24 Ağustos 2022

Ocak Medya – Emrullah Bayrak

HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu

YouTube’daki Babala TV yayınına katıldı. 

Oğuzhan Uğur’un konuğu oldu ve sorulara cevap verdi.

Bir başka ifadeyle linç kültürünün kurbanı oldu.

Bir şeyler öğrenmek, soruların cevabını bulmak niyetiyle değil bilevlenerek gelmiş seyirci.

Kendilerince haddini bildirmek için.

Bu neyin öfkesi, bu neyin nefretiydi acaba?

Anlamak, empati kurmak yok.

Memlekette olup biten tüm kötülüklerin sorumlusu Ömer Faruk Gergerlioğlu’ymuş gibi davrandılar.

Bu süper kahramanlarımız, acaba aynı cesareti Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katıldığı bir programda da gösterebilirler mi? 

Cevabı aslında hepimiz biliyoruz.

Cesaret gücün yettiğinedir.

Sorduğu sorularıyla sosyal medyada bir anda şöhretin basamaklarını onar onar çıkanlar dahi oldu.

Yetmedi Gergerlioğlu’nu dişine göre bulmayıp başka bir ismin karşısına çıkarılmasını istedi:

“HDP’li Gergerlioğlu yapı olarak biraz sakin bir kişilikti, çok da dişime göre değildi. Şahsen ben karşımda Pervin Buldan’ı görmek isterdim, Kana kan dişe diş savaşları daha çok seviyorum ben”

Sanki eski Yunan ve Roma döneminde gladyatörlerin dövüştüğü, tiyatro ve başka eğlencelerin izleyiciler tarafından seyredildiği arenalardaydık.

2023 yılı Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılı olacak.

Ama bizim bitmeyen çatışmacı ve linç kültürümüz devam ediyor.

Gücü yeten yetene.

Tam anlamıyla bir bataklık.

İşte bu bataklığa düşmeyen hatta bu bataklığın kurutulması için mücadele veren çok az sayıda insanlardan birisi Ömer Faruk Gergerlioğlu. 

O programda Sayın Gergerlioğlu’na yapılmak istenen ise tam 100 yıldır kurutamadığımız bataklığın içerisine çekip onu da oracıkta boğuvermek. 

Allah’tan sakin güç buna müsaade etmedi.

Katılımcıları oradan çekip çıkarmaya çalıştı fakat başarılı olduğunu söyleyemeyiz.

Batı hücreyi bölerken bizler oturup insanları ırklarına, renklerine, dillerine, cinslerine, kavimlerine, kılık ve kıyafetlerine göre böldük.

Onlar bilimsel devrim yaparken bizler ‘kim daha vatansever’, ‘kim daha hain’, ‘kim daha satılık’, ‘kim daha vatan düşmanı’ türünde cins cins devrimlere imza attık.

Deve kuşu gibi başını kuma gömerek bir şeyin varlığını kabul etmemek, onun yok olduğu anlamına gelmiyor.

Aksine zaman ilerledikçe sorun daha da büyüyor ve çözümsüzlüğe bürünüyor.

Ülkenin yıllardır parçalı bulutlu bir iklimde yaşamasının altında yatan temel neden de işte budur.

Nazım Hikmet hani diyor ya;

Güzel günler göreceğiz çocuklar

Motorları maviliklere süreceğiz

Çocuklar inanın, inanın çocuklar

Güzel günler göreceğiz, güneşli günler

Bugünden biz de rahmetli Nazım Hikmet’e seslenelim:

Bizim çocuklarımızı çalmışlar

Düşüncelerini kirletmişler

Zihinlerini karartmışlar

Bölmüş parçalamışlar

Biz nasıl güzel günler göreceğiz, 

Güneşli günler göreceğiz?

Yorumlar