24 Haziran 2022

Ocak Medya

Bu ülkede ne hikmetse dert, hiçbir zaman adalet olmadı.

Her daim gücün yanında saf tutuldu. 

Gücü eline geçiren de adaleti unutuverdi.

Oysa Blaise Pascal“Kuvvete dayanmayan adalet aciz, adalete dayanmayan kuvvet zalimdir” diyor.

28 Şubat’a bu zamandan bakınca, o dönem haksızlığa uğrayanların dertlerinin aslında adalet değil gücü eline geçirme kavgası olduğunu çok daha iyi görüyorum.

Hani “Bir dönemin mağdurları şimdinin mağrurları oldular” diyorlar ya; işte tam da o cinsten. 

Çünkü günümüzün iktidarı, o dönem sözüm ona haksızlığa uğrayan ekipten oluşuyor. 

“Adalet” deyip inliyordular.

“Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” diyorlardı.

Gücü arkasına alıp iktidarı eline geçirip uyguladıkları “Adalet’e bakınca, derdin ne olduğu net olarak ortaya çıkıyor.

Türk siyasi tarihine “Postmodern darbe” olarak geçen 28 Şubat.

O dönemin kudretli paşaları.

Astığı astık kestiği kestik. 

28 Şubat Davası’nın tutuklu komutanlarından bahsediyorum. 

Emekli Orgeneral Çevik Bir ve Orgeneral Çetin Doğan.

Şu an cezaevindeler.

Birçoğunun yaşı ilerlemiş durumda. 

Adli Tıp, 28 Şubat davasında müebbet hapis cezası alan Çevik Bir’in de aralarında bulunduğu 7 eski generalin cezaevinde kalmasına engel fiziki ve psikolojik hastalıkları olmadığına karar vermişti.

Basında çıkan haberlere göre CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, onları ziyaret etmiş.

Çevik Bir, Alzheimer ilaçları kullanıyor.

Sertel, “İlk defa görüşmemize rağmen beni yakın arkadaşı zannetti” diyor.

Çetin Doğan’ın ise sağlığının ve bilincinin yerinde olduğunu fakat yaşının ileri yaş olmasına rağmen koşullar nedeniyle sıkıntı çektiğini dile getiriyor.

Bazılarının “oh olsun” dediğini duyar gibiyim.

İşte sorun tam da burada başlıyor.

Herkes birilerini hedef tahtasına koymuş, adaletten sapmış, vicdan ve merhametini kaybetmiş bir şekilde onları yok etmenin mücadelesini veriyor.

Evet bunlar 28 Şubat’ın baş aktörleriydi.

Yargılandılar ve ceza aldılar.

Ancak yapılan muamele yaptıklarının karşılığı olan adaleti sağlamıyor.

Aksine onlara haksızlık yapıldığını orta yere seriyor.

Adaleti tesis ederken “insani boyut”u atlarsanız ortaya zulüm çıkar. 

Bu insanlar, yaptıklarının karşılığını bu şekilde değil daha adil bir şekilde çekmelidirler.

Ev hapsi olabilir, hastanede tedavileri sağlanabilir.

Eğer bunlar yapılmayacaksa o zaman “adalet” diye inleyenlerin, bugün onların o dönem yaptıklarından ne farkları var?

Bir başka konu ise şu:

28 Şubat Davası’nın tutuklu komutanlarından bahsedenlerin, ne hikmetse aynı mağduriyeti, haksızlığı yaşayanları dile getirmemeleridir.

Çifte standart.

Örneğin HDP’nin eski Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk. 

Demans hastası. Hayatını sürdürmek için ikinci kişilerin yardımına ihtiyacı var.

Tahliye edilmesi gerekiyor ama sessizlik hâkim.

Örneğin 84 yaşındaki Mehmet Emin Özkan.

Ağır hasta, 5 defa kalp krizi geçirmiş, 4 defa anjiyo olmuş.

Zehirli guatrı, kemik erimesi, aşırı kilo kaybı var. Böbrekleri sorunlu. Görme ve duyma kaybı var.

Örneğin 15 Temmuz davalarından dolayı içeride yatan hasta ve yaşı ilerlemiş birçok insan mevcut.

Yine kimse bunlar için bir ses vermiyor.

Herkes kendi mahallesindeki haksızlıklara ağlayıp feryat ederken zulüm ülkenin dört bir yanını sardı.

“Senden”, “Benden” demeden, “mahalle” ayrımı yapmadan, haksızlığa, zulme kim uğrarsa uğrasın, isterse düşmanımız olsun, ortak bir ses çıkarmadığımız sürece bir sonuca varamayız.

“Benim mahallem”, “Senin mahallen” kavgasından kurtulalım.

HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, emekli 14 generalin cezaevine konulmasına tepki gösteriyor: 

“Yaşlı başlı insanların cezaevlerine doldurulmasına karşı çıkalım. Ayrımsız karşı çıkalım. Kimliğe değil, insanlığımıza bakalım.” 

Bu konuyu, altılı masadaki partilerin genel başkanlarının da gündeme taşımasını istiyorum.

Sadece 28 Şubat paşalarını değil yukarıda isimlerini verdiğim veya veremediğim onlarca insanın bu mağduriyetinin giderilmesi için çalışılmalıdır.

Cemil Meriç şöyle diyor: 

“Bu ülkede sağcı, solcu; ilerici, gerici yoktur. Namuslular ve namussuzlar vardır. Siz namuslulardan olunuz. Göreceksiniz çok kalabalık olacaksınız.”

Mâide Suresi 8. Ayet’te ise şöyle buyuruluyor: 

“Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz, sakın ha sizi adaletsizliğe itmesin. Âdil olun. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.”

Çevik Bir’e uygulanan adaleti doğru buluyorsanız ola ki günün birinde aynı adalet size de uygulanırsa lütfen ses çıkarmayın!..

Olur mu? 

Yorumlar