İnsan Hakları Ortak Platformu “Belirsiz Terör Mevzuatında İfade Özgürlüğünü Aramak!” başlıklı raporunu yayımladı.

İnsan Hakları Ortak Platformu (İHOP) bünyesinde hazırlanan “Belirsiz Terör Mevzuatında İfade Özgürlüğünü Aramak!” başlıklı raporun sonuçları açıklandı.

Raporu paylaşan Dr. Kerem Altıparmak, Türkiye’de terörle mücadele mevzuatının belirsizliği ve geçişkenliği nedeniyle hangi davranışın ifade özgürlüğü kapsamında olduğunun öngörülmez hale geldiğini ve AİHM içtihadının bu sorunu çözemediğini söyledi.

Dr. Kerem Altıparmak ve Dr. İnci Solak Akman tarafından hazırlanan rapor Best Otel’de yapılan toplantı ile kamuoyuna duyuruldu. İsveç Büyükelçiliği himayesinde gerçekleşen toplantıya İsviçre, Almanya, Hollanda ve Danimarka Büyükelçilikleri’nden yetkililerin yanı sıra Prof. Dr. Baskın Oran, HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik ve İHOP bileşeni kurumlardan temsilciler katıldı.

“BENZER OLAYLARIN FARKLI CEZA KANUNLARINA GÖRE CEZA ALDIĞINI GÖRDÜK”

Raporu açıklayan Dr. Kerem Altıparmak, raporu hazırlama nedenlerini “Türkiye’de ciddi bir ifade özgürlüğü açığı olduğunu bilmemize rağmen benzer olayların farklı ceza kanunlarına göre ceza aldığını görmemiz bu raporu hazırlamamıza neden oldu” diye açıkladı. Altıparmak, AİHM ve çeşitli hukuk otoritelerince ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilen Barış için Akademisyenler Bildirgesi de dahil çeşitli görüş, beyan ve bildirgelerin TCK ve TMK’de yer alan farklı ceza kanunu hükümlerine göre cezalandırıldığını ve hukukta keyfilik oluşturduğunu söyledi.

Dr. Kerem Altıparmak (solda)Dr. İnci Solak Akman (sağda)Fotoğraf: Evrensel

“ŞİDDETİN ÖVÜLMESİ DEĞİL DEVLETİN ELEŞTİRİLMESİ SUÇ”

Araştırmalarında 2017 yılında 136 bin kişinin terör örgütü üyesi olmak suçlamasıyla sanık olarak yargılandığını ifade eden Altıparmak, Türkiye’de terörle mücadele mevzuatının belirsizliği ve geçişkenliği nedeniyle hangi davranışın ifade özgürlüğü kapsamında olduğunun öngörülmez hale geldiğini ve AİHM içtihadının bu sorunu çözemediğini söyledi. Yasaların ve yasa hükümlerinin defalarca AİHM etkisiyle değiştiğini ve siyasal iktidarların bu değişikleri yaparken “İfade özgürlüğünün alanını genişletme” söylemi kullandığını belirten Altıparmak, tüm değişikliklere rağmen belirsizliğin bu konudaki temel sorun olarak kalmaya devam ettiğini ifade etti. AİHM tarafından herhangi bir ifadenin suç olması için aranan şiddeti, silahlı direnişi, ayaklanmayı teşvik etmesi ve nefret söylemi içermesi koşullarının Türkiye’de son dönemde yargı tarafından aranmadığını ifade eden Altıparmak, “Türk yargısına göre şiddetin övülmesi değil devletin eleştirilmesi terör örgütüne yardım veya propaganda anlamına gelmektedir” dedi. AİHM’in de konuya bütüncül yaklaşımında bulunmadığını belirten Altıparmak, tek tek maddeler üzerinden yapılacak düzenlemeler ve siyasal iktidarın Avrupa Komisyonu ve AİHM’e yönelik stratejik değişikliklerle terör mevzuatındaki belirsizliği değiştirmeyeceğinin altını çizdi. (Ankara/EVRENSEL)

Evrensel

Yorumlar