21 Şubat 2022

Ocak Medya – Emrullah Bayrak

Cümleye nasıl başlayacağımı çok düşündüm.

Ama gelmedi aklıma bir hüküm.

Çünkü kalbim cam kırıklarıyla dolu.

Bırakın kelimeleri harflerim bile isyanda.

İnsanlık bir vadide biz başka bir vadide.

Mehmet Akif Ersoy şöyle diyor:

Şi’r için “gözyaşı” derler; onu bilmem, yalnız,

Aczimin giryesidir bence bütün âsârım!

Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyleyemem;

Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzârım!

Kur’an-ı Kerim’de A’râf Suresi 179. Ayette şöyle buyurulur:

“Andolsun ki, cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık. Onların kalbleri vardır, fakat onunla gerçeği anlamazlar. Gözleri vardır, fakat onlarla görmezler. Kulakları vardır, fakat onlarla işitmezler. İşte bunlar hayvanlar gibidirler. Hatta daha da aşağıdırlar. Bunlar da gafillerin ta kendileridir.”

Sosyal medyada gördüğüm yüzlerce feryattan sadece birisinin adıdır Aynur:

“4. evre kanser hastası tutuklu Yusuf Özmen‘in’in eşiyim. Eşime ses olun ki o da yaşasın!”

Allah affetsin ne ses olabildik ne de çare.

Bu ve buna benzerlerinin daha fazlası HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun sosyal medya hesaplarında.

Her gün paylaştığı arşa yükselen feryatlar.

Nusret Muğla, 84. yaşındaydı.

Elleri kelepçeli götürüldüğü cezaevinde hayata veda etti.

Aradan bir hafta geçmeden bir başka hastanın vefat haberi geldi.

82 yaşındaki Yusuf Pekmezci.

Pekmezci için de Sayın Gergerlioğlu çok uğraştı ama tahliye edilmedi.

O da vebalini toplum olarak bize bırakarak aramızdan ayrıldı.

Bu isimler ne ilk ne de son olacağa benziyor.

Mesela kalıcı hafıza kaybı anlamına gelen demans teşhisi konan Aysel Tuğluk.

Israrla tahliye edilmiyor.

Onun da ölmesi bekleniyor.

Buna benzer bir durum 28 Şubat postmodern darbesinin mimarları için de geçerli.

Kusura bakmayın 80’ini aşmış, akli melekelerini yitirmiş insanları içeride tutarak hesap soramaz, adaleti sağlayamazsınız.

Bunun adı adalet değil intikam olur.

DEVA Partisi Sözcüsü İdris Şahin, cezaevinde hayatını kaybeden Nusret Muğla üzerinden şu soruları yöneltti:

“Legal bir bankaya para yatırdığı ve legal bir derneğe üye olduğu için hapiste tutulan Nusret amca, hukuksuz bir şekilde hasta hasta cezaevinde tutuldu. Ey iktidar mensupları; bu durumu hangi vicdana sığdırıyorsunuz? Bu tarz suçlarda milat, sadece sizler için mi geçerli? Nusret amcayı hapse sığdırdınız, bu zulmü kalplerinize nasıl sığdırıyorsunuz? Bu durum ahiret inancınızın neresine sığıyor?”

Bu sorulara iktidar, sadece susarak cevap veriyor.

Hani ünlü bir yazarımız, Tarkan’ın “Geççek” şarkısı için demişti ya:

“Bu toplum bunu kaldıramaz.”

Yukarıdakileri kaldıran toplum bunu havada unutur.

Tıpkı cezaevlerinde ölümü bekleyen hasta insanları unuttuğu gibi.

Tıpkı anneleriyle demir parmaklıklar arasında yatan 800’ü aşkın bebek ve çocukları unuttuğu gibi.

Tıpkı yüzde 98 engelli Gazi Bilal Konakçı‘yı cezaevinde kaderine terk ettiği gibi.

Tıpkı sosyal ölüme terk edilen KHK‘lıları unuttuğu gibi.

Tıpkı eski Meclis Başkanı Bülent Arınç‘ın, liseli yıllarda tanıştığı Nusret Muğla’yı hapiste unuttuğu gibi.

Ölümünün ardından Arınç, şöyle yazmıştı:

“Nusret Ağabey hakkını helal et, sana ve arkadaşlarına faydalı olamadığım gibi kendime de faydalı olamadım.”

Bu toplum kimleri unutmadı ki.

Peki neden unutuyoruz?

Pir Sultan Abdal 16. yüzyılda söylemiş:

Demiri, demirle dövdüler;

Biri sıcak, biri soğuktu.

İnsanı, insanla kırdılar;

Biri aç, biri toktu.

Şimdi de aynısını yapıyorlar.

Önce toplumu “Ocu” “Bucu” “Şucu” diyerek kamplara bölüp parçalıyorlar sonra tek tek köşe başlarında yok ediyorlar.

Herkesin karşı bir cephesi olduğu için “Bendensin”, “Benden Değilsin” oyunuyla insanlar birbirinin yok edilişini sadece seyrediyor.

Bırakın seyretmeyi, içten içe “Oh Olsun” diyor, “Alkış” tutuyor.

“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” diyor da;

Bilmiyor ki bin yıl yaşayan yılanın günün birinde gelip kendisini de sokacağını.

Hep aynı film karesi dönüp duruyor.

Son sözler Sezen Aksu’dan gelsin:

Şikâyetim var cümle yasaktan

Dillerimi hâkim bey bağlasan durmaz

Gelsin jandarma, polis karakoldan

Fikrim firarda, mapusa sığmaz eyvah

Mapusa sığmaz eyvah

Gün olur yerle yeksan olurum

Gün olur şahım devri devranda

Kanun üstüne kanun yapsalar

Söz uçar yazı iki cihanda eyvah

İki cihanda eyvah

Sussan olmuyor, susmasan olmaz

Dil dursa hâkim bey tende can durmaz

Yazsan olmuyor, yazmasan olmaz

Kaleme tedbir koma, tek durmaz


Yorumlar