31 Aralık 2020

SES KOCAELİ / Mehmet Emin Uyar

Mehmet Emin Uyar

Son dönemlerde ulusal ve yerel gündemden düşmeyen, hakkında çeşitli iddialar atılan ve Uşak’taki çıplak arama gerçeğini ortaya çıkaran HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu yaptığı basın açıklamasında, “Çıplak arama gerçeğinin üstünü kapatmak için bana iftira ve yalanlar atılıyor. Şimdi de FETÖCÜ” iftirası atıyorlar. Ben PKK’li miyim FETÖCÜ’müyüm bir karar verin” dedi

Uşakta’ki çıplak arama gerçeğini ortaya çıkaran ve sürekli olarak iktidar tarafından hedef tahtasına konulan HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, HDP Kocaeli İl Örgütü Binasında gerçekleştirdiği basın açıklamasında hakkında çıkan, “Fetöcü” ve “Terörist” iddialarına yanıt verdi. Gergerlioğlu’nun kapsamlı açıklamasına, HDP Kocaeli İl Eş Başkanları Mehmet Selim Akboğa ve Leyla Aygün, partililer ve basın mensupları katıldı. Gergerlioğlu, Uşak’taki çıplak arama gerçeğini ortaya çıkardığı için iktidarın kendisine iftira ve yalanlar saldırılar gerçekleştirdiğini söyledi. Gergerlioğlu yerel basının kendisi hakkında iftira dolu haberler yaptığını, ama kendisini dinlemeye bile gelmediklerini ifade etti. Amacının sadece insan hakları ihlallerini ortaya çıkması oluğunu söyleyen Gergerlioğlu, İçişler Bakanı Süleyman Soylu için de, “ AKP kapatılacağı zaman sabah kalktık dedik ki bu bir yanlıştır. O zaman Soylu, AKP’ye demediğini bırakmıyordu, şimdi ise onların partisinde Bakan olmuş bana, “FETÖCÜ” iftirası atıyor. Ben PKK’li miyim FETÖCÜ’müyüm bir karar verin” dedi.

SÜREÇ KÖTÜ YÖNETİLDİ

Gergerlioğlu’nun açıklamaları şu şekilde:

Covid salgını hayatımıza geldi ve hayat biçimimizi sarstı. İnsanoğlu virüsle savaşıyor. Başta kahraman gibi gösterilen Sağlık Bakanlığını sonradan vakaları sakladığı öğrenildi. Tükendik bittik ölüyoruz, çığlıkları atıldı. Tüm bunların sebebinde Sağlık Bakanlığının suçu var 300 bin kişinin bulunduğu cezaevlerinde Covid’in ortaya çıkmasıyla sağlık sisteminde büyük sıkıntılar oluştu ve  Adalet Bakanlığı bir çok vakayı açıklamadı. Cezaevindeki mahkum hastaneye kaldırıldı diye haber verdiğim için hakkımda fezleke hazırlandı. Haziran ayından sonra gevşetilen önlemler sonra vaka sayıları hızla arttı, ve şu an yoğun bakımları felç hale geldi.

İKTİDAR VE SERMAYE BÜTÇESİ

Böylesine olağanüstü bir durumda devlet, vatandaşını korumalı. Kazandığı parayı halkına verebilmeli. Bu süreçte devlet, sosyal devlet olmadığını gösterdi. İktidar gereken önlemleri geç aldığı için iş işten geçti. İktidarın demokrasi ve hukuktan uzaklaşıp kötüye doğru gitti. Kötüleşen ekonomi ve yürütülemeyen sağlık politikası sonucunda kötü bir tablo oluştu. Devlet verileriyle oynanma bu yılda çok yaşandı. Maliye Bakanını biz bulamadık istifa ettiği dönemde. Ardından komisyondaki kişi Maliye Bakanı oldu. Kasa boşalmış durumda, devlet kurumlarının satışıyla gelir sağlanıyor. Oluşturulan bütçenin iktidar ve sermayenin bir bütçe olduğunu görüyoruz.

İHMALLER VATANDAŞLARI ÖLDÜRÜYOR

Ülkenin var olan kurumları kamu özel işbirliğiyle satılıyor. Medya özgürlüğünde 154.sırada olan hukukta 64. Sırada olan, Covidi yönetme de son sıralarda olan bir ülkedeyiz. Adliyedeki personelin bile yargıya güveninin çok düşük olduğunu görüyoruz. İktidarın ihmallerinden dolayı, vatandaşlarımız ölüyor. Sosyal medyadan tivit atanlar tutuklanıyor, içeri alınıyor. İktidarın yörüngesin baroların oluşması için yasa çıkartıldı. Sosyal medya şirketlerini engelleyen yasa çıkartıldı. İktidar bütün bunlarla yetinmedi. STK’larını engelleyen ve tehdit altında bıraka bir yasa çıkardı. STK’lara kayyum atanması yasası, maalesef bu yasa da geçti.

DEMİRTAŞ’IN SERBEST BIRAKILMASI GEREKİYOR

İktidar bataklığa düşmüş, battıkça çırpınan bir hale geldi. Kürt meselesinde yaşanan hadise, maalesef sorunun gözden çıkarıldığını gösterdi. Eski eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş’ın AİHM’deki karar, Demirtaş’ın Kürt meselesini yaptığı siyasetin iktidar tarafından engellendiğini gösterdi. Türkiye’nin yaptığı hukuka aykırıdır dedi. Yine Osman Kavala meselesinde de aynı şekilde tahliye edilmedi. Kürt meselesinde anahtar rolü olan partimize büyük bir baskı yapıldı. 10 bin arkadaşımız tutuklandı. HDP sürekli çözüm dedi. HDP insanları katletmekle, baskıyla bir yere varamazsınız dedi. İktidar bize terörist dedi. Kürt toplumunun sorunu çözülmedikçe huzursuzluk artmaya devam eder. Kürtçenin ana dilin olması konusunda adım atalım. Gelin bu barış çağrısına el atalım diyoruz. Van’da gözaltına alınan iki köylü helikopterden düştüğü söylenerek hastaneye kaldırıldı. Daha sonra bu konu hakkında hiçbir açıklama yapılmadı. Helikopterden atılan iki insan hakkında Diyanet, “Milisler” dedi. Tüm Türkiye bunu konuştu, sümen altı edilecek bir olay değildi. Tarlada çalışan köylünün bir anda gözaltına alınıp yoğun bakımlık oldu.

GELİN BARIŞ YAPALIM         

Batıda bir çok milletvekili olan parti olarak gelin bu işi bitirelim ve barış yapalım. Bu ülkede 9 yıl önce olan Roboski katliamının üstü örtüldü. Bir çok katliam, TC mahkemeleri olayları sümenaltı etti. Bir cezasızlık politikası var. Van olayının da üstü örtüldü. Kürt meselesinde gelin demokratik siyasetin uzattığı eli tutun. Burada bina önünde bekleyen polislerin baskılarına karşı  gelin barış yapalım. TBMM Kocaeli Milletvekili olarak en çok soru önergesi veren ilk 3 milletvekilinden biriyim. Adalet Bakanlığının hatalarına karşın 2 bine yakın sor önergesi verdim, bunlardan 4’de birine cevap gelirken hiçbiri için ihmal denilmedi. Adalet değil Zülumat Bakanlığı diyorum İçişleri Bakanlığına da 90 soru önergemiz cevap bulmadı. 2020’de binlerce ihlal uğraşan Milletvekili olarak büyük bir kolektif sümenaltı politikasının olduğunu gördük.

YEREL BASIN NEDEN BENİ DİNLEMEYE GELMİYOR?

Çıplak aramayla ilgili bir konuyu gündeme getirdim ardından Türkiye gündemine geldi. Biz bu gerçeğin üstüne şiddetle gittik. Ben bir çok cezaevinden çıplak arama başvurusu almış biriyim. Türkiye’nin gündemine geldi ve herkes konuşmaya başladı, çünkü çok haklıydık. Hakkımızda yerel ve ulusal basında iftira ve yalan dolu haberlerle saldırılara başladı. Bazı gazeteciler muhatabı dinlemek için buraya gelmiş değiller, gıyaben haber yapanlar buraya gelip bizi dinlemekten intina ediyorlar. Niye bana saldırıyorsunuz,  ben senin onun insanın hakkını savunmaya çalışıyorum. Ben çıplak aramayla bana itiraz eden iktidar yetkililerine yarın size de aynı şekilde yaparlar bizde çıkıp sizi tekrar savunuruz. Çıplak arama olayı bugünün olayı değil, bu yıllardır olan bir olay. İlla empati yapmak için cezaevine girmek mi gerekiyor. Çıplak arama vardır ama yönetmelikte vardır, usule uygun yapıyoruz diyorlar ve inanmıyoruz diyorlar.

KADINLAR YAŞADIKLARI VAHŞETİ BANA ANLATTILAR

Uşak’ta gözaltına alınan 26 kadın çıplak aramaya mağdur olduklarını söylediler. O genç kadınlar iç ve alt çamaşırları indirilmiş ve üç kez in kalk yapılmış. Kimisi o gözaltı döneminde adet gördükleri ve iç kanama yaşadıklarını öğrendim. Uşak’ta okuyan o genç kızlar bir daha Uşak’a gitmeyeceklerini söylediler. Kürt mahpusları anlatıyorum, İlla bir kulp takacaklar Fetöcü falan diye. İnsan diyorum ben bu kadar net. 4 Eylül’de yaptığı görüşmede örtbas etmeye başladılar. Bunları dile getirdik, ardından bir çok kadın bana ulaşıp, ben de çıplak arama yaşadım dediler. Kaç yıldır bunu yaşayan kadınlar, kimseye söylemeden bir çok kadın bana yazmaya başladı. 200 bin tweet atıldı, kadınlar dertlerini söylemeye başladı. Binlerce kadın bunları anlatmaya başladı.

YALAN VE İFTİRA KAMPANYALARI

 Siz milletin derdine olmakla görevli değil misiniz. Adalet Bakanı ve İçişleri Bakanı Fetöcüdür bu dedi abuk sabuk laflar etti. Özlem Zengin’de meclisi terörize ediyor dedi. Uşak Emniyet Müdürü bana yalan iftiralarla suç duyurusunda bulunuyor. Uşak Emniyetinin koridor görüntülerini yayınladılar, çıplak arama odada olur koridorda değil. Yalan iftira kampanyaları düzenleniyorlar. Dün BBC’nin yaptığı haber çıplak aramaları göz önüne seren bir haber yaptı. İçişleri Bakanlığının bir müfettiş görevlendirilmesi, olayın araştırılması, kadınların dinlenmesi ve kamuoyuna açıklama yapılması gerekiyordu. O genç hanımlar yalan mı söylüyor? Bize iftira kampanyaları düzenlediler. Bana cezaevlerinden binlerce mektup geliyor. Trol haberleri, yandaş medya alıp haber yaptı. Kral çıplak dedik diye, foyaları düştü diye bize iftira atmaya başladır.

ZOOM YAYININDA İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ SUNUMU YAPMAMI İSTEDİLER

9 Aralık günü bir inşa hakları kuruluşunun yaptığı bir panele zoom üzerinden katıldım. Beni de aradılar, ifade özgürlüğü konusunda bir sunum istediler. Bu panel zomdan canlı olarak sunuluyor. Yarım saate yakın durdum ve ayrıldım. O toplantıda farklı bir kesimden insanlar vardı. Ahmet Nesin, Eren Keskin gibi tanınan isimler vardı. Zaman gazetesi eski yayın yönetmeni vardı, Enes Kanter’de vardı ama aramızda bir sohbet olmadı. Başka birisinin varlığı beni ilgilendirmez. Bana fetöcüsün gizli kapaklı toplantı yapıyorsun diye iftira atıyorlar dediler. Enes Kanter bu konu ile ilgili tweet atmış sonrasında sildi dediler. Böyle saçma sapan yalanlarla çıplak aramanın üstünü örtmeye çalışıyorlar. Bu konuyu birinci gündeme getirdim, ardından soruşturma başlatıldı. Ama bizim hakkımızda soruşturma başlatıldı. Hakkı hakikatı söylediğimiz için taşlanıyoruz. Yalanlar küfürler, hakaretler çıktı, buyurun gelin gerçeği öğrenin bir tanesi de gelip bir şey sormuyor niye gelmiyorsunuz? Ben haklıyım haklı olduğum için güçlüyüm ve kazanacağım. Ben sonuna kadar lafımın arkasındayım. Bize hakaretler yağdıran ulusal ve yerel medya hakkında hukuki olarak hakkımızı arayacağız.

BAŞÖRTÜ DİYENLER, İÇ ÇAMAŞIRLARI İNDİRTİYOR

Ben insan hakları savunucusu olarak, devletin bu konuları nasıl örttüğünü iyi bilirim. Üstüne gitmezseniz  konu kapanır. Güçlükonak katliamı kapatılmışken üstüne giderek, AİHM’den tazminat cezası aldırttı. Uşak’taki vakanın da üstüne biz gittik. 17-18 yaşlarında genç hanımlar, başörtüsü diyerek iktidara gelenler, kadınların iç çamaşırlarını aşağıya indirtiyor. Uşak’taki aşağılamalar, küfürler, hakaretler, bırakın siyaseti bir kadına bu yaşatılır mı. Adet gören bir kadına ped vermeyen anlayış nasıl olabilir. Partimiz sonuna kadar benim hakkımda, biz gerçekleri otaya çıkardığımız için sürekli bana saldırdılar. Ağız dolusu bana küfrediyor ama cezalandırılmıyorlar. Ben küfür etsem hemen ceza yerim. Ülkedeki en önemli bakan çirkin laflar söylüyor. Toplumun her kesimi doğru söylediğimizi biliyor. Kadınlar gibi erkeler de çıplak aramaya maruz kaldıklarını söylediler. Bunlar şu ana kadar gizli kapaklı kalmıştı, biz de ortaya çıkardık. Yarın öbür gün sen de yaşama diyorum. Biz kimseye hakaret etmiyoruz.

ONLARA DEMEDİĞİNİ BIRAKMIYORDU, ŞİMDİ ONLARIN BAKANI OLMUŞ

Ben Mazlum Der’de başkanken AKP’nin kapatılması zamanında biz sabah çıktık kalktık, dedik ki bu bir yanlıştır. O zaman Soylu, AKP’ye demediğini bırakmıyordu, şimdi gitmiş o partinin bakanı olmuş. Gelmiş bana Fetöcü diyor. Biz hep hak eksenli gittik. 17 yıldır Göğüs Cerrahi Uzmanı olarak çalışırken, bana PKK’cı diyerek işimden attılar. PKK’ci miyim FETÖ’cümüyüm bir karar verin. Uluslararası mahkemeleri kabul etmişiz. Madem kabul etmeyecektin girmeyecektin. Büyük daire 5 maddeden ceza vermiş Türkiye’ye. Sen hasımlarına siyaset yaptırmak istemeyen bir iktidarsın cevabını vermiş. Yeter ki Kürt siyaseti dursun, geriye gitsinler diyorlar. Kürtler ölsün, Türkler ölsün mü istiyorsunuz. Gençler okullarını bırakıyor, gencecik insanlarımız işsiz perişan durumdalar. Biz bu haldeyken, silahlara milyar dolarlar harcanıyor.

DEVLET İSTEMEDİĞİ PARTİLERİ KAPATIR

HDP’nin kapatılmasına yönelik girişimlerine ilişkin sorulara yanıt veren Gergerlioğlu, “Devlet gücü iktidar gücü istemediği partileri kapatmaya çalışır, Kürt siyasetinde bir çok parti kapatılıp açıldı, nereye varıldı? Milli Görüşün kapatılan partisi şimdi iktidara geldi. Sonuç eski hal devam ediyor. HDP oylarını arttırdı. Kürt meselesinin çözümünde anahtar bir rol haline geldi HDP. Parti kapatabilirler ama yine bir partiyle geri geliriz. Bu devlet bizi kapatmakla hukuktan uzak olduğunu tekrar göstermiş olur” ifadelerini kullandı.

Yorumlar