19.08.2021

Youtube

Yoğun hak ihlali başvuruları alıyoruz ve bunları da gündem etmek durumundayız. İşin doğrusu Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu görevini yapmıyor ve biz bu yüzden insan hakları ihlallerini yoğun bir şekilde kamuoyuna,medyaya deklare etmeye çalışıyoruz. Böyle bir eksikliği var Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nun; gelen başvurular konusunda etkin bir müdahilliği olmadığından dolayı biz burada tek başına insan hakları ihlallerini gündem ederek kamuoyu oluşturmaya ve ihlalleri önlemeye çalışıyoruz.

Öncelikle gündemdeki birkaç konu hakkında değinmek isterim. Malum Afganistan işgali sonrasında çok büyük bir tedirginlik var! Uçakların kanatlarına tutunarak ülkeden ayrılmaya çalışan insanların görüntülerini milyonlarca kez tüm dünya izledi. Taliban yönetimi gerçekten çok endişe verici uygulamalara öncesinde de imza attı, şimdi de imza atacak gibi görünüyor. Türkiye böyle bir anlayışla ortak hareket etmeye çalışıyor, bunlar son derece sakıncalı. Taliban anlayışı özellikle Afganistan’daki kadınların özgürlüklerini, haklarını, hukuklarını tehdit ediyor bu noktada gereken kamuoyu oluşturulmalı ve Afganistan’daki kadınların hakları, hukukları gündemde tutulmalı çünkü Afganistan maalesef birtakım şekli unsurlar ile yönetilmeye çalışılan ve Taliban’ın dini ve tamamen kendi kafasına göre algılayarak, duygulayarak insanlara dini fanatizm anlamında zulmetmesi suretiyle bir yönetim anlayışı sergilediğini görüyoruz. Bunlar kabul edilecek hadiseler değil; ne insani ne islami açıdan yapılanlar doğru değil. Vatandaşlar Afganistan’daki insanlar büyük bir mağduriyet yaşıyor bunu çok yakinen görüyoruz, toplumsal duyarlılık talep ediyoruz.

Geçtiğimiz günlerde Ankara Altındağ’daki olaylar hala gündemde. Biz bu konu ile ilgili bir müdahillikte bulunduk. Ankara’daki aileyi saldırıya uğrayan Suriye’li aileyi ziyaret ettik ve onların durumunu anlamaya çalıştık. Aile bir saldırıya uğramış, Altındağ’da göçmenlere yönelik saldırılarda bir Suriye’li aile sırf evleri katledilen Emirhan Yalçın’ın evine yakın diye bu ev saldırıya uğramış. Aile boyu bu insanlar hayati tehlike yaşamış. Gördüğünüz gibi 4 çocuklu bir aile, en küçükleri 1 aylık bir bebek. Bu Suriyeli ailenin evine saldırılmış camlar taşlanmış, bu aile evden büyük bir telaşla kaçmaya çalışırken arabaya saldırılmış, camları kırılmış. Arabadan indirilip bu insanlar darp edilmeye, öldürülmeye çalışılmış zor bela arabaya tutunarak kaçmışlar bölgeden. Gördüğünüz şu İbrahim isimli çocuk alnı bantlanmış çocuk alnında 2 kesi var. Onu gördük. Taşlar yağmış çocuğun üstüne. Dehşet bir saldırı yaşanmış, bu çocukların hayatları boyunca unutamayacağı bir saldırı yaşanmış. Biz ailenin evine gittik. Yalnız Altındağ’da evde oturmuyorlar, Altındağ’dan hemen kaçmışlar, bir arkadaşlarının evinde bir başka mahallede kalıyorlar. Baba işinden ayrılmak zorunda kalmış. Evinden ayrılmak zorunda kalmış. Bir başka ailenin yanında perişan bir halde kalan 6 nüfuslu bir aile. Gerçekten bu olacak bir şey değil, kabul edilecek bir şey değil. Göçmenlere yönelik ayrımcılığın ve hatta nefretin hangi boyutlara geldiği, masum insanları taşlamaya, öldürmeye kadar vardığını görüyoruz. Bunlar kabul edilecek hadiseler değil. Biz aile ile konuştuk, uğradıkları saldırıdan sonra herhangi bir polis kaydı da yok ve bu konuda bir suç duyurusu için İnsan hakları derneği onlara yardımcı oluyordu.

Biz aynı zamanda katledilen Emirhan Yalçın’ın babası ile de konuştuk, Osman Yalçın beyefendi ile de. Kendisine taziyelerimizi de bildirdik. Hem bir Türk gencinin katledilmesi son derece müessif bir hadisedir hem de bu hadise bahane edilerek bir göçmen, Suriye’li ailenin evine taşlarla saldırılması, ailenin katledilmeye çalışılması, küçücük çocukların kafalarına taşlar atılması bunlar utanç verici hadiselerdir. Biz göçmen sorununun insan hakları çerçevesinde çözülmesi gerektiğini söylüyoruz. Yağmacılıkla, talancılıkla, insanları göçmenlerin üzerine salmakla, nefretle, ayrımcılıkla kimse bir yere varamaz. Bu politikalar yanlış politikalardır. İktidar göçmenleri ülkeye kabul etti ediyor ve bu göçmenler başka bir yere gidemiyorlar. Kendi ülkelerine dönemiyorlar peki o zaman iktidarın yapması gereken soruna insan hakları çerçevesinde çözüm bulması gerekiyor. İktidar çözüm bulmayınca toplum kendi kafasına göre çözümler bulmaktadır ve bu yağma talanlar yapılmakta. 80’e yakın kişi polis tarafından gözaltına alınmış. Bunların yarısı hırsızlıktan, yağmadan, talandan sabıkası olan insanlar. Düşünün böyle aileleri, küçük çocukları olan aileleri hırsızlıktan, yağmadan, talandan sabıkası olan insanların insafına terk ediyorsunuz ve bu insanlar bunların evlerini talan ediyor. Biz her halükarda ırkçılığa, ayrımcılığa karşıyız. Bu meselelerin  ilk önce iktidar tarafından çözülmesi gerektiğini söylüyoruz yoksa bu çözümü toplum sağlamaya çalışıyor; bu da tehlikeli bir durum. Bunların bir an evvel bitmesi lazım. Artı muhalefetin de ayrımcı söylemlerden uzak durması lazım. HDP bu noktada son derece ilkeli bir duruş sergiliyor ama muhalefetin diğer partilerini de bu noktada eleştiriyorum. İktidardan hiç farklı değiller. Neye çare bulabilecekler onu da anlamak mümkün değil. “Bu ülkeden defolun gidin ey göçmenler!” diyerek bir soruna çare bulamazsınız, bu insanlar burada duruyor. Gitmedikleri halde sürekli onlara yönelik ayrımcı ve nefret dolu söylemlere devam ederseniz toplumda katliamlar yaşanmaya devam eder! Biz dediğim gibi Emirhan Yalçın’ın babasıyla da görüştük, katledilen Türk genci. Ona da taziyelerimizi bildirdik ve evinde de inşallah ziyaret edeceğiz aileyi.

Cezaevi ihlallerine devam ediyoruz. Gördüğünüz kişi Muhlise Karagüzel anjiyo olduğu hastanede 8 gün boyunca bir eli ranzada kelepçeli tutuldu bnu kadının. Boyun ve belinde olmak üzere 2’şer fıtık bulunuyor. İktidar hasta tutsaklar üzerindeki düşman ceza hukukundan vazgeçmeli. Düşünün anjiyo olduğu hastanede yatağında 8 gün boyunca eli ranzada kelepçeli olarak tutulan bir kadın var karşımızda.

Giresun Espiye cezaevi ve İstanbul Maltepe Cezaevi’nden yoğun Covid vakaları haberleri geliyor. Maltepe Cezaevi’nde ölen bir mahpus olduğu ve Covid vakalarında gereken önlemlerin alınmadığı şikayetlerini alıyoruz.

Kızı: “Babam Hüsamettin Uğur Eski Yargıtay Üyesi Afyon T Tipi 1 No’lu Cezaevi’nde sıkıntılar yaşıyor, en basit anayasal hakları dahi ihlal ediliyor. Hakkını savundukça da tehditler alıyor. Henüz babamdan dinleyemedim, yarın sabah görüşe gittiğimde dinleyebileceğim. Bana bu endişeyi yaşatan kişilere beddualar yağdırıyor. 8 Ağustos’ta babam müdür görüşüne çıkıyor, başgardiyan müdürün yanında babam şikayetlerinden bahsederken “Hüsamettin boş işlerle uğraşıyorsun” diyor. Ardından “Bunların sana geri dönüşü olacak elbet.” diyerek tehdit ediyor. Müdür ağzını açıp tek kelime etmiyor.” Mahpuslara yönelik bu tür ismiyle hitap etme uygulamaları ve hak ihlallerini biz gündem etmeye devam edeceğiz.

Geçtiğimiz günlerde İzmir’deydim ve İzmir HDP İl Binamız’da Deniz Poyraz kardeşimiz ile ilgili açılan anı defterini imzaladım. Deniz Poyraz’ın katlinin üzerinden evet 1.5-2 ay geçti ama biz Deniz Poyraz’ı kesinlikle unutmayacağız çünkü ırkçılık saikiyle katledilen masum bir genç kadındı. Kendisini hatırlatmaya, unutturmamaya devam edeceğiz!

Yine İzmir’de İzmir Vekilimiz Serpil Kemalbay ile beraber İzmir’deki KHK mağdurlarının sorunlarını dinlediğimiz bir toplantı yaptık. Biz yurdun dört bir tarafında KHK soykırımına karşı elimizden gelen her şeyi yapmaya devam edeceğiz. Bu toplantılarımızda İzmir’deki KHK’lılardan yoğun bir şekilde hak ihlali başvuruları aldık.

Ayrıca İzmir’de Hak ve Adalet Paneli’mizde islam dünyasındaki iktidarların hak ve adalet dünyasındaki ihlalleri konusunda önemli vurguların yapıldığı bir panelde Müslüman dünyasının dertlerini konuştuk, tartıştık. Müslüman dünyasındaki hak ve adalet ile ilgili sıkıntıların tartışılması gerekiyor. Bunlar tartışılmadığı taktirde bu ülkedeki Müslüman, Hristiyan’ı, dindarı, ateisti her kesimden insan bu uygulamalardan büyük mağduriyetler yaşayacak.

Şemdinli’de devam eden bir yangın var. O konu hakkında da vurgu yapmak isteriz. Bakın Şemdinli’de yangın devam ediyor, orman yangınları devam ediyor ve etkin önlemler alınmıyor. Orman yangınları maalesef yurdun batısında da hep etkin yöntemler alınmadan devam etti. Binlerce dönüm arazi yandı. Şimdi de Şemdinli’de şu an devam eden yangınlar var, bir milletvekili olarak duyarlılığa davet ediyorum yetkilileri.

HDP Muş il eş başkanımız Belma Nergiz göreve geleli 28 gün oldu ve geçtiğimiz günlerde apartopar tutuklandı. 28 günlük süreçte ne yapmış olabilir ki diye soruyoruz? Demokratik siyasete izin vermeme, HDP’nin önünü kapatma tavrı maalesef devam ediyor.

Yine bir başka vaka. Organ İnandı ile ilgili diyor ki eşi: “ Kocam Orhan İnandı’nın cezaevinden Ankara Terörle Mücadele Karargahı’na götürüldüğünü öğrendim. Ağır işkence altında sorguya çekildiği haberini aldım. Sağlığından endişe ediyorum. Lütfen yardımcı olun! “ hani cezaevinden bir insanı alıp TEM’de işkence ile yargılandığı iddiası var son derece ağır bir iddia. Reyhan İnandı eşi Orhan İnandı için bu iddialarda bulunuyor. Biz de kamuoyuna bunu duyuruyoruz cezaevinden alınıp TEM’de işkence ile sorgulandığı  Ülkenin halini dünya görsün!!! Cezaevinden alınıp TEM’de işkenceyle sorgulandığı iddiası için İçişleri Bakanlığı’nın, Adalet Bakanlığı’nın bir an evvel açıklama yapması gerektiğini söylüyoruz.  

Ayrıca açıklama yapması gereken başka bir hususta Sedat Peker’in gündeme getirdiği bir husus hala savcılar harekete geçmiyor. AK Parti Beşiktaş İlçe Başkan eski Yardımcısı Aliye Uzun ile ilgili iddialar var kadın pazarladığı yönünde iki iddia var, kamuoyunda çok tartışıldı ama bu konuda herhangi bir savcılık işlemi de yapılmadı ve mesele ortada duruyor. Dindar olduğunu söyleyen AK Parti eski yöneticisinin kadın pazarladığı yönündeki iddialar hakkında herhangi bir açıklama yapan da yok, bu AK Parti’nin ne kadar kokuşmuş bir durumda olduğunu gösteren bir başka olay!

Bir başka hususa daha değinmek isterim. Birçok sağlıkçı şu anda güvenlik soruşturması nedeniyle uzun süreler mağduriyet yaşadıktan, mahkemeler onları göreve başlattıktan sonra bize başvurulan çünkü bu sefer de Sağlık Bakanlığı haklarında 375 Sayılı KHK nedeniyle ihraç sebebiyle ihraç başlatmış durumda. Düşünün güvenlik soruşturmalarında bir sürü engel yaşıyorsunuz ve ardından mahkeme kararıyla işinize başlıyorsunuz ama Bakanlık size kafayı takmış sizinle ilgili ihraç listesiyle bir işlem başlatılıyor Türkiye’nin hali bu; mahkeme kararına rağmen Bakanlıklar, idare mahkemelerin kararına rağmen afaki uygulamalar ile insanları mağdur etmeye devam ediyor.

3 hafta önce Manavgat’ta orman köyleri yandı oradan da bize şikayetler geliyor. Şirketler devlet adına yanan evlerin yıkım işlerine başlamış. Evleri yıktıktan sonra moloz ve evlerin taşlarını köylüden izinsiz götürmeye başlamışlar. “Evi yanan köylünün elinde TOKİ hayali dışında bir şey kalmadı.” Diyor Manavgat’ta bir vatandaş bize ulaşarak bu şikayette bulunuyor. Şirketlerin vatandaştan izinsiz taşları götürmesi konusunda bir şeyler yapılması lazım!

Şu gördüğünüz kadın hamile bir kadın ve Pendik Medipol Hastanesi kapısından çevrildi, Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gitti oradan da kapıdan çevrildi neden? Çünkü doğumu yaklaşmıştı, doğum yapmak üzereydi ama Covid’di Pendik Medipol’de: “Seni kabul etmeyiz.” Dendi, evine döndü, kötüleşti eşi onu başka özel hastaneye götürdü. Başka özel hastaneye götürdüğünde doktor ameliyata aldı ve ameliyat çıkışında dedi ki: “Maalesef eşinizi kaybettik masa da çocuğunuzu kurtardık ama niye bu kadar geciktiniz?” dedi. Covid olduğu için hastaneye kabul edilmeyen bir kadın bu! Pendik Medipol Hastanesi de birtakım açıklamalar yaptı ama bu açıklamaların doğru olmadığı kamera kayıtlarından da anlaşılmış durumda. Bu konuda Sağlık Bakanlığı’nın bir açıklama yapması lazım. Sağlık Bakanı’nın eski sahibi olduğu bir hastane Medipol Hastanesi ve Medipol Pendik’te böyle bir skandal yaşandı. Halen bu konuda tatminkar cevaplar yok! Hastane bir açıklama yaptı ama hastanenin yaptığı açıklamayı kamera kayıtları yalanlıyor! 9 Aylık hamile 32 yaşındaki Dönüş Kılınç korona virüsüne yakalandığı için aylarca kontrol amaçlı gittikleri Pendik Medipol Hastanesi’nin kapısından geri çevrildi. Hastane yönetimi Kılınç’ı, “Biz pandemi hastanesi değiliz. Diğer hastalarımızı korumak için kovidli hasta kabul etmiyoruz.” diyerek kabul etmedi. Hastane hastane gezen Kılınç sonunda bir hastaneye kabul edildi ancak geç kalınmıştı ve sonrasında halen hak yerini bulmuş değil değerli arkadaşlar.

Haftalardır gündem ettiğimiz bir kadın hamile mahpus Huriye Acun dün nihayet 1.5 ay sonra cezaevindeyken büyük sıkıntılar çekerken Yargıtay tarafından cezası hakkında işlem yapıldı ve onansa da onanmasa da bu kadın dosyasına bakıldıktan sonra çıkacak diyorduk ve sonunda çıktı, Yargıtay sonunda dosyaya baktı ve bu kadıncağız doğumuna birkaç hafta kala Allah’tan cezaevinden çıktı ama büyük sıkıntılar yaşadı. Burada gündem ettik, baskı oluşturduk, tahminim baskılarımız sonrasında fazla da bir gecikme yaşanmadı. Şükürler olsun Huriye Acun sonunda cezaevi ortamından kurtuldu. 1.5 yıllık infaz erteleme aldı; bunu da olumlu bir gelişme olarak söylüyoruz.

Ama başka cezaevinde olan hamile mahpuslar var. Mesela Arzu Nur Özkan 5 aya yakındır Kayseri Bünyan Cezaevi’nde hamile halde, çok büyük zorluklar yaşıyor. Hamile kadınların boş yere tutuklu olarak yargılanması hem anneye hem bebeğe büyük bir zulüm olarak maalesef yaşanmaya devam ediyor.

KHK ile kapatılan okullarda öğretmenlik yapan kişilerin mağduriyetleri devam ediyor. Bize gelen bir başvuruda: “672 KHK ile MEB’den ihraç öğretmenim. 7256 torba yasanın geçici 4.maddesine istinaden, özel sektörde öğretmenlik yapma yasağının kalkması için başvurdum. Aynı kanunda “6 ay içinde sonuçlandırılır”hükmü bulunuyor. Cuma 6 aylık süre doluyor başvuruma cevap yok!”diyor. böyle bir keyfilik var devlet kurumlarında. İnsanlar üniversite bitirmiş, öğretmenlik diploması almış ama “Sana çalışma yasağı getirdim.” Denmiş. Gereken yasal başvurular yapılıyor, 6 ay içinde sonuçlandırılması gerekir diyor yasa ama 6 ay içinde ne cevap veren var ne eden var. Ülkenin hali bu kadar maalesef hukuksuz bir halde.

90’larda kaçırılıp sonra da katledilen HEP Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın’ın oğlu Şevder Aydın, Covid-19 nedeniyle genç yaşta yaşamını yitirdi. Merhuma Allah’tan rahmet, anne Şükran Aydın başta olmak üzere yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı diliyoruz.

Şerif Mesutoğlu Urfa Siverek Cezaevi’nde. Yargıtay tarafından onanan cezası nedeniyle cezaevinde ama Anayasa Mahkemesi’nin adil bir karar vermesi lazım. Kaymakam Muhammet Safitürk davasında cinayeti işlemediği halde cezaevinde tutuklu bulunan bir insan Şerif Mesutoğlu ve Anayasa Mahkemesi’nin kararını bekliyor! Büyük bir adaletsizlik var biz de Anayasa Mahkemesi’nin kararına kadar onu gündem etmeye devam edeceğiz!

Av. Selçuk Kozağaçlı hukuku savunanlar direniyor! Hukuk isteyenler direniyor! Av. Selçuk Kozağaçlı da Çağdaş Hukukçular Derneği Başkanı olarak birçok hukuksuzluğa ayrımsız bir müdahale, mücadele ettiği için cezaevinde olan mağdurlardan birisi ve biz onu gündem etmeye devam edeceğiz.

Kırşehir Cezaevi’nde insanlık dışı uygulamalar var. Kırşehir Cezaevi’nde üniversite öğrencisi Mazlum Dönder kaldığı koğuşta WC, yatak ve yemek ortamı hep aynı ortamda ne priz ne tv ne su ısıtıcısı var. 20 dakika ancak havalandırma hakkı var! Zindan içinde zindanı yaşıyor. Bir üniversite öğrencisine bunları yaşatmak çok büyük bir vebal, günah, suç! Maalesef Kırşehir Cezaevi’nde büyük zulümler yapılıyor, büyük haksızlıklar yapılıyor, zindan içinde zindan yaşatılıyor Mazlum Dönder’e!

Şu gördüğünüz çocuk Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Yoğun Bakım’da yatıyor. dilate kardiyomiyopati nedeniyle kalp nakli ile kalbi kurtulamayacak bir durumda otizmi var oldukça sıkıntılı ve hastanede yatan bir çocuk. Bu çocuğun babası Murat Turan Manisa Cezaevi’nde mahpus. Çocuğun çok belki bir hayati süresi yok! Ne kadar yaşayacağı bilinmiyor! Kalpte ileri derecede rahatsızlık var. Ben Manisa Cumhuriyet Başsavcı vekilleri ile de görüştüm. Bu çocuk hayatını kaybetmeden baba gelip son kez oğlunu görmek istiyor ama babaya izin verilmiyor. “Niye izin vermiyorsunuz?” diyorum. “Covid nedeniyle izin veremiyoruz, hastaneye gidemiyor mahpuslar.” Deniliyor. “Ya Sayın Adalet Bakanlığı Sayın Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğü siz mahpusları cezaevine yolluyorsunuz muayene olabiliyor, peki niye hasta çocuğunu görmek için hastaneye gidemiyor?” bu nasıl bir anlayıştır anlamak mümkün değil! Hani muayene olmak için hastaneye gittiği zaman Covid kapmıyor da çocuğunu yoğun bakımda görmek için gittiği zaman mı Covid kapacak. Bu nasıl bir anlayıştır anlamak mümkün değil! Maalesef izin verilmiyor. Baba cezaevinde kıvranıyor, çocuk yoğun bakımda gelip bir 5 dakika Murat Turan oğlu Ömer Faruk Turan’ı göremiyor, belki çocuk hayatını kaybedecek baba hiçbir zaman çocuğunu canlı olarak göremeyecek. Böyle bir şey olabilir mi arkadaşlar? Burası nasıl ülke anlamak mümkün değil. Gelip çocuğunu 5 dakika görmek bu kadar abartılacak bir hadise mi anlamak mümkün değil ama bizim tüm çırpınışlarımıza rağmen bu babaya bu hak verilmedi! Buradan kınıyorum Adalet Bakanlığı’nı, Başsavcılıkların bu uygulamalarını kınıyorum. Çok çok haksız, yarın öbür gün onların da çocukları olur başlarına bu tür hadiseler gelir, o zaman anlarlar bu babaların bu çocukların bu annelerin sıkıntılarını! Şu anda anlamıyorlar! Empati yapmıyorlar, umurlarında değil ama bizim vicdanımız bunları kabul etmiyor! Olacak şeyler değil!!!

Az evvel bahsetmiştik; Orhan İnandı gözaltında işkence gördüğü şikayetleri vardı! Tutuklanıp cezaevine gönderildikten sonra tekrar Ankara TEM’de işkence gördüğü iddialarını eşi Reyhan İnandı gündeme getirdi! Bunlar ciddi iddialar. Bir hukuk devletinde böyle hukuksuz şeylerin olmaması gerekiyor!!!

Cezaevi ihlallerine devam ediyoruz.

İlaç firmaları, medikal firmaların büyük şikayetleri var bakanlıktan bize ulaştılar onları gündem etmek istiyoruz. “19 aydır kamu hastanelerinden tahsil edilemeyen alacaklarımızın ve yok edilmeye çalışılan medikal sektörün yardımına koşun.” Diyor. Medikal sektör.

Fatma Zehra Babacan troid kanseri bir hasta mahpus, cezası onanmış, Afyon Cezaevi’ne gönderilmiş ama bu kadın bir kanser hastası ve cezaevinde ve cezaevinde hasta mahpuslar böyle çok ve tedavileri bu yüzden aksamalar yaşanıyor! Sadece hasta mahpuslar yok!

Denetimli serbestlikler birçok cezaevinde verilmiyor. Biz bunu önümüzdeki haftalarda daha etkin bir şekilde gündem edeceğiz!

Denetimli serbestliklerin verilmediği yerler ile ilgili tek tek örneklerle ilerleyeceğim.

Afyon T Tipi Cezaevi’nden çok şikayet alıyoruz. Afyon T Tipi Cezaevi uyduruk gerekçeler ile insanların denetimli serbestliğini vermiyor. “Eşim Afyon T1 nolu cezaevinde denetimlisi beş ay geçti kendim bipolar hastasıyım tedavi görüyorum ve artık çocuklarıma bakmakta zorlanıyorum.” Diyor bir kadın ve eşinin denetimli serbestliğinin 5 ay geçirildiğini söylüyor!!!

Yine Düzce Cezaevin’de de denetimli serbestlikler verilmiyor. “İzmir de 4 küsur sene yattıktan sonra Düzce ye nakil gelen birisinin, Düzce Cezaevi’ne yeni nakil geldiği için, yattığı süreleri saymıyorlar, yeni giriş yapmış gibi uygulama yapıp mağdur ediyorlar.” Diye başvurular var!

Yine bir başka başvuruda bir şahıs ceza aldıktan sonra cezası onandıktan sonra Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne kayıt yaptırmış ve daha sonra üniversite kaydını sildirmiş, iptal ettirmiş! Bir disiplin yönetmeliğine dayanarak bu yapılmış! Örgüt üyeliğinden ceza almışsan hukuk fakültesinde okuyamazsın diye disiplin yönetmeliği var demiş. Böyle disiplin yönetmelikleri var ama bu disiplin yönetmelikleri Anayasa’nın insan haklarının üstünde gibi hissediyor aslında eğitim hakkı temel bir haktır, temel bir insan hakkıdır. Anayasal haktır, bir insan hakkıdır ama bir insana verilen cezadan dolayı kazandığı üniversiteden dolayı eğitimi iptal edilebiliyor. Bu da ağır insan hakkı ihlalidir. Bunun da altını çizmiş olalım!

Kandıra Cezaevi’nde Ahmet Dizlek cezaevi yetkilileri ile de görüştük. Ocak ayında kemoterapi alması gerekirken o nasıl bir aksama olmuş bilemiyoruz. 8 ay boyunca hastaneye gidememiş Ahmet Dizlek ve 4. Evre kanser metastazlar ilerlemiş cezaevi ile görüştük meseleyi hızlandırmaya çalıştık ama büyük bir mağduriyet yaşatılmış. Bu 8 aylık dönemde gecikme niye oldu diye biz Adalet Bakanlığı’na soru önergesi de verdik! Değerli arkadaşlar cezaevlerinde bu tür hak ihlalleri maalesef çok yaşanıyor müdahil olduğumuz zaman bunları görüyoruz. Mahpuslar kimsesiz yalnız, çaresiz oldukları için önemli hak ihlallerine uğruyorlar, biz müdahil olup konuyu anlamaya çalıştığımız zaman gerçekten çok ağır hak ihlalleri olduğunu anlıyoruz ve elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Bu konuda da Adalet Bakanlığı’nı göreve çağırıyorum. Bu kişinin tedavisinde 8 aylık çok önemli bir kopukluk var Ocak ayından beri doktora gidemememiş ocak ayından sonra en son 13 Ağustos’ta doktora gidebilmiş. Ben bir doktorum olacak iş değil, kabul edilecek bir iş değil bunun mutlaka sorgulanması gerekiyor.

Yusuf Özmen bakın bu da 4. Evre kanser hastası. Şu anda hem ağır bir kemoterapi almakla meşgul cezaevinde bunun yanı sıra kalp şikayetleri var nabzı 200’e kadar fırlıyor. Anjiyo yapılması lazım anjiyo yapılamıyor kemoterapi olduğu için yapamayız diyor kardiyolog bir taraftan cezaevi koşullarından dolayı kemoterapisi gereken faydayı sağlamıyor, buna bağlı kalp tedavisi yapılamıyor. Bir kısır döngü içine girmiş bir insan ve dördüncü evre kanser bu insan hala cezaevinde tutuluyor. Aslında hani artık bu insanları cezaevinde tutmayla varabileceğiniz bir yer yok yani. Bunlar olacak şeyler değil bakın birçok 4. Evre kanser hastasını gündem ettim maalesef bu mağduriyet devam ediyor Yusuf Özmen için.

Bekir Kızılgül Sincan Cezaevi’nde yatıyor. Eşi bize başvurmuş. Hem eşi cezaevinde hem yeşilkartlı madden büyük sıkıntılar yaşarken cezaevindeki yemek parası tahsil edilmiş. Düşünün kocanız cezaevinde zaten yeşil kartla geçinmeye çalışıyorsunuz öbür taraftan da daha cezası bile bitmeden hemen yemek parasını ver diye devlet tepenize dikiliyor en azından bu kişi cezaevinden çıksın bir iş sahibi olsun öyle yemek parasını isteyin. Hani bu kadar zor durumdaki insanları bu kadar sıkıştırmaya gerek yok bunlar hukuğa aykırı işler yetkilileri göreve davet ediyoruz burada da Adalet Bakanlığı’na soru önergesi vereceğimizi söylüyoruz.

İnsanlara ev temin eden firmalar hakkında TMSF’ye devirler yapıldı. İnsanlar evleri için paralar vermişti bu paralar TMSF’ye gitti yetkililer bu ev firmaları için hiçbir açıklama yapmıyor. İnsanların paraları bir yerlerde bekliyor değer kaybediyor böyle de bir mağduriyet olduğunu hatırlatalım.

Tokat Cezaevi’ndeki yeni gelen İnfaz Hakimi’nin hukuksuz uygulamalar yaptığına yönelik yoğun şikayetler alıyoruz. Denetimli serbestlik gelen KHK mağduru mahkumların denetimli serbestlikten yararlandırılmadığı şikayetleri yoğun bir şekilde geliyor.

Tokat Çamlıbel Cezaevi’nde de denetimli serbestliklerin verilmediğine dair çok yoğun şikayetler var.

Balıkesir Bandırma 2 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde mahpuslar çıplak arama yapılmadan hastaneye götürülmüyor bu yüzden mahpuslar hastaneye gitmiyor, bakın çıplak arama mevzusunu defalarca gündeme getirdik ama bu tür uygulamalar devam ediyor.

Ali Öksüz Sincan 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nde bakın onun yaşadığını yakını anlatıyor. Oradan okumak istiyorum: “12.08.2021 tarih ve 14.15-15.00 saatinde kapalı görüşüne katıldım. Sekerek yürüyor kollarında yüzünde morluklar var. Gözü şişmiş. Vücudunun görmediğim yerlerinde de şişlikler olduğunu kendisi anlattı. Gardiyanlar ile tartışma sonucu çarşamba günü 6-7 gardiyan darp etmiş. Baygın şekilde Ceza İnfaz Kurumu Kampüs Hastanesi’ne baygın götürülmüş. 2-3 ünite kan verilmiş. Gardiyanlar şikayet dilekçesini almamışlar. Dün ise gözünde görme yeti kaybı olduğu için tekrar doktora gitmiş. E-nabız üzerinden bunların tamamı görüyorum. Fakat düşme diye doktor rapor tanzim etmiş.” Cezaevlerinin hali bu arkadaşlar! Maalesef birileri mahpusu darp ettikten sonra işi kitabını uydurabiliyor. İşte bu bahsettiğimiz şikayette de bunlar apaçık görünüyor. Bunlar kabul edilecek hadiseler değil, Adalet Bakanlığı’nı göreve davet ediyorum. Cezaevlerindeki personel bu işlerin üstünü örtmeye çalışıyorsa biz hesabı Adalet Bakanlığı’ndan sorarız. Bunun altını çizelim, böyle şeyler olmaz! Hem darp edilsin hem de üstü örtülmeye çalışılsın!!!

Yusuf Kurt matematik öğretmeni. 5 yıldır cezaevinde. Bu kişinin ailesi çok büyük mağduriyetler yaşıyor. Bize oğlu ulaştı Afyon Bolvadin Cezaevi’nde 5. Senesinde. Oğlu ile görüştüm, yaşadıkları büyük mağduriyetler, maddi manevi sıkıntılardan dolayı annesi meme kanseri olmuş genç yaşta, mahpusun babası yine kanser olmuş üzüntülerden dolayı, teyzesi meme kanseri olmuş. Aile boyu kanser hastası. 6 haziran 2021’de babası Yusuf Kurt’un denetimli serbestliği gelmiş ve babasını yine çıkarmamışlar düşünün yani ailenizde kanser hastaları bir sürü var. Denetimli serbestliğiniz gelmiş, eşiniz kanser hastası ve sizi yine allem edip kallem edip cezaevinden çıkarmıyorlar. Çok zor durumda olan bir aile gerçekten çok çok üzücü bir hal. 3 kardeşler, 2 kız 1 erkek. “Ben bu süreçte mücadele vermeye çalışıyorum umarım siz de mücadeleme destek verirsiniz sayın vekilim.” demiş. Bunlar gerçekten kabul edilecek hadiseler değil ailede kanser hastası, eşinin engelli raporu var ve babasını görmek istiyor ama 6 Haziran’dan beri denetimli serbestliği verilmiyor Yusuf Kurt’un.

Yeni ihraçlarla ilgili sorunları da gündem edeyim. Biliyorsunuz KHK’lar bitti ama bakanlıklar kendi keyfi kararları ile insanları ihraç ediyor! İhraç ettiği bir kişi İdare Mahkemesi’ne başvurmuş. 11 Aralık 2020’de Antalya Kumluca ilçesinde bir kişi. Bir polis memuru 319999 sicil no ile görev yaparken ihraç edilmiş ve yürütmeyi durdurma kararı almış. Buna rağmen İçişleri Bakanlığı göreve iade etmemiş polis memurunu. Bu polis memuru ne yapacağını bilemez halde bekliyor. Yürütmeyi durdurma kararı aldıktan sonra Bakanlığın kişiyi işe başlatması lazım ama ülkede hukuk, anayasa olmadığı için görüyorsunuz işe başlatılmamış biz de bu vatandaşın derdine tercüman olmaya çalışıyoruz.

Yine Afyon T Tipi Cezaevi’nden çok yoğun başvurular geliyor. Diyor ki: “Denetimli serbestlik keyfi olarak verilmiyor. “Eşim Ramazan Ateş’te burada hükümlü pisikolojik tedavi görüyor artık gerçekten kötü ve zor durumda 23 Ağustos’ta denetimli serbestliği hak ediyor ama halen bu konuda bir gelişme yok. Afyon Cezaevi zaten denetimli serbestlikleri vermiyor.” Diyor eşi.

Aynı ilde bulunan Afyon E Tipi Cezaevi denetimli serbestliği verirken Afyon T Tipi’nde bir sıkıntı var ve denetimli serbestlikleri vermiyor!

Yine Yargıtay’da bekleyen çok dosya var değerli arkadaşlar. Yavuz Üstebay isimli bir kişi bir başvurusu var. Yargıtay’da süresi dolmak üzere. Yatarının dolmasına 2.5 ay gibi bir süre kalmış ama hala bu kişinin cezası ile ilgili bir dosya işlemi yapılmamış. Düşünün 5-6 yıldır bu insanlar cezaevinde ve Yargıtay işlem yapmadığı için beklemek zorunda. Yargıtay işlem yapsa çıkacak ama ülkede çarklar dönmüyor işte maalesef.

Bir de yine daha öncesinde de gündem ettiğimiz bir kişi Servet Peker Kuzey Irak’ta mağdur olmuş bir vatandaşımızın durumunu gündem etmek istiyorum, daha öncesinde de gündem etmiştim. Oğlu bize yazmış kısaca okumak istiyorum. “Size babam için yazıyorum sayın vekilim daha önce de iletmiştim ama halas onuç yok. Kuzey Irak’ta devlet için taşeron firma olarak apartman yaptı babam bunun için 30 yıllık birikimi olan emekli ikramiyesini yatırdı, arabamızı satıp ve daha bir çok kişiden borç alıpta yaptı apartmanları ve sonucunda parasını alamadı. 2 yıldır orada babam 67 yaşında ve sağlığından endişe ediyoruz. Parasını da alamadığı için gelemiyor ve Bakanlık’ta bu noktada bu olaya halen etkili bir şekilde müdahil olmuyor.” Aslında Dışişleri Bakanlığı’nın vatandaşının hakkını araması, vatandaşı bu mağduriyetten kurtarması gerekiyor. Şirket yetkilileri ile görüşmesi gerekiyor halen bu kişinin ağır mağduriyeti devam ediyor.

Bahar Aras Yavuzeli Cezaevi’nde Gaziantep’te 16 aylık bebeği ile mağdur hücrede bir kadının halini size aktarmaya çalışıyorum.

Yine Maraş Türkoğlu Cezaevi’nden çok şikayetler alıyoruz. 17 saat su kesintileri yaz gününde yaşanıyormuş. Her gün 17 saat su kesintisi. Mahkumlar hijyenden yoksun, hava sıcaklığının 40’ın altına düşmediği bir ilde su kesintisi büyük bir eziyet. Kesinti her gün oluyor kısa aralıklarla su veriliyor. “Akşam 7’de kesilen su ertesi gün 7’ye kadar yok. Yemekler çok kötü eşime gönderdiğimiz para artık yeterli olmuyor çünkü mecbur kantinden beslenmeye çalışıyorlar. Beslenme, tuvalet dolayısıyla hijyen gibi temel ihtiyaçlar yeterince karşılanmadığı için mahkumlar bu sıcak havalarda hastalık hissiyle karşı karşıya.” Diyor.

Sosyal medya paylaşımları gerekçesiyle gözaltına alınanlar arasında Halkların Demokratik Partisi Genel Merkez çalışanlarının da bulunduğu 6 kişinin Ankara Terörle Mücadele (TEM) şubesinde tutulduğu öğrenildi. Avukatlardan edinilen bilgiye göre, dosyada kısıtlılık kararı olduğundan gözaltına alınanlarla avukatlar görüştürülmedi. Gözaltına alınan arkadaşlarımızın isimlerini söylemek istiyorum : Ece Şimşek, Fatma Bilge Devrim Temel, Şehriban Başak, Mehmet Duymaz, Ahmet Özkaya, Azadi Kaya arkadaşlarımız belli ki uyduruk gerekçelerle sosyal medyada yaptıkları eleştiriler nedeniyle gözaltına alınmışlar ve Ankara TEM’de tutuluyorlar. Bir an evvel serbest bırakılmaları gerektiğini buradan hatırlatıyorum. Ülkede ifade özgürlüğü yok. İnsanların en basit eleştirileri hemen terör örgütü propagandası diye nitelenebiliyor ve ağır mağduriyetler yaşatılabiliyor! Bu olayı kınıyor ve arkadaşlarımızın bir an evvel serbest bırakılması gerektiğini söylüyorum!!!

Batman Beşiri T tipi kapalı Cezaevi’ndeki mahpusların şikayetleri ile ilgili bir gündem edeceğim. Şahin Kaya ve İbrahim Çiçek her türlü haksızlığa, baskıya zulme karşı bir durumdalar. Çıplak arama mevzu bahis Batman Beşiri Cezaevi’nde bize bu konuda bir başvuru var ve Nurettin Ceyhan’ın abisinin bu şikayetini gündem ediyoruz. Nurettin Ceyhan 6 yıla yakın bir süre ile Batman Beşiri T Tipi Cezaevi’nde. Arkadaşları Şahin Kaya ve İbrahim Çiçek’te çıplak arama ve hak ihlallerine uğruyorlar.

Ayrınca bir sağlıkla ilgili başvuru aldık. İstanbul Sancaktepe’de 4 yıl önce kurulan Sancaktepe Eğitim Ve Araştırma Hastanesi; hastane kurulmuş ama polikliniklerde yeterli doktor yok, uzman doktor yok! Hastane var ama doktor yok! Bu sefer hastalar mağdur oluyorlar. Böyle büyük bir sıkıntı bize iletildi. Hastane binası yapmak yetmiyor oraya doktor göndermek, sağlık hizmeti vermek lazım Sağlık Bakanlığı. Vatandaşlar diyor ki: “Birçok poliklinik kapalu ve burada görev alan doktor sayısı cok az ve bulunan doktorlarda günlük verimli bir çalışma sergilemiyorlar.” Hastane çevresindeki esnafta çok büyük mağduriyetler yaşamış.

Cezaevindeki mağduriyetleri kısaca toparlayacak olursak. Açık görüşlerin olmaması çok büyük bir mağduriyet! Pandemi artık azaldı, insanlar normal hayata az çok geçti ama cezaevlerinde sonuna kadar pandemi önlemleri devam ediyor. Açık görüşler açılmış değil, 1.5- 2 yıla yakındır insanlar açık görüşte yakınlarına dokunamıyorlar. Bu çok büyük bir mahrumiyet, mağduriyet. Açık görüşler bir an evvel açılsın. Kapalı görüşler ayda 3 kez iken 2 ye düşürülmüş durumda. 3’e çıkarılmalı çünkü kapalı görüşte temasta yok niye 2’ye düşürülmüş anlamak mümkün değil. Kapalı görüşlerin süresi 1.5 saate çıkarıldığı halde bunlar uygulanmıyor. Resmi gazetede yazıldığı halde uygulanmıyor. Kimi yerde yarım saat, kimi yerde 45 dakika insanlar kapalı görüşte kalabiliyor ama bakın yasa ile aslında 1.5 saat görüş yapılabileceği söyleniyor! İnsanlara zulmen bu mağduriyetleri yaşatıyorlar. Sohbet hakları halen kısıtlı, birçok yerde spor hakkı verilmiyor! Maalesef bu mağduriyetler devam ediyor! Denizli T Tipi Cezaevi’nde de aynı şekilde mağduriyetler devam ediyor!

Afyon Cezaevi’nden çok mağdur başvuru aldık. Afyon Cezaevi’nde Muhammet Döşer
denetimli serbestlikten yararlanamayan bir mahpus! Onun abisi Yasin Döşer’in bize başvurusu var! “5 yıldır cezaevinde olduğu ve her iletişim imkanı cezaevinin kontrolünde olduğu halde irtibatı nasıl devam ediyor.” Diyor. Örgütle irtibatı devam ediyor diye denetimli serbestliği verilmemiş. Kardeşi diyor ki: “5 yıldır cezaevinde bu nasıl bir irtibat? Bir insan suçlu olsa ve etkin pişmanlıktan yararlansa baştan olur ve 5 yıl ceza evinde niye yatsın o zaman? Tüm bunları dilekçe ile cezaevini şikayet için yazdığında kendisini tehdit ediyorlar ve bu şikayetlerinin kardeşim hakkında kötü sonuçların olacağını cezaevi yönetimi tehditle kardeşime söylemişler.” Hem haksızlığa uğruyorsunuz hem de bu konuda dilekçe verdiğiniz zaman cezaevi yönetimi sizi tehdit ediyor maalesef.

Afyon T Cezaevi’nden velhasıl çok şikayetler alıyoruz! Adalet Bakanlığı’na Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne buradan tekrar hatırlatıyoruz. Afyon T Cezaevi’nde çok keyfi işler yapılıyor, gerçekten zulme varan işler yapılıyor, denetimli serbestlikler verilmiyor! Bu uygulamalar konusunda hassasiyetlerini istiyoruz!!!

Yine başka cezaevlerinden de geliyor. Kocaeli Cezaevi’nde bir Mustafa Onur Yalçın’ın yine denetimli serbestliğinin verilmediği ile ilgili başvurular var.

Afyon T Tipi Cezaevi’nde Ertuğrul Yalçınkaya’nın denetimli serbestliği 4 ay geçmiş onun da verilmiyor. Çok ağır mağduriyetler.

Cemal Düzenli Midyat Cezaevi’nden Elazığ T Tipi Cezaevi’ne sevk edilmiş. Kamu Denetçiliği kurumuna başvurmuşlar. Kamu Denetçiliği Kurumu Ombudsmanlık Elazığ’dan sevk kararı vermiş, haksızlık yapılmış: “Elazığ’dan Midyat’a gönderin.” Diye karar vermiş ama bunu da cezaevi uygulamıyor, Bakanlık uygulamıyor. Ülkenin hali bu işte! Bakın vatandaşlar bir başka devlet kurumuna başvuruyor ve haksızlığın olduğu tespit ediliyor ama buna rağmen Adalet Bakanlığı adım atmıyor!!!

Biz son olarak kayıp kaçırılanları hatırlatmak isteriz.

Yusuf Bilge Tunç 2 yıldan fazla kaçırılmış durumda halen bir haber yok. Biz bunu kesinlikle kabul etmeyeceği! 30 yıldır, 40 yıldır kaçırılan insanların yakınları var ve yakınlarını arıyorlar! 2 yılı aşkındır kaçırılan Yusuf Bilge Tunç’un da hakkını hukukunu aramaktan hiçbir zaman geri durmayacağız.

Hüseyin Galip Küçüközyiğit 29 Aralık’tan beri kaçırılmış nerede olduğu belli değil. Onun da hakkını hukukunu sormaya devam ediyoruz kabul edilecek bir hadise değil. Tıp fakültesinde okuyan kızı okulu ile mi uğraşsın babasını mı arasın ne yapacağını bilemez perişan bir halde ve maalesef Hüseyin Galip Küçüközyiğit ortalıkta yok, hiçbir iz yok. En son olarak kamera görüntülerinde onu 3 kişinin takip ettiği görüldü ve ondan sonra bu kişi ortalıkta yok. Besbelli birileri alıp onu kaçırdı götürdü bir şeyler yaptı, bir yerlerde tutuyor veya öldürdü ne olduğunu bilemiyoruz, devlet yetkilileri bu konuda adım atmıyor, adım atmayınca da şüpheler onların üzerinde yoğunlaşıyor.

Gülistan Doku yıllardır kayıp ve hakkında hiçbir gelişme yok.

Hürmüz Diril bir Süryani vatandaşımız ve maalesef halen bulunamadığını herkes biliyor ve hala bu konuda etkin devlet adımları atılmıyor!!!

Hukuksuzlukların bitmesi dileğiyle, biz bugün basın toplantımızı burada bitiriyor, hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyoruz.

Yorumlar