2008-06-23 00:00:00

Mazlumder genel başkanı Dr.Ömer Faruk Gergerlioğlu Eresin Topkapı Hotelde yapılan Mazlumder'in de içinde bulunduğu Ortak Akıl Hareketi'nin basın toplantısına katıldı. Ortak akıl manifestosu aşağıdadır. 

Yeni Anayasa ve Demokrasi Platformu, ülkemizde yaşanan demokrasi ve özgürlük mücadelesine aktif katılım sağlamak, temel hak ve özgürlüklerin alanını genişletmek, millet iradesini her tür vesayet ve ipotekten arındırmak, toplumdaki her tür inanç, yaşam tarzı ve eğilimleri eşit olarak hukuk güvencesine alacak yeni bir anayasa talebini diri ve canlı tutmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Bu platform, bu fikri destekleyen ve bu alanda kendini sorumlu hisseden tüm sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yapmak ve Türkiye'nin ''ortak aklı''nı harekete geçirmek amacıyla bir çalışma başlatmıştır. Bu hareket ''Ortak Akıl Hareketi'' olarak adlandırmıştır.

ORTAK AKIL HAREKETİ

Ortak Akıl Hareketi, Yeni Anayasa ve Demokrasi Platformu’nun hedefini paylaşan ve amaçları etrafında bir araya gelen sivil toplum kuruluşları, aydınlar, akademisyenler, medya mensupları, kanaat önderleri ve siyasilerden oluşan geniş katılımlı toplumsal bir hareketidir.

YENİ ANAYASA VE DEMOKRASİ MANİFESTOSU

Dünyanın ve özellikle Ortadoğu'nun yeniden şekillendiği bu günlerde, Türkiye'nin de yeni bir bakışa ihtiyacı olduğu açıktır. Dünyaya ve bölgeye dair yaklaşımları, komşularıyla ilişkileri, kendi içinde artık kangren haline gelmeye yüz tutmuş yaralarıyla Türkiye, sadece uluslararası alanda güçlü bir aktör olmak ve yeni siyasetleri etkilemek bir yana, mevcut varlığını ve bütünlüğünü korumaktan bile mahrum kalabilir. Bugün gelinen noktada Türkiye'nin temel sorunu, halka siyasi projelerin bir malzemesi olmaktan fazla değer vermeyen, demokrasiye, seçimle oluşan iktidarlara itibar etmeyen seçkinci anlayıştır. Bu anlayışın bürokrasi içinde ciddi bir gücü, darbelerle oluşturulan bir hukuk zemini bulunmaktadır. Böyle sorunlu bir anlayış sorunlu bir hukuk zemini ile birleşince, Türkiye'nin hem milli bütünlüğünü sarsılmaz bir şekilde gerçekleştirmek, hem de ekonomik ve sosyal yapısını güçlendirecek, ileriye götürecek adımlar atmak zorlaşmaktadır. Türkiye, yaklaşık elli yıldır bir kısır döngü içinde siyasi, hukuki, sosyal ve ekonomik yapısını sabit bir hale getirememektedir. Yaşanan bütün sorunların ötesinde, ülkenin gerçek sorunu istikrarsızlıkların kaynağı olan bu zihniyet zeminidir. Acil meselemiz bu zihniyet zeminini değiştirmektir.

Tüm insanlar özgür, değer ve hak bakımından eşit olarak doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler. Birbirlerine karşı kardeşlik düşünceleriyle davranmalıdırlar. Herkes; ırkına, rengine, cinsiyetine, diline, dinine, siyasal ya da başka inançlarına bakılmaksızın eşit haklara sahiptir. İnsanlar ulusal ve toplumsal kökenleri, zenginlikleri, doğuştan getirdikleri farklılıkları ya da herhangi başka bir ayrım gözetilmeksizin tüm haklardan ve özgürlüklerden yararlanabilirler.

Türkiye'de yüzyıllardır bir arada yaşayan insanlar, artık temel özgürlükleri edinme ve kullanma noktasında endişe duymamalıdır. Anadilini geliştirme ve ifade özgürlüğü; farklı dini anlayışlara sahip insanların kendi anlayışlarını özgürce yaşayabilmeleri ve çocuklarına aktarabilmeleri; dini anlayışlar konusunda devletin bir taraf olarak müdahil olmaması ve insanların nasıl inanacağını, nasıl düşüneceğini, nasıl yaşayacağını belirleme hakkının devlette ve bürokratlarda bulunmadığının tartışmasız kabulü sağlanmalıdır. Böylece, Türkiye'de yaşayan herkesin kendisini anavatanında ve ülkenin gerçek sahibi, ev sahibi emniyeti içinde hissedebilmesi sağlanmalıdır.

Özgürlüklerin zihniyet zemini olarak teminatı tam anlamıyla işleyen bir demokrasidir. Özgürlükler, demokrasiyle birlikte genişler. Demokratik işleyişin daraltıldığı zamanlarda en büyük zarar özgürlükler üzerinde görülür. Özgürlüklere sahip çıkmak demokrasiye sahip çıkmakla eş anlamlıdır.

Türkiye'nin gücü birlik ve beraberliğindedir. Ülkemizde çok güçlü tarihi ve sosyal temelleri bulunan birlik ve beraberliğin kısaca ülke bütünlüğünün korunması hürriyetlerin esas, kısıtlamaların istisna olduğu hukukun üstünlüğü temelinde gelişen ve ona dayanan yeni bir anayasadır. Devlet, milletin belirlediği hukuku uygulayan, topluma hizmet eden bir kurumdur. Demokratik devletin resmi ideolojisi olamaz. İnsanlar belirli bir ideolojik kalıba sokulmaya çalışılmamalıdır. Devlet, hukuku kendi düşüncesi ve inancı doğrultusunda kullanmamalıdır. Devlet, düşünceler karşısında eşit mesafede ve tarafsız olmalıdır. Yeni bir Anayasa bu ilkeler üzerine inşa edilmelidir.

Özgürlüklerin ve demokrasinin teminatı da gerçek bir hukuk devletidir. Yeni demokratik bir anayasa hem hukuk devletinin gerçekleştirilmesinde, hem de özgürlüklerin ve demokratik işleyişin güçlendirilmesinde en önemli ve acil bir adımdır. Türkiye'nin sorunlarının çözümü, özgürlüklerin genişletilmesi ile, özgürlük demokrasi ile, demokrasi ise yeni bir anayasa ile sağlanabilir.

Yorumlar