12 Nisan 2022

ÖFG TV’den herkese merhaba, her hafta Salı günü saat 21.00’de haftanın önemli insan hakları konuları ve konukları ile birlikte sunduğumuz programımız ile başlıyoruz. Bu hafta Şırnak’tayız. Şırnak’ta önemli olaylar yaşanıyor. O yüzden ilk önce Şırnak Cizre ilçesine bağlanacağız. Önceki gün Cizre HDP İlçe Teşkilatımıza yönelik bir baskın yapıldı. Birçok yöneticimizin evlerine yönelikte bu baskınlar yaşandı. Son derece ağır ihlal dolu, bir başvuru yaşandı. Ardından biz öğrendik ki Cizre HDP İlçe Teşkilatın önünde bir adalet nöbeti başlatılmış durumda ve biz bu adalet nöbetinin sesini tüm kamuoyuna duyurmak için Şırnak vekilimiz Nuran İmir ile konuşacağız az sonra. Ardından da yine Şırnak Barosu’na bağlı Serkan Karakaş isimli avukatın bir polis memuru tarafından yaralanması, öldürmeye kasıt ile yaralanması hadisesini konuşacağız. İlk önce ekranlarımız Cizre’ye çevriliyor. Şırnak vekilimiz Nuran İmir hoşgeldiniz Nuran vekilim. Akşam iftar sonrası sokaklardasınız, HDP Cizre İlçe Teşkilatı’nın önündesiniz ve halkımızı da orada görüyoruz. Önemli bir topluluk var, kararlı bir topluluk olduğunu görüyoruz orada oturup bir nöbet tutuyorlar sanırım. Neler yaşandı? Neler oldu?

Nuran İmir:Yaşanan gözaltı ve baskın ile ilgili biliyorsunuz çok ciddi bir tepkiye neden oldu, Cizre ve Şırnak halkı üzerinden. 2 gündür iftar sonrası parti binamızın önünde partimize ve yönetici arkadaşlarımıza sahiplenme nöbeti tutuyoruz halkımız ile birlikte. Akın akın halk gelmeye devam ediyor. Gerçekten Şırnak’ta çok özel bir uygulama var. Son yıllarda her yönüyle baskına uğrayan ve özellikle Cizre’ye yönelik ciddi bir provokasyon girişimleri oluyor. Geçen yıldan bu yana kadar Cizre Parti binamıza kaç defa kundaklama girişimi oldu, tehdit mektubu söz konusuydu. Partimizin kapısı kırılarak camdan içeri atılmıştı. Yine bayrak asılma olmuştu parti binamızın önüne. Yine arşiv odamız yakılmıştı ve oysaki partimiz her bir taraftan MOBESE kameraları ile görüntüleniyor. Bunlara yönelik parti yönetimlerimiz suç duyurusunda bulunmuş olmalarına rağmen bugüne kadar herhangi bir sonuç elde etmedik fakat bu kundaklama ve provokasyon girişimlerinin yanı sıra peyderpey sistematikleşen bu siyasi soykırım operasyonları Şırnak’ta çok yoğun bir dönemdir yaşanıyor ve aslı astarı olmayan, bir e-mail üzerinden, biliyorsunuz kaç ay önce de yine birçok Cizre’de, Şırnak’ta Demokratik Kurum Yöneticilerinin içinde olduğu parti yönetimlerimizin de olduğu sayısızca insan gözaltına alınmıştı ve olağanüstü bir algıyla aslında yine parti binamız basılmıştı, aslında bir kumpas kurulmak istendi ve gözaltına alınan ifade sürecinde kendilerine sorulan soru ile Türkiye kamuoyunda yaratılmak istenen algıyla hiçbir alakası yoktur ve şu an o süreçten olan birçok insanımız dışarıda fakat operasyonlar devam ediyor. Dediğim gibi çok asparagas iddialar ile hiçbir somut veri ve delil olmazken aslında burada şunu görmek mümkün; devletin bütün imkanlarını ele geçiren iktidar bütün Kürt kentlerini bir tehdit olarak görüyor, tüm varlıkları ile siyasetiyle, kültürüyle baskılamak istiyor, dağıtmak istiyor. Moral ve motivasyonu parçalamak istiyor fakat HDP yönetimi, HDP örgütleri, tüm ilçeleri ile halkın arasında, binbir türlü yapılan hesaplar parti yönetimlerimiz, halkımız tarafından boşa çıkarıldı ve büyük bir öfke var aslında. Özellikle yasaklar sürecinde biliyorsunuz çok ciddi hak ihlalleri yaşandı, insanlık suçu işlendi bu kentlerde, binlerce insan evinden oldu, on binlerce hane yıkıldı, yüzlerce insan bodrumlarda yaşamlarını yitirdi ve bu dosyaların hiçbirisinde olumlu tek bir soruşturma ya da davayı yürütebilen bir durum yok tersine mağdur olan, canından can kaybeden ailelere peyderpey periyodik bir şekilde ya gözaltına alındı ya da soruşturmalar açılıyor. Bununla birlikte de tabi ki halka büyük moral olan HDP partimiz ve beraberindeki yönetimlerimiz halkın her yaşadığı zorluk karşısında yanlarında ve nefessiz bırakılmak isteniliyor. Biz tamamiyle böyle okuyoruz. Kürt varlığına tahammülsüzlüktür! Kürt’ün siyasal tercihine aslında bir düşmanlık hukukudur. Anti-Demokratik uygulamalar Türkiye’nin bütün kentlerinde var ama Türkiye’deki bu anti-demokratik uygulamalar Kürdistan’da değişik, başka bir biçimde kendisini gösteriyor bu da var olan kanunlar, Kürt’e, siyasetine, varlığına karşıdır ve bunun karşısında büyük bir umutla mücadelesine bağlı siyasetini yapmaya çalışan halkı ile buluşan parti yönetimlerimiz var ve aslında nefes dediğimiz, umut dediğimiz bu ağlı, bu köprüyü yıkmak istiyorlar. Halkımız ile partimizin arasına nifak sokmak istiyorlar, illegalize ederek partimizi ve yöneticilerimizi terörize ederek bu politikalar, girişimler, operasyonlar defalarca bu topraklarda denenmişti, sonuç alınamamıştır. Yapılan bu saldırılar da aslında hiçbir şekilde sonuç alınamayacak, sonuç alınamayacağının göstergesidir, burada oturan yüzlerce binlerce insanın partilerine sahip çıkması aslında resmidir, bunu açık söyleyeyim her ne olursa olsun halk bu partinin kapısı açık kalacak, tek bir anne kalırsa bile ya da bir genç, ya da bir kadın bizim partimize gelecek ve partimize sahip çıkacağız mesajlarını verdiler. 2 gündür yer yer müzikler yer yer sohbetlerle nöbetimiz devam ediyor. Nöbetimiz yarın da devam edecek. Savcılarla görüşmelerimiz oldu.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Nuran vekilim bize dün sabah Cizre İlçe Örgütü’nde neler yaşandı? Neler gördünüz? Kamuoyuna bunu açıklar mısınız?

Nuran İmir:Savcı bey ile yaptığımız görüşmede, savcı beyin bize kullandığı bir cümle vardı. Belli bir algı yine iddialar ile parti binamız ‘Basılıyor’ ve şunu söyledi: “Partinin birinci derecede sorumluları kimdir?” “Yönetimdir, eş başkanlardır.” Fakat bir baskında sorumlu gördüğü yapıyı muhatap almıyor! Böyle bir durumla karşı karşıyayız! Parti binamız korsanvari bir şekilde hiçbir yönetici arkadaşımıza bilgi verilmeden, biz vekiller dahil olmak üzere, hatta mahalle muhtarına dahi bilgi verilmeden sabaha karşı sayısını bilemiyoruz fakat çok sayıda kalabalık olduğu belli olan Cizre parti binamız 5 katlı ve kullanılamaz halde, büyük bir haribat ve ziyanlık yaratılmış. İçeriye girdiğiniz gibi yüzünüze çarpan öfkeyi, nefreti ve düşmanlığı görürsünüz, o derece tahrip etmişler, o derecede kirletmişler. Oysa kirlenen aslında bu halkın umutlarına uzanan ellerdir ve politikalardır. Parti binamızı şu an kullanabilecek durumda değiliz, bizim ilk önceliğimiz gözaltında olan arkadaşlarımızın bir an evvel özgürlüğüne kavuşması, biz bu süreci takip ediyoruz daha sonra bütün halkımız ile beraber binamızı her zamankinden daha güzel hale getireceğiz, bu yönelimler, bu saldırı, öfke ve kin nefret sonuç alamayacak, dönüp dönüp kendilerini bulacak. Daha önceki iktidarların örneği de tarih, geçmiş buna tanıktır aslında ve bu iktidar da artık Şırnak’ta bir tabela partisi olmaktan ibaret kalmayacak, bunu rahatlıkla paylaşabilirim.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Şu anda parti önündeki halkımızı görmek isteriz. Yakından halkımızın duygu ve düşüncelerini almış olalım. Yoğun bir kalabalık görüyoruz. Vatandaşlar kararlı bir şekilde gelmişler oturuyorlar ve adalet nöbetindeler. İftardan sonra yoğun bir katılım var, adalet nöbeti yaşanıyor Cizre HDP İlçe Örgütünde insanlar bu saldırıyı oturarak protesto ediyorlar, kadını ve erkeği ile Şırnak’lılar, Cizre’liler bu son derece kötü bir tarzdaki saldırıyı kapıları kırarak, camları kırarak kitapları darmadağın ederek, seccadeleri darmadağın ederek yapılan saldırıyı burada oturarak protesto ediyorlar. Vatandaşlarımızdan konuşmak, duygu düşüncelerini belirtmek isteyenleri alabiliriz.

Yakup Tanış:İyi akşamlar ben HDP Silopi İlçe Örgütü Eş Başkanıyım.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Yakup Başkanım neler yaşandı? HDP Cizre İlçe Örgütümüze yönelik çok kötü, uygunsuz ve düşmanvari bir saldırı yapıldı. Sabah geldiğinizde ne gördünüz? Binanın hali nasıldı?

Yakup Tanış:Biz sabah duyduk Cizre ilçe binamız basılmış, geldik Cizre ilçe binasını gördük her tarafı darmadağın etmişler, her tarafa lekeler sürmüşler, her tarafı karalamışlar. Özellikle HDP Kadın Meclisi’ni tanıtan tabelayı kirletmişler, özellikle. Arkadaşlarımızın hepsi gözaltına alınmış. Gözünüzün üstünde kaş var mantığı var. Hiçbir hukuki yanı yok. Cizre’de keyfi bir uygulama başlamış. 4 aydır devam ediyor. Sürekli baskınla arkadaşlarımız gözaltına alınıyor ve herhangi bir gerekçeleri yok. Hepsi bahane.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:İçeri kapıyı kırarak girmişler ve kitapları dağıtmışlar, fotoğraf ve posterleri yerlere atmışlar. Sn. Demirtaş ve merhum Deniz Poyraz’ın posterlerini yerlerde görüyoruz aynı zamanda namaz kılınan bir odaya da postallarla girmişler, seccadeler, her şey ayaklar altında kalmış değil mi?

Yakup Tanış:Aynen öyle hocam. İstenirse kapının açılması için yönetici arkadaşlar nasıl ki evden alınmış anahtarla birlikte getirip açılabilirlerdi. Her tarafı kırmışlar, değer olarak gördüğümüz her şeyi yere atmışlar. Kadın arkadaşların bulunduğu yer, annelerin namaz kıldığı yerlere ayakları ile basmışlar ve hepisinde de siyah izler bırakmışlar, kasten atıp, ayakları ile ayak izleri belli olacak şekilde yapılmış ve gözümüze soka soka, görün der gibi yapılmış. Bütün baskınlar özellikle Cizre’de, Şırnak bölgesinde böyle yapılıyor amaç göz korkutmak amaç kaçırtmak. Her yönüyle, gece gündüz sürekli takip altındayız. Bütün Şırnak HDP telefonlarımız dinleniyor, 24 saat gözlem altında tutuyorlar, eve kadar takip ediyorlar, evin önünde bekliyorlar, sabah evden alıp partiye bırakıyorlar adeta. Yaptığımız etkinlikte gözetim altındayız, taziyelere gittiğimizde sivil polis araçları ile birlikte dibimizdeler, her şeyimiz göz önünde ancak yine de gecenin bir vakti sabaha doğru evlere baskın yapıyorlar. Çocuklar uyuyor, kapıları kırıyorlar, kapıyı açarız bıraksalar, seslerini yükselterek ‘kurt’ gibi girmeye çalışıyorlar, baskı korkutma amaçları bu zaten biz de parti binalarımıza sahip çıkacağız kendi onurumuza sahip çıkacağız, hiçbir zaman için baskılardan korkmayacağız, defalarca gösterdik yine göstereceğiz Botan halkı olarak.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Teşekkürler, başka konuşmak isteyen arkadaşlarımız varsa, adalet nöbetinde sizleri yalnız bırakmak istemiyoruz.

Elfesya Nas: Ben İdil’den katılıyorum. Cizre ilçemizde yapılan baskında ikinci günündeyiz, destek amaçlı İdil’den özellikle kadın arkadaşların çoğunlukta olduğu bir grupla geldik nöbete destek veriyoruz, yarın da geleceğiz. 2-3 ayda sürse biz bu nöbete seve seve geleceğiz. Yapılan baskını buradan bir kez daha kınıyoruz, bu vahşeti bize yaşatmaya çalışanlara buradan korkmadığımızı bir kez daha belirtiyoruz, İdil’e de gelseler, Cizre’ye de gelseler, Şırnak, Silopi bizim için fark etmiyor. Biz her alanda ilçelerimizi, onurumuzu, gururumuzu savunmaya devam edeceğiz.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Sanırım dün de iftardan sonra saat 23.00-24.00’a kadar oradaydınız, bugün de o saatlere kadar adalet nöbeti devam edecek, şu anda orada neler yaşanıyor? Kadınlar, erkekler, gençler orada. İzleyenlerimize oranın atmosferini, tansiyonunu yansıtır mısınız?

Elfesya Nas:Dediğim gibi bütün ilçeler ve sivil halkın katılımı ile yoğun bir katılım var. Hatta sandalyelerimiz yetersiz kaldı, kendi ilçelerimizden sandalye getirmek zorunda kaldık, çoğu arkadaşımız ayakta, kadın arkadaşlarımıza yer vermeye çalışıyoruz ama kadınlar olarakta ayaktayız, çok güzel bir atmosfer var, çocuklar, anneler, gençler var. Halktan yoğun bir katılım var ve bu bizi sevindiriyor, etkinliğimizin yerini bulduğunu gösteriyor bize. Nasıl Mehmet Tunç’lar diz çökmediyse yine Mehmet Tunç’un yoldaşları onun bıraktığı mirasa sahip çıkıyor.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Yoğun bir katılım olduğunu görüyoruz.

Elfesya Nas:İyi akşamlar, hocam. Teşekkür ediyoruz desteğiniz için, bütün arkadaşlarımızın selamları var size. İnşallah kısa zamanda sizi de aramızda görmek istiyoruz.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Biz kalben oradayız, fiziken de inşallah en kısa sürede yanınızda oluruz. İftar sonrası muhabbet ve çay ortamı var. İnançlı bir direniş var. İnsanlar azimle direniyorlar ve bu baskını, çirkin olayı oturma eylemi ile adalet nöbeti ile kınıyorlar. HDP Cizre ilçe örgütümüz önünden vekilimiz Nuran İmir ile görüştük, Silopi İlçe Başkanımız Yakup Tanış ile görüştük, İdil İl Genel Meclis Üyesi Elfesya Nas katıldı. HDP Cizre İlçe Örgütü önünde bir adalet nöbeti var, bu da partimize yönelik baskıları protesto etme amaçlı kesinlikle geri adım atmayacağımızı dile getiren bir adalet nöbeti. Arkadaşlarımızın yanındayız, oldukça maalesef ki üzücü bir saldırı gerçekleştirildi Cizre İlçe Örgütü’ne kabul edilemez bir durum, hasmane bir tavır apaçık ortada, bunlar yeni hadiseler değil ama bir an evvel bitmesi gereken hadiseler. Biz kesinlikle kabul etmiyoruz ve kamuoyunu da duyarlılığa çağırıyoruz!

Programımızın ikinci bölümüne geçiyoruz. İkinci bölümümüzde Şırnak Av. Serkan Karakaş’a yönelik saldırı hakkında konuşacağız Şırnak Barosu’ndan Av. Doğan Adıbelli ile korkunç saldırı ve yaralama üzerine konuşacağız. Bir kamu görevlisinin polis memurunun bölgede insan hakları savunuculuğu ile tanınmış avukat hakları komitesi başkanı Av. Serkan Karakaş’a yönelik öldürme kasıtlı saldırısını konuşacağız. ÖFG TV Şırnak Barosu Avukat Hakları Merkezi Başkanı Av. Serkan Karakaş’ın başına gelenleri incelemekle ilgili önemli bir gündemi belirliyoruz. Av. Doğan Adıbelli konuğumuz. Kendisine dün yaşanan vahim bir olay ile ilgili sorular soracağız. Av. Serkan Karakaş evvelsi gün vahim bir kaza geçirdi daha doğrusu bir kaza değil cinayet girişimiydi, arabasını park ettiği anda arabasında bir arıza olup arabasıyla ilgilenirken bir polis memuru kendisine bilerek çarptı ve yaralanmasına yol açtı, çok vahim bir olaydı. Avukat Hakları Merkezi, insan hakları savunucusu, İHD Şubesi’nde görevli Av. Serkan Karakaş ağır bir ameliyat geçirdi, tabi konuşabilecek durumda değil kendisi adına Av. Doğan Adıbelli ile konuşacağız. Biz Av. Doğan Adıbelli’ye hoş geldin, geçmiş olsun diyoruz. Çok vahim bir olayla karşı karşıyayız. Nedir bu olay? Zaten Kürt meselesinin çok yoğun bir şekilde yaşandığı, her gün sivil toplum kuruluşlarına, siyaset kurumlarına ve baskınların engellemelerin olduğu bir bölgede bugün de biz bir insan hakları savunucusu avukata yönelik ağır bir saldırı haberi ile haber aldık ve güne uyandık. Bu konunun ayrıntılarını anlatır mısınız?

Av. Doğan Adıbelli: Tabii ki bu konular uzak olduğumuz ya da görmek zorunda kaldığımız meselelerin başında geliyor. Malumunuz her zaman ya da her yıl ortalama olarak 3-4 defa ya da 3-4 defayı aşan durumlarda Şırnak bölgesi özelinde Güneydoğu bölgelerinde zırhlı araç çarpması sonucu ölüm yaralama ve kangrene dönüşen feci olaylar yaşanıyor. Bu olaylardan bir tanesi de iki gün önce Baromuzun en genç, dinamik ve donanımlı avukatlarından bir tanesini Av. Serkan Karakaş aynı zamanda baromuzun Avukat Hakları Merkezi’nin Genel Başkanıdır ve kendisi çok donanlımlı insan haklarını savunan zihniyetinde bir arkadaşımızdır. Arkadaşımız Şırnak ili içerisinde genç bir meslektaşımız ile Cizre’ye doğru seyir halinde gelirken araçlarında küçük bir arıza olmuş ve arızaya bakabilmek, arızayı görebilmek için araçlarını güvenli bir yere park etmiş ve neticesinde bir polis memuru Şırnak Emniyet İl Müdürlüğü’nde görev yapan, daha doğrusu bir amir, Serkan arkadaşımızı, meslektaşımızı takip etmiş ve Serkan meslektaşımız dururken aracı araçlarının ön tarafına alıyor, etrafı kolaçan ettikten sonra geri geri gelip meslektaşımıza çarpıyor ve meslektaşımız maalesef ki feci bir kaza sonucu olarak iki aracın arasında ayağı sıkışıyor ve ayağı gerçekten sakatlık derecesine varabilecek derecede çok feci bir şekilde yaralanmış. Diz kapağı parçalanmış arka adale tüm damarları patlamış ve amir olay olduktan sonra aracından inip meslektaşımıza bakıp kontrol ettikten sonra hemen kaçıyor. Yanında bulunan genç meslektaşımız ise olayın şokuyla bağırıp, çağırdıktan sonra polis memuru kaçıyor. Hani acaba farklı bir şey daha yapabilme eğilimi var mı? diye soru geliyor tabii ki aklımıza ama genç meslektaşımız bağırıp çağırdıktan sonra polis amiri olay yerinden hızlı bir şekilde kaçıyor. Maalesef ki meslektaşımız kanlar içerisinde uzun bir süre yerde yatıyor. Ambulansın gelmesiyle hastaneye kaldırılması baya uzun bir süreye tabi tutuluyor. Meslektaşımız hemen ameliyata alınıyor üç saate yakın ağır bir ameliyat geçirdi. Sağlık emekçilerini gerçekten büyük emekleri oldu onlara da buradan teşekkür ediyorum. Sağlık emekçileri nezdinde geçirdiği ameliyattan sonra meslektaşımızın maalesef ki sakat kalmak ya da Allah korusun sakat kalması da eski haline dönme durumunu biraz zor olduğunu göstermektedir. Bu bakımdan arkadaşlarımızı çok çok yoğun talebi, meslektaşlarımızın çok yoğun çalışması çok ivedi ve seri bir şekilde çalışması soruşturmayı ileri aşamaya yürüttü yoksa biz o günkü taleplere kolluk nezdinde yaptığımız yazılı başvurulara rağmen o gün pazar gününe denk geliyordu nöbetçi Savcıya bir türlü ulaşamadık, telefonlarımıza dönmedi olayla ilgilenmedi ta ki Pazartesi mesai açılana kadar. Arkadaşlarımız çok çok yoğun bir çalışma içerisinde, çok seri bir çalışma içerisine girdiler. Soruşturmayı aktif ve etkin yürütebilmek için. Arkadaşlarımız baya baya bir kolluk güçlerini zorladılar, kolluk kapılarını aşındırdılar, ta ki sanık yakalanıp hastaneye kan ve idrar örneklerinin alınması için ve bir diğer yakındığımız durum ise sanık gayet rahat bir biçimde olayı kabul ediyor. “İşte ben içsel iç sesimden komut aldım. Benim komut olarak şu adamı git öldür denildi bana ben de gittim yaraladım öldüremedim.” böyle bir şeyi de açık açık bir şekilde söyleyebiliyor. Bu hakkı kendinde bulabiliyor. Psikolojik nedenlere bağlayıp kendini sıyırmaya çalışıyor. Kolluk ifadesinde alınan beyanında bizim yakındığımız durumlardan bir tanesi de budur; tabii ki bu durum arkadaşlarımızın yoğun çabasıyla başarıya ulaşmadı. Kollukta alınan ifadesinde kasten adam yaralamaya teşebbüs olarak geçiyordu. Tabii ki arkadaşlarımız savcılık nezdinde buna itiraz ettiler ve savcılıkta bunu kasten adam öldürmeye teşebbüs olarak değiştirdi. Sanık hem kollukta hem Cumhuriyet Savcısı makamında açık açık suçunu kabullendi, “Rahat bir şekilde ben içsel sesimden komut aldım ve bu komut neticesinde bu adamı öldürmek için yanına gittim.” diyebiliyor yani bu rahatlığı kendinde bulabiliyor. Şu an meslektaşımız ağır ameliyattan sonra yoğun bakımda müşahade altında. Hayati bir tehlikesi yok, yalnız sakat kalma riski ve eski haline dönme hali çok çok az bir derecededir bunu söyleyebilirim şimdilik.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Çok geçmiş olsun tekrar. Çok vahim bir hadise yani bölgede güvenlik güçlerinin hasmane tavırlarını maalesef ki görüyoruz. Yine dün sabah HDP Cizre İlçe teşkilatımıza yönelik çok vahim bir saldırı gerçekleştirildi. Sabah saatlerinde kapı kırılarak içerisi darmadağın edildi. Bununla ilgili Cizre’de şu anda bir adalet nöbeti tutuluyor, vatandaşlar tepkilerini ortaya koyuyor buna benzer hadiseler maalesef ki çok yaşanıyor. Aslında objektif olması gereken sadece ve sadece görevini yapması gereken güvenlik güçlerinin hasmane tavırları maalesef ki devam ediyor. Yine zırhlı araç çarpması sonucu birçok insan hayatını kaybediyor. Bunların bir kısmı çocuk ve bu tür cinayetlerin hep üstü de örtülüyor. Bu da ağır bir vaka olarak takip ettiğimiz olaylar. Şimdi de bilerek isteyerek bir insan hakları savunucusu avukata yönelik bir saldırı gerçekleştirilmiştir, onu da saldırıyı gerçekleştiren polis memurunun birtakım psikolojik sorunlarının olduğu yönünde ifadeler veriyor. Bunlarla anlaşılan kendisini kurtarmaya çalışıyor. Tabi adli tıp raporları da alınacak. Bütün bunları nasıl yorumlarsınız? Neler yaşanıyor? Bu saldırıların nedenleri nelerdir?

Av. Doğan Adıbelli: Daha önce yaptığımız röportajlarda da sürekli dile getirdik. Biz sivil toplum kuruluşları olarak Baro meslek içi kuruluşları olarak her zaman şu noktaya değiniyoruz. Yani anayasada tanımlanan hak ve özgürlükler maalesef ki bölgemizde çok kısıtlı şekilde yaşanmaktadır. Bölgemizdeki ihlaller çok çok yoğun derecede görülmektedir. Biz şu hususu gerçekten çok gündeme getirmek istiyoruz her zaman her mecrada. 2015-2016 yasaklarından sonra bölgemizde güvenlik adı altında sokaklara çok yoğun zırhlı araçların indirilmesi, zırhlı araç tiplerinde ve markaların da çok yoğun yüksek kaba araçlarının tercih edilmesi ve araç sürücülerinin çok keyfi bir şekilde trafik kurallarını çiğnemeyebilmesi bölgemizin kangreni haline gelmiş bir durumdur. Tabirlediğimiz yer sokak kültürünü, sokak pasını alan bir gençlik olarak yetiştik, deneyim, kültür olarak çok yoğun bir sıcak yer yalnız z kuşağı şu anki çocuklarımız daha doğrusu sokak kültürünü Şırnak’ta Şırnak nezdinde Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin hiçbir şekilde yaşayamıyor. Zırhlı araçlar ve zırhlı araçların meydana getirdiği olaylar hem ailelere psikolojik korku salabilmekte hem de çocukların yaşam alanlarını ve oyun alanlarını aktif bir şekilde kullanamamalarına yol açmaktadır. Sadece benim yaşadığım mahallede günde belki on defa devriye yapılmaktadır. Güvenlik illa ki alınır illa ki güvenlik güçleri de işlerini yapar ama bu keyfiyete sebebiyet verecek derecede olmamalıdır, biz bunun yanlışlığını ileri sürmeye çalışıyoruz. Bugün çocuklar yaşam, oyun alanlarını hiçbir şekilde özgürce kullanamamaktadır. Maalesef ki Şırnak’ta bir yılı aşmayan süreç içerisinde Şırnak İdil ilçesinde küçük bir çocuğumuz, Cizre’de Abdulgaffar Dayan, ailesi daha olayın sıcaklığını yaşıyor her ne hikmetse Abdulgaffar Dayan’ın avukatı olan Serkan Karakaş hemen Abdulgaffar Dayan’dan sonra bu sefer güvenlik güçlerinin yaptığı vahim olaylar sonucu ağır bir şekilde yaralanmıştır, coğrafya kaderdir metaforu maalesef ki içimizde yaşadığımız sıcaklığını hep hissettiğimiz metaforlardan bir tanesidir. Biz bu olaylardan yakınıyoruz, öbür türlü sosyolojik olarak zaten bu bölgede çok acılar yaşandı bu bölgede her ailenin evine bir acı düştü her aile acısını yıllarca sineye çekti, rahatlığı, huzuru, refahı tabi ki talep ediyor ve hem insani hem vicdani hem dini olarak en doğal haklarıdır, biz bunu sürekli gerek STK’lar olarak gerek meslek içi örgütleri olarak gerekse de baro olarak dile getirmeye çalışıyoruz. Bu halkın da nefes alması gerekiyor. İnançlı bir ülkede yaşıyoruz, Diyanet İşleri diye çok kuvvetli bir başkanlığımız var ama gelin görün ki Ramazan ayında insanlar acıyla uyanıyorlar, acıyla oruçlarını tutuyorlar. Serkan Karakaş’ın olayına gelen tüm arkadaşlarımız hemen hemen oruçluydu ve bu insanlar resmen inanç hakları ellerinden alınıyor.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Peki şimdi bu polis memuru tutuklandı fakat şöyle bir tedirginlik var sanırım; daha önce zırhlı araç çarpmaları sonucunda hayatını kaybeden insanlarımız adalet bulamadılar! Peki bu olay sonrası ne bekliyorsunuz? Başsavcılığı’nın tavrı nedir? Soruşturmanın adil, etkin yürütmesi noktasındaki kaygılarınız nelerdir? Bu konularda da önceki ile kıyaslar yaparak görüşlerinizi belirtir misiniz?

Av. Doğan Adıbelli: Çalışınca etkin ve denetlenebilir soruşturma ve kovuşturma aşamaları gerçekten hukukta çok önemli yer edinmektedir. Bizim iki gündür baro olarak, meslektaşlarımız olarak gerek genç avukatlarımız gerek üstatlarımız ile yoğun girişimleri ile etkili ve denetlenebilir bir soruşturma kovuşturma aşamasından geçirilmesi için çok yoğun talebimiz var. Çok yoğun çalışmamız var. Gerek İHD nezdinde gerek baro nezdinde çok yoğun olarak çalışıyor arkadaşlarımız. Her şeyden önce olayları çok ivedi bir şekilde nokta noktasına takip etmek hukukta çok önemli bir durumdur. Biz bu bakımdan baro olarak çok yoğun bir çalışma içerisine girdik. Elbette ki baro olarak olayın sonuna kadar takipçisi olacağız denetlenebilir, şeffaf ve iki tarafında ulaşabileceği bilgi belgelerle soruşturmayı yürütmeye çalışıyoruz. Tabi ki sanık kasten adam öldürme teşebbüsü ile cezaevine gönderildi. İddianame hazırlandıktan sonra kovuşturma aşamasına geçilecek o zamanda tüm barolara meslektaşlarımız hazırlık yapmaktadır. Şimdiden hazırlıklarına başlamaktadır. Umuyoruz ki Adalet nezdinde hukuk devleti nezdinde gereken cezayı alacağını umut ediyoruz.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Zırhlı araç çarpması sonucu hayatını kaybeden çocuklar, gençler ve yetişkinler ile ilgili vakaları yakından takip ediyoruz. Adalet sağlanamadığını görüyoruz. Maalesef 289 civarında zırhlı araç çarpması veyahut da vurularak ölen insan sayısı var. Onlardan birisi Abdulgaffar Dayan’dı. İzleyenlerimize anlatsanız. Av. Serkan Karakaş Abdulgaffar Dayan’ın da avukatıymış, bu ne demektir? Kimdir Abdulgaffar Dayan? Böyle bir olayın avukatı olmasının başına kaza getirme ihtimali ilişkisi nedir? Bu konudaki yorumlarınızı almak isteriz.

Av. Doğan Adıbelli: Her aileden bir ölüm ailenin yıllarca travmatik sorunlara, psikolojik sorunlara boğuşmasına, psikolojik sorunlar yaşamasına yol açıyor. Maalesef ki bölgemizde zaten sosyolojik olarak baktığımızda ölüm biz gerçeğimiz haline geldi. Yani ölümü asıl herkes kabullenebiliyor, yalnız yaşadığımız kangrenlerden bir tanesi ise ölümün büyük yaşlardan küçük yaşlara kadar gelebilmesidir. Bugün bir aile umutlarla beslediği, umutlarla, güzelliklerle hayallerle beslediği büyüttüğü bir çocuğun daha küçük yaşta elinden kaymasına, elinden zorla alınmasına, hunharca, zalimce katledilmesine maalesef bir türlü kabullenemiyor. Abdulgaffar Dayan dershane yıllarında dershaneye giden daha genç yaşlarında keyifli ve herkesle geçilebilen gayet temiz kalpli, saf kötülüğü olmayan bir kardeşimizdi. Aynı zamanda bizim akrabamızdı. Abdulgaffar Dayan’ın 2 yıl önce de babası vefat etmişti annesi ile kardeşleriyle yalnız yaşıyordu. Gayet derslerinde de başarılı geleceği ön görebilen parlak bir çocuktu. Ne yazık ki o umutları geleceği, güzelliği, hepsi ellerinden zorla alındı ve biz gerçekten konunun başında da şu hususa da değinmiştik; güvenlik güçlerinin keyfi bir tutum izlemesi bölgemizde hepimizin kangreni haline geldi. Abdulgaffar Dayan’a çarpan aracın tahmini kilometre hızı saatte 120 kilometreydi. Yasalarımızda şehir içi kilometre sınırının 50 olduğu bilinmektedir yani 50 kilometreyi aşabilen bir rahatlığı güvenlik güvenlik güçleri nereden alıyor? Ya da hangi kurumdan kendini koruma altında hissedebiliyor? Abdulgaffar’a çarpan zırhlı araç kalibre itibariyle güç itibariyle, beygir itibariyle sert ve büyük bir araçtır. Küçük bir bedenin öyle bir araç altında ezilmesi, parçalanması, yok edilmesi, saatlerce verde bırakılması, o fotoğraflarının medyaya yansıması ailede büyük bir travmatik faciaya yol açacaktır ve aile bunu eminim ki yıllar yılı unutamayacaktır. Bu ölümlerin ardı arkası kesilmiyor. Dediğim gibi coğrafya kaderdir metaforunu biz çok çok sıcak bir şekilde yaşıyoruz. Ne hikmetse daha bir yılını doldurmadan Abdulgaffar Dayan’ın avukatı aynı kaderi yaşıyor. Kim bilir ki bu kadarı daha hangi aileler yapacak bu ailelerin psikolojik durumuna hiç bakılmayacak mı? Bu ailelerin yaşadığı koşullar yaşadığı sıkıntılar, yaşadığı, gördüğü psikolojik olarak çektiği elem, acı hiç gözüne alınmayacak mı? Biz bundan yakınıyoruz yani adalet mücadelemiz hak arayışımız bunun temelindedir. Bizim en büyük temennimiz, en büyük mücadelemiz, en büyük uğraşımız ailelerin evine ateş düşmemesidir. Ailelerin küçük çocuklarını zırhlı araç neticesinde kaybetmemesidir. Bir çocuğun en doğal hakkı yaşama hakkıdır. Bir insanın en doğal hakkı özgür olabilmesidir. Bir çocuğun en doğal hakkı kesinlikle sokakta istediği gibi kendini kirletebilmesidir, sokakta arkadaşlarıyla top oynayabilmesidir, sokakta arkadaşlarıyla istediği gibi saklambaç oynayabilmesidir. Maalesef ki Şırnak’lı çocuklar bunu yaşayamıyor! Özgür Anayasa’da tanımlanan, dilde tanımlanan, kültürde tanımlanan, geleneksel ahlak kurallarında tanımlanan sokağa çıkma, sokakta oyun oynama haklarından mahrumdur bu çocuklar. Biz bu hususu sürekli dile getirmeye çalışıyoruz.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Sn. Adıbelli Şırnak Baro camiasına, tüm avukatlara, tüm insan hakları savunucularına tekrar geçmiş olsun diyelim Sn. Av. Serkan Karakaş’a da geçmiş olsun ve Allah’tan şifa dileklerimizi lütfen iletiniz, konuyu hassasiyetle takip edeceğiz, çok vahim bir hadise.

Av. Doğan Adıbelli:Bu olayların yaşanmaması, anti-demokratik uygulamalardan vazgeçilmesi, insan hak ve özgürlüklerine, gerek yasa da gerek ahlakta gerek dinde tanımlanan haklara  saygı duyulması hepimizin temennisidir, biz baro ve sivil toplum kuruluşları olarak bu yolda çok yoğun çaba sarf ediyoruz. Özellikle bölgemiz nezdinde Türkiye’de adaletli bir yaşam, refah seviyesinin yüksek olduğu, ekonomik değerlerinin yüksek olduğu bir ülke talebimiz vardır. Biz bu konuda mücadele edeceğiz, mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz. Bizim amacımız, gayemiz hiçbir eve ateş düşmemesidir. Her insanın sağlıklı, huzurlu, mutlu haklarından yararlanabilen bir yaşam sürmesidir. O bakımdan ilginiz için de teşekkür ederim

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Biz konuyu yakından takip edeceğiz. Sizler zaten Şırnak Barosu olarak konuyu hassasiyetle takip edeceksiniz biz de siyaset alanında konuyu Bakanlık düzeyinde soru önergeleri ile gündem ettik ve takip etmeye de devam edeceğiz. Çok teşekkür ederiz Sn. Avukat Doğan Adıbelli.

Değerli izleyenler ÖFG TV bugün de burada bitiyor. Maalesef ki Kürt meselesi devam ediyor. Her açıdan devam ediyor. Bölgedeki STK’lara, siyaset kurullarına baskılarla, baskınlarla, siyaset yapmak isteyen, hak aramak isteyen insanlara yönelik baskılarla maalesef ki devam ettirilmeye çalışılıyor. Kimi zaman sabahın köründe evinize, iş yerinize, partinize yönelik baskınlarla uyanıyorsunuz. Hakaret, küfür, tehditlerle uyanıyorsunuz. Kimi zaman da arabanızı tamir etmek için bir yerde durduğunuz anda aniden gelip size hasmane ve vahşice duygularla çarpan bir kişinin bu tür hasmane duyguları ile irkiliyorsunuz. Bütün bunlar maalesef ki Kürt meselesinin adil ve insan haklarına uygun bir şekilde çözülmemesinden kaynaklanıyor. Maalesef ki bir dayatma, bir burun sürtme ve kabul ettirme, dayatma anlayışı devam ediyor. Bizim bunu kabul etmemiz mümkün değil, insan hakları savunucuları olarak kim olursa olsun zalime karşı ve kim olursa olsun mazlumdan yana ilkemizle çalışmalara devam edeceğiz her alanda ve ne olursak olalım. Haftaya Salı günü saat 21.00’de tekrar sizlerle birlikte olacağız. Hepinize hayırlı akşamlar hoşça kalın.

Yorumlar