güneş’ten 5 gündür haber alınamıyor.

20 Ocak tarihinde kaçırılan ve kendisinden haber alınamayan Gökhan Güneş’in avukatı Sezin Uçar, 28 gündür kendisinden haber alınamayan Hüseyin Galip Küçüközyiğit’in kızı Nursena Küçüközyiğit ve HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu son dönemde artan kaçırılma vakalarını Artı Tv’de yayınlanan Duygu Bozkurt ile ODAK programında değerlendirdi.

Gergerlioğlu, “Maalesef 90’lı yıllara bir dönüşten bahsedebiliriz. OHAL sonrası bizim tespit ettiğimiz 32 insan kaçırıldı. 32 kişinin ortak özelliği; emniyet ve savcılıkların son derece duyarsız olması, ailelerin avukatların başvurmasına rağmen bu noktada büyük bir sessizliğin olması. Diğer ortak özellik, kişilerin yakınlarına haber vermeden ortadan kaybolması ve bir müddet sonra emniyet müdürlüklerinde ortaya çıkmaları” dedi. 

‘YETKİLİ MAKAMLARIN YAPMASI GEREKENİ BİZ KİŞİSEL ÇABALARIMIZ İLE YAPIYORUZ

Gökhan Güneş’in avukatı Sezin Uçar ise Güneş’in kaçırıldığından beri bir açıklama olmadığının altını çizdi. Uçar, “Gökhan kaçırıldığından bu yana yetkililer tarafından bir açıklama olmadığı gibi, bizim ve ailenin kendi çabalarıyla bir kamuoyu yaratılmaya çalışılıyor. Soruşturmayı yürütmekle görevli makamların yapması gerekenleri biz kişisel çabalarımız ile yapıyoruz. Bu da şunu gösteriyor, resmi görevliler tarafından ya da devlet erkinin sahip olduğu kimi yetkiler kullanılarak yapıldığına işaret ediyor” dedi.

‘TEM POLİSLERİ VE İSTİHBARAT GÖKHAN’IN KAÇIRILMASININ FAİLİ DURUMUNDA’

Gökhan Güneş’in sosyalist bir dünya görüşüne sahip olduğunu ve bu sebeple polisler tarafından sürekli taciz edildiğini vurgulayan Uçar, “Gökhan genç yaşta sosyalist fikirler ile tanışmış ve bu doğrultuda yaşamını idame ettiren genç bir işçi. Alevi ve yoksul bir ailede dünyaya gelmiş durumda. Savaş karşıtı bir eyleme katıldığı iddiası ile bir süre tutuklu olarak da yargılandı. Tahliye olduktan sonra da defalarca kez polisin tehdidi ve tacizi ile karşı karşıya kaldı. Sadece Gökhan değil bütün Güneş ailesi bu baskıları farklı biçimlerde yaşadı. En son kaçırılmadan önce evlerinin önündeki bir direğe kamera yerleştirildiğini öğrendik. Gökhan, polisin uzun zamandır hukuka aykırı bir şekilde delil elde etme yöntemi olarak işbirliği dayatması ile karşı karşıyaydı. Dolayısıyla hem son 3-4 aydır Gökhan’ın yaşadıkları ve bizim tüm görüntüler aleni bir şekilde ortada olmasına rağmen bir işlem yapılmamış olması. Kaçırma olayı ilgili doğrudan sorumlu olan İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığının herhangi bir açıklama yapmamış olması tüm şüpheleri tek bir odakta buluşturuyor. Yani TEM polisleri istihbarat içinde şekillenen gayrı resmi oluşumlar Gökhan’ın kaçırılmasının faili durumunda” dedi. 

‘BABAM KAYBOLDUĞUNDAN BERİ ETKİN BİR SÜREÇ YÜRÜTÜLMEDİ’

Kendisinden 28 gündür haber alınamayan Hüseyin Galip Küçüközyiğit’in kızı Nursena Küçüközyiğit ise 28 gün geçmesine rağmen hiçbir kurumdan açıklama gelmediğini ifade etti. Küçüközyiğit, “Babamın kaybolduğu zamandan bu yana etkin bir süreç yürütülmedi. Aradan 28 gün geçti maalesef herhangi bir kurumdan açıklama gelmedi. Ben 31 Aralık’ta kayıp ihbarında bulundum, 7 Ocak’ta Savcılığa suç duyurusunda bulunduk, BM’ye başvurduk, bugün de AYM’ye başvurduk fakat hiçbir kurumdan bir yanıt alamadık. Babam kaybolduğundan beri çalışma yürütülmüyor, aracının yeri dahi bulunamadı. Babam için endişeleniyorum” dedi.

‘BİTMEYEN BİR OHAL DÖNEMİ İÇERİSİNDEYİZ’

Ömer Faruk Gergerlioğlu da kaçırılma olaylarında insanlığın en temel hakkı olan yaşam hakkının ihlal edildiğinin altını çizdi. Gergerlioğlu, “Bir vatandaşın en doğal hakkı yaşam hakkıdır. Kaçırılma olaylarında en temel hak olan yaşam hakkı ihlali vardır, bu yüzden son derece önemli bir olaydır. Şüpheler devletin üzerine yoğunlaşmaktadır. BM Zorla Kaçırılmalar Komitesi var, bu komite dünyanın dört bir yanında devlet güçleri insanları illegal bir şekilde kaçırıp sorgulama eğilimi göstermiş. Uzun süren mücadeleler sonucunda böyle bir komite kurulmuş. Demek ki bu uzun süredir var olan bir hadise. Anayasalar kişileri devlete karşı koruyan sözleşmelerdir bu Anayasal sözleşmelere riayet etmeyen devletleri görüyoruz. Devletler insan hakları ihlallerini rahat bir şekilde yapabilmekteler. Bitmeyen bir OHAL dönemi içerisindeyiz. Tüm toplum, hangi kesimden olursa olsun yaşam hakkının ihlal edilmesini devlete sormalı” dedi.

Yorumlar