Ana Sayfa Basın Makaleler Adalet talebimiz var!

Adalet talebimiz var!

19

2012-03-11 00:00:00

Adalet talebimiz var!

Geçtiğimiz haftalarda Hrant Dink davasında Müslüman kamuoyunun duruşu hakkında bir tartışma yürütülmüştü. Ben de “Hrant'ın Müslüman Arkadaşları” başlıklı bir yazıyla bu tartışma ortamına katkı sunmaya çalışmış ve Müslüman kamuoyunu bir nevi harekete geçmeye, dava sürecinde daha görünür ve etkin biçimde yer almaya çağırmıştım.

Sanıyorum bu istişare silsilesinin de etkisiyle hayırlı bir sonuç sadır oldu ve Müslüman entelektüeller davaya dair duruşlarının altını kalın çizgilerle çizme ihtiyacı duydular.

Ömer Faruk Gergerlioğlu, Yıldız Ramazanoğlu, Cemal Uşşak, Cevat Özkaya, Rıdvan Kaya, Hidayet Şefkatli Tuksal, Ahmet Faruk Ünsal, Üstün Bol, Nevzat Çiçek, Mehmet Bekaroğlu, Abdurrahman Dilipak, Ufuk Çoşkun, Fatma Bostan Ünsal, Yılmaz Ensaroğlu, Taner Ayaz, Betul Ayaz, Emrullah Beytar, Cihan Aktaş, Gülcan Tezcan, Cahit Koytak, Adnan İnanç, Neslihan Akbulut, Fadime Özkan, Özlem Albayrak, Burhan Kavuncu, Bülent Şahin Erdeğer, Yasin Aktay, Ramazan Kayan, Hüseyin Hatemi, Kezban Hatemi, Nureddin Şirin ile beraber çağrıcısı olduğumuz imza metni şöyle:

“Biz bu davanın tabii tarafıyız. Yeniden, hukuka uygun, kapsamlı ve sahici bir yargılama için çalışacağız.

Hrant Dink'in katledilmesinin üzerinden beş yıl geçti.

Ancak aradan geçen onca yıl boyunca, bu cinayetin bütün boyutlarıyla aydınlatılması için gerekli irade oluşmadı. Varlığı herkes tarafından bilinen derin fail ortaya çıkarılmadı. İlk günden itibaren, adaletin tahakkukunu önlemeye yönelik kolektif bir bürokratik direnç sergilendi. Bu cinayetin aynı zamanda kendisini de hedef aldığı siyasi irade ise bu direnci kırmak ve adil yargılamanın gerçekleşmesini sağlamak için gereken iradeyi ortaya koyamadı. Kısacası bu cinayeti gerçekleştiren örgüt, yapı ve işleyiş ortaya çıkarılıp cezalandırılamadı, hak yerini bulmadı.

Adaletin yerini bulmasını bekleyen bizler, bu tablo karşısında derin bir hayal kırıklığı içindeyiz.

“Hak” söz konusu olduğunda, Müslümanlar meselenin tabiî ve zaruri tarafıdırlar.

“Bir insanı haksız yere öldürenin tüm insanlığı öldürmüş” gibi olduğuna inananlar, her durumda adaleti üstün tutmak ve hakikatin şahitliğini yapmakla yükümlü olanlar, bu aleni haksızlık karşısında da susamazlar ve inançları gereği müdahil olmak zorunda oldukları bir davaya kayıtsız kalamazlar.

Müslümanların adaletten yana ağırlık oluşturması ve bu davanın hukuka uygun bir şekilde sonuçlanması için ihtiyaç duyulan desteği sağlaması, adaletin tahakkuku bakımından hayati bir önem taşımaktadır.

İslami hassasiyet sahibi tüm kişi ve kuruluşları kendi davalarına sahip çıkmaya, sorumluluklarının gereğini yerine getirmeye ve heba edilen beş yılın ardından, kapsamlı ve sahici bir yargılamanın gerçekleştirilmesi için her kesimden vicdan sahibi insanlarla beraber daha aktif bir şekilde çalışmaya davet ediyoruz.”

Bu ülkede herhangi bir hususta müsbet bir değişim olacaksa, bu Müslümanların eliyle olacak. Biz kendimizdekini düzelttikçe, toplum da düzelecek. Bu minvalde bu metni ve vaad ettiği eylemliliği çok önemsiyorum. Fakat önceki yazımda da bahsettiğim üzere “Hrant'ın Arkadaşları” arasında “Müslüman-Gayrimüslim” ayrımına gitmeye gerek olmadığını düşünüyorum. Zaten bu çağrı da böyle bir ayrıma gitmek için değil, davanın adil bir biçimde sonuçlandırılmasına katkı sağlamak için yapıldı. Yalnız bu müsbet çabanın sanal alemdeki bir sayfa olarak kalmaması için de gayret etmek gerekiyor. Adalet talebinde ortaklaşarak, “hak” üzere hareket ettikten sonra, Allah'ın izniyle aşılamayacak bir engel olduğuna inanmıyorum.

Adalet talebimizin takipçisi olacağız.

Not: Siz de imzalamak isterseniz www.adalettalebimizvar.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

Yeni Şafak

Yorumlar