8 Aralık 2022

Değerli basın mensupları bugünkü basın toplantımıza başlıyoruz!Yine gündemimizde önemli hak ihlalleri var.

Öncelikle kaç gündür Türkiye’nin gündeminde olan çok üzücü, çok çirkin, çok müessif bir olaya değinmek istiyorum! 6 yaşındaki bir kız çocuğunun nikah kıyılarak 29 yaşındaki bir erkek ile evlendirilmesi ve cinsel istismara maruz kalması korkunç, kabul edilemez, feci bir olaydır! Çok önemli bir cinsel istismardır ve en ağır bir şekilde sorumlular cezalandırılmalıdır! Hiranur Vakfı Onursal Başkanı’nın 6 yaşındaki kızının komşusu olan 29 yaşındaki bir kişiye 6 yaşında dini olarak nikahlanması ve daha sonra cinsel istismara maruz kalması, olayın tıbbi olarak birtakım şikayetlerle ortaya çıkması sonrasında sahtekarlıkla bir başka şahsın devreye sokularak kemik yaşı belirlemesi sahtekarlıkları ile gözden kaçırılmaya çalışılması ikinci bir suç! Olayın faillerinin bir an evvel en ağır bir şekilde cezalandırılması gerekiyor! Kabul edilemez korkunç bir suç ve bununla ilgili kadını koruma ile ilgili tüm tedbirler alınmalıdır, ülkemizde bu konuda maalesef en ağır fiiller yaşanmakta, bütün bunlara rağmen bu konuda çok büyük kadını korumaya ihtiyaç varken bir de İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı alınması ne kadar büyük bir yanlışlık içinde olduğumuzu gösteriyor! Bütün bu olaylar ile mutlak surette mücadele etmeliyiz, sorgulamalıyız, toplumsal anlayışı düzeltmeliyiz ve bu tür olayların olmasını engellemeliyiz! Kapalı toplumlarda özeleştiriye açık bir anlayışı reddetmek durumundayız! Bu hangi toplumda olursa olsun, dini bir toplumda olsun, başka bir inanç topluluğunda olsun, ideolojik bir toplumda olsun tepeden inme buyurgan, sorgulanamaz anlayışlarla insanların istismarı ve haklarının çiğnenmesine her ne şekilde olursa olsun karşı çıkmak durumundayız! Bu konunun üstüne gidilmeli, bunun gibi başka olaylar varsa bir an evvel ortaya çıkarılmalı ve bütün bu konularda gereken hukuki işlemler yapılmalı! En ağır cezalar verilmeli! Ortada bir çocuk istismarı, pedofili vakası var maalesef ve bununla ilgili toplumsal duyarlılık en üst düzeyde seyretmeli! Bu sapıkça bir eylemdir, korkunç bir eylemdir, bir taciz eylemidir, kesinlikle en ağır bir şekilde cezalandırılması gerekene bir eylemdir!

Değerli arkadaşlar Meclisimizde son günlerde çok üzücü olaylar yaşanıyor. Bu Meclis’te biz farklı görüşlerde olabiliriz farklı partilerden ama 600 milletvekili bir çatı altında konuşmayı başarıyoruz, en önemlisi de bu ve topluma örneklik teşkil etmesi açısından bu son derece değerli! Mutlaka 600 kişinin bir arada olduğu zaman 600 farklı fikir olabilir, 600 farklı yaklaşım olabilir, 5 parti bir aradaysa, 5 farklı yaklaşım olabilir fakat bu birbirimizi darp etmeyi haklı çıkarmaz! Biz yaşanan olay sonrasında İYİ Parti Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs vekilin darp edilmesini kınıyoruz, kabul etmiyoruz. Olayın faillerinin cezalandırılması gerektiğini ki şu ana kadar Bursa Milletvekili Zafer Işık özür bile dilemedi! Gereken yaptırımların uygulanması gerektiğini söylüyoruz. Sanırım İYİ Parti yetkilileri öldürmeye tam teşebbüsten suç duyurusunda bulunmuşlar, Hüseyin Örs Trabzon Vekilimize de Allah’tan şifalar diliyorum, geçmiş olsun diyorum!

Milletvekili Öztürk Yılmaz’a bir bıçaklı saldırı yapılmış. Kesinlikle kabul edilemez, korkunç bir saldırı. Şu an için sağlığının iyiye gittiğinin haberini aldık, hayati bir tehlikesi yok Allah’tan şifa diliyoruz. Sayın Öztürk Yılmaz’a geçmiş olsun diyorum ve bu tür olayların tekrar etmemesi için alınması gereken tüm önlemlerin alınmasına davet ediyorum!

Bugün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçesi TBMM Genel Kurul’da görüşülecek ve biz parti olarak asgari ücretin 12500 TL olma teklifini getirdik. Bu teklifin kabul edilmesi için de söylemlerde bulunacağız! Buradan da basın toplantısında da bu konunun altını çizmiş olalım, parti olarak asgari ücretin 12500 TL olmasını talep ediyoruz!

Adil olmayan yargılamalar, garazlı cezalar maalesef devam ediyor! Elimde bir Anayasa Mahkemesi kararı var! 2015 yılında Hakkari Belediyesi Eşbaşkanımız Dilek Hatipoğlu tutuklandı, 7 yıldır tutuklu! Uyduruk bir nedenle 16 yıl ceza verilmiş kendisine ve sonunda düşünün 7 yıl aradan geçmiş, çoluk çocuk sahibi bir kadın 7 yıl sonra Anayasa Mahkemesi “Pardon, ihlal var.” demiş! Düşünün 7 yıl yatıyorsunuz en sonunda Anayasa Mahkemesi diyor ki: “Yanlış bir karar.” Peki o zaman tahliye edin, tutuksuz yargılansın, zaten 7 yıldır mağdur etmişsiniz Hakkari 2. Ağır Ceza Mahkemesi tahliye de etmiyor! “Hayır yerel mahkemede tutuklu olarak yargılanacaksın.” Diyor! Ya zaten sizin hatanızdan dolayı 7 yıldır bu insan boş yere cezaevinde yatıyor! Haksız hukuksuz bir ceza vermişsin, bu kadar hukuku kendi siyasetine, anlayışına, iktidarına kul köle, alet eden bir anlayış bu dünyaya gelmemiştir! Çok insafsız ve zalim kararlar! Koca Anayasa Mahkemesi’nin kararı ortada, tahliye edilmesi gerekiyor! “Yok efendim bir daha yargılarız.” Bari tutuksuz yargıla! Gerçekten insafsızlığın, zalimliğin alası yaşanıyor!

Resmi iletişim merkezlerinde 7 gün 24 saat görev yapan vatandaşların mevzuat bilgi edinme, görüş öneri anlamında hizmet veren çalışanlar bize başvurmuşlar. “Biz hızlı çözümler üretmek için mekan zaman farkı gözetmeksizin her an vatandaşın hizmetindeyiz. 7 gün 24 saat bakanlıklara ulaşılan tek merkeziz. 5 farklı taşeron firma ile çalıştık şu ana kadar. Sürekli taşeron firmalar değişiyor. Her yeni firma bizi haksızlığa uğratıyor. Kıdem, ihbar tazminatları ödenmiyor. Engelli bir birey iş başvurusu ve sosyal hakları konusunda bilgi almak için emeklilik hesabı ve iş kanunları hakkında bilgi almak için, sağlık problemi yaşayan bir vatandaşımız hastane randevusu almak için birçok kişi bakanlık adına hizmet veren bizleri arıyor ve bütün buradaki her şey bakanlıklar tarafından belirleniyor. İhale bedellerinin %85-90 arası işçilik giderini oluşturmaktadır. Çağrı Merkezinde yaklaşık 20 bin çalışan olsa da çalışanlar tek projede olmadığından çoğunluk sağlanarak sendikalaşma ve sendikal haklardan yararlanmamız mümkün değil. Bizlere ödenen yemek yol giderleri günlük bu ihtiyaçların karşılanması için yeterli değil. 2017 yılında 696 Sayılı KHK’nın 83. Madde 2. Bendine göre özellikle çağrı merkezi hizmetleri kapsam dışı bırakılmıştır.” Diyor. Bu işçilerin de hakkına, hukukuna riayet edilmesi gerektiğini söylüyorum.

Değerli arkadaşlar biz geçtiğimiz gün Genel Kurul’da bir tartışma yaşadık. Bu tartışmada cezaevlerindeki çıplak arama ile ilgili gerçeklikleri söyledik. Çıplak aramaya uğrayan mağdur kadın vatandaşlarımızın bize gönderdiği mektupların engellendiği ve üstüne de disiplin suçu cezası verildiğini söyledik ve burada öncesinde de bir iffet tartışması yaşanmıştı. Biz çıplak aramaya uğradığı zaman başvuruda gecikenlerin iffetsiz olarak suçlandığı bir zaman diliminde bu mektupların engellenmesini sormuştuk. Madem siz insanlara böyle çok haksız bir şekilde iftirada bulunuyorsunuz, “Geç kaldın, sen iffetli değilsin.” gibi iftiralarda bulunuyorsunuz peki o zaman bu mektubun bize gönderilmesini nasıl engellersiniz, bakanlığınız mı iktidarınız mı iffetsiz diye sorduk, bize kınama cezası vermişler. Düşünün bu ülkede, bu Meclis’te bir sürü ağır hakaretler yapılıyor, kimse bir şey demiyor fakat biz bir meseleyi sorduğumuz zaman, bu konuda bakanlığın uygulamasının doğru olup olmadığını ve önceki söylemler ile kıyas yapıldığı zaman kavramın ne olduğunu soruyoruz, bize kalkıp kınama cezası veriyorlar! Bu haksız, hukuksuz bir cezadır! Dünyada böyle bir şey görülmemiştir! Yani bakanlığınız mı iktidarınız mı iffetsiz sorusu karşısında ceza verilmesi dünyada görülmemiş bir vakadır! Bir soru sormak ne zaman ceza vesilesi olabilir? Allah aşkına o zaman dünyada hiç kimse soru sormasın! Biz kimse hakkında bir yargıda bulunmadık! Bir yargı şeklinde, “Şu iffetsizdir, bu iffetsizdir, o iffetlidir.” diye bir şey demedik ama biz bakanlığın ve iktidarın uygulamaları ile ilgili bir soru sorduk, biz sorulan soruya da hangi ifade özgürlüğü anlayışı içinde böyle bir ceza verilebilir? Nasıl böylesi bir soru ağır kaba ve yaralayıcı ifade olarak kabul edilebilir anlaşılır gibi değil! Ben bu konuda Anayasa Mahkemesi’ne gideceğim, Meclis’te alınan bu kararın haksız ve hukuksuz bir karar olduğunu söylüyorum. İfade özgürlüğünü çiğneyen siyasi iktidarın isteği doğrultusunda alınmış bir karar olduğunu söylüyorum, kabul etmiyorum, kınıyorum bu kararı!

Kandıra F1 Cezaevi’ni fareler basmış! Mahpus yakınları bize iletti. “Kandıra 1 No’lu hapishanesini lağım fareleri bastı. Evlatlarımızın depoda ki eşyalarını telef etmiş fareler. Kızım Yıldız Keskin’in suratında uyku sırasında oluşan fare ısırıklarının izleri vardı. Evlatlarımızın başına gelecek her şeyden hapishane müdürü sorumludur.” demiş mahpus yakınlarının aileleri. Adalet Bakanlığı denen Zulümat Bakanlığı’nı bu konuda duyarlılığa davet ediyorum. Bir açıklama yapsınlar bakalım!

Gülten Öztürk diyor ki: “Eşim 18 aydır tahliye edilmiyor. İyi halli olmasına engel bri durum ve disiplin cezası da yok. Bahtiyar Öztürk tahliye edilmiyor.” Evrakları da var ve Afyon 1 No’lu T Tipi Cezaevi’nde son zamanlarda bu cezaevinden çok ağır ihlaller geliyor. Göz göre göre insanların denetimli serbestliği yakılıyor. Disiplin suçu yoksa nasıl böyle keyfi kararlar alınıyor bunu anlamak mümkün değil!

Söke T Tipi Cezaevi B1 koğuşundan bize gelen bir şikayet var! Düşünün, cezaevi koğuşu 12 kişilik kapasiteli kaç kişi kalıyor biliyor musunuz arkadaşlar? 46 kişi kalıyor! Aklınız alıyor mu? 12 kişilik kapasiteli yerde şu anda Söke T Tipi Cezaevi’nde 46 kişi kalıyor! Biz boşuna mı Zulümat Bakanlığı diyoruz arkadaşlar! Bakın mahpusların içerideki durumları bu! Hangi suçtan içeri girersen gir sana verilen bir ceza vardır, onu içeride yatarsın ama üstüne bir de insanlık dışı koşullarda kalıyorsan bu insan hakları ihlalidir. Biz kimse ceza çekmesin, verilen ceza çekilmesin demiyoruz. Bir şekilde ceza verilmişse çekilir ama 12 kişilik yere de 46 kişi doldurursanız ağır bir insan hakları ihlaline imza atarsınız!

“0-6 yaş arası çocuğu olanlara iki yıl denetimli serbestlikten yararlanma hakkı bana verilmiyor.” Demiş Fatma Aydın Çorum Cezaevi’nde. Bu konuda ayrıntılı bir şekilde araştırılması ve son kararın verilmesi gereken bir konu!

Erkam Özkaya, Tekirdağ Cezaevi’nden bize ulaşmış. “45 aydır, eşim 2 kez çocuklarım 1 kez ziyaretime gelebildi. 7 yaşındaki oğlum beni hatırlamadı, kızımın ağlaması durmadı. Bu maddi halimde elektrik faturamızı hapishanede ticarethane aboneliğinden ödüyoruz.” Diyor. “Bu kadar kötü maddi ve manevi bir durumdayım ailem Denizli’de oturuyor ben Tekirdağ Hapsihanesi’ndeyim, 45 aydır eşim iki kez çocuklarım bir kez geldi, çocuklarım beni unutmuş bile. 7 yaşındaki çocuk bana bakıyor kim bu diyor? 10 yaşındaki çocuğum oturup ağlıyor, 5 kuruş param yok, ben normal vatandaşlar gibi mesken elektriği statüsünden değil ticarethane statüsünden kaç kat zamlı olarak elektrik faturası ödemek zorunda kalıyorum.” biz bunu Zulümat Bakanı Bekir Bozdağ’a da söyledik fakat 7 yıldır bu konuda EPDK ve Enerji Bakanlığı ile görüşmeler yapıyorlarmış. Ben onlara daha nice 7 yıllar diliyorum! Görüşsünler bakalım! Millet böyle cezaevlerinde inim inim inlesin onlar daha nice 7 yıllar, EPDK ve Enerji Bakanlığı ile görüşmelere devam etsinler! Bu nasıl bir zalimlik türüdür? Gerçekten anlamak mümkün değil! Hapishanedeki insanın geliri yok sen ona dışarıdaki insanın statüsünün iki kat üstü statülü ticarethane aboneliği uyguluyorsun, binlerce defadır bunu burada söyledik! Bakanlığa soru önergeleri verdik, yüzüne en az 2 defa söyledim Bakan’ın değişen bir şey yok! Bu ne demek? “Ben adamı cezaevine atarım, atarım zindanlara maddi manevi canına okurum, ailesini ocağını yıkarım, ocağını söndürürüm, canına okurum.” anlamına gelir, başka ne anlama gelecek? Böyle bir şey olabilir mi dünyanın neresinde görülmüş ama bunlar işte Türkiye’de yaşanıyor. O yüzden bir bakanlık var Türkiye’de adaletle hiç alakası olmayan Zulümat Bakanlığı adı verilen bir bakanlık var! Adalet Bakanlığı demeyin, adalet denilen kelimeye hakaret etmiş olursunuz! Şu uygulamayı yapan bir bakanlığa Adalet Bakanlığı diyebilir misiniz arkadaşlar? Allah aşkına elinizi vicdanınıza koyun!

“Edirne F tipinde bu yılın ilk 10 ayında sadece 9 tutsağın 171 mektubuna el konuldu.” demiş bir mahpus yakını. “Çoğu AYM kararlarına aykırı olduğu için İnfaz Hakimliğinden döndü. Tek zarf ile çoklu mektup engelleniyor.”

Sağlık’ta şiddet devam ediyor! Bakın bir vaka var! Darp ettikleri doktoru işinden istifa etmiş ama sanıklar tahliye edilmiş! Sağlıkta şiddet ile böyle mi mücadele ediyorsunuz diye soruyoruz! Böyle çok vaka var, gözlerimle gördüm doktor hakkında kin ve nefret dolu duyguları düşünceleri olduğu için doktoru bulup bir yerde dövüyorlar, Doktor: “Lanet olsun ben bu mesleği yapmıyorum.” diye istifa ediyor ardından da öldüresiye dövenler tahliye ediliyor! İşte Türkiye’de sağlıkta şiddetin hali bu arkadaşlar!

Vatan Emniyet Müdürlüğü’nde işkenceler gördükten sonra ani bir kalp krizi ile hayatını kaybeden Gökhan Açıkkollu ki mahkemeye yansıyan dosyasındaki görüntüler hücrede ani bir kalp krizi geçirip öldüğü yönünde bulguları apaçık gösteriyor, görüntüler ortada ve bu konu hakkında takipsizlik vermişlerdi! Olacak şey değil! Adamı almışsın emniyete günlerce işkence etmişsin, sonra hücresinde 5-6 kişi bir yerde affedersiniz kuzu ağılı gibi bir yerde 4-5 m2’lik bir yerde 4-5 kişi yatıyor düşünün! Adım atacak yer yok olan bir yerde yatıyor, havasızlıktan, gördüğü işkenceden görüntülere yansıyor, kalp krizi geçirip ölüyor savcılık: “Takipsizlik veriyoruz bir sıkıntı yoktur.” diyor. Mesele Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi’ne gitti kişinin özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiğine karar verildi! Ülkenin halini görüyor musunuz arkadaşlar? Gökhan Açıkkollu korkunç bir vakadır! Darbe girişimi sonrası İstanbul Emniyeti’nde yaşanan bir vakadır ve darbe girişimi sonrası yaşanacak binlerce ihlal vakasının nasıl neden olabileceği konusunda bir işaret taşıdır! Siz bir insanı yargısız bir infaz ile terörist ilan ediyorsunuz, emniyette hayatını kaybediyor. Emniyetten çıktığında onu normal mezarlığa gömdürmüyorsunuz, vatan haini ilan ediyorsunuz, bir mezarlık yeri gösteriyorsunuz diyorsunuz ki: “Hainler mezarlığı denilen yere gömülecek.” Yakınları: “Niye?” diyor. “Hainler mezarlığına ancak gömülebilir.” Yakınlarına cenaze aracı da verilmiyor hani hainler ya! Cenazeyi alıp İstanbul’dan Konya’ya götürüyorlar, köyde imam cenaze namazını kıldırmıyor! Zor bela birkaç kişi toprağa veriyorlar ve cenaze de insanlardan gördüğü bu eziyetten kurtulup toprak altına iniyor. Yargısız infaz yapılıp bir insan hem ölüme gönderiliyor İstanbul Emniyeti’nde hem ardından hain ilan ediliyor, cenazesinin başına gelmeyen kalmıyor, en sonunda ne oluyor? Mesele Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi’ne. İnsan Hakları Komitesi diyor ki: “Bu ne rezalet? Özgürlük ve güvenlik hakkı ihlal edilmiş bu kişinin.” Aradan kaç yıl geçmiş arkadaşlar? 6 yılı aşkın zaman geçmiş! Şu ülkenin haline bakıyor musunuz? Şu ülkede adaletin zerresi var mıdır arkadaşlar? Sayın Zulümat Bakanı Bekir Bozdağ hiç yüzün kızarmıyor değil mi? Adam İstanbul Emniyeti’nde gözaltında ölmüş takipsizlik veriyorsun! Üstüne vatan haini ilan ediyorsun, 6 yıl boyunca adam hain daha sonra göreve iade ediliyor, “Affedersiniz” deniliyor, yargılanıp ceza bile almamış adamcağız! En sonunda Birleşmiş Milletler diyor ki: “Siz ne yapmışsınız? Bu insanın özgürlük ve güvenlik hakkı ihlal edilmiş. İşkence ve kötü muameleye uğramış. Kanunla suç sayılmayacak eylemlerle gözaltına alınmış.” Şu ülkenin haline bakın! Tam bir Zulümat İmparatorluğu var! Zulümat ile Kalkınanlar Partisi’nin iktidarda olduğu bir zamanda ancak bunlar oluyor işte ülkede! Sadece şu olay bile ülkedeki binlerce olayın sayılmasını gereksiz kılıyor! Hale bakın! Şu rezalete bakın! Gökhan Açıkkollu bakın bir tarih öğretmeniydi, öğrencileri ile sınıfında mutlu, mesut adamı terörist diye darbeden iki gün sonra gözaltına alıp sonrasında ölüme yol açtılar ve en son gelinen aşamada bu! Türkiye’de bunlar yaşanıyor arkadaşlar basit bir iş değil bakın!

Leyla Karaman bakın o da hem zulmen ihraç edildi, hem de zulmen mahpusluk yaşadı! Hesap öte dünyada artık! Leyla Karaman 672 KHK’lı, Denizli’de bir Kur an kursu öğreticisi, kansere yakalandı, başına gelmeyen kalmadı, yardımsız işlerini göremiyordu, cezası onandı, çok ağır hasta olmasına rağmen cezaevine konuldu. Ancak ölüm döşeğine geldiğinde tahliye edildi ve geçtiğimiz günlerde hayatını kaybetti. Kanser ve ağır hasta olmasına rağmen cezaevine konuldu. Ölüm döşeğinde cezaevinden tahliye edildi! Arkadaşlar bunlar insanlık vicdan adına affedilmeyecek olaylardır. Bakın bunun hesabını sadece iktidardakiler değil şu olaylara sessiz kalan herkes öte dünyada verecektir! Bu dünyada belki bazı şeylerin hesabı verilmiyor, herkes kurtarıyor kendisini ama bir de hesaplardan kurtulamayacağınız bir yer var! Bu kadar zulümler, Gökhan Açıkkollu’ya, Leyla Karaman’a yapılanlar insanları yargısız infazlarla terörist ilan etmeler, bütün bunların bir karşılığı olacak arkadaşlar!

İstanbul Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Önelge, ağır hakaret içeren paylaşımlara takipsizlik veriyor “Kime edildiği belli değil.” diyor! Biz konunun takipçisiyiz! Olacak işler değil bunlar! Hüseyin Önelge hangi anlayışla bu tür dosyalara takipsizlik verebiliyor? Daha başka hangi dosyalara verecek? Verdi? Arkadaşlar bu ülkede bir haksızlığa, hakarete uğradığınız zaman sizin gideceğiniz yer neresidir? Yargıdır! Adaleti dağıtacak olan yargıdır! Peki yargı da haksızlık ederse ne yapacaksınız? Gidip size hakaret eden adamı mı öldüreceksiniz? Kamusal düzen için yargı gereklidir! Size haksızlık hakaret ediliyor yargıya gidiyorsunuz yargı size bir haksızlık daha yapıyor! Ülkenin haline bakın! Böyle bir ülkede toplumsal huzur olur mu? Toplumsal barış olur mu? Toplum düzeni olur mu? Ben yargıyı adalete davet ediyorum! Bunlar kabul edilemez, böyle vakaları çok görüyoruz, hem Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nda hem İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nda bu tür vakaları çok görüyoruz! Savcılar siyasi görüşlerine göre kimi insanlara farklı muameleler yapmasın! Biz bunları görmüyor değiliz! Biz bunları her düzlemde de ifade edeceğiz! Ulusal, uluslararası düzlemde tüm bu adil olmayan yargı biçimleri Avrupa Birliği ilerleme raporlarına da girecek! Bütün bunların peşinde de olacağız ve bu savcılardan sorumlu savcılıkları, başsavcılıkları göreve davet ediyorum! Bakanlığa da bunu söylüyorum; ülkenin haline bakın! Kişilerin siyasi durumuna göre savcılar karar veriyor diye kanaatler oluşmaya başlıyor çünkü bakıyorsunuz bir siyasi kişiliğe yapılan hakarette savcı ceza istiyor diğer siyasi kişiliğe yapılan hakarette savcı ceza istemiyor! Dosyayı kapatıyor! Böyle bir ülke olabilir mi arkadaşlar? Bu hakaretler o savcılara, o başsavcılara yapılsa onlar ne diyecekler? Biz konunun peşini bırakmayacağız! Tüm yargı makamlarına da söylüyoruz; evet biz yargıya karışmayız ama yargıya da saygı duymak zorundayız. Apaçık hakaretlere, küfürlere siz takipsizlik veriyorsanız yargı saygınlığını yitirir, kamu yargıya saygıyı bırakır, kamusal düzen bozulur anarşi başlar! En büyük kötülüğü yapmış olursunuz yargıya bunu kaç kez anlatacağız bilemiyoruz!

Ülkede komik olaylar yaşanıyor! Bakın Kanada Fas maçı yaşanırken spiker Alper Bakırcıgil Fas’ın 4. dakikada attığı golden sonra dünya kupalarındaki en erken golün Hakan Şükür’ün golü olduğunu söylemiş. “Vay efendim sen bunu nasıl söylersin.” Deyip devre arasında spikeri görevden almışlar! Biz de soru önergesi ile sorduk Fuat Oktay’a. Hakan Şükür dünya kupalarının en erken golünü atmadı mı arkadaşlar? Bilgi yanlışlığı mı var? Spiker yanlış bir şey mi söyledi? Hakan Şükür dünya kupalarının en erken golünü atmadı mı? Biliyorlar, soruyoruz Fuat Oktay bir cevap ver! Allah aşkına bu ne saçmalalık! Tüm dünyanın bildiği bir gerçeği söyledi diye spiker maçı anlatmaktan el çektirildi, ikinci yarı spiker maç anlatmadı başka birisi gelip anlattı! Ülkedeki cadı avına bakın arkadaşlar! Şu ülkede demokrasi var mı? İfade özgürlüğü var mı? İktidarın düşman diye ilan ettiği bir kişi hakkındaki bir bilgiyi söylediniz diye siz cadı ilan ediliyorsunuz gülsek mi ağlasak mı? Şu hale bakın! Dünyanın neresinde anlatsanız bunu gülerler size! Güleriz ağlanacak halimize derler! Biz de soru önergesi ile sorduk, şimdi yüksek Cumhurbaşkanlığı makamından cevap bekliyoruz arkadaşlar! Yüksek Cumhurbaşkanlığı makamından tüm dünyanın bildiği bu bilgi hakkında cevap bekliyoruz! Bakalım yüksek Cumhurbaşkanlığı makamı bize bu cevabı nasıl verecek? Bunu da bekliyoruz ve bu saçmalıkların son bulmasını istiyoruz! Millet adına istiyoruz! Bir milletvekiliyim, utanç duyuyorum, bu kadar saçma sapan şeylerin yaşandığı bir ülkede tüm bunları anlatmaktan utanç duyuyorum arkadaşlar!

Biz insan hakları savunucusuyuz. Bana gelen bir mesajı size aktarmak istiyorum. Biz burada güvenlik görevlilerini bazen eleştiriyoruz, infaz koruma memurlarını eleştiriyoruz. Bazen belki bu arkadaşlar da bize darılıyor, kızıyor “Vay bizi nasıl eleştirdin?” diye ama bakın bana gelen bir mesaj ne söylüyor. “Daha önce sizi hiç sevmezdim hep suçluları savunuyorsunuz diye. KHK ile ihraç edilince adaletin yanında olduğunuzu anladım. Hakkınızı helal edin. Polis memuruydum sayın vekilim ayrıca bu mesajımı yayınlayın da herkes gerçekleri görsün.” demiş bir polis memuru. Çalışırken, polis memuru iken ben haksızlığa uğrayanları eleştirdiğim zaman beni duyuyormuş “Ya bu milletvekili de hep böyle çıkıntılık yapanları savunuyor, teröristleri savunuyor. Kimdir bu?” diyormuş sonra kendisi haksızlığa uğrayınca bana bu mesajı yollamış arkadaşlar. Önemli değil dedim, biz her zaman hakkın yanında durmaya çalışıyoruz haksızlığın yanında duranları da eleştiriyoruz.

Ayrıca engelliler gününde bir yasa teklifi verdik arkadaşlar. Bu da çok önemli ülkemizde milyonlarca engelli vatandaşımız var. Engellilere 0 araç alımında özel tüketim vergisi istisnası için gereken % 90 engellilik oranının % 40’a indirilmesi için yasa teklifi verdik çünkü %45 engelli kişinin de araca ihtiyacı var ve çok pahalı olduğu için alamıyor. ÖTV indiriminden faydalanamıyor ve araç alımı için sınır olan 400.000 TL civarındaki ücretin de 1 Milyon TL’ye çıkarılması gerektiğini söyledik yasa teklifinde ve böylece engelli vatandaşlarımızı rahatlatacak bir yasa teklifi verdik. Bunun bize gelen başvurulardan ne kadar önemli olduğunu görüyorduk çünkü şu anda 300 Bin TL, 400 Bin TL’ye doğru düzgün bir araba yok ve engellilik oranı açısından da belli bir orana düşürülmesi gerekiyor!

Bim’leri tehdit meselesi son derece önemli. Geçen gün Genel Kurul’da da söyledim. Bakın burada kim var? Devlet Bahçeli ve Kürşad Yılmaz! Devlet Bahçeli BİM’leri terörist ilan etti Kürşat Yılmaz da tehdit etti. Şu anda da BİM’lere yönelik saldırılar var! Ülke ocakları mensubu kişiler saldırıyor, birtakım emirler almışlar BİM’lerin camlarına “Devlet baba” yazıyorlar. Devlet baba hangi baba acaba bu? Bildiğimiz devlet mi yoksa Devlet Bahçeli mi bilmiyoruz! Devlet baba yazıyorlar camlara ve herkes suskun. Geçen gün bizim Zulümat Bakanı Bekir Bozdağ meclise geldiğinde dedim “Ya tek bir savcı niye harekete geçmiyor? Marketin camı taşlanıyor, tehdit ediliyor, camına yazılar yazılıyor hiçbir savcı harekete geçmiyor. Neden?” “İşte bizim iktidarın ortağı partinin lideri onlara çemkirdi ya yani o yüzden bir şey demeyelim.” böyle mi deniliyor? Zulümat Bakanı cevap veremedi! İşte bakın ülkenin hali bu arkadaşlar! Bir market falan kurduğunuz zaman iktidar yetkililerinin tepesine attırmayan! Canınıza okurlar sizi terörist ilan ederler malınıza da çökerler! Zaten yapıldı çöküldü, edildi şimdi BİM marketlere çökülecek mi bilmiyoruz! Geçen gün ben de gittim oradan çikolata aldım mecliste de gösterdim bakın dedim bunlar terörist çikolatalar, biraz ironi yaptık akılları başlarına gelsin diye. Ya siz iyi misiniz? Allah aşkına perişan ettiğiniz ekonominin faturasını marketlere mi kesiyorsunuz? Markette kendine göre yaşanan ekonomik duruma göre zam yapıyor bazen indirim yapıyor! Allah aşkına kalkıp terörist zincir marketler! İktidar yetkililerinin market yetkilileri ile polemiğe girmesi bunlar nedir ya! Hangi daha başka komiklikleri yaşatacaksınız bize!

Gölcük Devlet Hastanesi ihalesi ile ilgili soru sormuştuk Kocaeli Gölcük Devlet Hastanesi! 6 yıldır bir hastaneye yapılamıyor ya ne yılan hikayesi var diyoruz. Bakan’ın yüzüne de soruyoruz. “2023 yılında çalışmalarımız sürüyor yapacağız.” diye cevap geliyor! 6 yıldır niye yapamıyorsun diye soruyorum! Daha ne olduğu da belli olduğu da belli olmayan cevaplar bana gönderiyorlar! “2023 yılı Ocak ayında İkmal ihalesinin yapılmasına yönelik çalışmalar devam etmektedir.” ikmale yönelik çalışmaları devam ettirme ikmal çalışmaları! Maşallah büyük bir hızınız var Sağlık Bakanlığı bravo diyorum size!

Bir hocamız Doktor Tuna Şare Ağtürk. Doktor Tuna Şare Ağtürk hocamızı da aradım tebrik de ettim kendisini. Niko Medya kazıları Kültür Sanat Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Kendisi 2023 yılı ödülü Çukurbağ Kazıları Bilimsel Danışmanı olarak kendisine verilmiş Amerikan Arkeoloji Enstitüsü’nün en prestijli ödülünü bu hocamız almış, kendisini de bir Kocaeli Milletvekili olarak tebrik ettim. Kocaeli’de arkeolojik kazı ihtiyaçları çok fazla ama öylesine bir taşlaşma betonlaşma var ki tüm Niko Medya yapısının üstü betonlarla kaplanmış durumda yeterli kazı çalışması yok, aslında şehrin altı tam bir medeniyet tarih. Bugün de bunu soracağız Kültür Bakanlığı’na yani Niko Medya tam bir derya ama siz yeterli hiç kazı çalışmalarını yapmıyorsunuz! Bunu da bugün inşallah gündem edeceğiz!

Bakın Kocaeli’de halkevi ihalesi! Gittim Kocaeli’de halkevi ihalesi arkadaşlar! Yani yıkık dökük bir bina, 50-60 yıllık Kocaeli İzmit merkezde önemli bir halkevi binamız vardır fakat bu binanın ihalesi 4 kez yapıldı başarılamadı. Şimdi 5. kez yapılacak Kocaeli Valisi maşallah diyoruz! Yani ihale yapacak da bu iş başarılacak! Tam bir yılan hikayesine döndü! Kocaeli Valisi’nin bir an evvel açıklama yapması lazım. Bir gün bu halkevi binası milletin başına yıkıldığında mı akılları başlarına gelecek bilmiyoruz!

Kocaeli İzmit’te skandallar bitmiyor arkadaşlar! Bakın Merkez Bankası’nın önü burası İzmit’te! Yolun ortası yani ana cadde. Kaldırımda bir ton kablo ortalıkta! Etrafını çevirmişler güvenlik şeridi ile o güvenlik şeridi de yırtılmış yere düşmüş. Gece oradan geçerken karanlıkta görmeyip pat diye içine düşebilirsiniz! Şehrin merkezinde bir cadde yani ya SEDAŞ, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi neredesin ya kaç kez söyleyeceğiz bunu!

Kocaeli Lokantacılar Odası Başkanı da söyledi bunu! Gerçekten Kocaeli’de lokantacılar çok dertli vatandaşlar çok dertli çünkü gıda fiyatları çok arttığı için çığırından çıkmış durumda. Yemek tezgahlarının da tadı da kalmadı damak tadı da! Vatandaş karnını en ucuza doyuracak yemek çeşidi arıyor! Ucuz yemek de kalmadı 3 çeşit yemek fiyatlarına da mecburi zam yapıldı son derece önemli sıkıntılar yaşanıyor!

Akçakoca İlkokulu yine bu ilkokulla ilgili de Milli Eğitim’in ihmal ettiği ihaleler var! Akçakoca İlkokulu’nda son derece sıkıntılı bir halde! Bu konuda da adım atılmalı Milli Eğitim Bakanlığı’nı da uyarıyoruz!

İzmit’te Fethiye caddemiz var, orada bir vakıf işhanı meselesi var. İzmit Belediyesi yol çalışmaları yaptı, kaldırım taş döşeme çalışmaları. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi çalışmalar yaptı ama ikisi de bir şeyi unuttu! Fethiye caddesinde vakıf işhanı yıkılmıştı ve oraya bir inşaat yapılacaktı. İnşaat kamyonların girmesi için ya Kocaeli Büyükşehir’in yaptırdığı yerden girecek ya İzmit Belediyesi’nin yaptırdığı yerden kamyonlar girecek iki belediyede kamyonların girip kendi döşettiği taşların kırılmasını istemiyor. Peki inşaat yapılacak esnafta inşaatın yapılmasını istiyor. Tam bir kördüğüme dönmüş durumda. Ne olacak bu durum? Hiçbir çözüm yok birbirleriyle tartışıp duruyorlar! 5-6 aydır bina yıkılmış çok merkezi İzmit’in İstiklal’i gibi olan bir yer Fethiye Caddesi’nde bir bina yıkılmış iki belediye birbirine girmiş ne inşaat yapılıyor ne bir iş! Bir Türkiye klasiği buna bir an evvel bir çözüm bulunması lazım çünkü gerçekten halk mağdur oluyor!

Kocaeli Üniversitesi’ndeki sıkıntılar bitmiyor! Kayırmacılık yaparak liyakata değil adamcılığa göre atama yaptıklarını gözlemliyoruz! “Gidip çalışanlara yönelik mobbing yapmaya devam ederseniz her türlü hukuki girişimi yaparız.” demiş Türk Sağlık-Sen Kocaeli Şubesi Başkanı Ömer Çeker. Kocaeli Üniversitesi’nde mobbing şikayetleri ve diğer birçok iltimas, torpil şikayetlerini gündem etmiş. Bu konuda rektörlükten açıklama bekliyorum!

Köseköy Meslek Yüksekokulu Kocaeli’de yine! Aatıl durumda hiçbir şey yapılmıyor! Ne olacak bu binanın durumu? Milli servet bunlar fakat böyle bakımsız, terk edilmiş bir halde! Hiç kimsede bir çözüm bulmuyor! Kocaeli Valiliği’ni tekrar göreve davet ediyoruz!

Kocaeli’de bulunan D-100 karayolunun Köseköy mevkiinde aylardan beri devam eden bir köprü genişletme çalışması var. Çok yavaş giden, günün büyük bölümünde kimsenin çalışmadığı bu köprü işi yüzünden hem D-100 karayolunun hem de Köseköy’e giden alt yolun trafiği sürekli tıkanıyor! Bu konuda bilgi bekliyoruz Kocaeli Valiliği, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nden!

Yukarı Hereke Mezarlığı’nın durumunu da gündem edelim! Basına da yansıdı, Körfez ilçemizde, Yukarı Hereke Mezarlığı son derece kötü durumda Körfez İlçe Belediye Başkanlığı’nı bu konuda sorumluluk almaya davet ediyoruz!

Son olarak her hafta bıkmadan söylediğimiz hak ihlalleri!

Geçen gün genel kurulda da söyledim Zulümat Bakanı tek bir kelime cevap veremedi! Bu kişi kim? Cemal Kaşıkçı, öldürüldü Suudi Arabistan konsolosluğunda. Tayyip Erdoğan Suudi Arabistan Kralına demediğini bırakmadı en sonunda ne oldu? Dosya Suudi Arabistan’a gönderildi! Ben de Zulümat Bakanı’na sordum; “Kaç para aldınız? Adaletiniz kaç para?” diye sordum. Tek kelime cevap yok!

Osman Kavala zulmen tutuklu 6 yılı buldu ve kendisi ile ilgili hiçbir olumlu gelişme yok!

Şerif Mesutoğlu zalimce bir cinayetten sonra kendisi katil ilan edildi fakat belki tüm yargı aşamaları bitti ama vicdanlarda büyük bir yara. Şerif Mesutoğlu katili olmadığı bir cinayetin mesulü olarak yıllardır zindanlarda!

Selçuk Kozağaçlı yine zulmen tutuklu Çağdaş Hukukçular Derneği Başkanı serbest bırakılmasını bekliyoruz bir an evvel.

Emine Şenyaşar annemiz adalet nöbetini devam ettiriyor! İnatla, inançla devam ettiriyor! Kalbimiz yanında, vicdanımız yanında bu hali de kesinlikle kabul etmiyoruz!

Yusuf Bilge Tunç 3 yılı aştı, kaybedildi, faili meçhul! Hiç kimse hakkında bir açıklama yapmak istemiyor! Güvenlik görevlileri tarafından kaçırılıp öldürülüp öldürülmediğine dair sorular sorduk hiç kimse bir açıklama yapmıyor! Türkiye’de faili meçhul binlerce vaka var ve onlardan birisi de maalesef Yusuf Bilge Tunç!

Uzun süre kaçırılıp daha sonra Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde ortaya çıkan Yasin Ugan ve Gökhan Türkmen ise şu anda cezaevinde ve mahkemede! Güvenlik görevlileri tarafından kaçırıldıklarını uzun süre işkence edildiklerini beyan ettiler! Bu kişiler canlı ama canlı olmayan Yusuf Bilge Tunç hakkında hiç kimse tek bir bilgi vermiyor!

Gülistan Doku tam bir muammaya döndü! Ne ölüsü ne dirisi bulunabildi! Biz umutla bu vakayı gündem etmeye devam ediyoruz!

Süryani Keldani vatandaşımız Hürmüz Diril’in akıbeti hala belli değil! Davası şaibelerle devam ediyor! Adalet bekliyoruz onun için bugün de basın toplantımızı burada bitiriyor, hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum!

Yorumlar