2 Ocak 2022

Sevgili halkımız, sevgili annelerimiz hoş geldiniz. Hepinize selamlarımı saygılarımı sunuyorum.

Değerli arkadaşlar bugün Gebze ilçe kongremizi yapıyoruz. Yeni bir ruhla, taze bir kan ile yeniden yola çıkıyoruz. 2021 yılını bitirip 2022 yılına girdiğimiz gibi Gebze yönetimimiz de bir bayrak devriyle yeni yönetimimize bu bayrağı devrediyor. Ben en başta önceki yönetimimize bugün bayrağı devreden yönetimimize candan teşekkür ediyorum. Gayet fedakarlıkla büyük bir şevkle, cesaretle yollarına devam ettiler. Hizmetlerini verdiler ve şu anda da bu bayrağı devrediyorlar. Kendilerine çok teşekkür ediyoruz ve yeni seçilecek yönetime de başarılar diliyoruz.

Değerli arkadaşlar kongremizin bir şiarı var. Tecrite, yoksulluğa, savaşa hayır. Özgürlüğe, sosyal adalete, barışa evet. Bu çok önemli. Niye biz tecritten şikayet ediyoruz? Çünkü bu devlet ve iktidarlar Türkiye’deki insan haklarının sorunlarını, Kürt meselesini tecrit altına alarak yok etmeye çalıştılar. Ülkede insan hakları sorunlarını kendileri oluşturdular. Dayatmacı bir mantıkla bir vatandaş tipi oluşturmaya çalıştılar. Bu yanlıştı. Tecrit insan haklarını tecrit altına almaya çalıştılar ve oluşan sorunu da yine tecritle çözmeye çalışıyorlar. Meselenin işte üzücü noktası burası hem tecritle insan haklarını ve Kürt, Alevi, azınlıkların kimliğini ve din ve vicdan özgürlüğünü ayaklar altına alıyorsun insanlar itiraz ettiği zaman bu itirazı da tecritle yok etmeye çalışıyorsun. Bizim itirazımız buna. Buna hayır diyoruz, bizim bunu kabul etmemiz mümkün değil. Bugün bu ülkede ve her taraf bir tecrit altında. Cezaevleri bir tecrit altında, sosyal yaşamımızda bir tecrit altında. Tüm halk taleplerini, tüm özgürlük ve adalet taleplerini tecritle durdurmaya çalışıyorlar. İşte bu kongre tekrar Kocaeli ilinde Gebze ilçesinde tüm Türkiye toplumuna bir feryattır. Hayır, biz tecridi kabul etmiyoruz. Yoksulluğu kabul etmiyoruz. Savaşı kabul etmiyoruz.

Tecrit öldürür. Tecrit insana göre değildir, tecrit ruhen de, fiziken de insana aykırıdır. Cezaevlerindeki durumları görüyorsunuz. Geçtiğimiz haftalarda cezaevlerindeki iki ölümün hasta olduğu öne sürüldü. Bizim için bunlar soru işaretidir, bu soru işaretidir, bu iddialar üzerinden bir değerlendirme yapmak isterim. Garibe Gezer arkadaşımız Meclis’te de bahsettim, çok baskılar görüyordu ve sesini duyurmaya çalışıyordu. Meclis’e bana da gönderdiği mektubuyla özgürlük hak ve adalet talebinde bulunmuştu ve maalesef şu anda halen verdiğimiz soru önergeleri cevaplanmış durum da değil.

Kapalı görüşler 1.5 saat olmasına rağmen şu anda 30-45 dakika uygulanıyor. Açık görüşleri zor bela 2 yıl sonra açtılar ve çok kısa süreli bir şekilde görüştüyorlar. Cezaevinde arkadaşlarımızı atarak  insan hakları sorunlarını bitireceklerini zannediyorlar. Şu anda yıllardır, 5 yıldır Eski Eş Genel Başkanlarımız Sayın Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ve diğer arkadaşlarımız zulmen tutuklular zindanındalar. Kocaeli İl ve ilçe örgütlerimizden arkadaşlarımız Mehmet Alçınkaya, Osman Kurum, Ebubekir Çoban, Kutbettin Güneşsu ve Damla Bağcı arkadaşlarımız iki yıla yakındır zulmen tutuklular. Tutukluluklarının hiçbir hukuki delil yok. Kürt meselesini biz çıkarmadık, Kürt meselesini dayatmalar, zorbalıklar, baskılar yapan iktidarlar devam ettiriyor. Başka bir şey değil!

 Bakın son günlerde bir iddianame ortaya çıktı bir dava açıldı. Din Adamları Derneği Diayder’in terör örgütü ile alakalıdır denilerek İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne oradan bir yürümeye çalışıyorlar, kendi akıllarınca  legal bir dernek yapısını, üyeliğini terör diye tanımlamaya çalışıyorlar ve oradan da bir siyasi rant elde etmeye çalışıyorlar. Biz bu iddianameyi inceledik ve bu iddianamenin içinde aslında işte bu iktidarların Türkiye’de sorunları nasıl ortaya çıkardığına dair çok net deliller görüyoruz. Bakın bu iddianamede bu davaya dönüşmüş iddianamede Kürtçe kelimeler suçlu ilan edilmiş. Yanlış duymuyorsunuz, Kürtçe kelimeler suçlu olarak ilan edilmiş, suç kelimesi, terör kelimesi olarak ilan edilmiş. Biz onlara sizin sizin yüzünüzden Türkiye’de insan hakları sorunları çıkıyor dediğimizde; “Hayır öyle bir şey yok.” Diyorlar. Bu kelimeler; civak (topluluk cemaat) bawermend (inananlar), heja (değerli), yaşam (Jiyan), hember (karşı), rümet (değerli), parastın (savunma), armanç (amaç), bersıw (cevap), navent (orta), taybet (özel), astengi (sıkıntı), aşıti (sulh adalet), ol (din), cüda (ayrı), davi (son), wekhavi (benzerlik eşitlik) bu iddianamede bu kelimeler suç olarak gösteriliyor arkadaşlar. Bizde Kürt meselesi yoktur, işte TRT Kurdi  açtık diyenler, bir iddianame düzenlemiş, bu kelimelere suç, bu kelimelere kullanana da terörist demiş. Siz bu ülkede hangi sorunu çözebilirsiniz ey iktidar! Senin yüzünden çıktı! Kürtçe kelimeyi suç olarak, terör kelimesi olarak niteleyen sen değil misin işte ispatı ortada. Daha hangi tecrit ile sonuç alabileceksin? Tecrit çıkarıyorsun ortaya ve tecrit ile sonuç alabileceğini düşünüyorsun mümkün mü? Çok şeyler söylenebilir biz parti olarak bu akıl tutulmasına karşı mücadele ediyoruz. Partimize her türlü psikolojik baskı ve en sonunda da bu nefret söylemlerinden dolayı fiziki saldırıları gerçekleştiriyorlar. Deniz Poyraz kardeşimiz geçtiğimiz gün İzmir’de Mahkemesi’ndeydim. Biz Deniz Poyraz’ın katledilmesi karşısında büyük bir üzüntü içindeyken onların bir çocukken katil olarak yetiştirdiği kişi de: “Keşke daha çok kişi öldürebilseydim.” ruh hali içinde. Arkadaşlar böyle bir ülke olabilir mi? Böyle bir ülkede sorunlar çözülebilir mi? Dayatmayla, zorbalıkla cinayetle sorun çözmeye çalışan bir anlayışla karşı karşıyayız. Yetmedi geçtiğimiz günlerde İstanbul Bahçelievler İlçe Örgütümüze bir saldırı girişimi yapıldı, Allah’tan son anda durdurulabildi. Nereye varacaklar bu kafayla partimize yönelik davalar kapatma davaları hiçbir yere varamazlar değerli arkadaşlar bunu buradan Gebze’den Tüm Türkiye’ye, tüm Dünya’ya sadece ben değil hepimiz söylüyoruz hiçbir yere varmayacaklar, hiçbir şey elde edemeyecekler.

Zindanlar baskılar saldırılar bizi kesinlikle yıldıramaz. Bu ülkede bizlerin yüzlerin, insan hakları savunucularının yüzünden; Kürtlerin, Alevilerin, azınlıkların din ve vicdan özgürlüğü kısıtlamaya uğrananların yüzünden değil bu iktidarların yüzünden bu sorunlar oluştu, bunu çok net ortaya koyalım. İşte en sonda son 5 yıldır Olağanüstü Hal ilan ettiler, yüz binlerce kişiyi işlerinden ihraç ettiler. Yani ya sev ya terk et anlayışıyla hareket eden bir devlet ve iktidar yapısı var karşınızda. Benden değilsen seni yaşamdan atarım mesleğinden atarım, ülkemden atarım diyen bir anlayışa karşı mücadele etmek şarttır arkadaşlar. Biz mücadeleden bundan dolayı vazgeçmiyoruz. Biz ne diyoruz? İkinci şiar olarak yoksulluğa karşı çıkıyoruz. Bakın bu iktidarın yaşattığı ekonomik politikaları nedeniyle çok anlatmaya gerek yok. Hepiniz felaket tablosunu görüyorsunuz doların 18’e çıkıp 12’ye indiği, zıpladığı, atladığı insanların perişan olduğu bir ortam. Zenginle fakirin arasındaki farkın bir uçurum haline geldiği bir ülkedeyiz değerli arkadaşlar böyle bir şey olabilir mi? Bakın şu anda Kocaeli ilimizdeyiz ve şu anda bizim ilimiz ki Türkiye’de çok vahim durumda ekonomik sıkıntılar, felaketler açısından. Biz binlerce esnaf ile yurdun dört bir tarafında konuşuyoruz. Geçtiğimiz haftalarda Urfa’daydım, Samsun’daydım, İzmir’deydim, Ankara’daydım bugün de Kocaeli’ndeyim. Yurdun dört bir tarafını da dolaşıyorum ve insanların çok büyük bir sıkıntıda olduğunu görüyoruz. Ekonomik, psikolojik ve sosyal yaşamla ilgili çok büyük sıkıntılar var. Bunların adeta zirvesini yaşayan il şu anda kocayı Kocaeli. Kocaeli şu anda maalesef intihar eden insanlar açısından ikinci sırada. İş kazaları açısından, iş cinayetleri açısından ikinci sırada. Böyle bir şey olabilir mi? Neden bu iş cinayetleri oluyor? Birincisi iş güvenliği tedbirlerini almayan patronları denetleyen bir iktidar ve bakanlık yok. İkincisi insanlar büyük bir çaresizlik yaşıyor, mesailere kalıyor, uykusuz yorgun bir şekilde işçilerimiz 8 saatten 10 saatten fazla çalışmak zorunda kalıyor çünkü evine ekmek götüremiyor, daha fazla çalışmak zorunda kalıyor ve bu yüzden daha çok işçi kazaları oluyor. İşte Kocaeli’nin tablosu bu. İşte ekonomik tablo bu arkadaşlar. Biz buna nasıl olur da itiraz etmeyiz. Bundan dolayı diyoruz ki; yoksulluğa hayır. Şu ekonomik felaketin getirdiği tabloyla şu anda bakın dün Gebze’de Tatlıkuyu pazarını dolaştık. İnanın ki onlarca pazarcı arkadaşımız feryat ediyordu. Türkiye’nin dört bir tarafında olduğu gibi pazarcı esnafımız da feryat ediyor. Plastik poşet kilosu 11 lira iken 55 TL olmuş. Sabahtan akşama kadar gece saat üçten tüm gün boyunca çalışan emekçi kardeşlerimiz tüm o yorgunlukların sonunda ellerine geçenin sıfır olduğunu söylüyor çünkü gider gelirin hepsini kapatıyor. Tablo bu! Bu iktidarın devam etmesi yoksulluğu arttıracaktır arkadaşlar. Bundan dolayı en kısa sürede tecride, yoksulluğa, savaşa karşı buradan Gebze’den haykırıyoruz en kısa sürede bir seçim istiyoruz değerli arkadaşlar, şu anda seçimden başka bir çare yok!

23 Haziran 2023’ü bekleyecek takati yok artık Türkiye’nin, Kocaeli’nin, Gebze’nin. Bu takati biz sahada göremiyoruz, uygulanan savaş politikalarıyla şu anda bütün bakın biz daha yeni bütçe görüşmelerinden çıktık değerli arkadaşlar. Bütçe görüşmelerinde memleketin en çok parasının faize gittiğini gördük. Kötü ekonomik politikalardan dolayı şu anda aslında sizin olan bütçedeki paralar yanlış anlayışlardan dolayı faize gidiyor. İkincisi nereye gidiyor? Savaş politikalarından dolayı milyarlarca dolar silaha gidiyor değerli arkadaşlar. Orta Doğu’da halkların kardeşliğini sağlamak varken dayatmacı bir anlayışı bu ülkede devam ettirenler işte şu anda bütçeyi böyle çökertmiş durumdalar. Biz dün bu ülkede insan hakları ve demokrasi hukuk sorunu vardır, Kürt kimliğine yönelik saldırılar vardır derken bize kulak asmayanlar şu anda akılları başlarına gelmiş durumda. “Eyvah bu ekonomik felaket nereden çıktı?” diyorlar. Dün siz insan hakları ile ilgili sorunları andığımız zaman bizi duymazsınız, maalesef ki bugün bu tablodan başka bir şeyle karşılaşmayız değerli arkadaşlar. Böyle bir şey olamaz. Bizim tüm gayretimizle uğraşmamız gerekiyor. Tüm gayretimiz ile özgürlük, sosyal adalet ve barış dememiz lazım. Şu anda sosyal yaşamdaki tecridin bitmesinden başka hiçbir yolu yok. Türkiye kendisine bir yol bulmalı, bu topraklardaki insanlar barış, huzur ve mutluluk içinde yaşamalıdır. Hiç kimsenin kimliğine, dinine, örfüne, halayına, horonuna hiç kimse karışmamalıdır. Neresi yanlış bu sözlerin! Bana tek bir kişi çıkıpta: “Ömer Faruk vekilim şu sözlerin yanlıştır.” Diyebilir mi? Tüm kalbimle söylüyorum bunları, inanmasam söylemem. Tüm kalbim ile inandığım için her yerde söylüyorum gerek burada gerek mecliste her zaman her yerde hepimiz tüm partili arkadaşlarımız ile sonuna kadar söylemeye devam edeceğiz.

Hiçbirimiz hiçbir şekilde geri adım atmadık. Bu süreç içinde halkımızın tamamen yanımızda olduğunu, büyük bir direnişle bu zulme karşı direndiğini gördüm ve hepinize de bu vesile ile teşekkür ediyorum.

Biz İl ve ilçe örgütlerindeki tüm arkadaşarımız, tüm yönetim kurulu üyesi arkadaşlarımız, partimizin genel merkezindeki tüm arkadaşlarımız inanın ki büyük bir fedakarlıkla gayretle, aşkla, şevkle önemli bir gayreti sergiliyoruz. Bu gayretler esnasında oturup beklemek olmaz, seçimden seçime gelip sandığa oyumu atarım, görevimi yaparım demekle olmaz. Demokratik katılım, demokrasiye katkı vermek demektir. Başka bir şey değil. Asıl bu  dönemde önemlidir. Biz bakın tüm partili arkadaşlarımız ile Türkiye’nin dört bir tarafında ilimizin bir sürü ilçesinde belki seçim yok ama seçim olmasa da tüm halkımıza gidiyoruz esnafımıza gidiyoruz, elimizden geleni sonuna kadar yapmaya çalışıyoruz ve buradan bir netice elde etmeye çalışıyoruz istedikleri kadar bize yönelik baskılar yapsınlar. Biz biliyoruz ki değerli arkadaşlar sizler de diyorsunuz bu mücadele halkın kalbindedir, hiç kimse durduramaz. Kalbinde olan bir mücadeleyi kimse durduramaz. Zulme karşı direnişi hiç kimse durduramaz bunu herkes çok iyi bilsin. Bizi her yerde engellemeye çalışıyorlar ama bizim mücadele azmimiz hiçbir şekilde de bitmeyecektir. Bugün burada yeni bir taze kanla yeni bir ilçe yönetimimiz görevi devralacak onlarında yolu açık olsun diyorum. Mutlaka onları da bekleyen imtahanlar, engeller vardır ama gayretleriyle, cesaretleri ile hepsini aşacaklarına ve Gebze ilçemizde artık seçimin çokta uzakta olmadığı bugünlerde iyi bir temsiliyet ile güçlü bir görüntüyü sergileyeceklerine inancım sonsuzdur değerli arkadaşlar. Hepinizi sevgi ile saygı ile selamlıyorum.

Yorumlar