4 Eylül 2023

ÖFG TV’den herkese merhaba, her hafta Salı günü saat 21.00’da haftanın önemli insan hakları konuları ve konukları ile sizlere sunduğumuz programımıza başlıyoruz. Bu hafta da yine önemli bir konumuz, konuğumuz var. Hiç bitmiyor! OHAL KHK rejiminin yarattığı sorunlar hiç bitmiyor! 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrası ilan edilen OHAL sonrası keyfi, idari ve adli kararlar insanları mahvetti. Aileleri yıktı, ocakları söndürdü ve her geçen gün bu dramlar büyüyor. İnsanlar işlerinden atılıyor, işlerinden atıldıkları ile kalınmıyor, cezaevine giriyorlar, sadece kendilerinin cezaevine girişi yetmiyor ailede büyük sarsıntılar oluyor, depremler oluyor. Anne baba çocuklar birbirinden kopuyor, büyük sorunlar oluşuyor. Ya anne baba tutukluluklar ya da çocukların yaşadığı büyük sorunlar karşımıza büyük dramlar büyük trajediler olarak çıkıyor. Biz bunları yoğun bir şekilde gündem ediyoruz ama bu gündemimiz, bu meseleler çözülsün diye bir daha olmasın diyedir ve bu uygulamaları da kabul etmiyoruz. Ülkede idari ve adli yanlışlıklar yürütmenin yargıya tahakkümü ve bunun oluşturduğu üzücü haller bir an evvel bitmelidir. Bir genel af ilan edilmeli çünkü şu an öylesine bir durum oluştu ki bir af ilan edilmeden bu büyük dramlar bitmez çünkü cezalar verilmiş, Yargıtay tarafından onanmış, kimisinde Anayasa Mahkemesi ve AİHM bile onamış ama kararlar hukuken ve vicdanen gerçekten çok yürek sızlatan bir absürtlükte. Kabul edilemez bir durumda ve insani değil. İşte her gün, her hafta anlattığımız bu dramlara bir yenisi eklendi. Çetiner ailesi büyük bir sıkıntı yaşıyor. Çetiner ailesinin kadın, anne, eş olan üyesi Songül Çetiner şu anda cezaevinde. Baba Adem Çetiner yaşadıkları büyük sıkıntılar nedeniyle şu anda Ankara’da bir hastanede yatıyor, günlerdir yoğun bir şekilde tedavi almak zorunda ve hastanede yatmak zorunda kalmış bir baba. 3 çocuk var ve bu 3 çocukta büyük sorunlar yaşıyor. Ailenin büyük çocuğu bir abla, 22 yaşında ablanın %50 zihinsel engeli var ve onun annesine ihtiyacı var ve diğer küçük kız çocuğu ise oldukça önemli psikolojik sıkıntılar yaşıyor. Kendisi ile konuşacağımız Mustafa Çetiner ise bütün bu sıkıntıların arasında kamuoyuna sesini duyurmaya çalışıyor. Annesinin özgürlüğünün kısıtlanması ve zindanda bulunması, babasının hastalığı ve kendisinin onun başında bulunması gerekliliği. Kız kardeşlerinin yaşadığı sıkıntılar, engelli kardeşinin yaşadığı sıkıntılar bu ailenin sorununun bir an evvel çözülmesi gerektiğini gösteriyor. Anne Songül Çetiner’in bir an evvel tahliye edilmesi gerekiyor. Bu yaşanan aile dramının bir an evvel bitmesi gerekiyor. Adalet Bakanlığı ve Aile Bakanlığı yetkililerinin bu söyleşiyi dikkatle dinlemeleri gerekiyor. Bir ülkede yürütmenin çeşitli bakanlıkları vardır ve bütün bu bakanlıklar vatandaşlara hizmet için vardır. Vatandaşlara zulüm için değil! Bir ülkenin Adalet Bakanlığı var ve öylesine bir yargı üretilmiş ki öylesine tepeden inme bir tavır ile yargıçlar, savcılar afaki kararlar veriyorlar ki aileler perişan oluyor ve daha Yargıtay’da bekleyen cezalar var, onanabilecek cezalar var ve büyük sıkıntılar çekebilecek binlerce aile var. Adalet Bakanlığı: “Yargı bağımsızdır. Biz bu işlere karışamayız.” Demeyi bıraksın! Türkiye’deki 85 milyon insan çok iyi biliyor ki; yargı bağımlıdır Türkiye’de ve iktidardan aldığı emir ile hareket etmektedir. Legal kriterleri illegal kabul ederek insanlara 1-2 duruşma içinde “terör örgütü üyeliği” damgası vurarak onları korkunç bir zulme maruz bırakmaktadır. Aile Bakanlığı yetkililerine de sesleniyorum, ülkede bu kötü yargısal süreç ve zulümat bakanlığının uygulamalarından dolayı aileler perişan durumda. Binlerce aile, binlerce çocuk şu anda çok büyük sıkıntılar yaşıyor. Biz bir milletvekili olarak bu ailelerin seslerine kulak kapatamayız, göz yumamayız. Kulak kabartmak gözümüzü açarak kalbimizi bu yükselen seslere doğru vererek bu şikayetleri kamuoyuna duyurmaktan başka çaremiz yok. O yüzden Aile Bakanlığı yetkililerine de buradan sesleniyorum, binlerce yıkılan aile, cezaevlerinde ve dışarıda olan çocuklar ve çekilen sıkıntılardan hiç haberiniz yok diyor. Eğer haberdar değilseniz az sonra Mustafa Çetiner kardeşimizin anlattıklarını bir dinleyin ondan sonra “Efendim bunlar önemsizmiş.” Diyecekseniz deyin ama diyemeyecekseniz de gereken önlemleri almak zorundasınız. Nasıl olsa iktidar göz yummamız ve kulak kabartmamız karşısında bizi ödüllendiriyor demeyin. Çok vicdani bir durum karşısında 3-5 kuruşu tercih ederseniz ne bu dünyada ne öte dünyada kurtuluş bulamazsınız. Sayın Adalet Bakanı ve Aile Bakanı’na özellikle sesleniyorum; bu bakanlıkların yetkililerine sesleniyorum! Binlerce dram yaşayan ailelerden haberiniz yok! Sizin uygulamalarınız yüzünden bu aileler sıkıntı çekiyor ve cezaevlerinde yatan anneler, babalar, dışarıda büyük sorun yaşayan aile fertleri var ve bunlara sahip çıkmak zorundasınız. Radikal bir çözüm bekliyoruz ve biz anne Songül Çetiner’in bir an evvel tahliye edilmesi gerektiğini söylüyoruz ama en azından tahliye olmasa bile bu önemli aile dramı konusunda Aile Bakanlığı’nın mutlaka müdahil olması gerektiğini söylemiş olalım. Mustafa Çetiner konuğumuz. Şu anda hastanede olduğunu biliyoruz. Şu anda bize Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoterapi’de yatıyor babanız yanında refakatçi olarak günlerdir yanındasınız. Böyle bir süreç neden yaşıyorsunuz? Ne oldu? Ne bitti? İzleyenlerimize bu sıkıntıları başından itibaren anlatarak başlayalım. Aileye, Adalet Bakanlığı ve Aile Bakanlığı yardımcı olmalı, olmasa da tüm kamuoyunun yardımcı olması gerekli. Ekranlarımızda ailenin büyük kızı 22 yaşındaki kızı ve cezaevindeki anneyi görüyorsunuz. 22 yaşındaki kızımız maalesef %50 zihinsel engelli ve annesinin bakımına muhtaç.

Mustafa Çetiner: 2021 Aralık’ta annem cezaevine girdi, o süreçten sonra babam tır şoförü olduğu için biz küçüklüğümüzden beri baba ile büyümedik anne ile büyüdük.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Hangi gerekçelerle annenize ceza verildi?

Mustafa Çetiner:Annem Kur’an kursu öğretmeniydi. Fetö altında yargılanıyor şu an. Annem 2 senedir cezaevinde yatacağı süre var, annem bunun devamında cezaevinde kalsa, annemi düşünüyorum cezaevinde zor, kolay olmamalı. 2 senedir o insan orada nasıl vakit geçiriyor bunu düşünmek bile yoruyor.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Gerekçeler neydi? Bankasya’da para olması gibi nedenler mi?

Mustafa Çetiner: Bankasya’da para olması, şikayet var hakkında, Kur an kursunda çalıştığı arkadaşları şikayet etmiş. Kermes yapıyordu, para topluyordu tarzında şeyler var ama biz bu zamana kadar hiç annem eve getirmedi maaş dışında. Bunu insanlara inandırmak zor ama ben yaşadığımı anlatıyorum. Orta halli bir halleyiz, annem bu zamana kadar eve para getirseydi, başka insanların durumuna bakıyorum, bizim de onlar gibi maddi durumumuz çok iyi olurdu. Bylock’tan suçlanıyordu. Dosyada bunlar vardı. Annemin hakkında şikayetler var ama bize şöyle seçenek sundular; başkasının ismini verirsen seni bırakırız dediler ama biz anneme biz bu zamana kadar yardıma muhtaç olmamıza rağmen annem 2 senedir çıkıp da hiçbir insanın ismini vermedi çünkü annem yaşadı biliyor. Annemin engelli bir çocuğu var 2 senedir ondan uzak, düşünüldüğünde annem de kendisini dışarı çıkabilmek için başkasının vebalini alsa annem bunu söylüyordu; “Ben başkasının vebalini almak istemiyorum, bundan dolayı kimse hakkında şikayette bulunmuyordu.” İsim verseydi annemi bırakacakları ama hiçbir zaman insanların hakkını gözetmeden yapmadığı şeyler hakkında suç duyurusunda bulunmadık. Yaptı veya yapmadı kimsenin vebaline de girmek istemedik. Annem açısından böyleydi, biz annemizi her zaman yanımızda isterdik. Bu süreci yaşayan anlar sadece. Biz çok zor şeylerden geçtik, 2 sene oldu.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Anneniz kaç yıl ceza aldı?

Mustafa Çetiner: 6 yıl 3 ay.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: 2 yıldır cezaevinde.

Mustafa Çetiner: Evet.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:2 yıldır neler yaşadınız? Ne oldu? Ne bitti? Öncesinde de sıkıntılar var mıydı? Tüm sıkıntılar 2 yıldır mı başladı?

Mustafa Çetiner: Bundan öncesinde bu süreç devam ediyordu, 2016’dan beri annemin dosyası devam ediyordu. Annem başımızdan gittikten sonra doğal olarak engelli bir ablam olduğu için bundan dolayı sıkıntıları daha çok yaşamaya başladık. Annem onunla daha iyi anlaşıyordu, babadan ayrı büyüdük, tır şoförü olduğu için babam. Babam eve geldikten sonra alışma süreci oldu, sıkıntılarımız oldu. Anne ile büyüdüğümüz için sonrasında alışmak biraz zor oldu. %50 zihinsel engelli bir insana bunu anlatmak kolay değil! Biz senelerdir ablamıza bakıyoruz ve kız kardeşim üniversiteye gidemedi bakmak için. Bu süreç ilerlediği zaman bizi birbirimize alıştırdı, kız kardeşim 11. Sınıftaydı, tatsız şeyler yaşadık, kız kardeşim bunalımdaydı, annem yoktu ablama sahip çıkmak çalışıyorduk, evin ihtiyaçlarını gidermeye çalışıyorduk, yemek yapmaya çalışıyorduk, annemin sorumluluğu kız kardeşim ve bana kalmıştı. Kız kardeşim 11. Sınıf öğrencisiydi, o kaldıramadı. Ergenlik çağında kaybettik annemizi, ona bir şey açıkladığında açıklıyorduk bir şeyleri anlıyordu veya anlamıyordu annemin yokluğundan derslerinin yoğunluğundan evdeki işleri halledememe problemlerinden sürekli sıkıntıya girdik. Kalkışmaması gereken şeylere kalkıştı.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Kardeşlerin yaşları kaç?

Mustafa Çetiner: Kız kardeşim şu an 17 yaşında, ablam 22 yaşında, ben 19 yaşıma gireceğim.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Liseyi ne zaman bitirdiniz?

Mustafa Çetiner:Liseden geçen sene mezun oldum. Üniversite sınavına girdim geçen sene ama ben üniversiteyi annemden dolayı lise sonu yarıda bıraktım geldim. Ben İstanbul’da okuyordum, spor ile uğraşıyordum. Yurt dışına çıkmak istiyordum, basketbol oynamak istiyordum, lisenin yarısında okula doğru düzgün gidemedim annemin görüşünden evdeki sorumluluklarından dolayı. İstanbul’da okuyorum, Yozgat’ta yaşıyoruz, gidip gelmek zor oluyordu, dersleri kaçırıyordum. Üniversite sınavına girdim, istediğim bölümler de geliyordu ama geçen sene tercih yapamadım. Seneye tekrar düzen kurarız belki diye düşünüp seneye giderim dedim. Ailem için çok önemli değil, 1 sene geçti, bu sene üniversite mülakatlarına gittim, beden öğretmenliği okumak istiyordum, mülakatlarda üniversiteleri kazandım, bu süreçte babam ile hastanedeydik, babamın durumu bu şekilde olduğu için kayıt yaptıramadım üniversiteme, kız kardeşim de liseden mezun oldu o da üniversiteye gidemedi. Devletten beklentim; ben geleceğime mi bakmak zorundayım yoksa evdeki babam kısmi felç geçirdi, engelli ablama mı yoksa kendi geleceğime mi bakacağım!

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Anneniz cezaevine girdikten sonra babanız işi bıraktı geldi başınızda durdu. Bu 2 yılı anlatır mısınız? Neler yaşandı?

Mustafa Çetiner:2 sene geçti, babam mecburiyetten bazen işe gidemiyordu evde olduğumuzdan dolayı. Ayda 2-3 kez gidiyorsa işe 3 hafta gidemiyordu. Sıkıntılar çektik, babam gidip geliyordu, başımızda babamız da olmayınca kız kardeşim okula gidiyordu, engelli ablama ben bakıyordum. Diken üstündeydik, kız kardeşim bir şey yapacak mı diye düşünüyorduk. Bir kız abisine ve babasına anlatamadığı şeyleri annesine anlatabilir. Üniversiteye gidemem diye düşünüyordum.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Babanız işe gidip geliyordu siz evde 3 kardeş kendinizi idare etmeye çalışıyordunuz. Babanız bu arada hastalık mı yaşadı?

Mustafa Çetiner:Babamın bayramdan önce beyninde pıhtı attı. Yozgat Şehir Hastanesi’ne gittik, 11 gün boyunca hastanede yattık. 1 hafta boyunca evdeydik. Tekrar babamın beynine pıhtı attı. Babamın yüzünün yarısı felçli şekildeydi, sağ tarafı işlevini yitirmişti ve şah damarı tıkanmıştı babamın. Bu süreçte tekrar Yozgat’a hastaneye gittik. 4-5 gün sonra tekrar bizi çıkarttılar. Bir şeyleri düzenlemeden tekrar bizi çıkarttılar ondan sonra biz tekrar oradan hastaneden çıktık çıktığımız günden sonra biz dedik yani: “Artık yapacak bir şey yok. Babama daha iyi bakalım ilaçlarını şu saatte verdiler o saatte verelim, her şeyini yapıyorduk biz eve geldik ertesi gün oldu sabahında babama tekrar pıhtı attı ama hani pıhtı attığında babamı tıraş ettiriyorduk ve babamın tamamen şuuru kapanmıştı. Babam 30 saniye ile bir dakika arasında böyle elime düştü babam, sesleniyorum gelmiyor, nefes almıyor, gözleri gitti yani adam tamamen koptu hayattan. Su döküyoruz bir yandan bir şeyler yapıyoruz kendine geldi tekrar Yozgat’a gittik şah damarının 3.de tıkalı olduğunu fark ettiler. İyi bir devlet hastanesine gitmemiz gerekiyor diyerek Gazi’ye geldik. Babam 4-5 gün boyunca yoğun bakımda yattı burada, bir gün acilde 4-5 gün yoğun bakınmda kaldı, servise çıkardık, nörolojide yattı. Sonra fizyoterapiye geldik şimdi babam Fizik Tedavi görüyor ama işlevini yitirdi mesela sağ kolunda güçsüzlük var. Sağ ayağında güçsüzlük var. Kendi işlerini birkaçını yapabiliyorsa birkaçını yapamıyor bir şekilde. Yanında biri olmak zorunda aslında babamın o şekilde anlatayım.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Peki siz yanındasınız babanızın. Özetleyecek olursak 2 yıla yakındır ailenin annesi Songül Hanım cezaevinde Kayseri Bünyan Kadın Kapalı Cezaevi’nde aile Yozgat’ta kalıyor. Siz Ankara’dasınız.

Mustafa Çetiner:Biz Yozgat’ın Yerköy ilçesinde yaşıyoruz şu an Ankara’dayım.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: İki kardeşiniz şu anda Yozgat’ta öyle mi?

Mustafa Çetiner:Evet kız kardeşim de ablama bakıyor.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Yani herkes bir yerde anne Kayseri’de cezaevinde, siz ve babanız Ankara’da bir hastaned,e iki kız kardeş Yozgat’ta evlerinde böylesine bölük pörçük bir durumdasınız. Anne cezaevinde Baba hastanede bir felç geçirmiş durumda yaşadığı stres sıkıntılardan dolayı. İki kız kardeşinizle ilgili önemli sorunlar var. 22 yaşında bir ablamız var Rümeysa hanım % 50 zihinsel engelli. Peki bunu biraz anlatır mısınız? Zihinsel engeli yaşamı nasıl? Veyahut da engel halleri onun yardıma muhtaç olmasını neden gerektiriyor? Biraz ablanızı ve annenizin ona bakımı noktasındaki hususları anlatın.

Mustafa Çetiner: Aslında biz bunu anladığımızda ilk başta Annem hapishaneye alındığında ablam hani temizlik amaçlı psikoloji hapı kullanıyordu. Hani titizlik hastalığı vardı biraz da. Mesela hani Annem içeri girdiğinde başladı bunlara. Mesela annem içeri girmeden önce haplarını sürekli kullanmasa da oluyordu Annem idare edebiliyordu bir şekilde. “Hadi şunu şöyle yapalım kızım, hadi bunu böyle yapalım kızım.” ilgileniyordu istediği yerlere birlikte gidebiliyorlardı veya ablamın kişisel de olsa bir ihtiyacı olduğunda Annem ona destek çıkabiliyordu yanındayken. Şimdi bizim yaşlarımız yakın olduğundan hani ablam bizden istese de bazı şeyleri biz tam yerini getiremiyoruz ve bundan dolayı sürekli üzülüyor sürekli bir olumsuzluklar, sinirlenme, kendi yaptıkları dışında hareketler, onun yaptığı hareketler de bizi korkutuyor. Biz ablama şu işi yapmalısın ablam dediğimizde, Ablam onu yapmaz ama annem olduğu zaman annem dediğinde ki “Kızım şunu yap.” dediğinde mesela ablam yapardı. Yaşlarımız yakın olduğundan artık bizi kabul etmiyor, emir veriyor gibisinden mi anlıyor veya biz mi annem gibi davranamıyorum anlamıyorum ama tabii biz bunları söyleyince mesela bazen sinirleniyor. Dediğim gibi kendi benliği dışında hareketleri yapıyor ve bu da bizi korkutuyor bazen. Hani kız kardeşim yaşadıklarını acaba ablamda mı yaşayacak? Bu şekilde ablamın hani böyle her şeyi kafasına takmaması için veya hani böyle bir kursu olsun götürmesi için annem vardı, biz diyoruz ki annem içeri girdiğinden beri hani en basit örneğini vereyim ablam mesela kilosunun belki iki katına çıkmıştır psikoloji haplarından dolayı ve şu an ablam 22 yaşında tansiyon hastası.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Bu tansiyon neden çıktı?

Mustafa Çetiner: Bu tansiyonun sebebini hala bulamadık ama biz haftanın 2-3 gün hastaneye gidiyoruz ablam için tansiyonu için şöyle söylüyor Doktorlar hani onlar da artık alıştı bizim hastaneye gitmemizden Hani siz Geçen de geldiniz bir şeye mi üzülüyor bir şeye mi sıkıntısı var? Hani bunu ben doktordan duyuyorum da öğreniyorum hani biz psikoloji haplarına bağladık onları bırakmayı denedik bir ara o zaman durum daha kötüye gitti. Zaten kötüydü durum daha kötüye gitti. Onları tekrar başlamaya çalıştık bu sefer tansiyon daha oynamaya başladı. Biz de şu an hani elimizden tam ne gelebiliyor sadece tansiyon yükseldiğinde hastaneye gitmek istiyorsa hastaneye götürüyoruz ama 22 yaşında bir tansiyon hastası.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Ben raporlarına da baktım hem bir % 50 zihinsel geriliği var artı obsesif kompülsif nevroz dediğimiz bir psikiyatrik rahatsızlıkla ilgili de ilaçlar kullanıyor. Şimdi bu zihinsel gerilik olayı ne zaman tespit edildi? Herhalde çocukluğunda falan tespit edildi.

Mustafa Çetiner: Sene 2019’da yeni raporu var.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: 2019’da mı ortaya çıktı bu?

Mustafa Çetiner: Hayır bu tabii çocukluğundan doğumundan itibaren bu yana gelen bir şey ama en son yenilenen raporu 2019’da.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Siz yani çocukluktan itibaren sanırım okula falan gidebildi mi? Tahsil görebildi mi ablanız?

Mustafa Çetiner: Tabii okula gidebildi ama bizim orada fırsatlar kısıtlı olduğu için onunla birlikte annemin çabasıyla olan bir şeydi bu da o zaman onu anlatayım. Annem çabaladı böyle Milli Eğitim olsun Kaymakamlığı olsun onunla birlikte iki üç tane de hani Down sendromlu biri vardı mesela ondan sonra fiziksel ve zihinsel engelli olan bir arkadaşı vardı ablamın bir tane daha zihinsel ve fiziksel engelli olan bir arkadaşı vardı onlar için zorlaya zorlaya Milli Eğitim Bakanlığı vesaire öyle sınıf açtırdı ablamlar öyle bir sınıfta okuyordu 4-5 kişiyle birlikte. Özel durum olduğu için.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Şu an nereden mezun oldu? Hangi sınıfa kadar gelebildi özel eğitimde?

Mustafa Çetiner: Liseyi bitirdi, kız meslek lisesi mezunu olarak gözüküyor ama hani normal bizim okuduğumuz şekilde okumuyorlar. Lisede ablam mesela hani onlara aktivite olsun diye aşçılık gösteriyorlardı, biz lise sınavına çalışırken veya toplama çarpma bölme tarzında bir şeyler veriyorlardı. Bu şekildeydi biz lisede dersler görmemize rağmen bu birkaç kişiyle ablam sadece bunları yapıyorlardı okulda.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Oldukça hafifletilmiş en azından hayata kazandıracak bir eğitim çalışmasıyla eğitim gördü özel eğitim gördü ve bu arada da Obsesif kompülsif nevroz hastalığı çıktı. O ne zaman çıktı? Mustafa Çetiner: Yanlış hatırlamıyorsam 2020 civarıydı.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Onun için ilaç kullanmaya başladı ve o da kendisinde şişmanlama ve tansiyon oluşturdu anlaşılan.

Mustafa Çetiner: O ilaçlar değil sadece o ilaçlardan sonra annem içeriye girdikten sonra daha başka psikoloji ilaçları kullanmaya başladı dediğim gibi bu ani sinirlenmeler, kendini kontrol edememeler onunla da alakalı bazen tatsız şeyler yaşayabiliyorduk. “Ben gideceğim, annemi görmek istiyorum.” üzülmeler veya ağlamalar sürekli. Aslında biz biraz tansiyonunu buna bağlıyorduk. Biz sadece onu mutlu edecek şeyler yapmaya çalışıyorduk elimizden geldiğince.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Siz üç kardeşsiniz, iki kardeşin kaldırabildiğini diğer kardeş sanırım pek kaldıramıyordu daha çok etkileniyordu öyle mi?

Mustafa Çetiner: Küçük kız kardeşim de etkileniyordu yük benim üstümden ilerliyordu, benimle babam ilerletiyordu bir şeyleri babam da bu şekilde olunca. Kız kardeşim artık bir şeylerin farkında olduğunu düşünelim ve ben kız kardeşimle birlikte ablama babama baktığımı düşünürsek bizim bir üniversiteye gidemeyeceğiz, bizim geleceğimiz ile alakalı bir planımız yok. Bizim yaşımızdaki insanların bence bunları düşünmesi gerekiyor diye düşünüyorum.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Bir de 17 yaşındaki kardeşinizin yaşadığı psikolojik sıkıntılar nedeniyle bir intihar girişimi olmuş sanırım bir de biraz da o kardeşimizin durumunu anlatır mısınız?

Mustafa Çetiner:Aslında tatsız olaylar yaşandı derken bunu anlatmaya çalıştım. Kız kardeşim Gül Nihal, annem içeri girdi ben 1-2 ay daha İstanbul’da okul okumaya devam ediyordum. Ondan sonra artık “Abi halledemiyorum, abi yetişemiyorum, ablama yetişemiyorum, abi herkesi mutlu edemiyorum.” bu şekilde ilerliyordu ben de çıktım geldim okulu bırakıp. Birlikte halletmeye başladık bir şeyleri tabii o zamana kadar biraz psikolojik bunalımlara girmiş herhalde. Okuldaki o zaman evdeki ihtiyaçları karşılarken okuldaki derslerinden geri kaldı. Ben geldiğimde onları halletmeye çalışırken onları halledemediği için onlara üzülmeye onlarla alakalı böyle sıkıntılara girmeye başladı. Ben bir yere kadar koşturuyordum sonra benim psikolojim yorulduğunda ona bırakmaya çalışıyordum ona bırakınca o tekrar bu şekilde yoruluyordu. Sürekli annemi gidip görüyorduk annemin yanında ayrılırken daha kötü bir psikolojisi oluyordu. Bu şekilde bu şekilde ilerleye ilerleyerek hareketleri değişmeye başladı. Hani tartışmalar anlaşmazlıklar oluyordu bazen aramızda doğal olarak hepimizin yaşı yakın olduğu için. Ondan sonra ilerledi ilerledi kız kardeşim intihar girişiminde bulundu hani biz fark ettik onu. Normalde bize söylemedi onu. Biz çöp kovasında bulduğumuz şeylerle fark ettik. İlaç kutularını bulduk çöp kovasında öyle hastaneye götürdük o da hastanede kaldı 2-3 gün o zaman midesi yıkandu sürekli.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Kaç kez böyle bir teşebbüs etti?

Mustafa Çetiner: Bir kere böyle teşebbüs etti ondan sonra biz bu arada bir sürü sıkıntı yaşıyorduk. Küçük olduğu için bunlar artık aklımda kalıcı değil ama mesela kız kardeşimin evden de çıkıp gittiği oldu problemlerden dolayı. Anlaşamıyorduk mesela ablamı da alıp gittiği oldu. Bu şekilde oluyordu o da hani gitti dediğim arkadaşına gidiyordu. Benim telefonumu açıyordu, babamın telefonunu açıyordu ama sıkılıyordu böyle daralıyordu. Düzeni sağlayan annem olduğu için herkesin düzenini sağlayan annenin yokluğunda kimse şunu yapsam mantıklı olur mu şunu yapmasam mantıklı olmaz mı böyle düşünmüyor yani kimse.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Yani annenin yokluğunda bütün ailenin düzeni bozuldu.

Mustafa Çetiner: Ben de yaşadım psikolojik problemler ama ailemin hastanelerine vakit ayırmaktan kendim gitmedim bile psikoloğa.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Hepiniz psikolojik sorunlar yaşadınız anlaşılan. Gül Nihal sık sık intihar girişimlerinde bulundu, okulu aksadı sanırım okul başarısı da düşmüştür.

Mustafa Çetiner:Evet, bunlar sürekli birbirine bağlı. Annemden sonra birbirine bağlı olarak.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Şimdi son sınıfta mı?

Mustafa Çetiner: Yok lisesini bitirdi bu sene.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: İmtihana girdi bir başarı var mı?

Mustafa Çetiner: Hani bir derecesi yok istediği bölümün puanı geldi ama okula gidemedi o da bu sene.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Kayıt yaptıramadı.

Mustafa Çetiner: Yok kayıt da yaptırmadı.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Nereye arzuluyordu? Puanı nasıldı?

Mustafa Çetiner: İlk başta düşüncesi yani yükseklerde tabi ondan sonra böyle psikolojik sıkıntılarla böyle problemlerle ders çalışamamayla git gide düşürdü git gide düşürdü en son diyordu ki: “Abi 4 senelik fizyoterapi olur, ergoterapi tarzı şeyler olur onlar olsun onlara da gideyim. O olmazsa polisliğe gideyim.” tarzında istekleri vardı en son zamanlar hani artık o da psikolojik olarak çok yoruldu ki normalde tıp istiyordu psikolojik olarak çok yoruldu ki hani artık ben de gideyim kendimi atayım bir yere artık uzaklaşayım buradan diye düşünerek bunları tercih etmeye başladı. Onlara da gitmedi yani gidemedi. Başarı puanını tam net bilmiyorum.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Bir şekilde üniversiteye gitmedi ve seneye bıraktı, maddi nedenlerden dolayı sanırım biraz daha moral ve psikolojik nedenlerden böyle bir durum oluştu.

Mustafa Çetiner:Hani maddisini de halletsek evde ablamla babama ben tek başıma yetememem. Kız kardeşim de yetemez şu an aslında. Biz sadece elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz şu an biz herkesin sağlığından şu an zaten hani herkesin sağlığından çekiniyoruz.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Peki şimdi anneniz cezaevine girdikten sonra tabii siz büyük bir sarsıntı yaşadınız. Babanız başınızda durmaya başladı ve babanız da sanırım biraz sert tabiatlı ve annenin sizleri kucaklayan yaklaşımının biraz daha tersine siz de biraz bu konuda bir sıkıntı yaşadınız herhalde değil mi?

Mustafa Çetiner:Evet.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Bu sefer babayla çocuklar arasında mı sorunlar vardı? Tabii baba da bu stres sıkıntı arasında babanın da psikolojisinin normal kalması mümkün değil, babayla çocuklar arasında mı problemler yaşanmaya başladı?

Mustafa Çetiner:Kısmen o şeyler de oluyordu. Mesela kız kardeşim “Şuraya gitmek istiyorum Baba.” dediğinde o orayı doğru göndermek istemiyorsa “Kızım buraya gitmen doğru değil.” diyordu anlaşmazlıklar bu şekilde ortaya çıkıyordu. Babam da düzen ister. “Burası neden düzenli değil?” tarzında söylediğimde mesela kız kardeşlerimle yapmadığında bu şekilde tartışma çıkıyordu ortaya. Ablamla babam anlaşamıyordu. Babam ablama sıcak yaklaşıyor ama ablama anlatamıyoruz bazı şeyleri. İki gün iyiyse 3. gün tekrar sorun. Zihinsel engelli olduğu için “Babam sana bu şekilde davranıyor. Sen niye bu şekilde yapıyorsun?” hani babamla sürekli yoldan gelirken ablama hediyeler getirirdi veya eve gelirken ablama hediye getirirdi. Babam için aslında ablam çok değerliydi özel durumu olduğu için. Ona rağmen mesela anlaşamıyorlardı.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Şu anda anlaşılan annenizin cezaevine girmesi adeta evin direğinin yıkılması anlamına geldi ve bütün ilişkiler dengeler bozuldu ve olumsuz olaylar üst üste geldi ve siz şu anda bir genç olarak üniversiteye gidemiyorsunuz babanızın başındasınız bir gelecek göremiyorsunuz. Kız kardeşiniz hakeza o da bu sene üniversiteye gidemedi. Zihinsel engelli ablanız ise anne hasretiyle yanıp tutuşuyor. Böyle bir büyük sıkıntı babanız da yaşadığı ağır bir felcin ki Allah korusun ölebilirdi de bir hekim olarak şu anlatımlarınızdan anladığım. Son anda ölümden kurtulduğu yönünde ağır bir felç yaşadıktan sonra yaşadığı fizik tedaviyle ilgili sorunlardan dolayı fizyoterapi alıyor ve düzelmeye çalışıyor. Oldukça sıkıntılı bir durumdasınız. Tekrar oraya dönelim şu andaki durumda size dönelim. Anneni babayı kardeşlerinizi anlattık ama siz nasılsınız Mustafa kardeşim? Bütün bu sıkıntılar arasında yaşadığınız psikoloji nedir?

Mustafa Çetiner: Benim de sıkıntılarım oldu belki benim de yapmamam gereken hareketler oldu ama ben bunu hiçbir zaman aileme yansıtmamaya çalıştım. Kendi problemimden geçtim artık ablamı hastaneye götürmekten veya babamın hani halledemediği veya eve alışveriş yap veya şu faturayı yatır yolda olduğu için böyle söylemesinden veya kız kardeşimin onun hastane işleriyle uğraşmaktan veya bunlardan en basitinden kendime zaman ayıramadım. Ehliyetimi aldıktan sonra annemin görüşüne gidip gelmekten. Hiç düşünmedim ki ben bu sene ben İstanbul’da okumayı bıraktıktan sonra düşünmedim ki ben bu sene şu bölüme gideyim de şu dersi çalışayım ona bile zaman bulamadım. Kendime ayırabildiğim zamanlar kısıtlıydı. Kız kardeşime bir şey olduğunda oraya gitmek zorundaydım veya onu giderken aklım ablamı nereye bırakacağım yakınımız olsun birine bıraksam başına nasıl yapacağız? Kendine nasıl bir zaman ayırdın 2 senedir derseniz sadece kendime mülakatlarda şehir dışına giderek zaman ayırdım veya kız kardeşlerimin yanında başka bir büyüğümüz varsa kız kardeşimin ablamın yanında başka bir büyüğümüz varsa gidebilirsem babama yardım ederek yola giderek zaman ayırabildim, başka hiçbir şekilde kendime zaman ayıramadım. Bahsettiğim gibi yazın başından beri de hastanedeyim bunun içinde üniversiteye gitmeye çalıştım mesela bu sıkıntının içinde üniversiteye gitmeye çalıştım ama en son bu süreçte gidiyorum mesela mülakat kazanıyorum mülakatı tekrar mesela mülakatı kazandıktan sonra düşünüyorum ki ben bu sene babamı bırakıp gitsem kız kardeşim evde ablama nasıl bakacak veya bana maddi olarak ben kendim çalışsam evin maddiyatını kim karşılayacak babam evde olacağı için. Ablamın kişisel ihtiyaçları dışarı olsun çıkıp gezdirmeyi veya bir yere gidip oturmasını veya bir şeyler yapmasını kim halledecek diye düşünüyordum. En son işin içinden çıkamadım dedim ki: “Ben gitmiyorum üniversiteye.” bu şekilde karar verdim. Kendimden geçtim artık milletvekilim 2 senedir kendime hiçbir katkım olmamıştır sadece evdekilerin can sağlığıyla evdekilerin psikolojik rahatsızlıklarına iyi gelebilme ile evin ihtiyaçlarını karşılama ile bu şekilde geçti zamanım veya hastaneye gitmekle veya annemin yanına gitmekle. Gerçekten tamamıyla bu şekilde geçti ve bunu son derece içtenliğimle söylüyorum bunu yaşamayan hiç kimse anlamaz.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Siz sanırım sporla uğraşıyorsunuz, basketbol ile uğraşıyorsunuz liseden beri herhalde uzun bir süredir basketbol sporuyla uğraşıyorsunuz.

Mustafa Çetiner:12- 13 senelik lisansım vardı lisede sona erdi.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Beden eğitimi bölümleri ile ilgili bir bölüme girmek istiyorsunuz sanırım sporcu yönünüz ve kabiliyetiniz çerçevesinde sanırım çok zor da değil hani bu olumsuzluklar olmasa böyle bir bölüme girme şansınız sanırım yüksek.

Mustafa Çetiner: Yetenek sınavıyla alıyorlar.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Siz sanırım başarılı bir sporcusunuz uzun yıllardır basketbolla uğraştığınıza göre sanırım böyle bir normalde yetenek sınavını aşıp üniversiteye girmeniz zor olmayacak.

Mustafa Çetiner: Evet üniversiteden ziyade üniversite aslında yurt dışında okuma gibi bir isteğim vardı basketboldan oraya gitmek gibi bir isteğim vardı oynadığım kulüp de oraya danışmanlık yapıyordu. Okula benim transkriptimi atıyordu, ondan sonra videomu ne yaptığımı lise notlarımı okulumda, durumumu vesaire araştırıp bunları oraya yolluyordu aracı oluyorlardı hani böyle bir isteğim de vardı ama hani maddi durumu da halledebilmeyi manevi olarak 12000 km uzaklığa gittiğimde burada aileme bir şey olduğunda benim gelmem zaten bir gün sürecek Türkiye’ye.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Amerika’da oynayabilecek düzeyde iyi bir sporculuğunuz var anlaşılan.

Mustafa Çetiner: Belki denesem %100 burs vereceklerdi, burs verseler gidemediğim için de bir yandan üzülecektim. Bu sene de mesela Babam birinci pıhtıdan sonra konuşabiliyordu düşünebiliyor haldeyken “Git oğlum mülakatlara git kaçırma.” derken mülakatlara gidip geldiğimde 3. pıhtıdan sonra “Baba ben üniversiteye kaydımı yaptırmaya gideyim mi?” diye her şeyi ayarladıktan sonra belgelerimi. Babam: “Bu sene gitmesen olmaz mı? Bir sene daha bekle.” dedi bana ben de sporcu hayatımı bırakıp İstanbul’dan geldim. 2 senedir üniversite sınavına giriyorum seneye 3. kez gireceğim eğer girersem 3. kez sınava girdikten sonra ben 20 yaşımda olacağım, 20 yaşımda üniversite okumaya başlasam 4 senemi vereceğim ama benim yaşımdaki insanlar 25 yaşında belki bir spor salonu açabiliyorken ben 25 yaşında daha yeni üniversiteyi bitiriyor olabileceğim ve bu da benim annemin haksız yere içeride yattığını düşündüğüm için ben gidip de orada kalacağım. 25 yaşında insanlardan birkaç sene geriden geleceğim. Annem 2 senedir içeride özgürlüğünü kaybederken aslında 2 senedir bizim ailenin hepsi şu an özgürlüğünü kaybediyor iki senedir dışarıda herkes özgürlüğünü kaybediyor. Biz annemle birlikte tutsağız aslında hepimiz.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Siz ne istiyorsunuz iktidardan ilgili bakanlıklardan? Adalet Bakanlığı, Aile Bakanlığı var uğradığınız yargısal bir haksızlık var uğradığınız bu haksızlık sonrasında yaşadığınız bir aile dramı var ve tüm aile fertleriniz olumsuz bir şekilde etkilenmiş sanırım annenizin de psikolojisi iyi değildir cezaevinde. Bütün bu yaşananlardan sonra. O da ilaç kullanıyor mu?

Mustafa Çetiner: Annem bunları bize yansıtmamaya çalışıyor, biz yanına gidip gördüğümüzde anladığımız şeyler var. Annemin tansiyonu yoktu en son tansiyon hastalığı çıktı diye duydum. Kendisi de söylemedi öyle duydum.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: O da böyle sıkıntılar yaşıyor. Siz herhangi bir ilaç kullanıyor musunuz bu sıkıntılar nedeniyle?

Mustafa Çetiner: Yok kullanmıyorum aslında başlamam gerekiyordu biraz öfke problemim vardı işin açığını söyleyeyim. Gitmeye vakit ayıramadım bir yandan gitmeye vakit ayırsam ne kadar sağlıklı olacak diye düşündüm onlara başlamamın. Geçici bir süreç diye düşündüm.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Anladım şöyle idare etmeye çalışıyorsunuz bu intihar girişiminde bulunan 17 yaşındaki kardeşiniz Gül Nihal herhangi bir şu anda anti depresyon ilacı kullanıyor mu?

Mustafa Çetiner: Gül Nihal gntihar girişiminden sonra antidepresan ilaçlar kullanmaya başladı. O zamandan bu zamana da kullanıyor. 3 aydır birlikte olmadığımız için 3 aydır hastanelerdeyiz, 3 aydır ayrıyız 3 aydır hastanelerde olduğumuz için şu an az çok ne yaptıklarına hakim değilim. Sadece telefondan yani bir aklımın yarısı da orada aslında.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Sizin iktidar yetkililerinden beklentiniz nedir? Durumunuzu bir saat içinde az çok anlattınız buyurun ne bekliyorsunuz? Ne istiyorsunuz? Nasıl bir çözüm olmalı?

Mustafa Çetiner: Olayın başından beri belki bir şekilde hallettik belki bir şeyler oldu belki bir şeyler geçti ama şu an işin bittiği noktadayız. Babam da kısmi bir şekilde felç, Annem de içeride, engellide bir ablam var, bir kız kardeşim intihar girişimi var ve tek sağlıklı olarak kalan ailenin bir birey olarak ben varım ve bu şekilde gelip de ben size sesimi duyurmaya çalışıyorum. Onlardan isteğim; benimle kız kardeşim veya babam bir annemin tutuklanmasıyla hak ettiğimiz yaşamamız gereken şey bu değildi diye düşünüyorum veya bizim üniversiteden uzak kalmamızı gerektiren bir şey yoktu diye düşünüyorum. Tek isteğim ve düşüncem bize annemi verseler şu an belki her şeyi yoluna koyabiliriz. Nasıl yoluna koyacaksınız bir kişiyle bu kadar şeyler düzelecek diye düşünen varsa Annem gittikten sonra bu kadar her şey koptuğu için annem gelse Annem 4. Üniversitesini okuyor.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Annenizin cezası onandı değil mi?

Mustafa Çetiner: Evet onandı annemin cezası. 4. üniversitesini bitiriyor şu an annem. Annemin babamla ablamı idare etmesi bile kız kardeşimin belki bir sene içinde kendi başına ders çalışması veya bir öğretmen desteğiyle ders çalışarak üniversiteye gitmesi, benim de tekrar spor hayatıma gidip yönelmem belki bizim hayatımızı kurtulur maddi tarafından da geçtiğimde varsayarsak belki kız kardeşimle benim hayatım eskisi gibi düzene biner diye düşünüyorum. Onlardan isteğim annemi tahliye etmeleri sadece. Şartlı tahliye olur, başka şekilde tahliye olur ama şu an o kadar zor durumdayız ki nasıl olursa olsun ama annem sadece tahliye olsun. Suçsuz yere bir insanın yatması.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Tahliyeden başka bir çare yok, bu aileyi kurtaracak adım annenin tekrar geri dönmesi. Bugün de programımızı burada nihayete erdiriyoruz haftaya salı günü saat 21.00’da yine sizlerle birlikte olacağız hoşça kalın.

Yorumlar