2016-05-03 00:00:00

“2007 MAZLUMDER Türkiye İnsan Hakları Değerlendirme Raporu” açıklandı. Rapor’da Türkiye’nin 2007’nin olumsuz gelişmelerle ağırlık kazanan bir yıl olduğu ortaya çıktı. MAZLUMDER Genel Merkezi’nde Genel Başkan Ömer Faruk Gergerlioğlu tarafından açıklanan rapor, çarpıcı veriler içeriyor. 

“EN BÜYÜK FAİL DEVLET” 

Gergerlioğlu’nun İnsan Hakları İhlal Raporu ile ilgili değerlendirmesi şöyle: “Türkiye’de yıllardır toplumu, siyaseti gerginliğe sürükleyen insan hakları sorunları vardır. Sorunların temelinde sorunları köklü ve sahici tedbirlerle çözmeye yanaşmayan bürokratik, siyasi irade vardır. Sorunların çözümü için ihlallerin en büyük faili olan Devlet aygıtının kalıcı ve hakiki girişimlerde bulunması gerekmektedir. Büyüyen sorunlar ülkenin gelişmesi ve refahını etkilediği gibi toplumsal huzurun bozulmasına da yol açmaktadır.” 

DEVLET DİNİ NASIL GÖRÜYOR? 

Gergerlioğlu, öne çıkan temel bazı sorunları ise şöyle özetledi: “Türkiye’de din ve vicdan özgürlüğü alanındaki sorunları ve Kürt sorunu’nu uzun yıllardır zirvedeki yerini koruyan en önemli insan hakları sorunları olarak gözlemlemekteyiz. Halkının çoğu Müslüman olan bir ülkede dini yaşamın sosyal hayatta görünürlüğüne yönelik önemli kısıtlamalar getirildiğini gözlemliyoruz. Dini emirleri yerine getirmek isteyen kişi ve kuruluşlar çeşitli gerekçeler ileri sürülerek ağır bir baskı altında tutulmuştur. Devlet dini kontrol altında tutulması gereken bir alan olarak gördüğü için siyasi nedenlerle din özgürlüğünü belirgin bir şekilde kısıtlamıştır.” 

İşte temel sorunlar ve çözüm önerilerinin de ayrıntılı bir şekilde işlendiği MAZLUMDER raporundan çarpıcı ayrıntılar: 

YAŞAM HAKKI 

Faili meçhul cinayetler/şüpheli ölümler. 385 olay, 376 ölüm. Faili meçhul ölümlerin azalma göstermediği dikkat çekmektedir. Yaşam hakkının en temel insan hakkı olduğu ortadadır. Devlet’in tüm gücü ve etkinliği ile fail’i meçhul ölümlerin çözümüne odaklanması gerekir. 

ÇATIŞMALARDA ÖLÜMLER

çatışmalarda ölen ve yaralananlar ciddi bir sayı oluşturmaktadır. 203 olay, 515 ölü, 170 yaralı. çatışmaların ağırlıklı olarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde toplandığı gözlenmiştir. Bomba/mayın patlaması 268 olay, 100 ölü, 476 yaralı. Resmi raporlarda, Türkiye'de toprağa döşeli yaklaşık 1 milyon, stoklarda ise 3 milyon adet anti-personel kara mayını bulunduğu açıklanmaktadır. Mayınların temizlenmesi Devlet’in görevidir. 

KÜRT SORUNU 

Kürt sorunu en önemli insan hakları sorunlarından biri olmaya devam etmiştir. Eski Kara Kuvvetleri komutanı Aytaç Yalman'ın “sorunun kendilerine yanlış öğretildiğini, ‘Kürt yoktur’ diye eğitildiklerini, Kürtlerin kimlik hakları bağlamında devletin anlayışsızlığının sorunu içinden çıkılmaz hale getirdiğini” açıklaması yıllardır reddedilen hataların itirafı olması açısından önemlidir. 

SADECE TERÖR SORUNU MU? 

Bölgeye sadece ekonomik yardım ve teşvikler ile değil, kimlik hakları alanındaki sorunların giderilmesine yönelik çalışmaların da yapılması gerektiği ortadadır. Sorunun çözümü için tüm vatandaşların eşit haklara sahip olduğu en temel insan haklarının ayrımsız herkes için olduğu bir idare tarzı Devlet ve siyasi iktidar tarafından ortaya konulmalıdır. Sorun sadece terör sorunu olarak lanse edilmemeli sorunun çözümüne yönelik çok yönlü adımlar atılmalıdır. 

KİŞİ ÖZGÜRLÜĞÜNE YÖNELİK İHLALLER, 
İŞKENCE İDDİASI VE KÖTÜ MUAMELE 

İşkence/işkence iddiası ve kötü muamele 163 olayda gözlenmiştir. İşkencenin toplum arasında destek bulmasını sağlamak için işkenceciler “İşkence yapılmazsa suçlular bulunamaz” iddiasını ileri sürmekte, adi suçların artması karşısında ise “CMK çıktı böyle oldu” savunmasını yapmaktadırlar. Böyle bir iddianın ne kadar kabul edilemez olduğu ortadadır. Hiç kimse kanunla kendisine verilmeyen bir görev ihdas edemez. Temel haklar arasında istisnası olmayan tek kurum işkenceden masuniyettir. Savaş hali dahil her ne sebeple olursa olsun işkenceye geçit verilemez, mazur görülemez. 

CEZAEVLERİNDE 5 OLAY 5 ÖLÜM

Cezaevleri’nde 5 ayrı olayda 5 ölüm tespit edilmesi Devlet güvencesi altında tutulan mahkumların can emniyeti açısından gereken tedbirlerin yeterli ölçüde alınıp alınmadığı sorusunu akıllara getirmektedir. Cezaevleri sadece ceza uygulama mekanları değil mahkumların rehabilite edilmesi ve topluma kazandırılması gereken yerler olmalıdır. Cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlüler yasalara göre yargılanan ya da cezalandırılmış insanlardır. Suçlu ya da sanık olmaları sahip oldukları bir takım hakları ortadan kaldırmaz. 

“301. MADDE TÜMDEN İPTAL EDİLMELİ” 

Düşünce özgürlüğü alanında 324 vakanın bulunması 735 yıl hapis cezası 1 kişiye müebbet hapis cezası 154 bin 976 YTL para cezası verilmesi ürkütücü boyuttadır. Cezaevine giren düşünce suçlusu 9 kişidir. Bu rakamlar insan hakları kavramının en önemli öğelerinden biri olan düşünce özgürlüğü adına son derece üzücüdür. Bunun en önemli nedenlerinden birisi ülkemizde düşünce özgürlüğü önünde büyük bir engel teşkil eden 301.maddenin halen yürürlükte olmasıdır. 301. maddenin tümden iptal edilmesi gerekmektedir. 

BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ

Basın özgürlüğü alanında kapatılan/toplatılan/yasaklanan yayın ve etkinlik 23 olaydır. Gazeteci ve yayın organlarına yönelik baskılar/kısıtlamalar 85 olaydır. Gözaltına alınan gazeteciler 27 olayda, 38’dir. Basın’ın yol açtığı ihlallerin ise 68 olarak tespit edilmesi basın özgürlüğünün kişi ve kurumlar karşısında güç ve statü teminine yol açabildiğine dair bir göstergedir. Basın özgürlüğünün istismarının önüne geçilmesi objektif kriterlerle sağlanmalıdır. 

DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜ

Din ve vicdan özgürlüğü alanında belirgin bir gerileme gözlenmiştir. Eğitim öğretim ve çalışma hayatında uygulanan başörtüsü yasağının daha da akıl almaz boyutlara vardığı gözlenmiştir. Resmi bayramlarda çeşitli illerde protokolde başörtülü bayanların bulunmasından dolayı töreni protesto edip ayrılan askeri erkanın tavrının organize bir davranış olduğu kanaati oluşmuştur. Kocaeli’nde yarışmalarda dereceye giren ve bu yüzden çanakkale gezisiyle ödüllendirilen öğrencilerin bir kısmının başörtülü oldukları gerekçesiyle sivil kıyafetlerle yapılan bir geziye katılmalarının Milli eğitim müdürlüğü görevlileri aracılığı ile engellendiği gözlenmiştir. Adana Kozan’da ödül almak için sahneye çıkan bir öğrencinin sahneden salonda bulunan askeri bir yetkili tarafından indirilmesi görüntülerinin medyada sergilenmesi toplumda büyük bir infiale sebep olmuştur. TüBİTAK’ın düzenlediği 15. Ulusal Bilim Olimpiyatları ve 12. Ulusal İlköğretim Matematik Olimpiyatı ödül töreninde dereceye giren İstanbul özel Şefkat Lisesi öğrencisi Elif Büşra Doğan’ın sahneye başörtüsü ile çıkması nedeniyle yetkililer hakkında soruşturma açan Bakan Hüseyin çelik’in hukuk dışı uygulamaları sahiplenmesi ve devam ettirmesi büyük tepki toplamıştır. Başörtüsü alanındaki kısıtlamaların bu sene içinde arttırılarak yaygınlaştığı göze çarpmaktadır. 

ASKERİ VESAYET 

Askeri vesayet sistemi belirgin bir sorun olmaya devam etmektedir. 2007 Nisan ayında toplumda büyük gerginliklere yol açan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde askeri vesayet sisteminin gölgesi hissedilmiştir. Toplantı yeter sayısı olarak Anayasa mahkemesinin 367 sayısında karar kılması ise gerilimi arttıran önemli bir unsurdur. 27 Nisan gecesi Genelkurmay başkanlığının internet sitesine konulan ve e-muhtıra olarak adlandırılan bildirinin sivil siyasete müdahale eden ve askeri vesayet sistemini su yüzüne çıkaran somut bir olay olduğu açıktır. Bu yılın insan hakları alanındaki en olumsuz gelişmesi olarak 27 Nisan muhtırasını görüyoruz. 

ŞEMDİNLİ DAVASI SANIKLARININ TAHLİYESİ 

Yargı alanında da hayal kırıklığı oluşturan gelişmeler yaşanmıştır. 2006 yılından beri büyük tartışmalara neden olan ve davanın savcısının görevinden uzaklaştırılmasına neden olan Şemdinli davasında sanıkların tahliye edilmesi büyük hayal kırıklığı oluşturmuştur. 

“DARBE ÜRÜNÜ YöK DEVAM EDİYOR” 

Öğrenim özgürlüğü alanında 120 olay tespit edilmiştir. Hukukla bağdaşmayan meslek liselerine yönelik katsayı adaletsizliği halen devam etmektedir. 12 Eylül darbe düzeninin kurumlarından YöK devam ediyor ve öğrencilere son derece dar bir alan bırakıyor. 2007 yılında YöK’ün baskıcı otoriter bir eğitim anlayışını üniversitelerde uyguladığını gözlemledik. Bilimsel ve katılımcı bir eğitimi engelleyen ve üniversitenin özgürleşmesini imkansızlaştıran YöK kaldırılmalı, yetkileri daraltılmış ve sadece koordinasyon görevi bulunan bir kurul oluşturulmalıdır. Okulda Şiddet/öğrenci olayları 29 olaydır. Okuldan Uzaklaştırma 314 olay, Okulda Soruşturma 547 olay, 52 öğrenciye okuldan atma18 öğrenciye kınama cezası verilmiştir. Orta öğrenimde artan şiddet olayları dikkat çekmektedir. öğrencilerin Uyuşturucu kullanımının arttığına dair verilerde artış vardır. Ders kitaplarında insan hakları ilkelerine aykırı bilgiler ayıklanmalıdır. 

MÜLTECİ HAKLARI 

Sığınma hakkına yönelik ihlaller 222 olayda gözlenmiştir. 10 bin 548 kişinin insan ticareti öğesi olarak kullanıldığı anlaşılmıştır. Yılın son ayında ardarda meydana gelen Ege Denizindeki tekne faciaları mültecilerin dramını su yüzüne çıkarmışsa da hala etkin önlemler alınmamıştır. 

ÇALIŞMA YAŞAMI 

Çalışma yaşamına yönelik ihlaller 451 olay olarak ortaya çıkmıştır. ölenler 239 kişidir. Yaralananlar bin 698 kişidir. İşten atılanlar 3 bin 974 kişidir. çalışma yaşamına yönelik ihlallerin yüksek bir sayı arzetmesi sosyal güvenlik sisteminin daha sıkı denetlenmesi gerektiğini göstermektedir. 

SAĞLIK HAKLARI 

Sağlık hakları alanında 149 olay tespit edilmiştir. Hasta hakları alanında hastanelerde hasta hakları kurullarının varlığını olumlu buluyoruz. Ancak sivil toplum kuruluşlarının bu kurullara katılımının azlığı dikkat çekmektedir. 

“KADIN REKLAM MALZEMESİ OLMAMALI” 

Kadın hakları alanında 167 olay dikkat çekmektedir. Cinsel taciz ve tecavüz olaylarındaki artış dikkati çekmektedir. Sayı 39. 2007 yılının son günü Taksim’de yılbaşı kutlamaları sırasında turistlere yönelik taciz olayının ekranlara yansıması olayın medyatik yüzü ise de olgunun genel hali açısından dikkat çekicidir. Taciz olaylarının ortaya çıkmasına yol açan etkenler objektif değerlendirmelerle ortaya çıkarılmalıdır. Kadın’ın reklam vb. konularda istismar aracı olarak kullanılmasının önüne geçilmelidir. 

TÖRE CİNAYETLERİ 

Töre cinayetleri 44 olay, 53 ölüm ile önemli bir sayı oluşturmaktadır. Töre cinayetlerinin kesintisiz bir şekilde devam etmesi eğitim çalışmalarının arttırılması, sığınma evi sayısı arttırılması, kadının istismarının hayatının her alanında önüne geçilmesi gerçeğini tekrar gözler önüne sermektedir. 

ÇOCUK HAKLARI 

Çocuk hakları alanında 203 olay tespit edilmiştir. çöplüklerden çıkarılan bebek cesetleri, sokağa bırakılan yeni doğmuş bebeklerin her geçen gün artması, çocuk denecek yaşta tecavüze uğrayan kadınlar çocuk hakları alanında sorunun kökenine yönelik tematik çalışmaların önemini arttırmaktadır. 

ENGELLİ HAKLARI 

Engelli hakları alanında 13 olay tespit edildi. Engellilerin sorunlarına çözüm önerileri bulunulmaya çalışılsa da bu, engelsiz kişilerin farkına varamadığı bir çok eksikliğin giderilemediği gerçeğini örtmemelidir. 

AİHM’DE ÜÇÜNCÜYÜZ

AİHM ‘de Türkiye’nin ödemesi gereken tutar 3 milyon 801 bin 926 Euro’dur. AİHM’de en fazla dava edilen 3. ülke olunması dikkat çekmektedir. Türkiye hakkında açılan yaklaşık 10 bin davanın büyük bölümü ifade ve örgütlenme özgürlüğü ve adil yargılanma ile ilgilidir. AİHM’de Türkiye’nin ceza almasına yol açan İdari uygulamaları yapan idarecilerin ödemesi yerine bunun hazine’den yapılması idari mercilerin hatalarının halka yükletildiğini göstermektedir.

Yorumlar