2008-10-03 00:00:00
Yargı İnsan Hakları İhlali Üretmemelidir
Bolu Ekspres gazetesinde I.E isimli köşe yazarı tarafınca yazılan bir yazıda “her şehit için 5 DTP’li öldürülmeli” şeklinde ifadeler nedeniyle yapılan suç duyurusuna savcılığın takipsizlik kararı vermesinden sonra Düzce ağır ceza mahkemesine yapılan itirazın da reddedildiği basına yansıyan haberlerden öğrenilmiştir
21 Mart 2008 tarihinde Yüksekova’daki olaylarda Cüneyt Ertuş isimli 14 yaşındaki çocuğun kolunun bükülmesi ile yapılan işkence kameralara yansımış ve kamu vicdanında büyük yankı oluşturmuştu. Görüntülerin basına yansımasından önce adli tıp raporu normal kararı vermesine rağmen olayın basına yansımasından sonra karar değişmiş , Ertuş’un kolunda darp izi bulunduğu ve çocuğun ağır ruhsal ve fiziksel travmalar yaşadığı kaydedilmiştir. Ancak suç duyurusu yapılan Hakkari Cumhuriyet Savcılığı da Cüneyt’e işkence yapılmadığı ve polisin ‘aşırı güç kullanmadığı’ yönünde karar vermiştir.
Hukuk devletinde yargı adaleti sağlayan en önemli kuvvettir. Yargı ülkede bireysel ve toplumsal sorunları adaletle çözen bir görev ifa etmek zorundadır. Ancak yargının böyle bir görevi üstlenmekten ziyade devletin ideolojisini korumaya soyunduğu bazı kararlarla ortaya çıkmaktadır. Devletin ideolojisini korumaya endekslenmiş bir yargının sorunları çözmekten ziyade ihlal üreten bir mekanizmaya dönüşmesi kaçınılmazdır. Ülkemizdeki ağır insan hakları sorunlarının çözümü için gayret sarfeden bizler, kamu vicdanını sızlatan bu tür kararlardan dolayı büyük üzüntü duymaktayız. Düşünce özgürlüğü hakaret ve şiddet çağrısı içermediği müddetçe herkes için temel bir insan hakkıdır. Sadece düşüncelerini ifade ettiği için yüzlerce aydın soruşturmaya tabi tutulup cezalar alabilmektedir. Ancak açıkça şiddet çağrısı yapan bir makale için suç duyurusu ve ardından ağır cezaya başvuru da sonuçsuz kalabiliyorsa artık yargının çifte standartlarının konuşulmaya başlanması normaldir.
Kürt sorunu yıllardır büyük acıların oluşmasına yol açan ve ancak yasama, yürütme ve yargı tarafından adil yönelişler sergilenerek çözülebilecek bir sorundur. Sorunun çözümsüz bırakılması, toplumsal huzursuzlukların daha da artmasından başka bir sonuca yol açmayacaktır. Yargının siyasallaşmaması ve kim olursa olsun adil bir duruşu göstermesi bu sorunun çözümü için de hayati önem arzetmektedir. Yargı kararları kamu vicdanınca kabul edilemeyecek kararlar üretirse kamu otoritesi sarsılır ve keşmekeşlik hakim olur. Adil olmayan yargı toplumsal linç kampanyalarının ortaya çıkmasına ve toplumsal çatışmalara çanak tutmuş olur. Adli tıp raporlarının bile medyadan etkilendiği bir ülkede somut verilerin bile farklı yorumlandığını gözlemlemek üzücüdür.
MAZLUMDER Yargının bağımsız olmasını ve kim olursa olsun adaletten sapmayan kararlar vermesini istemektedir. Yargı, adaletli kararların toplumsal sorunların çözümü konusundaki en önemli unsurlardan biri olacağını unutmamalıdır.
MAZLUMDER Genel Başkanı Ömer Faruk GERGERLİOĞLU |
Yorumlar