12 Mart 2022

Ömer Faruk Gergerlioğlu: SES Kocaeli Gazetesi’ndeyiz. SES Kocaeli Gazetesi sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Güngör Arslan bundan 22 gün önce menfur bir cinayete kurban gitti. Gerçekten çok sarsıcı bir cinayetti, Kocaeli’nin en önemli gazetecilerinden, en eski gazetecilerinden birisiydi ve cesur haberleri ile ve iktidarı sert bir şekilde eleştiren haberleri ile dikkat çekiyordu Güngör Arslan. Dikkatli bir şekilde kendisini takip ediyor, haberlerini Meclis’te de gündem ediyorduk. Tam bu sırada maalesef 22 gün önce aramızdan ayrıldı ve hala cinayetin etrafındaki sis perdesi dağılmadı. Biz bu konuyu Meclis’te Genel Kurul’da, basın toplantılarımızda gündeme getirdik ve takip ediyoruz. Bugün İzmit’te SES Kocaeli Gazetesi’ndeyiz ve konuyu bir de 22 gündür hem acıları ile hem de büyük bir hassasiyetle takip eden aile fertleri ile beraberiz. Maalesef ki şu gördüğünüz alan cinayetin işlendiği alandı. Biz daha öncesinde de burada rahmetli Güngör Arslan ile birçok kez geldik, çayını içtik, kendisinin masasıydı şu anda kızı Nazlıcan Arslan oturuyor masada ve kendisi ile birçok kez gündem üzerine konuştuk. O gün burada bir cinayet işlendi, ben Suna Arslan’a da soracağım. Konu nasıl gelişiyor? Ne oluyor? Ne bitiyor? Soruşturmanın serencamı hakkında kendisine sorular soracağım ama ilk önce kızı Nazlıcan Arslan’a o gün ne oldu? Burada bu cinayet nasıl işlendi? Kısaca anlatmasını isteyeceğim.

Nazlıcan Arslan: Bu oturduğu masada bize haber yaptırmak isteyen herkese bu kapı sonsuza kadar açık. 19 Şubat Cumartesi günü elinde bir muhabir dosyasıyla gelen 21 yaşındaki genç: “Ben bir haber yaptırmak istiyorum.” Diyor akabinde arkadaşlarımız eşlik ediyorlar, burada sizin oturduğunuz yerde babamın karşısında oturuyorlar. Daha henüz nedir? Ne değildir? “Ben şuyum.” Diye kendini taktim etmeden buradan ateş etmeye başlıyor. Daha sonrasında burada ettiği ateşin ardından kendisi uzaklaşmak isterken babam buradan yerinden kalkıyor.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Nasıl ateş ediyor?

Nazlıcan Arslan:Ayağından. Buradan arkadaki duvar izleri de var.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:İzleri de alalım.

Nazlıcan Arslan:Tam arkada köşede.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Kurşun bu bölgeye saplanıyor. Bir de duvarda kurşun izi var. Anlaşılan ilk önce ayağa bir ateş edip oradaki yerleri vuruyor ve daha sonra babanız ayağa kalkınca bir ateş daha var. Güngör Arslan’ın arkasındaki duvara geliyor.

Nazlıcan Arslan:Daha sonra yerinden kalkıyorlar boş olan alanda bir boğuşma yaşanıyor, boğuşmanın akabinde de çocuk diye hitap ediyorum 21 yaşında, kaçarken yine bir şarjör boşaltmak suretiyle ateş etmeye devam ediyor, dışarı çıktığında da halen içeri doğru silah doğrultarak ateş etmeye devam ediyor. Dışarı çıktığında da halen ateş ettiğini gören tanıklar var. Daha sonrasında babam orta alanımıza geliyor, arkada iki çalışan personelimiz var, onların durumları hakkında bilgi almak için “Arkadaşlar” diye yüksek sesle bağırıyor daha sonra onların çıktığını görünce babam kendini dışarıya atıyor. Daha sonra da dışarıda duruyor o sırada Güngör Arslan yığıldı bayıldı diyenler var, Güngör Arslan ambulans gelene kadar, ambulansa bindirildiği sürece bilinci tamamen açık, kendisine su teklif ediliyor. Su içiyor, ambulansa biniyor, o sırada birtakım arkadaşlarını görüyor ve “Yanıma gelin.” Diyor. Bilinci tamamen açık, daha sonrasında bize aktarılan; henüz otopsi raporunu alamadık. Ambulanstan hastaneye götürülene kadar, Kocaeli Devlet Hastanesi’ne kadar bir kere kalbi duruyor, daha sonra hastaneye geldiğinde kendine geliyor, daha sonrasında tekrar kalbi duruyor, 70 dakikalık kalp masajının akabinde vefat ediyor.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Ben hastaneyi aradığımda hala yaşıyor, kalp çalıştırılmaya çalışılıyor denildi, ikinci kez aradığımda maalesef kaybettik.

Nazlıcan Arslan:5 dakikalık bir sürede oldu hepsi.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Allah rahmet eylesin. Güngör Arslan birçok önemli haber yapıyordu ve şu anda soruşturma devam ediyor. Dosyada gizlilik kararı var. Ne diyorsunuz? İlk önce size soralım. Hukuki boyutunu bir stajyer avukat olarak anlatın. 22 günde ne oldu? Ne bitti? Neler karşılanmadı?

Nazlıcan Arslan:22 günde Kocaeli Barosu’ndan beklediğim; Kocaeli hem küçük hem büyük bir kent. Küçük bir kent çünkü herkesin herkes ile tanışıklığı var, büyük bir kent kimse kimsenin umurunda değil. 22 gün boyunca süren bir sessizlik, suskunluk kimsenin umurunda değil. Herkes hayatına devam ediyor. Elbette biz de devam ediyoruz. Oturuyoruz, tartışıyoruz ama beklentim gerçekten bir gazetecinin öldürülmesinden sonra insanların ben istemeden, benim yanımda olması ya da “Ben buradayım.” Deyip, “Ben yanındayım.” Demesini beklerdim benim ya da annemin ama bunlarla karşılaşamadık. 1 hafta boyunca ben bir dosyada; her yerde söylüyorum vekil tayin edemedim. Güvendiğim dağlara karlar yağdı derler ya gerçekten güvendiğim dağlara karlar yağdı. 1 hafta boyunca ciddi bir arayışa girdim keza kendi baromu umursamayarak, İstanbul, Ankara Barosu’na kadar ulaşmaya çalıştım. Birkaç isimle konuştuk. Daha sonra Baro Başkanı’mızı aradım, ilk defa ağladığım insan o dur. Kendisine artık “Bahar hanım ben yapamıyorum, ben kimseyi bulamıyorum.” Dediğimde, kendisi bir avukatı bana 24 saat geçmeden buldu, kendisi ile görüştük, 1 haftalık süre akabinde vekil tayin ettik dosyaya. Bizim yapamadığımız, kendisinin vekil olarak yapabileceği işlemleri yapmak istedi. Mesela savcı ile görüşmek. Biz de savcı ile görüşebiliyoruz ama tutuklanan 10 kişinin ifadesine erişmek olsun, bu konu hakkında biraz daha resmi makamlardan bilgi almak olsun, biz bu konularda vekil istedik. Bunları biz nihayet vekil tayin ettik, erişebiliriz, biraz daha bilgi sahibi oluruz derken biz şu an dışarıdaki yabancıdan farksızız. Vekilimize de ne ifadeler veriliyor ne de başka bir şey veriliyor. Bir kanun maddesi var, dosyada gizlilik kısıtlama varsa verilmez doğru ama o maddenin alt maddesi var ve bu alt maddesi diyor ki: “Şüphelinin ifadeleri bu kapsamda değildir.” Alenen açık bir hüküm varken bu hükmü çiğnemektir ve sorduğumda bir sebep, gerekçe belirtildiğinde sadece düşünmüyoruz, neyden dolayı düşünülmediği hiçbir şekilde söylenmiyor, niye verilmediği hiçbir şekilde sebep yok! Bu soruşturma açısından, soruşturmanın biraz daha açık olması açısından en azından bize. Biz zaten diğer gazetelerden tamamen bağımsız olarak en hassas dönemimizdeyiz, yazarken, çizerken teyit almadan yazmamız mümkün değil. Biz bunları söylerken sadece bizde kalması için, biz ailesiyiz, yeri geldiğinde benim annemle kendi aramdan bile çıkmaz, söylemeyiz ama işte o kadar suiistimal edilmiş ki bizler dahi ulaşamıyoruz maalesef.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Önemli bir belirsizlik oluşturuyor. Korkunç ve menfur bir cinayet işlendi, Güngör Arlsan’ın eşi Suna Arslan’da gazetesinde ve eşinin cinayetini hassasiyetle takip ediyor ve bir an evvel aydınlatılması gerektiğini söylüyor. Bir taraftan yaşadığı büyük insani acı, hem anne hem kızın bir taraftan da olayın aydınlatılması ile ilgili önemli tedirginlikleri yaşıyorsunuz. Olayın üstünün kapatılması ile ilgili önemli tedirginlikler yaşıyorsunuz. Ne diyorsunuz Suna Hanım?

Suna Arslan: 22 günlük sürede; zaten acımızı yaşayamıyoruz çünkü nedenini niçinini bilmediğimiz, kimlere kadar ulaşacağını bilmediğimiz bir cinayet var. Bir insan güpegündüz, şehrin ortasında, ofisinde, masasında, bilgisayarında yazısını yazarken şehit ediliyor, bize göre şehittir, görev şehidi ve buna kendisi cevap veremeyeceği içinde bu süre içinde suskunluk var. Elbetteki bu suskunluk beni çok rahatsız ediyor, rahatsız etmesinin sebebi de; yürekten adalete inanarak gerçeklerin ortaya çıkmasını istiyorum ama bir taraftan da bu kadar sürede, belirli bir isimler ile sadece kapatılıp, belki de daha yukarılara çıkmasın diye farklı bir senaryo veya farklı bir yorumlarla gündeme taşımaları beni rahatsız ediyor çünkü 22 günlük bir sürede eğer basit nedenlere bağlanarak bir cinayet gerçekleştirilmişse bu çok kolay çıkabilirdi ama şu anda İzmit’teki belli kesimle iş yapan bir insanla ortada bırakılması bende şüpheler uyandırıyor. Ben bunu hep ifade ediyorum. Olayla bağlantısı olsun veya olmasın etrafına toplayan, MHP’li bir avukatın isminin çıkması ve bu avukatın etrafındaki karanlık şeyler oluşması nedenler niçinler arasında ister istemez beni tedirgin ediyor, tedirginliğim gerçekler çıksın istiyorum.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Ortada bir tetikçinin varlığı apaçık belli. O bir tetikçi arkasında bir MHP’li avukatın adı geçiyor ve tutuklu ama siz arkasında çok daha bir gerçek olduğunu düşünüyorsunuz ve bunun karartıldığını düşünüyorsunuz.

Suna Arslan:Evet karartılmaktan öte bu kadar süre içinde şunu düşünüyorum işin gerçeği; bu şu anda içeride bulunan avukat bürokrasinin her bölümüyle iş yapan bir insan. Şu anda İzmit’teki yetkililer ile iş yapan bir insan ve bu avukatın bu kadar imkanlar dahilinde böyle bir yaralama, öldürme, cinayet ile ne işi olabilir! Demek ki bunun arkasında da bunu öne süren birileri var ve ben bu öne süren birilerinin açığa çıkmasını istiyorum. İnsanlar farklı farklı! İzmit’te belirli bir kesim belirli insanları sevmeyebilir, hedef şaşırtmak için, farklı yere döndürebilir ama bunlar beni çok fazla ilgilendirmiyor. Benim için şu anda içeride bulunan avukatın arkasındaki insanlar önemli! İşte şu ana kadar olan suskunlukta da ben şunu düşünüyorum; iki şey var! Gerçekten emniyetimiz hassasiyetle çalışacak, gerçekleri bulacak ya da belki de bazı karartılmasını istenen durumlarda içerideki avukatı bir şekilde dışarı çıkartıp sanki bunun üstüne gidilmemesini engellemek isteyecekler ve benim eşimin şehit edilmesini basit nedenlere bağlayıp kamuoyuna öyle arz edecekler! Korkum derken; dileğim sadece ve sadece içerideki şu anda kilit durumunda olan avukatın çözülmesi ama eğer sadece o kilit orada kalırsa ve bunun arkasındakiler bu kilitin açılmasına müsaade etmezse işte o zaman ben adalete inanmayacağım!

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Burada aslında bir başka cinayet aklımıza geliyor. Hrant Dink de bir gazeteciydi, gazetesinde öldürüldü ve hakikaten en başta yine bir tetikçi vardı. Tetikçinin arkasındakilerin bulduk diyerek bir mahkeme sonucu açıkladılar, aile ve yakınları tatminkar değildi ve hakikaten cinayetin 15. Yılında ilk açıklanan mahkeme sonuçlarının gerçek olmadığı olayın çok daha şumüllü olduğu ortaya çıkmış oldu ve halen karartılan bir cinayet. Güngör Arslan cinayeti de maalesef böyle bir görüntü arz ediyor şu andaki itibari ile. Etkin, adil bir soruşturma yürütülmezse karartılabilecek bir cinayet diye düşünüyoruz! Peki bu noktada mülkiye amirler sizi aradı mı? Sordu mu? Ne oluyor? Ne bitiyor? Size bilgi veriyorlar mı? Dosyanın gizlilik durumu var deniliyor. Avukatınız ifadelere ulaşabiliyor mu?

Suna Arslan:Bizim cenazemizin olduğu gün; Sn. Valimiz, Belediye Başkanları geldiler ve biz bu cinayetin arkasındayız dediler. Bu verilen bir sözdür! Akabindeki günlerde bize şu anda herhangi bir şekilde bilgi veren kimse yok! Sağ olsunlar, teşekkür ediyorum kendilerine, belirli partilerimiz, vekilleri ile, kendileri ile bizi yalnız bırakmadılar. Ziyaretimize geldiler, taziyelerini bildirdiler. Bizim için sadece yeterli mi diye sorarsanız; biz gerçekleri istiyoruz! Gerçeklerden bir şekilde kurtulmak isteyen insanların Güngör Arslan’ı kaybettiğimizden beri onu değersizleştirerek ölümüne hedefler koymalarını istemiyoruz.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Birtakım aslı astarı olmayan söylentiler de haberleştirildi bu arada değil mi?

Suna Arslan:Evet. Şimdi söylenen şeylerin gerçekliği, gerçekten olsaydı ki zaten ifadeler çürütüldü. Zaten bu iş çok basit bir şekilde çözülür, 22 gün olmazdı bugün ama belki de olayı şöyle saptırmak istediler; “Basit bir şeye bağlayalım. İnsanların artık ülkemizde bir gündem var, ilaç sorunumuz var, yiyecek stoklarımız var, Ukrayna ile Rusya savaşı var, 3. Dünya savaşı bile ortaya çıkacak söylemleri var; insanların kendilerinin, ekmeğini düşünecekleri bir ortamda belki de bu olayın insanları önemsememesine, herkesin bir şekilde hayatına devam etmesini isteyecek düşünce ile belki de basit bir şeyle kapatmaya çalıştılar ama demek ki kapatılmaması gereken bir şeymiş ki 22 güne kadar uzadı! İnsanların burada bilgi kirliliği ile birbirlerine hedef alarak suçlamaları veya Güngör Arslan’a düşman olan bürokratların veya belli bir kesimin hedefler şaşırtarak kendisinden şüpheyi uzak tutması değil, gerçek neyse onun ortaya çıkması ve süre uzadıkça da biz de belirli bir kesimden hatta İzmit halkının bir kısmı da farklı farklı düşünceler düşünüyor ama şöyle bir şey var; korku o kadar sarmış ki insanı bazen insanlar gerçek duygularını korkularının arkasına saklıyorlar, bir zarar gelir veya giden gitti artık “Bunun arkasından ben de bildiğim gerçekleri söylesem ne olur hedef ben mi olurum?” düşüncesiyle buna gerçekten inanmayan insanlar bile susmak zorunda kalıyor!  İşte insanın en çok canını acıtan da bu oluyor! Ben şunu da biliyorum; eğer bugün Güngör Arslan sağ olsaydı bırakın bir meslektaşına herhangi bir insana bu yapılmış olsaydı düşman diye düşünse bile onun peşinden koşardı ve ben bu kentin gerçek sesinin kaybolduğuna inanıyorum. Dediğim gibi Güngör Arslan’ın siyaseti yoktu, onun her siyasetten, her kesimden dostu da vardı, düşmanı da vardı. O hiçbir haberinde, hiçbir haberde ayrımcılık yapmazdı. Ne varsa onu yazardı ama şimdi bu suskunluk Güngör Arslan’a bu kent vefa borcunu ödemeli ve ben yine de belki birazcık ego diyeceksiniz, belki mütevazilikten uzak bir şey diyeceksiniz ama şu anda bu kentin sesi kesildi ve bunu her kesimdeki insan telefonla veya buraya gelerek ifade ediyor. Bu kentin sesi kesildi, bizim derdimiz belki Güngör Arslan gibi olmalarını istemiyoruz ama en nihayetinde haklı olan bir şeylerin ortaya çıkarılmasında bütün derdimiz bu! Basitlere bağlanarak masa başında şehit edilen bir gazetecinin üstünün kapatılmasını istemiyoruz ve bütün yetkililerden de ucu nereye değerse değsin, kimler varsa bu cinayetin arkasında ortaya çıkarılmasını istiyoruz. Adalet istiyoruz, inanmak istiyoruz gerçek adaletin işlemesini istiyoruz.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Biz de Hakların Demokratik Partisi Kocaeli Milletvekili olarak size söz veriyoruz. Cenaze günü de söz vermiştik, konuyu hassasiyetle takip ediyoruz, edeceğiz. Gerçekten tam net bir şekilde aydınlatılması gereken bir olay, bir cinayet, menfur bir cinayet. Bir gazeteci haberlerinden dolayı katledildi, bu gerçek. Elimizden geleni yapacağız, size söz veriyoruz. Bu noktada hassasiyetle takip edeceğiz. Avukatınız ile de görüşeceğiz, şu anda gelişen bir soruşturma var ama bu soruşturma süreci içinde de avukatın ve sizin aydınlatılmanız gerekiyor. Böyle bir tedirgin olduğunuz husus, karartma çabası gibi bir hususta olduğunu da gözlemliyoruz. Gereken her şeyi ben yapacağım inşallah arkadaşlarımla beraber ve onun hatırasını biz kesinlikle Güngör Arslan hayatta olsa yapacağı şeyleri sizlerle birlikte yapmaya çalışacağız.

Suna Arslan:Çok teşekkür ediyorum.    

Güngör Arslan ailesinin avukatı Sn. Cahit Çiftçi ile beraberiz. Av. Cahit Çiftçi davayı üstlendi, vekaleti aldı ve harekete geçti ancak ifadelerine ulaşmakta zorlanıyor, kendisine savcılık tarafından dosya içeriği verilmiyor, gizlilik kararı olduğu söyleniyor ve benzeri birtakım engellemeler ile karşılaşıyor. Önemli bir cinayet, Kocaeli’ni sarsan bir cinayet ve bu konu bir an evvel aydınlatılması gerekiyor, bir gazeteci olması hasebiyle son derece önemli ve davanın avukatı tecrübeli avukat Sn. Av. Cahit Çiftçi’ye soruyoruz. Davanın seyrini ne görüyorsunuz Sn. Çiftçi?

+:Sn. vekilim bu cinayet Kocaeli’ni sarsan bir cinayet olduğu malumlarınız. Aile bu konuda bize ulaştı, gerekli görüşmeleri yaptık, karşılıklı güven ilişkisi çerçevesinde ilişkiyi kurduk ve vekaleti aldık. Dosyaya bizim de hakim olabilmemiz için dosyayı oluşturan ilgili savcıya gittiğim zaman öncelikle tereddüt etti. “Siz rahmetlinin akrabası mısınız?” öyle olunca sanki avukatlar giremez havası oluştu diye düşünürken. “Yok ben aile ile anlaştım, fotokopi istiyorum.” Biraz düşündü “Yarın gel al, fotokopileri vereceğim.” Dedi. Tamam dedim. Bir gün sonra Salı gününe denk geliyor tekrar gittiğim zaman “Vazgeçtim vermeyeceğim.” Dedi. Bana da düşündükten sonra dosyayı okuyabileceğimi söyledi. İfadeleri sınırlı olmak üzere! O arada ifade de vereceği için hem kızı Nazlıcan hanım ve eşi Suna Hanım fazla diyaloğa girmedi, benim dosyayı okumam merakımı gidermek amacıyla değil, sonuçta ben hukuki hizmet sunuyorum. Çarşamba gittim, “Savcım benim yasal olan hakkım dosya da gizlilik kararı da varsa ki var diyorsunuz, olabilir. Ben ifade tutanakları, varsa bilirkişi raporları varsa yine şüphelilerin hazır bulunduğu tutanakları istiyorum.” Biraz düşündü, “Vermeyeceğim.” Dedi. “Yasal hakkım, vermek zorundasınız yasal olarak hüküm.” “Ben vermeyeceğim.” Dedi. O zaman ret kararını verin, o ret kararı talebim olunca “Ben Başsavcı’ya sormam lazım.” Aynen kullandığı cümle bu, zaten “Başsavcıya sormam lazım.” dediği zaman işin içinde farklı bir hareket olduğunu, normal seyrinden farklı yürütülme itibarını uyandıran bir dosya olduğu kanaati oluştu bende de. Onun üzerine yaklaşık 10 dakika dışarıda bekledim. Sonra katibini çağırdı, bana ret kararını verdi. Biz bu ret kararına karşı Kocaeli Sulh Ceza Mahkemesi’ne itirazımızı yaptık, o itirazımız reddedildi, o itirazımıza tekrar itiraz ettik. Biliyorsunuz Sulh Ceza Mahkemeleri kapalı devre çalıştığı için fark etmiyor! Sadece zaman kaybından başka bir şey değil, o da reddetti kapattı. Ben dilekçelerimde özellikle şunu yazdım çünkü bana resmi olarak tebliğ edilen kısıtlama olmadığı için dosyanın örneğini kısıtlamalar varsa; kısıtlamadan muaf belgelerin verilmesini istedim, bunu anlamak istemediler çünkü CMK’da 153/2 ‘de açıkça kısıtlama getireceği yazıyor ama 153/3’de de kısıtlamadan muaf belgeler var! Bunlar herhalde anlamadılar veya anlamak istemediler ben de net olarak bir başvuru daha yaptım fakat şu ana kadar bir cevapta verilmedi, bekletiliyor, ilk müracaatıma aynı gün karar veren mahkemeden şu anda yaklaşık bugünü saymazsak 3 gün geçti, bir cevap yok! Dosyaya bakacak, çetrefilli bir durum değil yasa maddesi uygunsa verecek uygun değilse vermeyecek. Bu bize nasıl bir sonuca ulaştırıyor? Burada tabi ki savcılık soruşturmanın safahati açısından gizlilik, kısıtlama kararı alabilir, yasal hakkıdır ama onların yasal hakkı olduğu kadar bizim de yasal hakkımız var çünkü dosyaya katkı sunup etkin bir soruşturma yapılmasını sağlamamız lazım. Zarar gören, canı yanan iki insan var onların haklarını en iyi şekilde savunabilmem için katkı sunmam lazım. Katkı sunabilmem için de kısıtlamaların muaf belgeleri ile uğraşıp bir değerlendirme yaparak beyanlarda bulunacağım soruşturmayı genişletin diyebilirim. Şu belgeler toplansın, şu kişilerin ifadesi alınsın diyebilirim. Bizim böyle bir katkı sunacağımız, bunların kendilerine göre dosyada nötr gördükleri kısımları nasıl tolere edeceği kısmında problem yaratacak.

<:Maktul ailesinin avukatı olarak önünüzün kesildiğini düşünüyorsunuz.

+:Kesinlikle, belki soruşturmayı düzgün yürütüyorlardır, yapılacaklar yapılmıştır onu da bilemeyiz ama bu şekilde yasal olan hakkımız kullandırılmayınca doğal olarak insan şüphe duyar demek ki burada bir şeyler dönüyor havası doğar. Bu gayet normaldir. Anayasa’nın 36. Maddesinde etkin soruşturmaya katılabilmem, adil yargılanma ilkesinin iyice uygulanabilmesi için benim de katkı sunmam lazım, Anayasa bu hakkı veriyor, yasa bana bu hakkı veriyor CMK’da yarın öbür gün farklı bir mecraya taşınırsa AİHM’de de bu hakkım var. Var olan hakkımı kullandırın, dosyada şüphe kalmasın, sizin çizdiğiniz sınırlar çerçevesinde alenidir. Bununla ilgili olarak benim alıp dosyayı sulandırmaktır, başka bir şeye taşımak gibi bir derdim yok ama böyle bir dert var sanki soruşturma makamlarında önümüzü kesiyorlar.

<:Burada çok ciddi bir durum var. Bir gazeteci cinayeti, İzmit’te ilk defa bir gazeteci öldürülüyor. Hrant Dink cinayetinin seyri de böyle olmuştu 15 yıldır aydınlatılamayan bir cinayet var. Güngör Arslan cinayetinde de bir tetikçi ve arkasındakiler var ve delillerin karartılması şüphesi var diyorsunuz.

+:Burada biz şu ana kadar tutuklanan 10 kişi. 10 kişinin içinde bir tane avukat var! Avukat bize göre orta nokta, bir set! Bu setin öncesi var, tetikçi dediğimiz, yardım eden bunları bilmiyoruz. Bu işin kriminal ayağı. Önemli olan avukat arkadaşımız sonuçta bizim meslektaşımız bu iradesi kamuoyundan bildiğimiz kadarıyla tek başına mı oluşmuş bunun yanında iradesine katkı sunan başka siyasiler var mı başka kişiler var mı? Dosya önümüze geldi biz de okuduğumuzdan bir sonuç çıkarmaya çalışacağız.

<:Yargısız infaz yapmıyoruz ama konuşmak gerekir. Cumhur İttifakı AK Parti ve MHP İttifakıdır ve burada suçlanan MHP’li geçmişi olan bir avukat şu anda tutuklu, toplam 10 kişi tutuklu ve Güngör Arslan’da iktidarı sıkı bir şekilde eleştiren muhalif bir gazeteci. Şu anda suçlanan, tutuklananlar da iktidar cephesinden MHP cephesinden bir avukat ve önemli bir avukat ve arkasında da Güngör Arslan’ın haberleri ile şüphelerin oluştuğu, Av. Ersin Kurt’un tramvay giydirmesi vb. ihalelerin yeniden aldığı ve bunun biraz şaibeli olduğu yönünde haberler yapan bir gazeteci Güngör Arslan ve öldürülmüş. Önemli isimlerin avukatlığını yapıyor ve buralarda bir kesişim kümesi oluşuyor. İster istemez bunları konuşmak gerekiyor. Tabi ki biz yargı sonuçlanmamış, soruşturma yürüyor ama bu konuda da ne diyorsunuz Cahit Bey? Bu önümüzün kesilmesinin bunlarla alakası ne düzeydedir?

+:Bizi burada ciddi şüpheye götürüyor. Sayın Savcılık makamı gelin yasal hakkımızı kullandırın, sizin çizdiğiniz sınırlar çerçevesinde katkı sunalım, herkesi tatmin edecek bir sonuca ulaşalım, sonuçta burada canı yanan bir aile var. Bir eş, bir kız bir de özürlü bir insan var. Babaya muhtaç bir özürlü çocuk var. Herkesi tatmin etsin, tatmin ederse olaydan herkes mutlu olur. Burada Ersin arkadaşımız belki masumdur, belki diğerleri masumdur bilemeyiz ama biz diyoruz ki araştırılsın, iyi araştırılsın! Belki de iyi araştırılıyor ama önümüze set çekerseniz, var olan haklar kullandırılmazsa biz dosyadan şüphe ederiz etmekte bizim en doğal hakkımızdır.

<:Önemli bir yaklaşım sergiliyorsunuz, bir şüphe varsa araştırılmalı, bu şüpheler varken önümüzü kesip set koyuyorsanız benim şüphem artar diyorsunuz ve adil bir yargılama istiyorsunuz.

+:Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Hukukun ilkeleri de belli, silahların eşitliği, şüpheliler kendilerini ne kadar savunuyorlarsa canı yanan ailelerin hakları da o kadar savunulacak onun için de beni tuttular. Etkin soruşturma olacak, katkı sunacağız belki, sizin bilmediğiniz bir konu var, sonuçta savcıların alanı dar, bakışları farklı olabilir. Benim bakışım farklıdır, geleceğiz bunları harmanlayıp nihai kararı verecek olan savcılıktır, kime dava açacak hangi maddelerle açacağı onların bileceği iş. Biz zaten onların yetkisine müdahale etme gibi bir haddimiz de yok sınırımızı da biliyoruz ama maalesef bizim var olan hakkımızı kullandırmıyorlarsa bu dosyada kusura bakmasınlar ciddi şüpheden bakılması da lazımdır.

<:Av. Cahit Çiftçi önemli bir şey söylüyor, ben de bunu Meclis’te gündem ettim. İfadelere ulaşamaması son derece kaygı verici, bize başka karartılan cinayetleri hatırlatıyor ister istemez. Son derece önemli bir cinayet, siyasi arka planı olabilecek gayet sıradan bir cinayet değil ve bu konuda 22 gün geçmiş cinayetten sonra halen maalesef ki dosya içeriğine ulaşamamış durumda maktul ailesinin avukatı. Kaygı verici bunlar, biz bir an evvel bunun aydınlatılması gerektiğini söylüyoruz.

+:Biz bu taleplerde bulunurken dosya talebinde reddediyorlar, hiçbir şey yazmıyorlar. Reddettik! Bunu niye reddettin? Yaz belki ben hata yapıyorum. Belki eksik bilgiye sahibim. Gerekçesiz ret. Savcılıkta, Sulh Ceza’dan iki hakim de gereksizce ret! 153/2 diyorlar, kısıtlama olduğu konusunda olabilir, 153/3 var, kısıtlamadan muaf belgeler var! Hiç minimum dokunmuyorlar bile o fıkraya çünkü gerçekten yasa bana istisnasız bir şekilde bu hakkı veriyor ve yasanın amir hükmü deniyor ki: “Senin burada taktir hakkın var kullanabilirsin.” taktir hakkını da vermemiş yasa koyucu. Olayı kapatıyorlar. Sen aleni bir şekilde yasayı ihlal edersen, bizim de şüphelerimiz gayet doğaldır. Bu konuda inşallah herkes aklı selim hareket eder diye düşünüyorum.

Yorumlar