08 Ocak 2021

YouTube

İstanbul’da Çin konsolosluğu önündeki Uygur kardeşlerimizle birlikteyiz Çin’de toplama kampı veya zindanlarda yakınlarının akıbetini soruyorlar Yıllardır cevap alamıyorlar! Şu ana kadar tüm gücümüzle destekledik, bundan sonra da destekleyeceğiz

Değerli izleyenler, İstanbul Çin Konsolosluğu önündeyiz. Burada Uygur Türkü kardeşlerimiz bir eylem yapıyorlar. 15. Gününde eylem ve Çin’de ki yakınlarını arıyorlar. Birçok hanım ve erkek kardeşimiz var burada ve onların çok önemli talepleri var. Arkadaşlarımız yakınlarını arıyorlar gördüğünüz gibi herkesin elinde yakınlarını gösteren fotoğraflar var. Kimisi kız kardeşini, kimisi erkek kardeşini, kimisi annesini, kimisi babasını arıyor burada gördüğünüz gibi. Ben Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu olarak bu konuya çok duyarlıyım ve Meclis’te de çok kez gündeme getirdik gördüğünüz gibi ve kardeşlerimiz hala bir çözüm bulamıyorlar! Kendileri ile de konuşacağız ama ilk önce buradaki genel tabloyu göstermeye çalışalım. “Toplama kamplarına götürülen Uygur kardeşlerimizi serbest bırak.” Diyorlar.

Prof. Dr. Rahile Davut tutuklanma bahanesi bilinmiyor! Aralık 2017’den beri kayıp!

Prof. Dr. Taşpolat Teyif kayıp.

Dr. Ferhat Tursun tutuklanma bahanesi bilinmiyor! Halen kayıp 2018’den beri hapis cezasına çarptırılmış.

Yalkun Rozi hapis cezasına çarptırılmış.

Doç. Dr. İlham Tohti tutuklanma bahanesi, bölücülük suçlamasıyla müebbet hapis cezasına çarptırılmış.

Tıp doktoru Prof. Dr. Halmurat Gopur idam cezasına çarptırılmış, 2 yıl ertelenmiş.

Prof. Dr. Abdulkadir Celaleddin tutuklanma bahanesi bilinmiyor.

Burada bir kadeşimiz var.

-:Sizin neyiniz oluyor?

Mağdur 1:Amcalarım oluyor.

-:Amcalarınız toplama kampında mı?

Mağdur 1:Hapiste.

-:3 amcanız mı?

Mağdur 1: Evet.

-:3 amcası hapiste.

-Sizin neyiniz oluyor?

Mağdur 2 : Amcalarım oluyor.

-: Amcalarınız toplama kampında mı?

Mağdur 2: Hapiste.

-: Gerekçe nedir?

Mağdur 2: Cenaze namazına gittiği için 7 sene hapis cezası verdiler.

-: 7 senedir hapis cezası. Cenaze namazına gittiği için.

“Çin mallarında kardeş kanı var.” Diyorlar. Toplama kamplarından bir görüntü.

-: Sizin hangi yakınınız?

Mağdur 3:Akrabalarım

-: Akrabaların. Eliman Osman Rozi, Mübarek Osman Kemerdinosman, Ablaşen Aziz, Azat Ali bunlar hapiste mi?

Mağdur 3: Evet.

-: Hapisteler. Akrabalarım nerede diye soruyor bu yengemiz? Türkiye’de mi kalıyorsunuz siz?

Mağdur 3: Evet.

-: Peki ya siz? Sizi tanıyalım?

Mağdur 4 Aylin Güna: Amcam.

-: Amcanız. Sizin isim neydi?

Mağdur 4 Aylin Güna: Aylin Güna.

-: Amcanız hapiste mi?

Mağdur 4 Aylin Güna:Evet.

-: Arkadaşım nerede diyor? Kaç yıldır yok?

Mağdur 5:5- 6 senedir yok!

-Nerede olduğunu bilmiyorsunuz değil mi? Toplama kampı mı? Hapis mi bilmiyorsunuz.

Mağdur 5: Bilmiyoruz.

-: Sizin?

Mağdur 6: Yakınlarımız.

-: Anneleri Çin’e yolladı, çocuklar donarak öldü diyorsunuz.

Burada bir çağrı var: “Çin Uygur çocuklarını annesinden çalma.” Diyor.

-: Sizin isminiz neydi?

Mağdur 7 Raşide hanım: Raşide.

-:Raşide hanım, neyiniz oluyor?

Mağdur 7 Raşide hanım:Kardeşim.

-:Kardeşiniz, Yusuf Can Damunlam. Nerede? Hapiste mi? Toplama kampında mı? Bilmiyor. Sizin?

Mağdur 8: Annem.

-:Anneniz kaç yıldır nerede?

Mağdur 8: 10 yıldır mapusta imiş.

-: 10 yıldır anneniz yok, siz Türkiye’desiniz isminiz neydi?

Mağdur 8 Ferize hanım: Ferize.

-: Ferize hanımın 10 yıldır annesi toplama kampında mı cezaevinde mi bilmiyorsunuz öyle değil mi? Suçlama neymiş?

Burada bakın ailesinden haber alamayanlar! Fotoğraflar var burada. “Milyonlarca Uygur Çin’in toplama kampında.” “Uygur Türkleri’ne ses ver.” Diyor burada.

Evet arkadaşlarımızla konuşalım.

-Merhaba isminiz nedir?

Mağdur 9 Şemsiye hanım: Şemsiye 2012’de Türkiye’ye geldim, 8 yıldan fazladır Türkiye’de yaşıyorum. Bu fotoğrafta gördüğünüz annem, babam ve teyzem. Babam emekli memur, annem de emekli memur. Teyzem ortaokulundan emekli öğretmen. Sırf annem, babam Türkiye’de beni ziyaret ettiği için 20 sene hapis cezası verdi Çin. Babam 70 annem 68 yaşında 20 sene ceza verdiler. Teyzem Çin’de 2017’de 22 Aralık’ta Çin’e dönmüştü, direkt havalimanından toplama kampına alındı. Kendisi öğretmen. Anne ve babamın serbest bırakılımasını istiyorum. Türk halkının da sesime ses olmasını istiyorum. Ne olur bizim sesimize ses olun! Ne olur buna izin vermeyin! Sesimizin sesi olun!

-:Şemsiye hanım burada ne yapıyorsunuz?

Mağdur 9 Şemsiye hanım: Ev hanımıyım, eşim ve çocuğum burada.

-: Eşiniz ve çocuğunuz burada 8 yıldır ve 3 tane aile ferdiniz.

Mağdur 9 Şemsiye hanım: Ben burada ailemi arıyorum.

-: Ailenizi arıyorsunuz, nerede olduğunuzu tam net bilmiyorsunuz.

Mağdur 9 Şemsiye hanım:Annem ve babam Türkiye’ye geldiği için 20 sene ceza verdiler, onlar cezaevinde.

-: Türkiye’ye sizi ziyarete gelmesi bir suç olarak görüyorlar. Birçok ailede de bu böyle biliyoruz. Türkiye’ye gelip, sizi ziyaret etmesi suç olarak görülüyor! Biz bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde de birçok konuşma yaptık. Çin Devleti’ni eleştirdik, Türkiye’nin Çin Devleti’ne karşı yeterli eleştiriyi yapmadığı konusunda da eleştirilerimiz oldu. Birçok Uygur Türkü kardeşimiz bize başvurdu, bununla ilgili Dışişleri Bakanlığı’na başvurular yaptık. Cevlan Şirmehmet için, Kuvanhan Aimuzu için, birçok kardeşimiz için soru önergeleri ile de Dışişleri Bakanlığı’na da sorduk konuları.

-: İsminiz neydi?

Mağdur 9 Enver bey: Enver.

-: Enver bey sizin sorununuz nedir? Kimler kayıp?

Mağdur 9 Enver bey: Bu benim kızım, diğeri ufak kızımç

-: 8 sene önce Türkiye’ye geldi.

Mağdur 9 Enver bey:Kızlarım beni görmek için Türkiye’ye gelmişlerdi. Sonra tekrar gittiler, duyduğum kadarıyla şu an büyük kızıma 20 sene hapis vermiş. Kendisi anne. Şu an bunu duyduk, çok üzüldük bu yüzden bunların toplumda yankı olsun, bir ses olsun diye burada Türk Milleti’nden, Türk hükümetinden destek istiyoruz.

-: Peki siz bunlar ne zaman tutuklanmışlardı?

Mağdur 9 Enver bey:Şu an net olarak bizde bir bilgi yok. Şu an telefon almak şansımız yok. Biz onlara, onlarda bize. Temasımız 5 sene oldu kayıp!

-: Peki siz Çin Konsolosluğu’na soruyorsunuz, yetkililere soruyorsunuz, bir açıklama yok diyorlar.

Mağdur 9 Enver bey: Çin Konsolosluğu’na soruyoruz: “Bunlar nerede?” “Nasıl eğitim veriyorsunuz?” “Neden temas edemiyorlar biz neden temas edemiyoruz?” diye biz Çin Konsolosluğu’na bunu sormak istiyoruz.

-: Size herhangi bir bilgi vermiyorlar, açıklama yapmıyorlar. Gerekçe sizi Türkiye’de ziyaret etmeleri.

Mağdur 9 Enver bey: Biz öyle düşünüyoruz.

-: Başka birçok vaka var. Maalesef değerli izleyenler böyle birçok vaka var, inanılmaz bir olay 21.Y.Y.’da dünyada Çin Devleti, Türkiye’de ki yakınlarını ziyarete gelen Uygur’lu insanları suçluyorlar ve onları birtakım gerekçelerle cezaevlerine, toplama kamplarına atıyorlar.

-: Sizi Tanıyalım.

Mağdur 10 Şahi Merdan Sıddık: Şahi Merdan Sıddık.

-:Nedir mesele? Kaç yıldır Türkiye’desiniz?

Mağdur 10 Şahi Merdan Sıddık:Ben 2014 senesinden beri buradayım.

-:Ne yapıyorsunuz burada okuyor musunuz? Çalışıyor musunuz?

Mağdur 10 Şahi Merdan Sıddık:Şu an bir çiftliğimiz var onunla uğraşıyoruz. Fotoğraflarda ki büyük üstatlarımız, dini alimlerimiz 3’ü de. Bunları içeri almışlar 2016’da.

-: Rahmatullah Kari Hacim, Abdullah Kari Hacim, Muhammed Kari Hacim. Bunlar din adamları. “Hocalarımız nerede?” diyorsunuz.

Mağdur 10 Şahi Merdan Sıddık: Bunları duyduğumuz kadarıyla 20 seneye kadar hapis cezasına çarptırılmış din öğrettikleri için.

-: Bir haber alamıyorsunuz, yakınları haber alamıyor. Ne olduğu belli değil. Konsolosluktan bir haber var mı?

Mağdur 10 Şahi Merdan Sıddık: Açıklama yapmıyorlar.

-: Bir açıklama yapmıyorlar, peki Türk vatandaşı mısınız? Dışişleri Bakanlığı size bir açıklama yapıyor mu?

Mağdur 10 Şahi Merdan Sıddık: Yapmıyor.

-: Sizi tanıyalım.

Mağdur 11: Hoşgeldiniz. 2016’da Türkiye’ye geldim 5 yıldır burada yaşıyorum.

-: Ne yapıyorsunuz Türkiye’de?

Mağdur 11: Çalışıyorum ama 5 yıldır annem, babam, eşim fotoğrafta ki gördüğünüz benim eşim onlardan hiçbir haber yok. İletişim yapamıyoruz, onlardan hiçbir haber yok. 15 gündür nöbetteyiz, buraya geldik. Onlar bize ses vermediler!

-: Ne diyorsunuz?

Mağdur 11: Dilekçe versek, onlar bizim akrabalarımızın nerede olduğu bilgisini verseler, kampta mı yoksa nerede yaşadıklarını bilmek için buradayız.

-: Hiç böyle bir bilgi de verilmiyor. Hangi şehir, hangi kampta hiç bilgi verilmiyor.

Mağdur 11: Hiçbir bilgi yok. Gerekçe yok. İletişim yok.

-: Sizi tanıyalım.

Mağdur 12: Merhabalar ben Ömer Faruk Türkiye Cumhuriyeti’nde Uygur Türküyüm. Fotoğraftakiler doğmuş olan 4 ve 5 yaşlarındaki kızlarım Zahide ve Zerife Faruk.

-: Bu Zerife, bu Zahide.

Mağdur 12: Ben kızlarımı 3.5 senedir seslerini bile duyamadım. Dışişleri Bakanlığı’na defalarca başvurdum.

-: Türk vatandaşı mısınız?

Mağdur 12: Evet Türk vatandaşıyım, çocuklarım da Türk vatandaşı ama Dışişleri Bakanlığı girişimlerde bulunmuştur fakat Çin 6 aydır hiçbir bilgi vermedi. En son 2 hafta önce Türkiye’de ki Büyükelçilik’ten bir mesaj geldi. Çin Dışişleri Bakanı demiş ki: “Bizim dış temsilciliğimize gitsin, biz cevap vereceğiz.” Demiş. Dilekçe ile Çin’ce yazıp getirdim buraya, 2 haftadır kimse dilekçemi almadı. Güvenlikte ki diyor ki: “Sen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşısın, niye buraya geliyorsun.” Diyor ama oradan bana mesaj gönderip buraya gelmemi söylüyor, buraya geldim 2 haftadır hiçbir kağıt almıyorlar.

-: Dilekçenizi veriyorsunuz, bir cevap yok!

Mağdur 12: Dilekçemi de almadılar!

-: Dilekçe veriyorsunuz almıyorlar mı?

Mağdur 12: Almıyorlar!

-:Cevapta yok, almakta yok! Peki siz çocukları Çin’de bırakıp buraya gelmişsiniz, onlar orada. Eşiniz Çin’deydi ne olduğu belli değil şu anda. Kayınpederler de mi?

Mağdur 12: Onları içeri aldılar.

-: Çocuklardan bir haber alamıyorsunuz. Kaç yıldır haber alamıyorsunuz?

Mağdur 12: 3.5 yıldır.

-: Türkiye toplumu görsün, olacak iş değil bu! 3.5 yıldır Zarife ile Zahide’yi göremiyor vatandaşımız. Türk vatandaşı, Uygurlu ama Türk vatandaşı ama olacak bir iş değil yani! Nerede olduğundan haberi yok! Ne olduğundan haberi yok! Yaşıyor mu? Ölü mü? Onu da bilmiyorsunuz.

Mağdur 12: Evet.

-: Değerli izleyenler bu olacak bir iş değil! Bütün bunlar hiçbiri olacak bir iş değil. Bizim ülkemizin buna net bir şekilde tepki göstermesi lazım! Kabul edilecek bir durum değil kesinlikle ama maalesef ne iktidardan ne de başka bir yerden ciddi bir tepki gelmiyor bunu da görüyoruz. Bakın şurada bazı söylemler var! Samet Alim, Safkan Turan. Kim bunlar? Toplama kamplarını kapat diyor Çin için. Bu arkadaşımız ile bir görüşelim. İsminiz neydi?

Mağdur 13: Abdulaziz Sabitoğlu.

-: Kendinizi tanıtın ne zamandan beri Türkiye’desiniz?

Mağdur 13: 1996’dan beri Türkiye’deyim, Türk vatandaşıyım. Fotoğraftaki de amcam, kuzen, dayılarım. Bunların hepsi 10 senelik hapse çarptırılmışlar. 2017’de içeri alınmışlar, 2018’e kadar hiçbir nedensiz hapse çarptırılmışlar. Burada bir de kuzenim var, Çin’in bir eyaletinde Arapça tercümanlık yapıyordu Araplara. 2017’de karakola çağırmışlar soru soracağız diye ondan sonra hiçbir haber alamıyoruz, ölü mü? Diri mi? Kampta mı? Diğerlerinden de haber alamıyoruz. Amcalarımın en büyüğü 61 yaşında en küçüğü 48 yaşında. Bunların mesleği çiftçilik. Hiçbir bölücülük ile alakası yok, sadece çiftçilik işi ile meşguldü. Onlar da 10 senelik hapse çarptırılmışlar. Bu da benim kuzenim, bu amcamın kızı, bu amcamın eşi.

-: Abdulvahid Hüseyin kim?

Mağdur 13: Kuzenim.

-: 10 yıl hapis cezasına çarptırıldılar. Hangi hapishanede olduğunu biliyor musunuz?

Mağdur 13:Kaşkar hapishanesindeler.

-: Gerekçe nedir?

Mağdur 13: Hiçbir gerekçe yok, suçsuz yere. Gerekçeleri söylememişler niye hapis cezası verdiklerini. Haberlerini alamıyoruz. Dışişleri Bakanlığı’na müracaat ettik, amcam ve yengem var müracaat ettiler ama cevap alamadılar.

-: Dışişleri Bakanlığı’da cevap vermedi. Çin Konsolosluğu zaten cevap vermiyor.

Mağdur 13: Zaten vermiyor.

-: Türk makamlarından da cevap alamıyorsunuz.

Mağdur 13: Alamıyorum.

-: Biz sizin sesinizi duyurmaya çalışacağız. Şu ana kadar duyurmaya çalışıyorduk, bundan sonra da duyurmaya çalışacağız. “Akrabalarımı, ailemi serbest bırak.” Diyor. Sizi tanıyalım?

Mağdur 14:Mehdi Ömer.

-:Kaç yıldır Türkiye’deyiz.

Mağdur 14: 2015’ten beri Türkiye’deyim.

-: Nedir sorun Mehdi bey? Aileniz mi kayıp?

Mağdur 14: Benim abilerim bunlar. Bu en büyük abim, sonrasında bu abim, bu eşim, bu büyük oğlum, bu büyük kızım, bu eşi. Bu küçük oğlum. Bu ikisi benim torunlarım. Bu benim büyük abim.

-:Bunların hepsi toplama kampında mı?

Mağdur 14: Nerede bilmiyorum. Telefonda konuşamıyoruz. 2016’da internette fotoğrafları karardı.

-: Kaç yıldır bağlantı yok?

Mağdur 14: 2016’dan beri.

-: 2016’dan beri haber alamıyorsunuz. Soruşturuyorsunuz hiç haber yok.

Mağdur 14: Hiç ses gelmiyor, kimse yok.

-: Telefonlar kesik, kapalı.

Mağdur 14: Kapalı ses, seda yok. Evde yok bunlar. Kamplarda, oğullarım yetimhanelerde.

-: Toplam kaç kişi toplama kampında.

Mağdur 14: Çocuklarım hayatta mı değil mi bilmiyorum! Bu kamyon sürücüsü.

-: Hiçbirinin nerede olduğu belli değil, bir haber alamıyorsunuz.

-:Merhaba sizi tanıyalım.

Mağdur 15 Cevlan Şirmehmet: Benim adım Cevlan Şirmehmet.

-: Ben Cevlan Şirmehmet’i tanıyorum. Cevlan Şirmehmet bana başvuran, hakkında soru önergesi verdiğimiz Dışişleri Bakanlığı’na soru önergesi verdiğimiz bir Uygur kardeşimiz, uzun süredir durumunu takip ediyorum. Dün de kendisini aradım telefonda çünkü Dışişleri Bakanlığı’ndan Cevlan Şirmehmet’in başvurusu ile ilgili bana bir cevap geldi. Dışişleri Bakanlığı: “Bizim vatandaşımız değil, o yüzden biz bu konuda bir şey yapamayız.” Dedi ama biz burada görüyoruz ki değerli izleyenler Türk vatandaşı olanların da hiçbir sorununa çare bulunmuyor değil mi Cevlan?

Mağdur 15 Cevlan Şirmehmet: Şu anda Çin Başkonsolosluğu’nun önüne gelerek talepte bulunuyoruz ve ancak buraya gelip bunlara dilekçelerimizi getirdiğimizde 15 gündür dilekçemizi kabul etmiyorlar. Bize bunlar her yerde bize burada toplama kampı yalanı çıkartmaya çalışan Çin neden bizi yalana çıkarmıyor? Karşımıza çıksa da yalana çıkartsa.

-: Hatırladığım kadarıyla Ticaret Üniversitesi hukuk bölümünde okuyordun.

Mağdur 15 Cevlan Şirmehmet: Evet.

-: Bize başvurusunda 2014’de sanırım Cevlan Şirmehmet’in annesi Suriye Tursun Türkiye’ye gelmiş, oğlunu ziyaret etmiş, sonra Çin’e geri dönmüş. 2018’de annesi tutuklanıyor ve sonra annesinden haber alamıyor. Toplama kampında mı? Cezaevinde mi?

Mağdur 15 Cevlan Şirmehmet: Toplama kampında, sonra cezaevine transfer edildi diye duydum ama şu anda onunla ilgili bilgi yok. 5 sene hapis cezasına çarptırıldığını öğrenmiştim ama onlar haber vermiyor. Sadece tutuklu olduğunu biliyorum.

-: Ne diyorsun Cevlan?

Mağdur 15 Cevlan Şirmehmet: Ailemiz özgürlüğüne kavuşana kadar mücadelemize devam edeceğiz. 15 gün oldu ister 150 gün olsun farketmez, biz devam edeceğiz. Teşekkür ederim.

-:Geçmiş olsun. İnşallah Allah yardımcınız olsun. Konsolosluğa buradan çıkılıyor değil mi? Buradan öteye polis araçları ve barikatları var. Daha ileriye gidemiyorsunuz. Durum böyle diyorsunuz.

Evet değerli izleyenler 15. Gününü dolduran Uygur kardeşlerimizin direnişine destek için buradayız. Çin Konsolosluğu’nun önündeler ve ellerindeki afişler ile, fotoğraflar ile dertlerini anlatmaya çalışıyorlar. Burada da basın açıklaması yapılıyor.

Basın Açıklaması Sözcüsü: Biz Çin’e oradaki toplama kampına suçsuz yere, sebepsiz alınan yakınlarımızın bunların akıbeti için bilgi vermesi için bir dilekçede bulunduk ve bu dilekçeyi vermemizi de Çin’in bizzat kendisi istedi. Kendileri: “Bizim dış temsilciliklerimize başvursunlar, biz ilgileneceğiz.” Demesine rağmen kendi sözünde bile durmadı. Neden durmadı? Çünkü burada her gün en az 30 kişi, 100 kişiye yakın kendi akrabalarını arıyor, kimisinin elinde bir tane fotoğraf varsa, kimisinin elinde 10-15 tane fotoğraf var, yani buradan en az 400-500 kişinin ailesi kayıp. Buraya daha gelmeyenler, yurtdışında hiç akrabası olmayanlar, sesini kimseye duyuramayan, karanlık zindanlarda Allah’a nida etmekten başka hiçbir çaresi kalmayan milyonlarca insanın sesi olmaya çalışıyoruz ve Çin buna cevap vermiyor! Neden vermiyor? Çünkü orada belki bizim elimizde fotoğraflarda tuttuğumuz insanlar çoktan Allah’ın katına kavuşmuştur. Biz Allah’a kavuşmaktan korkmuyoruz, canımızın gitmesinden korkmuyoruz fakat Çin’in Türklerin ve müslümanların ve insanları ayaklar altına alınmamız bizim vicdanımıza dokunuyor. Lütfen sesimize ses olun ve Çin bunun hesabını verecek ve vermesi için de biz kapısına dayanmış durumdayız ve bunun hesabını sormadan da hiçbir yere gitmeyeceğiz! Çin bunlara cevap verdiğinde az öncede bahsettiğim gibi bu insanlarımız çoktan ölmüş olabilir çünkü o toplama kamplarında Kur’an’ı tercüme yapmış olan Muhammed Salih hocamız şehit düştü. Ankara Üniversitesi’nden mezun Ekrem kardeşimiz o toplama kampında gencecik iken şehit düştü. Kimi insanlarımız oradan felçli olarak dışarı çıkıyorlar. Ey Çin’in muhasebesini yapanlar gelin buraya biz burdayız, onlara karşı eğer yalan diyorsanız biz buradayız hiçbir yere gitmiyoruz. Neden bunun cevabını vermiyorsunuz? Ey Çin hani o televizyonlarda: “Uygurlar güllük, gülistanlık yaşıyor.” Diyordun, çıksana bunlara cevap versene nerede bizim kardeşlerimiz? Nerede bizim annelerimiz? Biz Uygurlar olarak biz bir defa Beyazıt’ta basın açıklaması yaparken şunu demiştik: “Biz Uygur Türkleri ciğersiz bir toplum değiliz. Bütün dünya senden korksa da biz dimdik ayakta duracağız ve bizim Türklüğümüzü, bizim insanlığımızı, bizim müslümanlığımızı elimizden alamayacaksınız!” Bunu bütün dünyanın önünde hesabını vermek zorundasın ve bunun hesabını ben o basın açıklamasında şunu demiştim: “ Ey Çin gözlerimizin içine bak asla ve asla bizim gözlerimizde korku göremezsin.” Demiştim. Asla göremezsin çünkü biz Satuk Buğra Han’ın çünkü biz Kürşat’ın evlatlarıyız ve bu namusları biz omuzlarımızda taşıyıp, yataklarımızda uyumak bize haramdır! Ey Çin biz senden sadece insanlık adına bizim anne babamız nerede diye sorduk, sen kendini büyük devlet diye çağırıyorsun ama kendi vatandaşın olanların bile cevabını vermiyorsun. Elimde sana 35 sene memurluk yapan şu alim Mehmet abimiz var, 2018’de Çin’in toplama kampına girdi ve kardeşi Abdurrahman Mehmet var o da çalıştığı yerden toplama kampına alındı, bugüne kadar hiçbir haber yok. Benim kardeşim kendisi işletme sahibi, eniştem mimar, 4 tane arkadaşım Çin’in en iyi gelen üniversitelerinden mezun olarak Türkiye’ye geldi ve yüksek lisansını yaptı ve Çin’e gitti. Ey Çin sana güvenerek oraya döndü, sen ne yaptın? Sen bunları toplama kampına aldın ve bunun ismini dedin ki: “Burası eğitim merkezi.” Dedin, aydınların, profesörlerin, yüksek lisans yapmış olanların, 92 yaşındaki dedelerin, 65 yaşındaki annelerin orada ne işi var? Ey Çin bunun hesabını vereceksin, verene kadar da biz burada devam edeceğiz!

-: Tanıyalım, isminiz neydi?

Mağdur 16 Şemziye hanım: Benim adım Şemziye. Ben bir üniversite öğrencisiyim. Ben de burada babam ve 2 amcamın fotoğrafını elime alarak. Elijan Mamut babam.

-:Elijan Mamut babanız, diğerleri amcalarınız.

Mağdur 16 Şemziye hanım: Evet, 92 yaşında dedem.

-: Türk vatandaşı mısınız?

Mağdur 16 Şemziye hanım: Çin vatandaşıyım.

-: Çin vatandaşısınız, Türkiye’de yaşıyorsunuz. Kaç yıldır?

Mağdur 16 Şemziye hanım: 5 senedir Türkiye’deyim.

-: Hangi gerekçe ile?

Mağdur 16 Şemziye hanım: Daha iyi bir eğitim almak için babam beni Türkiye’ye gönderdi, o şekilde Türkiye’ye geldim ve üniversite okudum.

-: Onların tutuklanma gerekçesi nedir?

Mağdur 16 Şemziye hanım: Onlar suçsuz tutuklandılar. Onların hiçbir suçu yoktu.

-: Haber alamıyorsunuz.

Mağdur 16 Şemziye hanım: Evet.

-: Çok geçmiş olsun. Sizi tanıyalım.

Mağdur 17 Nur Abdullah : Nur Abdullah.

-: Nedir mesele Abdullah bey.

Mağdur 17 Nur Abdullah: Ben yurtdışına, başka memleketlere ihracat yapıyorum.

-: Burada babanız.

Mağdur 17 Nur Abdullah: Babam var evet. 2018 3. Ayında kendisi 30 seneden fazla muhtardı, 2018 3. Ayında toplantıya çağırmış, toplantıdan dönerken, kapıdan çıkarken canını teslim etmiş diye bilgiler geliyor. Onun haberini bile ben 6 ay sonra öğrendim. Şu ana kadar annemle, kardeşlerimle % 100 konuşamadım hala, bunlar da benim şehit olduğunu benim haberim olduğunu bile bilmiyorlar. Ben de onlardan durumu nasıl diye hiç konuşamıyorum. Durumumuz böyle.

-: Diğerleri?

Mağdur 17 Nur Abdullah: Benim annem ve kız kardeşim de 2.5 senedir toplama kampına girmiş. Şu an dışarıda ama onlar nerede köle olarak mı çalışıyor? Nerede ben onu bilmiyorum. Benim burada kayınvalidem var, böyle çok şahitlik verdiğim için.

-: Hiçbir bilgi kaç senedir alamıyorsunuz.

Mağdur 17 Nur Abdullah: Çok sayıda şahitlik verdiğim için Çin kanalı üzerinden kaynanam hakkında bahsettiler, diyorlar ki: “Abdullah’ın kaynanası bölücük ile ideoloji işleri ile uğraşmış ve 20-30 senelik hapse atmışlar. Burada abim ve eşi var. Onları kurban bayramında inek kesip etleri komşulara ve fakirlere bedava verdi diye suçlanmış, 9 senelik hapse atılmışlar. Şu anda haberimiz yok, hayatta mı değil mi onu bilmiyorum. Amcalarım var onlardan şu ana kadar hiçbir haber alamıyorum, kamptalar şu anda. Bu amcam Ahmet Türkiye’ye gezmeye gelmişti, dönerken Urumçi havaalanında yakalayıp, hiçbir haber yok. Arkadaşım var, benim gibi iş adamları ihracat- ithalat ofis şirketleri var, onlardan da hiçbir haberim yok.

-: Allah yardımcınız olsun. Sizi de tanıyalım.

Mağdur 18 Martile Emin: Merhaba benim adım Martile Emin üniversite öğrencisiyim. Benim elimde abim, babaannem ve amcalarım var. Şu fotoğraftaki benim öz abim. Abim Türkiye’den döndükten sonra hapis cezasına çarptırılmış. Suçu: Türkiye’yi ziyaret etmek. Şu fotoğrafta ki babaannem ve amcam. Babaannem ve amcam Türkiye’ye gelmişti hacca gitmek için, Türkiye’den döndü Çin’in toplama kampında her türlü işkence edilerek babaannem öldürüldü. Şu amcam Çin’in toplama kampında şu an. Her türlü işkence edilerek, konuşamıyor, yürüyemiyor suçu Türkiye’yi ziyaret etmek, kardeşi ile görüşmek. Böyle bir suçla Çin’in toplama kampında.

-: Evet değerli izleyenler görüyorsunuz hemen hepsi Türkiye’de ki yakınlarını görmek için Çin’den Türkiye’ye geldik sonra geri döndüklerinde birtakım ithamlar ile toplama kamplarına alınmışlar ve inanılmaz bir şekilde kaç yıldır da haber alınamıyor, olacak bir şey değil! Çok geçmiş olsun. Sizi tanıyalım.

Mağdur 19 Medine Nazlı: Ben Medine Nazlı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. 15 senedir burada yaşıyorum. Gördüğünüz fotoğraftaki benim kız kardeşim. 34 yaşında bir çocuk annesi. İstanbul Üniversitesi’nin İşletme bölümünden mezun olan, 4 dilde konuşabilen eğitimli hanımefendi ve aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Çin’e annemin hastalanmasından dolayı bir evlat olarak vazifesini yapmak için anneme bakmak için memleketimize geri gitmişti, ancak şu ana kadar dönemedi çünkü Çin onu 2017’nin sonlarında toplama kampına almış olup, 2019 Mayıs’ta serbest bıraksa da 12 Haziran 2019’da tekrar Türkiye’de okuduğu için, Türkiye’de yaşadığı için bölücülük ile suçlayarak tutuklamış ve o günden bu yana ben kardeşimden haber alamıyorum. Kardeşimin sesini duymayalı 4 sene oldu. Onun hayatta olup olmadığını, sağlığının nasıl olduğunu hiçbir şeyini bilmiyorum. Şu anda nerede, nasıl bir acı çekiyor bilmiyorum. Bana o kadar ağır geliyor ki! Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak ve kardeşim de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğundan dolayı devletimize sesleniyorum. Benim kardeşimin de diğer anneler gibi çocuğu ile mutlu, mesut bu ülkede yaşamaya hakkı var! Onu da diğer hanımefendiler gibi kendi ayaklarının üzerinde durup, güzel bir hayat yaşamaya çok hakkı var. Lütfen buna sahip çıkın! Onu Çin’in karanlık zindanlarından çekip alın!

-: Peki şimdiye kadar birçok başvuru yaptınız, Dışişleri Bakanlığı’na, konsolosluğa bir sonuç yok.

Mağdur 19 Medine Nazlı: Evet ben Dışişleri Bakanlığı’na, Pekin Büyükelçiliğimize bu durumdan bahsettim, dilekçelerimi gönderdim ve milletvekillerimize de dilekçe yazıp gönderdim ancak şu ana kadar kardeşim hakkında hiçbir bilgi alamadım ve Çin kendileri demiş ki: “Eğer Ankara Büyükelçiliği’ne ya da İstanbul’da ki Konsolosluğa başvurulduğunda kardeşim hakkında bilgi vereceklermiş.” Bugün tam 15 gün oldu. Kimse çıkıp bana: “Neden geldin? Ne istiyorsun? Ne işin var?” diye sormadı. Ben şunu sormak istiyorum: “Çin benim ülkemin topraklarında hangi hakla bu ülkenin vatandaşını tutsak edip ve bu ülkenin vatandaşına cevap vermiyor neden?” Eğer Çin Türkiye’de olan diplomatik ilişkilerinde ekonomik ilişkilerinde gerçekten samimi ise neden başta kardeşim olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına geçen Uygur Türkleri’ni hala o toplama kamplarında tutuyor? Neden onları serbest bırakıp ülkesi olan Türkiye’ye geri gelmesi için adım atmıyor? Ben Çin’in buna cevap vermesini istiyorum!

-: Türkiye iktidarının Çin’i bu konularda sorgulama konusunda zayıf kaldığını mı düşünüyorsunuz?

Mağdur 19 Medine Nazlı: Pekin Büyükelçiliğimiz her seferinde benim yazdığım maillere cevap veriyorlar, elinden gelen çabayı gösteriyorlar ancak onun şu anda pek yeterli olmadığını düşünüyorum ve daha fazla çaba göstererek, daha da fazla şeyler yaparak, diplomatik girişimlerde bulunarak kardeşimin geri getirilmesini talep ediyorum.

-: Çok geçmiş olsun. Sizi tanıyalım.

Mağdur 20 Mirza Ahmet İlyasoğlu: Merhaba ben Mirza Ahmet İlyasoğlu 2007’de Türkiye’ye geldim. Buraya yüksek lisans yapmak için geldim ve şu an Türk vatandaşıyım, İstanbul’da yaşıyorum. Elimde 8 kişinin fotoğrafı var. 65 yaşındaki alim Mehmet, kardeşi Abdurrahman Mehmet. İkisi de memur. Emekli memur, bu normal çalışan memur.

-: Neyiniz oluyor?

Mağdur 20 Mirza Ahmet İlyasoğlu: Benim komşumun babası. Çocuklarıma o bakıyor, ben buraya geldim. 2018  yılında toplama kampına alınıp, bugüne kadar hiçbir haber alınamıyor. Şunlar da benim kardeşim, Muhammed İlyas, eniştem Abdurrahman Kurban, arkadaşlarım 2 karı koca çift. İkisi de üniversiteyi Çin’de bitirip buraya yüksek lisans yapmak için gelen 2016’da Çin’e dönen ve orada normal hayatına devam ederken 2017’de toplama kampına alınırken, çocukları daha 1.5- 2 yaşındayken toplama kampına alındı bugüne kadar hiçbir haber alınamıyor.

-: Kamuoyuna ne diyorsunuz?

Mağdur 20 Mirza Ahmet İlyasoğlu: Kamuoyuna diyorum ki: “Çin bir insanlığı yok ediyor, oranın topluluğu, oranın yerli gerçek sahibi olan toplumu orayı kontrol altına almak adına, herhangi bir Çin’e karşılık vermeyen insanları hiçbir Çin yasasına karşı, hiçbir şekilde suç işlememiş olan insanları toplama kampına alarak bunu yok etmeye çalışıyor ve insanlıktan şunu istiyorum: “Lütfen bu insanlık soykırımına dur deyin ve herkes dini, inancı ne olursa olsun yaşama ve bunun akrabalarının akıbetini öğrenme, onlarla iletişim kurma, onlarla kucaklaşıp seyahat ederek, birbirlerini ziyaret etmek bu insanlığın en temel hakkıdır ve bu haklarımızı sormak için Çin’in Konsolosluğu’nun önündeyiz. 15. Günümüz ve insanlıktan, bu insanlığa karşı işlenen cinayete dur demesini istiyorum.””

-: Peki çok teşekkür ederiz. Ben çok teşekkür ederim hepinize. Şunu söylemek isterim, bir de Tursun Canablet diye bir kardeşimiz var o burada mı? O da bana başvuru yapmıştım onunla ilgili de Bakanlığa soru önergesi vermiştim. Ben Halkların Demokratik Partisi Kocaeli Milletvekili olarak bu konuyu Meclis’te birçok defa gündem ettim, takip ediyorsunuzdur. Bire bir bize müracaatlarınızı elimden geldiği kadar değerlendiririm, Dışişleri Bakanlığı’na sorarım, elimizden geleni yapacağız ve sizin durumunuzu yakinen biliyoruz. Buradaki direnişinizi de destekliyoruz, elimden gelen her yolla Türkiye kamuoyuna, dünyaya duyurmaya çalışacağım arkadaşlar. Sizin içinde bulunduğunuz halle ilgili olarak çok yoğun gündem yaptığım için Çin Büyükelçiliği yetkilileri bizi 2 kez ziyaret edip, bizi ikna etmeye çalıştılar. “ Çin’de hiçbir şey yoktur, güllük gülistanlıktır. Uygurlar çok mutlu yaşıyorlar.” Gibi sözlerle bizi ikna etmeye çalıştılar ama biz kendilerine şu kaybolan profesörler, doktorlar, mühendisler, bilim insanları, şu insanların durumları hakkında soru sorduğumuzda somut bir cevap bize veremediler, bunu biliyorum ve bu sorularımıza cevap veremeyip sadece: “Uygurların bölücülük yaptığını, dış güçlerin işleri olduğunu, dış mihrakların işleri olduğunu.” Gibi kelamlar ile bize açıklama yapmaya çalıştılar. Biz bunlara çok yabancı değiliz, böyle devletlerin böyle kelamları çok olur ama biz bilin ki sizi desteklemeye devam edeceğiz. Bu zulüm 21.Y.Y.’da kabul edilecek bir zulüm değil! Uluslararası insan hakları kuruluşları, çeşitli Birleşmiş Milletler’de ki ülkelerin imzaları sonucunda ve yapılan protestolar ile Uygurlar’ın uğramış oldukları Doğu Türkistan’ın uğramış olduğu bu zulüm dünya tarafından biliniyor. Biz Türkiye iktidarının da bu konuda etkin bir rol oynaması için elimizden gelen her türlü siyasi baskıyı da yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz inşallah arkadaşlar. Ben size Allah yardım etsin diyorum. Sizi yalnız bırakmayacağız, elimizden gelen her türlü desteği vereceğiz.

Mağdur 20 Mirza Ahmet İlyasoğlu: Buralara kadar gelmişsiniz. Çok sağ olun, çok teşekkür ederiz, Allah razı olsun, ayağınıza sağlık.

-: Sağ olun. Bir engelleme var mı? Burada durmanıza yönelik bir engelleme olmuyor değil mi?

Mağdur 20 Mirza Ahmet İlyasoğlu: Herhangi bir engelleme olmadı, polisler burada. Herhangi bir şey demedi. Biz de sadece haklarımızı aramak için buradayız.

-: Sadece pasif, sivil toplum gösterisi yapıyorsunuz, herhangi bir sıkıntı yok. O zaman biz size elveda diyelim. Allah yardımcınız olsun. Elimden gelen her şeyi yapacağım. Cevlan’da telefonum var biliyor kendisi, Tursuncan Ablet’de var, Kuwanhan Aimuzu diye bir arkadaş vardı. Onun da bize bir başvurusu vardı. Takip etmeye devam edeceğiz, Allah yardımcınız olsun, hepinize selam olsun.

Yorumlar