17 Mart 2023

Bu 26’ncı madde hakkında özellikle konuşmak için üç aydır bekliyorum biliyorsunuz.
    

Ewing Sarkom hastası bir çocuk Yusuf Kerim Sayın annesi cezaevinde olduğu için kemoterapi alırken annesiz kalmıştı ve 6 kür kemoterapide son derece zor günler yaşadı. Biz mahpus olup da yakınları ağır hasta olanlar için infaz erteleme talebiyle yasa teklifi de verdik ve sonunda bu yasa teklifi Meclise geldi, Komisyonumuzda görüşülüyor. Söz konusu çocuk bu çocuk, Yusuf Kerim Sayın Ewing Sarkom hastası 6 yaşında. Altı aydır hasta. Annesi başındayken bir cezası vardı. Örgüt üyeliği cezası nedeniyle onandı ve hasta çocuğunu hastanede bırakarak cezaevine gitmek zorunda kaldı anne, büyük bir dram yaşandı ve çocuğun kemoterapisi sonucunda elde etmesi gereken şifa gerilemeye başladı, çocuk kemoterapiden bir fayda alamadı ve biz konuyu gündeme getirdik, duyarlı kamuoyu da gündeme getirdi. Bu annenin bir cezaevi izniyle Çapa Tıp Fakültesi Çocuk Hematolojide yatan çocuğunun başına gelip üç dört saat durup gittiği anlardan bir görüntü. Biz aslında bu hadiselerin yaşanmaması için ben hiç unutmuyorum, yine Adalet Komisyonuydu, 2020 yılı İnfaz İndirim Yasası’nda sabaha karşı yine bu Komisyonda görüşüyorduk, mahpusların hasta yakınları, eşleri ve çocukları konusunda istisna olmaması, suç grubu istisnası olmaması gerektiğini söylemiştik ısrarla ama terör suçluları istisna tutulmuştu. Bu kadın da terör suçundan yatıyor ve bundan dolayı hiç bir günahı, suçu, hiçbir şeyi olmayan çocuğu cezalandırılıyor. Bu, vicdanları kanatan bir olaydı, maalesef o zaman uyarılarımız dinlenmedi, bu yasa böyle geçti ve arada onlarca çocuk öldü maalesef, annesiz babasız öldü. Bakın, onlardan birisi Ahmet Burhan Ataç, babası cezaevindeydi, çocuk yine kemik kanseriydi ve çocuk “Baba, baba” diyerek hayatını kaybetti. Bir cezaevi ziyaretinde baba çocuğun üzüntüsünü gidermek için saçını kazıtmış, bakın, görüyor musunuz? Saçını kazıtmış çocuk üzülmesin diye. Bu çocuktu, şu anda bu çocuk hayatta yok arkadaşlar. Bu yasada iki buçuk yıl önce uyarılarımız dinlenseydi bu çocuk başında babası olarak ölebilirdi, maalesef uyarılar dinlenmedi. Şu anda bu yasa teklifi geliyor ve nice çocuk öldü annesiz ve babasız. Mecliste de ziyaretime gelmişti, ben ona dokunduğum anda ağlayan, “baba” dediğimiz anda ağlayan bir çocuktu. Çok büyük bir acıydı ve hâlen de böyle çocuklar var.
    

Şimdi, bakın, şu çocuk da yüzde 98 engelli ve babası hükümözlü olarak yatan Eyüp Çetin’in oğlu Yakup Ali Çetin, yüzde 98 engelli. Çok zor durumda bir aile ve babaya infaz erteleme verilmiyor, şu durumdaki bir çocuğa infaz erteleme verilmiyor.
    

Yine, bakın, bu mağduriyeti yaşayanlardan bir başkası Selman Çalışkan, 6 yaşında babasız vefat eden bir çocuktu. Babaya infaz erteleme verilmedi bu iki buçuk yıl önce yanlış ve eksik yaptığımız yasadan dolayı. Şu anda düzeltiliyor ama bazı eksiklikleri var. Bakın, Selman babasının kucağında son günlerini yaşıyor, bir ziyaret esnasında çekilmiş fotoğraf.
    

Yine, Ömer Faruk Turan, Murat Turan’ın oğluydu, kendisi ağır bir hastaydı ve bu çocuk da hayatını kaybetti. Savcı, babanın hastanede çocuğunu ziyarete bile izin vermedi; bunlar zalimliktir ve vicdansızlıktır arkadaşlar, biz bunları kabul edemiyoruz.
    

Son örnek, hâlen de devam eden bir örnek; bakın, şu çocuk da on bir yıllık cezası olan adli bir mahpusun çocuğu. Doğumdaki kordon sarılmasından dolayı sol kolunda problem var ve fizik tedavi alamıyor, annesinin infaz erteleme alarak çıkması gerekiyor.
    

Şimdi, bu yasa geldi, evet ama bazı itirazlarımız var. Bakın, ben konuyu yakından takip ediyorum. Şu çocuklar da gündeme geldiği için yasa teklifindeki şu hususların düzeltilmesi lazım arkadaşlar, yoksa bu vicdan sızlatan olaylar devam eder. Birincisi, ceza miktarı on yılla sınırlı tutulmamalı, bence ağırlaştırılmış müebbet de dâhil olmak üzere suç sınırı olmamalı çünkü bir sağlık durumu mevzubahis, bebekler, çocuklar mevzubahis, on yılla sınırlı tutmayalım. Mesela, bakın, şu çocuğun annesiyle olan fotoğrafı, on bir yıllık cezası var ve bu yasadan faydalanamayacak arkadaşlar. Böyle birçok vaka var. Aynı zamanda, sadece anneye tahsis edilmemeli, bu çocukların babası yoktu yanında ve yine, bu şekilde baba sıkıntısı olacak, “ebeveyn” ifadesinin eklenmesi gerekiyor, teminat yatırma yükümlülüğünün olmaması gerekiyor.
    

BAŞKAN ABDULLAH GÜLER – Sayın Gergerlioğlu, bu konuda diğer arkadaşlarımızın da talebi vardı. Teklif sahibi arkadaşlarımız geniş kapsamlı bir çalışmayı tekrar Genel Kurul safhasına kadar yapacaklar, bilginiz olsun yani.
    

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Tamam, ona teşekkür ederim. Umarım bu eksiklikler düzeltilir.
    

Bir de “toplum güvenliği meselesi” deniliyor yani bu tür vakalarla ilgili infaz ertelemelerde şu ana kadar toplum güvenliğini sarsacak tek bir husus yok çünkü anneler babalar yani “Bir infaz erteleme alayım da son günlerini yaşayan çocuğumun başına gideyim.” derdiyle dolu. O yüzden, hani bu toplum güvenliği de sağa sola çekilebilir, bunun da çıkarılması gerektiğini düşünüyorum.
    

Bir de değerli üyeler, şimdi, bu hükümlüler için hazırlanıyor fakat tutukluların bundan faydalanması engelleniyor. Aslında, madde 116 var biliyorsunuz, 5275 madde 116 dolayısıyla tutuklu hükümözlülerinin de faydalanması lazım. Sanırım madde 116’yla ilgili bir düzenleme yapılması gerekiyor ve pratikte de hâkimler bu noktayı çok ihmal ediyor. Mesela, az evvel gösterdiğim, şu yüzde 98 engelli çocuğun babası hükümözlü ve faydalanamayacak bu yasa çıktığı zaman. Hani mahkum olan faydalanırken daha kesin bir cezası olmayanın faydalanmaması olacak bir şey değil ve maalesef, bu durum şu anda mevzubahis değerli arkadaşlar.
    

Ve şu husus da var: Biz bir başka hususu da gündeme getirmiştik. Aslında, AK PARTİ bunu bir teklif olarak getirmişti, ben tekrar hatırlatıyorum; şu anda bu konuda da çok vicdan sızlatan hadiseler yaşanıyor. Bakın, anne baba tutukluluklarda çocuklar çok büyük mağduriyetler yaşıyor değerli arkadaşlar. Anne ve baba birlikte tutuklu olduğu zaman çocuklar kimsesiz kalıyor ya cezaevinde ya da yakınlarının yanında perişan durumda binlerce çocuk var. Aslında bununla ilgili AK PARTİ bir yasa teklifi getirdi fakat bu komisyona getirdikten sonra ne hikmetse geri çekti ve bu konuyla ilgili dramlar devam ediyor. Geri çekmenin de büyük vebali vardı; işte biliyorsunuz, üç dört ay önce Eskişehir’de anne baba tutuklu bir ailenin 6 yaşındaki çocuğu bakımsızlıktan dolayı hayatını kaybetti. Bütün medyaya yansıdı; bu, büyük vebaldir arkadaşlar, bakın, bizim bu hususu da düzeltmemiz gerekiyor.
    

Yine, 5275 sayılı Yasa’nın 25’inci maddesinin (ı) fıkrasının da kaldırılması gerekiyor. Bu fıkrada ağırlaştırılmış müebbet mahkûmlarının ne kadar ağır bir hastalığa düçar olursa olsun infaz erteleme alamayacağına dair ifadeler var. Bu, insan haklarına aykırı bir maddedir değerli arkadaşlar. Bakın, pratikten bize çok geliyor, avukat arkadaşlar söylüyor. Evet, bir ceza almış, yıllardır, yirmi yıldır yatıyor ama adam kanser olmuş, 30 kiloya düşmüş, âdeta torbada taşınıp getiriliyor cezaevinden hastaneye ve hâlen infaz erteleme verilmiyor; bu, olacak bir hadise değil. Şimdi, biz dün de söyledik, hasta mahpuslarla ilgili büyük sıkıntıları Bakanlık genelgeyle halletmeye çalışıyor değerli arkadaşlar. Bu, olmaz. Bakın, yasa maddeleriyle düzeltilmesi gereken çok önemli hususlar var ve bunlar düzeltilmiyor ve bundan dolayı mağduriyetler devam ediyor. Mesela, hamile mahpuslarla ilgili, mahkûmlar biliyorsunuz, on sekiz aylık bir bebek büyüyene kadar infaz erteleme alabiliyor. Aslında, bu süre de kısıtlı, 6 yaşına kadar çıkarılmalı ve burada da yine mahkûmlara bu verilirken tutuklular bundan faydalanamıyor yani düşünün ki cezası kesinleşmemiş bir anne gözaltına alınıp tutuklanıyor, üç aylık bebeği var, kırk günlük bebeği var, çıkamıyor içeriden, aylarca yıllarca içeride yatıyor. Yani, bu, olacak bir şey değil, “Sen mahkûm değilsin.” deniliyor. Bu, aslında 5275 madde 116 bunu da hallediyor ama pratikte hâkimler bunu görmüyor, “Kardeşim, bu, hükümlü olan içindir, tutuklu olan için geçerli değildir.” diyerek maalesef bu konuda çok yanlış uygulamalara imza atılıyor değerli arkadaşlar. Bunların bir an evvel düzeltilmesi gerektiğini söylüyorum.
    

Bakın, biz, hangi yanlışı yapmışız? “Anne baba tutukluluk” dememiz gerekiyordu, bu denmemiş. “Anne ve baba” ifadesinin eklenmesi gerekiyor. 2020 yılında çıkardığımız yasada, ben dikkat ettim, şöyle döndüm geriye, bir araştırdım; bakın, bazı mahpuslara tarımla ilgili ihtiyaçlarının giderilmesi, ekip biçmeyle ilgili bile infaz erteleme verilirken sırf bazı suç gruplarından diye bu denli ağır hasta anne ve babaların infaz erteleme alması engellenmiş. Ya, düşünün, “Ya, hasadın bu sene iyi gitmedi ey mahpus, sana bir altı ay infaz erteleme verelim.” denilebilmiş. “Ya, yüksek öğrenimini bitir de öyle gel.” denilmiş. “E, bir yakının öldü, sana bir altı ay verelim.” denmiş ama ağır hasta, kanser olan ve “Anne, anne… Baba, baba…” diye inleyen bu çocuklar için maalesef bu geçerli olmamış. Umarım ki Yusuf Kerim Sayın için şu anda komisyonda görüşüyoruz, bu husus halledilir. İnanın ki üç aydır benim her gün, her sabah akşam gündemimde bu konu çünkü bu çocuk ağlıyor, “Anne, anne…” diye ağlıyor. Annesi cezaevinde, gelemiyor, annesi perişan, babası işini bırakmış, çocuğuna bakıyor, çocuk gece gündüz ağlıyor. Doktorlarıyla konuşuyorum, bana açıkça şunu söylüyorlar: “Bu çocuğun başında annesi yok. O yüzden iyileşemiyor. Kemoterapinin en ağırını veriyoruz ama iyileşemiyor, bu çocuğun en büyük ilacı annesi. İnanın ki doktorlarıyla konuştum, bana bunu söylediler ve üç aydır her gün ben bunu gündem ediyorum.

Yusuf Kerim Sayın’ın gözyaşlarını bitirelim çünkü onunla birlikte yerler ağladı, gökler ağladı. Umarım ki bu, bir an evvel
    

Genel Kurulda da yasalaşır ve en kısa sürede Yusuf Kerim annesine kavuşur.
    

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Yorumlar