26 Ocak 2023

Bugünkü basın toplantımıza başlıyoruz, gündemimizde birçok hak ihlali var fakat aralarında birisi oldukça dikkat çekici ve o yüzden onu ön plana çıkaracağım. Çok insani bir konu! Belki bazen siyasi düşüncelerinize katılan oluyor katılmayan olabiliyor ama şu anda söyleyeceğim hususa katılmayacak kişi olabileceğini düşünmüyorum çünkü çok insani çok vicdani bir durum ve halen bir çözüm sağlanmış değil! Neredeyse 1.5 aydır söylüyorum, bir hasta çocuğumuz var Yusuf Kerim Sayın, bakın çocuk ewing sarkom hastası, tehlikeli ve çok hızlı öldürebilen kanserlerden birisi ve annesi çocuğu hastaneye yatırdığı zaman 6 yıl 3 ay terör örgütü üyeliği cezası onanarak cezaevine girdi, çocuk annesiz kaldı. Baba işini bırakarak çocuğun başına geldi ve çocuğun tedavisinde çok önemli aksamalar oluyor çünkü anne şefkati ve merhametinden yoksun, annesini arıyor, annesine hasret içinde. Tedavi başarılı olamıyor çünkü çocuk annesiz, anne cezaevinde ancak mahpusun ağır hasta yakını için  tanınan yasal bir haktan faydalanarak yanına gelebiliyor. Halen bu dram devam ediyor! Çapa Tıp Fakültesi Çocuk Hematoloji bölümünde yatıyor Yusuf Kerim Sayın, anne Gülten Sayın Sakarya Ferizli Cezaevi’nde ve 1.5 aydır feryat ediyoruz Adalet Bakanlığı bu konuda herhangi bir girişimde bulunmuyor! Bir yasa ile bu konu düzelebilir! Bu konuda bir adım atmıyor! Olacak bir şey değil, bakın anne dün akşam çocuğun yanına geldi ve çocuğu ile bir müddet 12 saat vakit geçirdi yasal hakkı aslında 24 saatti ama 12 saat geçirebildi ancak ve ayrıldı gitti! Çocuk ne yapacak şimdi? Çocuk hasta ve tedavi başarı oranı düşük şu anda, çocuğun %20 yaşama şansı var ve çok ağır bir tedavi görüyor yanında annesinin olması lazım!

Biz cezasını çekmesin demiyoruz, çocuğun hastalığı boyunca ve Allah korusun ölene kadar en azından annesi onun başında olsun diyoruz! İlk ziyaretindeki bu fotoğrafını Meclis Genel Kurulu’nda da göstermiştim ve kamuoyunu insafa, vicdana, adalete davet etmiştim, kısa bir süre içinde Adalet Bakanlığı bir yasa teklifi hazırlarsa Meclis’te vekiller bunu uygun bulursa yasalaşır ve bu anne 15-20 gün içinde gelir demiştim, 1.5 aydır bunu söylüyorum ama 1.5 aydır bakanlık adım atmıyor! Ben biliyorsunuz ona Adalet Bakanı demiyorum, Zulümat Bakanı diyorum Bekir Bozdağ bir adım atmıyor, herhangi bir beyanda bulunmuyor, bazen kendilerini sıkıştıran konularda acilen açıklamalar yapıyorlar ama bu konuda tek bir kelam etmedi. Ben tekrar Sayın Bekir Bozdağ’ı bu konuda konuşmaya davet ediyorum! Sn. Bozdağ ne zaman konuşacaksın? Bu çocuğun dramı ile ilgili ne zaman konuşacaksın diyorum! Bakın çok net bir cümle söylüyorum! Sn. Bakan Bekir Bozdağ lütfen bu konuda konuş, böyle bir yasa çıkacak mı çıkmayacak mı bunu bilelim! Bize bir açıklama yapmanı en başta bekliyoruz!

Bunun yanı sıra 1.5 aydır konuya duyarsız olan bir başkası daha var! Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Sayın Bakan sen ne iş yaparsın? Burada bir çocuk büyük bir dram içinde hastanede yatıyor, ölüme doğru gidiyor Allah korusun. Aile dramı yaşıyor, anne cezaevinde, baba işini bırakmış gelmiş tam bir aile dramı yaşanıyor! Senin bakanlığının adı neydi Sayın Derya Yanık? Bakanlığı’nın adı neydi bir hatırlar mısın? Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı deniliyor değil mi? Peki burada bu kadar büyük bir aile dramı varken, tüm kamuoyu bunu konuşurken niye tek bir kelam etmiyorsun? Nasıl böyle bir vicdansızlık içinde bulunuyorsunuz? Bu anne Bank Asya’ya 1034 TL para yatırdı, bir yurdun müdüreliğini yaptığı için mi bu konuda konuşmaktan uzak duruyorsun? Aylardır size soruyoruz bunu tek bir kelam açıklama yapmıyorsunuz?

Bakın sonunda Bakan Bozdağ bir açıklama yaptı ama yine Yusuf Kerim Sayın’a dokunmadı! Sayfalarca bakın açıklamalar yapmış Sayın Bakan Bekir Bozdağ sayfalarca açıklamalar yapmış Sayın Bakan Bozdağ, dün Türkiye Adalet Akademisi’nin 27. Dönem Eğitim Açılış Töreninde hakim ve savcı adaylarına konuşma yapmış ve sayfalarca açıklama yapmış! Peki bu açıklamaların arasında şu anda kamuoyunun en önemli gündemi olan tüm vicdanları sızlatan Yusuf Kerim Sayın var mı? Yok! Bakın açıklamasında ne demiş Bakan Bozdağ? Diyor ki: “Kamuoyu baskısına göre karar vermeyin. Zaman zaman hakim savcılar karar verir, “Benim vicdanım rahat, kamuoyu ayağa kalkar, kamuoyu baskısından korkarak adaletten sapar, kamuoyunun vicdanına bakar.” Neye bakacak kardeşim? “Veyahut da dediğim gibi kendi vicdanına bakar. Eğer siz karar verirken sadece vicdanınıza ya da kamuoyu vicdanına bakarsanız o zaman pek çok haksızlığı, pek çok adaletsizliği o vicdan size hoş gösterebilir.” Bunu Bakan Bozdağ söylüyor bakın! Sayın Bakan ya vicdan her şeyin üstündedir, vicdanın sızladığı bir an insanın tüm yasalardan, tüm diğer hukuki birtakım gerekçelerden, tüm anayasal metinlerden kurtularak bedenin varlığının en derinlerindekinin itiraz etmesidir. Vicdan insanın içindeki tanrıdır! Vicdan mahkemesi kadar doğru karar veren bir mahkeme var mıdır? Sizi yasalar, anayasalar kurtarabilir! Bakın Saddam’ın, Kaddafi’nin de yasaları anayasaları vardı, onlar da kurtuluyordu, yaptıkları hoş görülüyordu vicdan kabul ediyor muydu? Senin de şu anda yasan var, uygulamadığın anayasa var, ayaklar altına aldığın anayasa var ki biz şu andaki cari anayasayı dört dörtlük bir anayasa olarak görmüyoruz buna rağmen sen bu anayasaya bile uymuyorsun, kalkmışsınız diyorsunuz ki: “Vicdanınız anayasaya bağlı olmalıdır.” Hiçbir dünyevi kriter insanın en derinlerindeki o sızıdan önemli değerli değildir! Daha adil değildir! Bakın çok nettir benim için! Vicdanın üstünde hiçbir şey yoktur! İnsanın en derinlerindekidir ve gerçekten tüm gizlemelere rağmen en doğru kararı veren vicdandır ama Bakan Bozdağ böyle söylüyor bakın ne diyor? “ Vicdanınıza ya da kamuoyu vicdanına bakarsanız o zaman pek çok haksızlığı, pek çok adaletsizliği o vicdan size hoş gösterebilir.” Sayın Bakan ya sen sanki vicdana göre hareket ediyorsun! Bırakın anayasaya, hukuka göre yasalara göre davranıyorsun da kalkmışsın neyin dersini veriyorsun genç hakim ve savcı adaylarına! Senin suç, günah dosyan o kadar kabarık ki bu konularda en konuşamayacak kişisin! O kadar vicdansızlığınız var ki, o kadar suçlarınız var ki yıllardır her hafta burada binlerce günahınızı, suçunuzu deşifre ediyorum, bir açıklama yapmak yerine böyle hakim, savcı adaylarının önünde beylik laflar ediyorsun öyle mi? O zaman senin iç yüzünü ortaya çıkarmak bizim görevimizdir! Ya hu sen daha dün; Vural Avar cezaevinde sizin eksik yaptığınız işler yüzünden öldüğü zaman vicdanı sızlayıp da “Aman bir genelge çıkarın.” Diyen sen değil miydin Sayın Bozdağ! Şimdi kalkmış “Vicdana göre hareket etmeyin, vicdan anayasaya bağlı olmalıdır.” Diyor! Vicdan anayasanın da üstündedir, senin daha bundan haberin yok! Anayasaya bağlı olmak zorunda değildir, vicdan yasalara bağlı olmak değildir! Bunlara bağlı olsaydı, birçok zulüm meşru olurdu ve kamuoyu buna itiraz etmezdi ve bu zulümler devam eder, giderdi ama o kamuoyunun, o insanlar toplumunun en derinindeki itiraz işte o vicdandır, işte o insanın içindeki tavrıdır, işte onun itirazının üstünde ne yasalar ne anayasalar vardır çünkü anayasalar da özgürlükçü olmayabilir, tam hakkaniyetli olmayabilir! Vicdanınız anayasaya bağlı olsun diyor! Sen ayaklar altına aldığın anayasayı niye istismar ediyorsun? Sen anayasa mı tanıdın? Sen yasa mı biliyorsun? Sen AİHM mi tanıyorsun! Sn. Demirtaş, Sn. Osman Kavala kararlarını çiğneyen sen değil misin? Anayasa ihlal kararlarını tanımayan habire çıkardığı yasalarla anayasanın hükümlerini çiğneyen daha sonra Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği, ihlal verdiği konularda aynısını tekrar yapan senin iktidarın değil mi? Sen değil misin? Güvenlik soruşturmaları dayatmalarını yapan, pasaport tahdit konularında dayatmalar yapan ve daha pek çok konuda Anayasayı ayaklar altına alan, çıkardığı yasada KHK’lıların hakkını çiğneyen SGK yetkililerine yasal zırh getiren yasalar çıkaran sizin iktidarınız değil mi? Bunları iptal eden Anayasa Mahkemesi değil mi? Buna rağmen aynı şeyleri tekrar yapan siz değil misiniz? Allah’tan korkun! Kalkmışsın hakim ve savcı adaylarının önünde boş boş atıp tutuyorsun! Bakın ne demiş ardından; yani bu cümleleri okuyunca insan öfkeleniyor gerçekten! “Önyargıya bağlı vicdandan hak da adalet de beklenemez.” İşte tam kendini tarif ediyorsun Sayın Bozdağ, tam kendini ve memuru haline getirdiğin yargıç ve savcıları tarif ediyorsun! Kaç tane vakada kamuoyu vicdanı sızladı da o bebekler, o kadınlar dışarı çıkabildi ancak vicdanın galip gelmesiyle çıktı ve şu anda bakın tüm vicdanlar itiraz ediyor! Uyduruk bir yasa ile ayrımcılık yapmışsın diyorsun ki: “Bu yasaya uyun.” ayrımcılığı vicdan kabul eder mi? Ben sana diyorum; Yusuf Kerim Sayın için çıkarılmayan yasa ayrımcı yasadır, anayasaya da vicdana da evrensel hukuka da aykırıdır değiştir bunu diyorum tek bir adım atmıyorsun! Boş boş konuşmayı biliyorsun! “Kanunsuz suç olmaz kanunsuz ceza olmaz.” diyor ya sen bir ton verdirdiğin kararda kanunsuz suç olmaz kanunsuz ceza olmaz ilkesini çiğnettirmedin mi? Bunu en başta yapan sizsiniz! Sen kendi savcılarına hakimlerine “Bizim zulmümüze çanak tutucu kararlar verin.” demiyor musun? Bu emirleri vermiyor musun? Daha sonra da çıkıp onların karşısına “Vicdan anayasaya yani bizim dediklerimize uymalıdır.” demeye çalışıyorsun sen kendin o anayasayı çiğniyorsun! “Vicdan yasalara uygun olmalıdır.” diyor ya senin çıkardığın yasalara anayasaya vicdana aykırı!

Bu konuda bakın çok örnekler vereceğim bugün; işte Yusuf Kerim Sayın örneğini verdim! Bunları söyleyen Bakan Bekir Bozdağ işte şu çocuğun annesine kavuşmasını engelliyor! Bu yasa 1.5 aydır meclise gelebilirdi ve bu anne geçici olarak değil bir gecelik değil kalıcı olarak çocuğunun yanına infaz erteleme alarak gidebilirdi peki adım atan bir Adalet Bakanlığı var mı? Yok kalkmış vicdan edebiyatı yapıyor, beylik laflar ediyor! Bırakın anayasayı hukuku ayaklar altına aldın, yasaları uygulamıyorsun, kafanıza göre yasa çıkartıyorsun, çıkarttığınız yasalar anayasaya da vicdana da hukuka da aykırı yasalar!

Bakın Yusuf Kerim Sayın’ın tahlilleri burada maalesef kemik şikayetleri ilerliyor, yaygın kemik metastazları var ve ağır bir kemoterapi altında ve bu çocuk ölmeden Annesi onun başında olmalı, annesine hasret bir şekilde ölmemeli!

Gülten Sayın’ın yargılanması ile ilgili maalesef çok sıkıntılar var! Bu anne adil bir ceza mı aldı? Yeniden yargılanması gerekiyor çünkü bu konuda dosyasında A’dan Z’ye inceledim legal kriterler illegal olarak kabul edilip bu ceza verilmiş! Sadece Gülten Sayın için mi? Yüz binlerce için bu yapıldı ve eğer bütün bunlara iktidarı ile muhalefetiyle kamuoyu ile herkes genel olarak sustu ve en sonunda işte vicdan sızlatıcı bu örnek çıktı ortaya! Siz şu ana kadar susmasaydınız ey toplum, ey iktidar, ey muhalefet şu dramatik ve halen içinden çıkılamayan bu tablo olmazdı! Anlatmaya çalıştığım bu!

Değerli arkadaşlar vurgulayacağımız çok hususlar var, onlara girmeye çalışalım. Vicdandan bahsediyor ya, anayasadan bahsediyor ya bak Sayın Bozdağ bugün sıkı dur seni çok mahcup edeceğim bunu bil! Şu senin iktidarının oluşturduğu bir OHAL Komisyonu’nun raporu! Rapor  hakkında 6 yıl sonra karar verilen bir öğretmen hakkında Münir Korkmaz isimli bir öğretmen hakkında; özgürlükçü, demokrat hakkaniyetli bir KHK’lı hocamız, gayretli, idealist bir insanımız Münir Korkmaz Hoca hakkında 6 yıl sonra OHAL Komisyonu kararı açıkladı! Şu kararı alıp böyle yırtıp çöpe atasım geliyor ama ondan önce bu karara bir bakalım! Neden yırtıp atasım geliyor? Böyle rezil bir karar olabilir mi arkadaşlar? Yüz binlerce KHK’lıya verilen bu rezil kararın olduğu bir yerde sen Sayın Bozdağ daha neyi konuşuyorsun? Şu karara bakın ya! Paçavra başka bir şey değil! Nasıl karar verilmiş biliyor musunuz? Kurum kanaatine göre! Nedir bu kurum kanaati? Kim yazmış bunu? Hangi nedenle bu kişi hakkında bir kurum olumsuz kanaati verilmiş? Yok! Tek iki kelime; sizin hayatınızı bitirecek iki kelime ile hakkınızda karar veriliyor, kurum kanaati! Peki başka birtakım soruşturmalar açılmış hakkında takipsizlik almış, peki bu nazar-ı itibari alınır mı? OHAL Komisyonu almış “Efendim soruşturmadaki belgeler.” diyor ya bu kardeşim soruşturma takipsizlikle sonuçlanmamış mı! Daha ne bunun üstüne kararlar veriyorsun? İşte soruşturmadaki deliller ve kurum kanaati nedeniyle itirazın reddine diyor! Rezalet bir karar başka hiçbir şey değil! Bu kararın verildiği yerde Adalet Bakanı Bozdağ hukuktan yasalardan bahsediyor! Ya sen Allah’tan kork Sayın Bozdağ! Allah’tan kork ya! El insaf diyorum ya yüz binlerce insanın haksız hukuksuz bir şekilde işten atılmasını onaylayan bir komisyonun iktidarınızın boyunduruğu altında olduğu bir yerde sen hangi haktan hukuktan adaletten vicdandan bahsediyorsun Sayın Zulümat Bakanı Allah’tan kork şu sözler senin ağzına yakışıyor mu ya!

Bakın yine Bakan Bozdağ’ın Adalet Bakanlığı’na bağlı yargıç ve savcılarına birtakım talimatlar veriyorsun ya; yine bunu en sonunda Anayasa Mahkemesi düzeltmiş senin yargıç ve savcılarının bir kararını! Nazan Bozkurt KHK’lı bir arkadaşımız KHK zulmüne karşı işte az evvel Münir Hoca’nın uğradığı zulme karşı tüm KHK’lıların uğradığı zulme karşı mücadele eden Nazan Bozkurt Yüksel Caddesi’nde yaptığı eylemlerde polis tarafından darp edilip elmacık kemiği kırılmıştı ya elmacık kemiği! Düşünün şurada kemiğinizi polis acımasızca vuruyor ve kırıyor! Yani gözünü kaybedecekti neredeyse! Hastanede günlerce yattı! Sonra ne mi oldu? İşte senin o eğittiğin talimat verdiğin savcılar bu soruşturma için takipsizlik verdi ve polis memurunu kurtardı! Sonra ne mi oldu? Nazan Bozkurt Anayasa Mahkemesi ne gitti! Anayasa Mahkemesi ne dedi biliyor musunuz? Diyor ki: “Tamamen yalan yanlış bilgilerle soruşturmada savcı karar vermiş, böyle karar mı olur?” diyor! İkincisi Nazan Bozkurt’un apaçık bir şekilde darp edildiğini kazaen yere düşme ile olmaz diyor direkt darp ile olmuş bu ve bu bir kötü muamele de değil eziyettir diyor ve ihlal kararı veriyor! Tekrar bu dava görülecek! Ya Sayın Bozdağ yüzün kızarıyor mu kızarmıyor mu! Vallahi merak ediyorum bak senin o eğittiğin talimat verdiğin savcılar, hakimlerin verdiği kararlar hakkında bir kez daha ihlal kararı verildi! Kaçıncı kez oldu bu! Anayasa Mahkemesi ihlal kararı veriyor çünkü nedir? Sizin işiniz gücünüz memurlarınızın yaptığı sonuçları örtbas etmektir! Savcılarınıza emir veriyorsunuz örtbas ediliyor! En sonunda Anayasa Mahkemesi veya AİHM’de bu rezaletler ortaya çıkar yüzün kızarıyor mu?

Bize birçok farklı konuda başvuru geliyor. EYT ile ilgili gelen başvurularda EYT düzenlemesinin sadece yaşa bağlı olmaması ve çalışılan güne bağlı olmasına dair de birçok itiraz var. EYT konusu bir şekilde çözülmeye çalışıldı ama insanlar çok yaşlı oldukları halde çalışmak istemiyorlar, ileri yaşlarında çalışmak istemiyorlar ve çalıştıkları gün sayısının toplanması ile bir formül bulunması gerektiğini söylüyorlar. Böyle önemli itirazlar var yasa halen çıkmadı vatandaşlarımızın bu itirazlarını burada gündem edelim. EYT konusunda hem gün hem ay ile ilgili itirazlar var. En azından o senenin 1999’un sonuna kadar olması gerektiği ile ilgili talepler bize yoğun bir şekilde geliyor, çalışma gününün esas alınması yaşın esas alınmaması ile ilgili de önemli itirazlar geliyor.

Bakın Sayın Bakan Bozdağ bugün benim elimden çekeceğin var! Pozantı skandalı! Pozantı skandalı ile ilgili o günün ikinci müdürü Alper Şirin hakkında unutulma hakkı kararı verilmiş! Pozantı skandalı; Pozantı cezaevindeki çocuklara tecavüzler uzun bir süre gündemimizde kalmıştı. Oradaki çocuklara tacizler, tecavüzler vb. birçok vaka anlatılmıştı, en sonunda dönemin Bakanı Sayın Sadullah Ergin: “Olaya müdahil olduk.” demişti ne olmuştu biliyor musunuz? “Pozantı cezaevinde görev yapan ikinci müdür kadrosundaki çalışan personelimizi bu görevlerden alarak başka görevlere bugün itibariyle atıyoruz.” Demişlerdi! Alper Şirin’in tenzil-i rütbe veyahut görevden alınma kararı beklenirken Alper Şirin terfi ederek Van Erciş Cezaevi’ne gitmiş, yine terfi ederek Sincan Cezaevine gelmiş! Maşallah ya bakın mağdur edilen çocuklar hakkında bu sefer dava açılmış, bakın tecavüz zanlısı olan devlet memurlarının yerine davacı olan 4 Pozantı mağduru çocuk devlet malına zarar verdiği gerekçesiyle Mersin 2. A.C.M.’de 302. Maddeden müebbet hapis cezası ile yargılanıyorlar! Şu hale bakın! O çocuklar kendilerine zulmedildiğini anlatmışlar ve bu kişi en sonunda terfi ede ede çıkmış ve sen böyle bir bakanlıkta bakansın ya Sayın Bozdağ! Alper Şirin meselesi hakkında bir açıklama yapar mısın? Yusuf Kerim Sayım için yapmıyorsun! Bak Seniha Bahar bebeğin annenisi için yapmıyorsun! Hasta bebekleri çocukları cezaevine atarken tek bir açıklama yapmıyorsun ama kalkmışsın boş boş hakim ve savcı adaylarına nutuk atıyorsun! Pozantı Cezaevi ikinci müdürü Alper Şirin’in terfi ede ede Sincan Cezaevi’ne gelişiyle ilgili bir açıklaman var mı Sayın Bozdağ? Haktan, adaletten, vicdandan bahsediyorsun kendine göre birtakım değerlendirmeler yapıyorsun ama skandallarınız ortada ya, paçalarınızdan kir akıyor!

Afyonkarahisar 1 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde  ne oluyor biliyor musun Sn. Bozdağ? İnsanlar, mahkumlar açlık grevinde çünkü kötü muamele ve işkence görüyorlar! “Pis küfürler ve sayamadığımız birçok şey var. Ayakta sayım dayatması, her türlü zulüm var. Diyor mahpuslar ve açlık grevindeler. Bir insan durup dururken açlık grevine girer mi Sayın Bakan? Bakın bu mahpuslar girmiş demek ki çok önemli rahatsız edici bir şey var! Afyon Cezaevi’nden haberin var mı Sn. Bakan? Defalarca gündem ediyoruz, haftalardır gündem ediyoruz boş boş konuşmalar yapacağına dön bir Afyon Cezaevi’ne bak!

Trabzon Beşikdüzü Cezaevi; şimdi orada da mahpuslar açlık grevinde! Peki senin ondan haberin var mı? Kötü muamele ve işkencelerden dolayı Trabzon Beşikdüzü Cezaevi’ndeki rezaletten haberin var mı? Tabii ondan da “Haberim yok.” Diyeceksin! Biz neyin ne olduğunu bilmiyor muyuz? Ya Adana Cezaevi’ndeki Caner Şahin’in falakaya yatırılması olayı hakkında bile doğru düzgün bir gelişme yok sen neden bahsediyorsun?

Bize bir başka bir müracaatta, müracaatçılar diyor ki; “Hem bu Alper Şirin, Kürt çocuklarına zulmeden bu kişi terfi ederek müdür oldu hem de biz yıllardır mektuplarımızı Sincan 2 No’lu F Tipi Cezaevi’ne başımıza bu müdür getirdiler.” diyor şimdi gelen Alper Şirin Müdür ne yapmış biliyor musunuz? “yıllardır mektuplarımızı Kürtçe yazabiliyorken ,son zamanlarda kuruldan geri çevriliyor.” Yani Kürt çocuklarına zulmeden Alper Şirin’i sen yargılamamışsın, cezalandırmamışsın, terfi etmişsin Sincan 2 No’lu F Tipi Cezaevi’ne getirmişsin orada da Kürtçe mektupları engelliyor adam ve kalkıp bu ülkede Kürt sorunu olmadığını söylüyorsun öyle mi? Hiç utanmıyor musun Sn. Bozdağ? Hiç utanmıyor musun? Yüzün kızarmıyor mu? Bu anayasa, hak, adalet, vicdan gibi kelimeler ağzına yakışıyor mu sana bunu sorarım!

Sincan 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nde ki mahpuslar: “Önceden Kürtçe mektuplarımız çeviri ile gönderiliyordu bir sorun olmuyordu şu anda gönderemiyoruz. Hücre değişikliği talepleri kabul edilmiyor, aralarında anlaşmazlık olan tutsaklar bile defalarca talepleri, dilekçeleri olduğu halde aynı hücrelerde tutuluyor.” Diyor.

Sincan Cezaevi’nde Mesut Acer’in Boğazlıyan veya Sungurlu’ya nakli konusunda bir gayret var fakat kimse adım atmıyor.

Bakın, Sayın Bozdağ bak sana bugün dedim ya yüzünü kızartacak çok örnekler vereceğim; bir başka başvuruda bize Manisa E Tipi Cezaevi’nden gelmiş. Cemal Gürsel Bizci isimli bir mahpus var, bize yakınları başvurmuş infaz koruma memurları tarafından kendisine “Pis Kürt” tarzı sözler söylenmiş ve infaz koruma memurları tarafından dövülmüş, falakaya yatırılmış, gözleri morarmış, ayağı sakatlanmış, tüm hastane kayıtlarında var. Bak adaletten bahseden senin bakanlığına bağlı cezaevlerinde neler oluyor Sn. Bozdağ böyle şeylerden bahsediyorsun değil mi? “Sırf 58 yaşında birisi Kürt olduğu için işkence görmüştür. “Pis Kürt” denilmiştir ve işkence görmüştür, bu konuda bir açıklaman var mı? Boş boş konuşmayı çok iyi biliyorsun ama defalarca size binlerce soru önergesi veriyoruz cevaplamıyorsun! Basın toplantılarımda anlatıyorum sesin çıkmıyor ama boş konuşmayı çok iyi biliyorsunuz!

Fatma Selvi Erzurum Karaçoban Molladavut köyünde kalıyor ve bir nüfus problemi var. “Babamı ve eşinin kimlik kartı bulunmuyor küçüklüğünde annesi babası çıkartmamış ve bu kişi 40 yıldır vefat etmiş, kimlik kartı için müracaat edilmiş fakat mezarlıkta yıkıldığı için kimlik çıkartma ile ilgili DNA tahlili ile ilgili çok önemli sıkıntılar var.” biz bunu İçişleri Bakanlığı Nüfus Genel Müdürlüğü’ne de bildirmiş olalım, soru önergesi de verdik bu konuda. Sonuçta bir vatandaşımız zamanında ihmal neticesi, kimlik kartı çıkarmamış ama bir şekilde yaşadığını ispatlamaya çalışıyor! Bu konuda kamu görevlilerinin yardımcı olması lazım, DNA örneği alınacak fakat babanın mezarını yıkılmış, kemikleri bile kalmamış ve bu konuda bir çözüm noktasında adım atılması lazım. 66 yaşında bir insan ve kimliği yok! Hastaneye kabul edilmiyor Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu konuyu çözemiyor mu? Sonuçta tüm bu ayrıntıdan sonra 66 yaşında bir kişinin kimliği yok ve bir şekilde çözülmesi lazım! İçişleri Bakanlığı ve Nüfus Genel Müdürlüğü’ne bunu hatırlatıyoruz!

Bakın şu çocuk hakkında size bir bilgi vereceğim. Bir çocuğumuz Efnan Dua Sak SMA’lı bir çocuğumuz, 9 aylık, 7 aydır süren Valilik onaylı kampanyası çok iyi yürümüyor. “Tek çocuğumuz ailelerin ilk torunu ve ölüme gitsin istemiyoruz. Efnan Şırnak’ta ve bu kampanyaları yaparken Şırnak Cizre’de ırkçı kampanyalara maruz kalıyoruz bu kampanyalarımızı yaparken.” Zolgensma isimli ilacın ödenmesi sağlandığı taktirde bu kampanyalar işte bu kirletilme girişimleri ırkçı yaklaşımlar bitecektir o yüzden bakanlığın bir an evvel SMA’lı çocuklar için Zolgensma ilacının karşılanması gerekmekte.

Yorumlar