17 Ağustos 2022

17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi nedeniyle, 17 Ağustos 2022 bugün bir Kocaeli Milletvekili olarak basın toplantısı yaparak, deprem konusundaki duyarlılığı, hassasiyeti arttırmaya çalışıyorum ve olası bir felakete karşı alınması gereken önlemleri hatırlatıyoruz!

Değerli arkadaşlar 17 Ağustos 1999’da gerçekten korkunç bir deprem oldu, 20 bine yakın insan hayatını kaybetti, 40 bin yaralı, on binlerce evini kaybetmiş insan, korkunç bir tablo ortaya çıktı ve maalesef ki bir Türkiye klasiği olarak sonrasında sorumlular yeterli bir şekilde cezalandırılmadı. Birçok müteahhit gereken cezayı almadı, eski Türkiye klasikleri devam etti peki ardından ne oldu? İşte Meclis’te şu anda bir deprem araştırma raporu var, deprem ile ilgili bir çalışma yapıldı ve şunu en başta söyleyelim; yeniden deprem olabilir. Bu afaki bir cümle değil, bir realite! Yer hareketlerine baktığımız zaman Allah korusun, keşke olmasa ama çok net bir gerçeklik olarak yeniden bir deprem olacağı apaçık ortada! Bu ne zaman olacak? Bakın çarpıcı bir tahmin söyleyeyim size; Gölcük Depremi’nden sonra 30 yıl içinde Marmara’da bir deprem daha bekleniyor denildi! Peki Gölcük Depremi’nden sonra 23 yıl geçti! Gereken önlemler alınmış durumda mı? Biz tabloya baktığımız zaman gereken önlemlerin alınmadığını görüyoruz! Düşünün 30 yıl içinde tekrar bir deprem olma riski %64 diyor uzmanlar! 23 yıl geçmiş ve İstanbul civarında bir deprem Allah korusun bekleniyor başka bölgelerde de olabilir çünkü yer hareketleri durmuyor! Depreme göre kendimizi hazırlamak zorundayız. “Bir felaket geldi, Allah’ın taktiridir.” Demeyin zaten deprem irili ufaklı sürekli oluyor, biz önlemleri almalıyız! Yapılması gereken budur!

2011 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulan 2012-2023 yıllarını kapsayan Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı (UDSEP) ‘de alınan kararların uygulamaya geçirilmesi depreme hazırlık konusunda en önemli çaba olacaktır.

Türkiye’de bina envanterleri yapıldı mı? UDSEP’e göre bunlar çıkarılmadı ve mevcut yapıların hasar görebilirlikleri ve riskleri esas alınarak gruplandırılması planlandı. Peki bunlar yapıldı mı? 2020 yılında Meclis’te bir deprem komisyonu kuruldu, 2021 tarihli raporunda; 2017 yılı itibariyle bitirilmesi gereken envanter ve riskli yapı tespiti çalışmalarının 2021 yılı itibariyle nasıl yapılacağının yönteminin bile çıkarılmadığı ortaya çıkmış! Gelinen noktada daha doğru düzgün işe başlanmamış bile değerli arkadaşlar!

Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği İstanbul Şubesi her şantiyeye tam zamanlı bir mühendis gerekli diyor çünkü yapım esnasında çok eksiklikler oluyor. Yapı esnasında proje esnasında çok eksiklikler olduğu için her şantiyeye bir mühendis olması gerektiğini ifade etmiş. Yapı denetim sistemi düzenlenmelidir demiş TMMOB İstanbul. Bunu da önemli bir öneri olarak anıyoruz çünkü yapı denetim sistemi ticarileşmiş durumda! Gerek yapı denetimi gerekse de proje denetimi anlamında bir çalışma yapılmalı ve iş ticarileşmekten kurtarılmalı. Bilimsel standartlarda yapılmalı. Tüm bunların üstünde bir de ne görüyoruz! Depremden bir ders alınmamış, Kanal İstanbul yapılmaya çalışılıyor. Marmara Bölgesi’nde çok büyük bir deprem riski olmasına rağmen Kanal İstanbul projesi başlatılmış durumda çok yanlış olacağını söylüyoruz zaten batı ağzına kadar dolmuş, İstanbul nüfus patlaması yaşıyor, doğudan göç alıyor ve siz bu doğuyu, iç anadoluyu kalkındırmıyorsunuz herkes batıya doğru koşuyor! Batı ağzına kadar dolmuş! Bu yetmez diyorsunuz bir de Kanal İstanbul yapalım daha da dolduralım diyorsunuz! Kanal İstanbul ile kentin nüfusuna ne kadar bir nüfus eklenecek biliyor musunuz? 8 milyon, sanki milyonlarca nüfus yetmiyormuş gibi 8 milyon daha eklenecek. Düşünün İstanbul’un ana merkezleri var, oralar için 8 milyonluk bir eklenti olduğunu düşünün çünkü insanlar yerlerinde durmuyor ki genel olarak şehrin merkezleri ile ilgili çok önemli irtibatta bulundukları için nasıl bir keşmekeş yaşanabileceğini düşünün bir de deprem olduğu anda nasıl büyük bir tehlike olduğunu düşünün!  İstanbul nüfusunun 25 Milyon, Trakya nüfusunun ise 40 milyonu bulacağı hesaplanıyor! Düşünün İstanbul 25 Milyon olur, Trakya 40 milyon! Korkunç rakamlar bunlar, yer gök insan olacak, yeşillik kalmayacak, her taraf bina, beton rant olacak! Erdoğan’ın arzuladığı, hayal ettiği Marmara Bölgesi maalesef ki böyle!

Bütün bu süreç içinde biz kentsel dönüşüm çabalarının olduğunu görüyoruz! Kentsel Dönüşüm yapılıyor fakat bu daha çok rantsal dönüşüm şeklinde seyrediyor, kentsel dönüşüm gerektiği yerde yapılmıyor. Yeni binalar, orada bir rant anlayış var, daha 10-15 yıllık binaları değiştirelim diyorlar. Burada yapı kusuru mu var niye değiştiriyorsunuz? “Yapı kusuru yok ama kentsel dönüşüm kardeşim.” Diyorlar! Ne kentsel dönüşümü! Her kentte bunu görüyoruz! Daha yaşanabilir siteler ne hale getiriliyor biliyor musunuz? 3-4 katlı siteler 9-10 katlı çok daireli küçük bahçeli yerler haline getiriliyor ve gayri insanileştiriliyor! Alın size kentsel dönüşüm! Bu kentsel değil rantsal dönüşüm! Boş araziye kentsel dönüşüm yapılıyor! Büyük bir arazi, rant yağma talan işi var!

Biz bunun bir benzerini burada defalarca gündeme getirdik! İstanbul’da Tozkopran’da kentsel dönüşüm. Raporlara göre gerekmediği halde, çevresindeki önemli mevkisi itibariyle Tozkoparan’da bir kentsel dönüşüm yapılmaya çalışılıyor, mahalle halkı direniyor fakat ısrar ediliyor. Bunun gibi binlerce bölge var! Böyle bir rant anlayışı ile kentsel dönüşüm yürütülüyor, gerçekten çürük çarık binalar yerine oradaki rant durumuna bakılarak kentsel dönüşüm yapılıyor arkadaşlar!

Afet meselesi her gün bizi buluyor! Afetler bitmiyor! Her gün yaşıyoruz. Ufak bir sel, yağmur sonucu oluşuyor ve insanlar ölüyor! İş güvenliği, işçi sağlığı anlamında maalesef Avrupa birincisiyiz! Aradan 23 yıl geçmiş binalarımız sağlıklı değil. İşçiler bu binaların yapımında da ölüyor, insanlar o binalar yapıldıktan sonra da çeşitli çökmeler sonrasında da hayatını kaybediyor! Maalesef ki Avrupa 1.’liğini kaybetmiyoruz! Dünya’da 2. Avrupa’da 1. Durumdayız, işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından çok kötü bir durumdayız! Biz bunları hatırlatıyoruz, denetimler yapılsın diyoruz maalesef ki gerekli denetimler de yapılmıyor!

Sürekli imar barışı ilan ediliyor! Mevzuata aykırı işler yapılıyor, insana, çocuklara, gençlere aykırı bir inşaat mantığı ile yer gök inşaat olarak dolduruluyor! Parklar, bahçeler, spor alanları insanların nefes alacağı alanlar ortak bir anlaşma ile belediyelerin rant anlayışı ile maalesef ki toplumun da katılması ile betonlaştırılıyor ve her tarafın taş beton dolduğu mahalleler görüyoruz artık ve orada mutsuz insanlar görüyoruz! Sonrasında da depremde ölebilecek insanlar görüyoruz! Böyle olmasın arkadaşlar. İmar barışını da tüm toplum bir suç birliği halinde de kabul etmeyin! Açıkçası sadece iğneyi iktidara da batırmıyorum topluma da batırıyorum. “Yeter ki bizim iskansız, ruhsatsız binamıza onay ver.” Diyen milyonlar olduktan sonra bu ülkede iktidar da yanlış işler yapar toplum da bu yanlışa uyar ve depremler sonucu öldüğümüz zaman sadece yöneticiler değil tüm toplumun suçlu olduğu ortaya çıkar!

Bina envanterleri açısından %40 çıkarılan bina envanteri sayısı var ve bu noktada sağlıklı bir sürecin işlemediğini görüyoruz! Çok yavaş ilerliyor ve olması gerekenin daha çok başlarındayız!

TMMOB’un önerileri var; bir kısmını söyledik, bazı eksik kalanları hatırlatalım. İmar kanunu, yapı denetim kanunu hepsi kamu yararı ilkesi gözetilerek ve bütüncül bir anlayış ile tekrar dizayn edilmeli diyor. Mevcut yapılarda kolon kesme, kat ilavesi gibi işler yapıldıktan sonra imar barışı ile bunların affedilmesi olacak işler değil.

Kocaeli’de de maalesef deprem toplanma alanları başka birçok ilde olduğu gibi deprem toplanma alanları için kullanılmıyor! Birçok yerde bu tür yerlere iktidarın rantiye anlayışı ile gökdelenler dikildiğini görüyoruz. Bunlar Meclis’te de defalarca ispatlandı. Deprem toplanma alanları noktasında da çok büyük skandallar var, gerekirse bunları ayrıntılı ve belgeli olarak tekrar hatırlatırız ama çok net bunu A’dan Z’ye herkes söyledi, deprem toplanma alanları gerektiği gibi değil! Boş olacak alanlar şu anda binalarla dolmuş durumda peki deprem olduğu zaman ne yapacağız? Bir İstanbul depremi olduğu zaman ki Allah korusu bekleniyor, olma ihtimali oldukça yüksek belki yüz binlerce insan ölebilir! O kadar yoğun bir nüfusun olduğu bölgede çok büyük bir tehlike var ve yoğun yapılaşma, rant anlayışı iktidarın inşaat üzerinden ekonomiyi yürütme anlayışı devam ediyor! Böyle olmaz arkadaşlar, yeterince inşaat oldu! Tamamen inşaat üzerinden bir ekonomi yürüten anlayışta sonuçta depremde meydana gelecek can kayıplarından mesuldür!

Afete karşı hazırlıksızlık anlamında maalesef en kötü 4. Ülkeyiz! Bu da çok üzücü bir durumu gösteriyor!

Yeterli güçlendirme çalışmalarının yapılmadığını da görüyoruz! Birçok yapı tehlike arz ediyor! Hem yapım aşamasında önemli mühendislik hataları var hem de güçlendirme anlamında hatalar var ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin tavsiyelerini iktidarın yeterince uymadığını sivil toplum kuruluşlarını dışarıda bıraktığını da görüyoruz! “Her şeyi ben bilirim.” Anlayışı ile hareket ediyorlar sonrasında deprem olduğunda skandallarının üstünü örtmek için tüm güçlerini kullanıyorlar, bu da olacak bir şey değil değerli arkadaşlar!

Biz kısaca bu hatırlatmaları yaptık!

Şimdi de bir başka önemli konuya ilaveten Kocaeli ile ilgili önemli bir konuya vurgu yapmak istiyorum. Bugün 17 Ağustos ve hepimiz depremi konuşuyoruz ama Kocaeli’de ikinci bir gündem daha var ve ben Halkların Demokratik Partisi milletvekili olarak bu konuya da vurgu yapmak istiyorum. Geçtiğimiz günlerde de Kocaeli İzmit Cumhuriyet Çocuk Parkı’ndan bir canlı yayın yapmıştım. Orada bir çekişme var. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ve İzmit Belediyesi arasında çekişme var ve bundan dolayı İzmit halkı zarar görüyor ve hizmet verilemiyor. Bir kayıkçı kavgası var ve ben HDP vekili olarak her iki tarafı da eleştiriyorum! Kocaeli Büyükşehir Belediyesi diyor ki: “Burası benim alanımdır.” İzmit Belediyesi diyor ki: “Buradaki kafenin yapımına izin verilmişti, bu alan bizimdir kimse karışmasın.” Kocaeli Büyükşehir Belediyesi diyor ki: “İzmit Lisesi alanı ve çevresi genişletilmesi sit alanı yapılması itibariyle bu alanda inşaat yapılmayacaktır.” İzmit Belediyesi diyor ki: “Siz kendiniz burayı ele geçirip yandaşlarınıza vermek istiyorsunuz, benim buradaki çalışmama engel olmayın.” Diyor. Bir itiş, kakış yaşanıyor. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi: “Burası benim alanımdır. İzmit Belediyesi benden talep etti.” daha sonra İzmit Belediyesi de: “Ben tam hizmet üretecektim ki güzel bir park yapacaktım ki Kocaeli Büyükşehir Belediyesi birtakım kötü niyetlerle yoluma takoz koydu.” Çeşitli açıklamalar var bütün bunlardan sonra olan şu; İzmit halkı hizmet alamıyor, bırakın birbirinizle itişmeyi çekişmeyi Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ve İzmit Belediyesi, net olarak HDP Kocaeli milletvekili olarak bunu söylüyorum! İkiniz de bu itiş kakışı bırakın karşı tarafı çalıştırmama anlayışını bırakın ve hizmet üretin! Nedir bu hal? İtişinizden kakışınızdan Kocaeli’de İzmit’te sağa sola astırdığınız “Karşı belediye suçludur, ben bir şeyler yapmaya çalışıyorum.” Anlayışınızdan dolayı “Ben bir şey yaptırmaya çalışıyorum bana yaptırmıyorlar.” İş üretin Allah aşkına! İzmit halkına hizmet edin nedir bu hal! Bir taraftan Kocaeli Büyükşehir Belediyesi yürüyüş yolunu aylarca yapamadı, yaptığı zaman da çok kötü bir işçilik ile yürüyüş yolu yaptı, diğer taraftan İzmit Belediyesi Fethiye Caddesi’ndeki inşaatı hala bitiremedi! Geçtiğimiz günlerde gidip yerinde tespit ettik, bu anlayışlarla mı halka hizmet edeceksiniz? Hem Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ni hem de İzmit Belediyesi’ni eleştiriyorum! Yaptığınız işleri doğru düzgün yapın, şaibeli işler yapmayın! Tüm bunları HDP vekili olarak takip ediyorum ve parti ayrımı yapmaksızın iyi işleri taktir ediyorum, kötü işleri de eleştiriyorum! Buradan da kötü niyetler çıkarmayın, iyi işlerinizi övüyoruz kötü işlerinizi de yeriyoruz! Bunu da buradan ilave etmiş olalım!

Basın toplantımızı burada bitiriyoruz! Kocaeli ve Türkiye ile ilgili çok önemli bir deprem gerçeğinin altını çizdik, yine Kocaeli İzmit’teki Cumhuriyet Çocuk Parkı’ndaki bu anlamsız çekişmeye yönelikte eleştirilerimizi burada ifade ettik. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum!

Yorumlar