21 Şubat 2021

ŞARK POSTASI

YouTube

Türkiye’de her dönem cellatlar ile kurbanlar yer değiştiriyor. Bir önceki dönemin celladı bir sonraki dönemin kurbanı olabiliyor ve bir önceki dönemin haini bir sonraki dönemin kahramanı olabiliyor. Bu durum alışık olduğumuz bir sahne, fakat her dönem istikrarlı olarak hak savunculuğu yapan insan ve kurum sayısı neredeyse bir elin parmağını geçmez. İşte onlardan biri son zamanlarda iktidarın ve iktidarın emrindeki yargının açık hedefi haline gelen Ömer Faruk Gergerlioğlu… Adını ilk 2000’li yılların başlarında duymaya başladım. 28 Şubat uygulamalarının hala hissedildiği yıllardı. Gerçi bugünleri görünce “28 Şubat da neymiş!” diyor insan. Bugün AKP ve MHP eliyle yapılanlar 28 Şubat’a rahmet okutuyor. İşin tuhaf yanı, 28 Şubat’ın önemli aktörlerinden Doğu Perinçek’in bugün 28 Şubat’tan dert yanan güruhla aynı tasa kaşık sallaması ve bundan hiç kimsenin gocunmaması. Neyse konumuz bu değil. Cezası Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından onanan Ömer Faruk Gergerlioğlu’ndan söz etmek istiyorum. Gergerlioğlu‘nun adını ilk MAZLUMDER’de yaptığı çalışmalar sayesinde duymuştum. MAZLUMDER o zamanlar insan hak ve hürriyetleri konusunda güzel işler yapıyordu. 28 Şubat ile birlikte MAZLUMDER daha bilinir, daha duyulur olmuştu. “Başörtüsü mücadelesi” denince akla ilk MAZLUMDER gelirdi. Gergerlioğlu, Kocaeli Şube Başkanlığı ve Genel Başkanlığını yaptığı MAZLUMDER ile yollarını çoktan ayırmış olacak ki, KHK’yla işinden olanların başında yer alıyor. Yoksa insan hak ve hürriyetleri mücadelesinden iktidarın stepnesi haline gelen MAZLUMDER’li birini kolay kolay işinden edemezlerdi. Gergerlioğlu, Kocaeli’de doktorluk yaparken, sosyal medyadaki paylaşımları bahane edilerek işinden edildi. İşinden edilmesine rağmen mücadelesine devam etti, köşesine çekilmedi. 24 Haziran 2018 seçimlerine doğru gidilirken, HDP’nin ezilen her kesimi kucaklayan politikaları doğrultusunda Gergerlioğlu’da Kocaeli’nden milletvekili adayı gösterildi ve seçildi. Gergerlioğlu’nun HDP’den Milletvekili olması bazı muhafazakar çevrelerde şaşkınlık da yarattı. Hatta şaşkınlıkla birlikte kızgınlık da… Gergerlioğlu, milletvekili seçildiğinden bu yana Türkiye’de insan hak ve hürriyetleri mücadelesinin sembol isimlerinden biri oldu. Sembol bir fotoğraftır Gergerlioğlu’nun polise işaret parmağıyla gösterdiği tepki. O karede yer alan işaret parmağı Gergerlioğlu’nun bugüne kadar sürdürdüğü mücadeleyle özdeşleşti. Zira o işaret parmağı KHK’yla işinden aşından olan on binlerce KHK’lı için kalkmıştı, o işaret parmağı gündüz sokak ortasında devlet eliyle kaçırılan insanlar için kalkmıştı. O işaret parmağı cezaevinde olan anneler ve çocukları için kalkmıştı, o işaret parmağı Taybet Ana şahsında Kürt kentlerinde katledilen insanlar için kalkmıştı. O işaret parmağı Meriç ve Ege’nin serin sularında boğulan bebekler, çocuklar, anne ve babalar için kalkmıştı. O işaret parmağı yıllardır karanlık dehlizlerde kaybedilen çocuklarını arayan Cumartesi Anneleri için kalkmıştı. O işaret parmağı cezaevlerinde yaşanan çıplak aramalara, cinsel tacizlere, tecavüzlere ve işkencelere karşı kalkmıştı. O işaret parmağı günümüz Nemrutlarına ve Firavunlarına karşı kalkmıştı… İşte o işaret parmağı bugünkü rejimin korkulu rüyası haline geldi. Evet koskocaman rejim, o işaret parmağından korktu. Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun yaşamı boyunca insan hak ve hürriyetleri için verdiği mücadele beni, daha 1 hafta önce kaybettiğimiz değerli yazar Doğan Cüceloğlu’nun “Savaşçı” adlı kitabına götürdü. O kitapta yer alan E. E. Cummings’e ait “Seni diğerlerinden farksız yapmaya bütün gücüyle gece gündüz çalışan bir dünyada, kendin olarak kalabilmek, dünyanın en zor savaşını vermek demektir. Bu savaş bir başladı mı, artık hiç bitmez!…” Evet bu söz sanki Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun üzerine giydirilmiş ve onun üzerinde yakışmış bir sözdür. Siz ne yaparsanız yapın Ömer Faruk Gergerlioğlu günümüz hak ve hürriyetlerinin savaşçısı olarak çoktan tarihteki yerini aldı.

Yorumlar