13 Şubat 2020

Değerli basın mensupları her hafta düzenlediğimiz basın toplanıtısına yine başlıyoruz çok önemli hak ihlalleri oluyor meclis insan haklarını inceleme komisyonu üyesiyim binlerce başvuru geliyor bize ve bunları kamuoyuna aktarmamız gerekiyor,gereken yerlere iletmemiz gerekiyor biz zaten gereken tüm işlemlerle bunu yapıyouz ilgili bakanlıklara soru önergeleri veriyoruz İHİK üyesi olarak İHİK’e en çok başvuru yapan bir milletvekiliyim ve gerçekten çok önemli başvurular yapıyoruz ve sonucunuda takip etmeye çalışıyoruz yaptığımız başvurular ile çok önemli bir baskı unsuru oluyor ve bu şekilde halkımızın milletimizin isteklerini gerek kamuoyuna gerekse de ilgili mercilere bildirmiş oluyoruz.

Değerli dinleyenler bugün bazı önemli takiplerimizin sonucu hakkında sizi bilgi vereceğim oldukça önemli bir konu bizi takip edenler bilir ohal döneminde insan kaçırma vakaları olduğunu söylemiştik ohal döneminde 28 insan kaçırma vakasının olduğunu ve şüpheli vakaları olduğunu bu kişilerin resmi görevliler tarafından kaçırıldığı iddialarının olduğunu söylemiştik ve bununla ilgili aylardır bir çok insanın durumunu gündeme getiriyorduk bu insanlar son 1 yıl içinde 7 kişi kaçırılmıştı ve 6 sı daha sonra aniden Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde ortaya çıkıverdi geri şuanda ortada yok 6 Ağustos’dan biri ortada yok bir insan hakları savunucusu olarak bu durumu çok önemli buluyorum ve aylardır bu durumu takip ettik aylardır burada sizlere çeşitli kişi ve fotoğraflarını gösterdik bizi takip edenler bunu çok iyi bilirler bu 7 kişinin fotoğraflarını gösterdik ve bu 7 kişi nerede diye sorduk bildiğimi gibi 6 sı ortaya çıktı o 6 kişiden 5 i ortada olmadıkları 6 veya 8 aylık dönem için konuşmamayı tercih ettiler hiçbir yere başvuru yapılmasın eşlerine AİHM VE BM’ye yapılan başvuruları geri çekin dediler bu durumu kimseye haber vermeyin dediler özel avukat istemediler kendilerine kim olduğu bilinmeyen kendilerinin de adını bilmediği avukatlar atandı dün de ilginç bir gelişme yaşandı bu 6 kişi ailelerin bilmediği avukatlarla çalışmaya başladı mahkemelere çıktılar ve ortada olmadıkları 6 ve 8 aylık dönem için hiçbir şekilde bir ifadede bulunmamayı tercih ettiler bunlar ankara Emniyet Müdürlüğü’nde ortaya çıktıkları zaman 25 30 kilo zayıflamış çok bitkin solgun ciltleri uzun süre güneş görmemeye bağlı sanırım bembeyaz olmuş bir durumdaydılar ve değişik bir ruh halindeydiler ama konuşmamayı tercih ediyorlardı aileler 6 veya 8 aydır eşlerini göremeyen kadınlar neredeydin niye bunun açıklamasını yapmıyorsun dediklerinde o konuyu kapat çocuklarımız var bir şeyi karıştırma şu gibi cevaplar verdiler ama geçtiğimiz hafta önemli bir gelişme oldu işte bu bence bu yılın en önemli gelişmelerinden birisi çünkü ben bu olayları bir insan hakları savunucusu olarak 2019 yılının en önemli olayı olarak görüyorum 2019 yılında demokratik hukuk devleti denen bir ülkede insanlar kaçırılıyor ve ardından hiçbir şey olmamış gibi dosyalar kapatılıyor  biz bunu çok önemli bir olay olarak görüyorduk ve bu insanların resmi yetkililer tarafından kaçırıldığı iddiasının araştırılması gerektiğini söylüyorduk çünkü bize daha öncesinde bu kaçırılan insanlardan başvuranlar oluyordu ve mesela işte şu kişi Zabit Kişi Zabit Kişi isimli şahıs önceki yıllarda kaçırılan bir kişiydi ve 108 gün boyunca resmi görevliler tarafından işkenceye tabi tutulduğunu söyleyerek bu konunun araştırılmasını istedi ama TBMM bu konudaki araştırma önergemizi işkencenin anlatıldığı mektuptaki araştırma önergemizi kaba ve yaralayıcı ifadelerle konu anlatılmış diyerek kapattı ve bu konu araştırılamadı ama ardından bu sene kaçırılan 7 kişiden 1 i si olan Gökhan Türkmen geçtiğimiz hafta mahkemede konuştu Gökhan Türkmen geçtiğimiz hafta mahkemede çok önemli şeyler söyledi arkadaşlar biz bu kişi 9 ay boyunca kaçırılmıştı ve 9 ay boyunca burada sizlere bu kişinin fotoğrafını göstererek bu kişiye ne oldu sorusunu sorduk sadece size değil İçişleri Bakanlığı’na Cumhurbaşkanı makamına sorduk ve bize cevap vermediler cevap vermemeyi tercih ettiler bu kişi şehir ortasında kaçırılmıştı hiçbir MOBESE kamerası incelemesi yapılmadı ve cevapsızlık tercih edildi bütün bu cevapsızlıklardan sonra Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a komisyonda birebir yüzüne sorduğum zaman bana şu cevabı vermişti :” Türk devlet geneleğinde insan kaçırma gibi bir suç olmamıştır,olmayacaktır”. Diye bir cevap verdi ama bu ülkede biz beyaz toroslar dönemini iyi hatırlıyoruz Ahmet Davutoğlu başbakanken eğer bize oy vermezseniz beyaz toroslar geri gelir demişti demek ki beyaz toroslar dönemi var ve şuanda da siyah trasporterlarla bu tür işler yapılıyor bütün bunlardan sonra geçtiğimiz hafta Gökhan Türkmen mahkemeye çıktı ve neler oldu size anlatayım. İşte sanırım yılın en çarpıcı olayı budur, Gökhan Türkmen mahkemeye çıktı ve kendisine atanan avukat mahkemede dedi ki:” Efendim biz savunma yapmayacağız bir dahaki duruşma yapacağız savunma yapmayacağız.”dedi müvekkile. Bunun üzerine müvekkil söz aldı Gökhan Türkmen dedi ki:” hayır efendim ben savunma yapacağım ve bu avukatı da azlediyorum bu avukatı ben tutmadım zaten bana bu avukat dikte edildi ben bu avukatı azlediyorum ve salondanda çıkmasını istiyorum.” Dedi ve avukatı mahkeme salonundan uzaklaştırdı ve ardından kendisi savunma yaptı Gökhan Türkmen ne dedi 2019’un en önemli en çarpıcı olayı için Gökhan Türkmen geçen hafta mahkemede şok açıklamalar yaptı arkadaşlar bakın bunlar ana akım medyanın gündemine girmeyebilir ama bunlar Türkiye’nin acı gerçekleridir Gökhan Türkmen mahkemede:” 271 gün işkence taciz ve tehdit altında kaldım dedi.” Antalya da  3 polis yelekli kişi tarafından kaçırıldım oradan bir ormanlık alana götürüldüm elbiselerim soyuldu daha sonra bir merkeze götürüldüm gözüm sürekli kapalıydı 9 ay boyunca 271 gün boyunca bana işkence yapıldı lambaların açık olduğu yerde ayakta bekletildim ve ayakta kalmaktan daha sonra bayılarak yere düştüm ve çok az yemek verildi çok zayıfladım en sonunda 271 gün sonra kaçırıldığım Antalya’ya götürüldüm yani düşünün ankara’dan antalya’ya götürülüyor antalya’da ortaya çıkarıldım sanki antalya’daymışım gibi daha sonra beni tekrar Ankara’ya götürdüler ve ben bütün bu olanları anlatacağım 9 ay boyunca 3 polis yelekli kişi tarafından kaçırıldıktan sonra başıma bunlar geldi diyerek anlattı evet biz bu olayı 9 ay boyunca sormuştuk İçişleri Bakanlığı’na tek bir cevap vermemişlerdi Cumhurbaşkanlığı makamı tek bir cevap vermemişti ve şuanda bu şahıs diğerlerinin aksine çok önemli şeyler söyledi değerli arkadaşlar eğer burası demokratik bir hukuk devletiyse bu iddialar hükümet düşürür,bakan istifa ettirir,ama biz bu ülkenin maalesef uzun süredir hukukla yönetilmediğini maalesef bir polis devleti haline geldiğini de çok iyi biliyoruz ama ifadede apaçık ortadadır ve basınada yansımıştır biz bunları uzun süredir sorduk ve maalesef cevap vermemekle geçiştirdiler bu ülkede bakın bundan sonrasında da insanlar kaçırılıyor geçen hafta da gündeme getirdik.

Mehmet Bal Batman’da bir kişi İstanbul’da bir anda ortadan kayboldu kimse haber alamıyor MOBESE kameralarının olduğu bir yerde 58 yaşındaki bu insandan hiçbir şekilde haber alınamıyor Emniyet,savcılık doğru dürüst bir araştırma yapmıyor.

Gülistan Doku Tunceli’de kayboldu uzun süre geçti halen haber alınamıyor.

Süryani 2 vatandaşımız şuanda kaybolmuş durumda bu iki vatandaşımızda ortada yok nerede olduğu bilinmiyor bir açıklama da yapılmıyor.

Evet Gökhan Türkmen bu açıklamaları yaptı ve biz bu açıklamalardan sonra yine İçişleri Bakanlığı’ndan bir açıklama bekliyoruz MOBESE kamerası incelemesi yapılmasını yine istiyoruz yapılmayan incelemelerin yapılmasını istiyoruz 3 polis yelekli kişi kim diye bunlar ortaya çıksın istiyoruz birbirlerine polis süsü vermiş kişiler mi başka kişiler mi nedir bunları anlayalım diyoruz çünkü olayda oldukça önemli iddialar var arkadaşlar.

Ve bir de bu sene içinde kaçırılan 7 kişiden 1 i si Yusuf Bilge Tunç halen ortada yok 6 ağustos’da kaçırıldı ve hala ortada yok değerli arkadaşlar bu işler çocuk oyuncağı değil eğer ki siz insanların suçlu olduğunu düşünüyorsanız gözaltına alırsını sorgularsınız mahkemeye sunarsınız savcı işlem yapar hakim buna karar verir tutuklar veya tutuklamaz tutuklu veya tutuksuz yargılarsınız bunların belli bir süreleri vardır şudur budur bunlar ayrı bir konudur ben bu kişileri tanımam etmem suçu var mı yok mu bilmem ama bir hukuk devletinde bir şahıs 271 gün polis yelekli kişiler tarafından kaçırıldığını iddia ediyor ve bu konu araştırılmıyorsa bu konu bir önemli skandaldır arkadaşlar bu skandaldır istediği kadar ana akım medya bunu göstermemeye çalışsın maalesef bunun adına skandal denir.

Değerli arkadaşlar skandallar bitmiyor bir polis devletinde yaşıyoruz ve ohal devletinde yaşıyoruz ve maalesef insanlarımız sorgusuz sualsiz işlerinden kolayca atılabiliyorlar işte onlardan birisi Ahmet Çoban bakın şu fotoğrafta gördüğünüz kişi şu  E harfini tutan kişi Ohal sonrası işten ihraç edilmişti Diyarbakır Bes şube başkanı Ahmet Ahmet Çoban gördüğünüz gibi geri döneceğiz isimli eylemler yaparak KHK ile ihracını protesto ediyordu çok üzülüyordu çok kahroluyordu ve iadesini bekliyordu çünkü neden ihraç edildiğini bilmiyordu uzun yıllardır kamuda memuru olarak çalışıyordu çalışan bir kişiydi BES şube başkanıydı maalesef yıllar geçti aradan iade edilmedi maddi ve manevi zorluklar yaşadı Ahmet Çoban ve sonra ne oldu biliyor musunuz kansere yakalandı kahrından ve vefat etti. Geçtiğimiz nisan ayında sanırım vefat etmişti ve geçtiğimiz günlerde ne oldu biliyor musunuz? Vefat eden bu insan için oHal komisyonundan karar çıktı iade oldunuz işe başlayabilirsiniz pardon dedi Ohal komisyonu utanç verici bir haldir bu kamu yetkilileri adına çünkü sorgusuz sualsiz ihraç edildi yıllarca bekletildi kahrından kanser oldu ve daha sonra pardon dendi işinize iade oldunuz bu adam mezardan mı kalkıp gelip işine başlasın değerli arkadaşlar bu nasıl bir rezalettir bu nasıl bir skandaldır bu nasıl bir hukuksuzluktur size sorarım böyle yüzlerce insan oldu insanları verem ettiler kanser yaptılar kalp krizi geçirttiler insanlar ser sefil oldu perişan oldu ve sonrasında tamam pardon hata yapmışız işinize iade oldunuz bu kadar mı ciddiyetsiz bir devlet yönetimi,bu kadar mı hukuk dışı bir iktidar anlayışı var,bakın örnekler bitmiyor.

Size bahsettiğim gibi çok başvuran vatandaş oluyor geçtiğimiz günlerde ilginç bir başvuru aldım bakın Siber Güvenlik denen bir husus var İçişleri Bakanlığı’nda bizim yazışmalarımızı takip eden gizli bilgilerimizi takip eden birimler oluyor işte telefon görüşmeleri şu bu bununla ilgili bir takım gizli bilgilere sahip olan Siber Güvenlik birimleri oluyor. Bir vatandaş bize başvururarak Ankara’da yaşayan yeni evli bir çift evlerinde uyurken gece yarısı telefonları çalıyor,kadın telefon açınca bir erkeğin hakaretleri ve tehditlerine maruz kalıyor telefonu hemen kapatıyor bu kez sms mesajı olarak devam ediyor eşi bu numarayı geri arıyor telefonu açan kişi kocaya da sin kaflı küfürler ettikten sonra senin şecereni ortaya dökerim tüm ailenizin bilgileri bende diyor bakın. Gizemli kişi bu sözlerinin ardından çiftin aile bireylerinin kimliklerini ve adreslerini tek tek söyledi ve tehditlerini yineleyerek telefonu kapadı daha sonra bu kişinin polis olduğu ortaya çıkınca çift durumu bize iletti. Bakın sonrası ne olacak,biz de bu konuşmalarda geçen küfürlü sinkaflı ifadeler var ben bunları bu ifadeleri söyleyemem edebim müsaade etmez küfürlü sinkaflı ifadeler var bu sinkaflı sözleri aldık bizde bir soru önergesi olarak meclise sunduk arkadaşlar hani biz tek bir kelime eklemedik bu konuşmalarda arayan telefon belli aranan kişi belli ve arayan kişi kendisini güvenlik görevlisi olduğunu siber bir masadan aradığını bütün ailenin bilgilerini kendisinde olduğunu söylüyor ve sinkaflı laflar ediyor tartışmalar yaşanıyor telefon kapanıyor biz de bunu mecliste soru önergesi olarak sunduk bize ne cevap verildi biliyor musunuz? Kaba ve yaralayıcı ifadelerin olduğu bu önergeyi kabul edemeyiz cevabı verdi bizim meclis başkanlığı ya değerli arkadaşlar ben tek bir kelime ilave etmiyorum sadece iddia edilen olayı yazıyorum ifadeleri yazıyorum ve bakıyorsunuz ki önege reddediliyor sinkaf polis sinkafın sorulduğu önerge sinkaflı ifadeler var diye reddediliyor biz zaten bunu araştırın diye veriyoruz değerli arkadaşlar bizde bu tür lafları hani söylemeye haya ediyoruz bunu araştırın kim söyledi söylemiş mi kim adına söylemiş bunları bir araştırın diyoruz ama iade edilmiyor,daha sonra ne oluyor yani biz bunu daha öncesinde de yaşadık bakın biraz evvel bahsettiğim işkence gördüğünü söyleyen kişi içinde meclis başkanlığına bir araştırma önergesi vermiştik işte meclis başkanlığı makata jop sokma  ve benzeri anlatıların bulunduğu bu önerge için bize kaba ve yaralayıcı ifadeler var biz bunları değerlendiremiyiz diye bize iade etmişti yine aynı kelamlar iade etti e peki meclis niye var niye milletin meclisi deniliyor buraya milletin hakkı hukuku araştırılmayacaksa kamu görevlileri korunacaksa buraya millet meclisi niye deniyor arkadaşlar bunu sormamız lazım evet  ve ardından önerge bize iade edildi bakın ama burada da bitmedi önergeyi iade edildikten sonra bu da bugün basına yansıdıktan sonra şahıs tekrar aileyi arayarak vay beni basına vermişsiniz diye tekrar tehdit ediyor kendi kimliği ile yani düşünün hani bir kamu görevlisi bu iddia karşısında bu iddianın basına yansıması sonrası araştırılma yapılması için aslında ya açığa alınması görevden alınması gerekiyor idari ve adli soruşturmaların başlatılması gerekiyor şahıs aileyi arıyor yine tehdit hakaret ifadeleriyle vay efendim benim durumumu niye basına verdiniz diye ifadelerde ve tehditlerde bulunuyor işte arkadaşlar Türkiye böyle bir yer oldu görüyorsunuz bu kadar güven beklediğimiz yerlerden bu kadar güvensizlik saçan bir yer olduk maalesef inanılmaz olaylar bunlar ama Türkiye’de bunlar maalesef yaşanıyor eğer ki biz bunlara itiraz etmezsek yaşanmaya da devam edecek arkadaşlar.

Evet Türkiye’de maalesef cezaevlerinde ki hak ihlalleri bitmiyor hamile kadınlar yasaya hukuka aykırı bir şekilde cezaevlerinde tutuluyor şuanda bildiğimiz en az 3 tane hamile kadın cezaevlerinde bulunuyor yasaya aykırı bir şekilde ve onlardan birisi Elif Tuğral sanırım 1 hafta içinde doğumu gerçekleşecek genetik kan pıhtılaşma hastalığı var kız kardeşinde de bu genetik hastalık vardı ve kız kardeşi 9 aylık gebeyken bu hastalıktan dolayı çocuğunu kaybetmişti,o sıkı bir kontrol altındayken çocuğunu kaybetmişti aynı hastalıktan kız kardeşi Elif Tuğral cezaevinde ve şuanda doğum kontrolleri yapılmıyor 1 hafta sonra doğumu olacak eşi son derece tedirgin bize ulaşıyor tahliye edilmesi gerektiğini söylüyor bizde öyle düşünüyoruz çünkü yasaya aykırı olarak tutuklu durumda şuanda bu kadınının bebeği ölürse bunun hesabını verebilecek birisi var mı arkadaşlar bunu size soruyorum bakın hem yasayı çiğniyorsunuz hem hasta bir tutuklu ve anne karınındaki bir bebek tehdit altında hayat tehditi altında ve bu çocuk eğer hayatını kaybederse bunun hesabını verebilecek bir yetkili var mı bunu size soruyorum arkadaşlar bakın ailesiyle birlikte Elif Tuğral ‘ın çektirdiği fotoğrafı da size göstereyim Elif Tuğral’ın bir çocuğu var ve hamile bir hafta sonra doğum yapacak ailesiyle çektirdiği son fotoğraf bu devam ediyoruz bu tür vakalar devam ediyor maalesef.

Esra Uymaz Saral,bakın 18 hafta hamileyken tutuklandı bu da hamile tutuklu şuanda bakın maalesef bu vakalar devam ediyor bu kadın da rahatsız hamileliğin başında başlayan bir miyon var ve  bu miyon büyüyor  8,5cm miyomu var iken şuan 10,5 cm  olmuş cezaevinde hastaneye sevk edildiğinde doğum esnasında ciddi kanama olacağı söyleniyor 3. Derece hastenede dışında doğumunun gerçekleşemeyeceği söylenmiş ancak tıp fakültesinde bu doğum olabilir demiş doktor ona çünkü düşünün büyüyen bir miyon var ve bu miyon doğum esnasında büyük bir kanamaya yol açabilir annenin hayatı çok tehlikeli ama bu kadın acaba 3. Derece hastaneye sevk edilebilecek mi doğum nasıl olacak ve bu kadın bu stres altında şuanda yasaya aykırı bir şekilde maalesef cezaevinde bugün bu kişinin mahkemesi var umarım ki tahliye edilir ve bu yanlışıktan dönülür 13 şubat bugün nerede  İzmir 18. Ağır Ceza Mahkemesinde mahkemesi var umarım ki bu çok sıkıntıda ki hamile kadın tutuksuz yargılanır en azından ya bu insanları bu şekilde yasaya da aykırı bir şekilde tutmak nasıl bir mantık nasıl bir anlayış anlamak mümkün değil değerli arkadaşlar.

Evet bir başka vaka daha var bakın bitmiyor maalesef Emine Büşra İbişoğlu bu kadında hamile 2 aydır tutuklu ve 6 aylık hamile. 1 hafta sonra mahkemesi var umarım 18 şubatta bu kadın da tahliye olur bu yanlışlıktan dönülür diye düşünüyorum Emine Büşra İbişoğlu İzmir 17. Ağır cezada mahkemesi var.

Evet bu vakalar bitmiyor yine bakın anne baba tutukluluk tüm aileleri yakmaya devam ediyor aile dramları oluşturmaya devam ediyor bu iki çocuğun adı musap ve muaz anne ve babaları tutuklu çocuklar oldukça hasta bir dedenin yanında zor durumda annenin en azından onun yargı paketinde mutlaka gerçekleşmesi lazım bakın defalarca söylüyorum ikinci yargı paketine eklenmesi lazım anne baba tutukluluklarda en azından annenin tutuksuz yargılanması gerekiyor bunlar insani durumlar bu çoluk çocuk ortada kalmış durumda bu çocuklara bakan çok hasta bir dede kendine bakmaktan aciz bir dede ve bu iki ufak çocuk bu dedenin insafına kalmış durumda değerli arkadaşlar bunlar kabul edilecek durumlar değil bakın bu dramlar aile dramları devam ediyor.

Şimdi size bir başka fotoğraf gönderiyorum bakın Ahmet Burhan Ataç kemik kanseri hastası 9 yaşında uzun süredir ilgileniyoruz biliyorsunuz bu çocuğun babası Harun Reha Ataç cezaevinde annesi yurtdışı yasaklı bir çocuk kanser hastası Türkiye’de kanser hastalığına doğru dürüst bir tedavi yapılamadı Almanya’ya çıkışı bir kriz oldu mahkeme annenin yurtdışı yasağını kaldırmadı bu yaşta bir çocuk annesiyle çıkmak zorundaydı ama izin verilmeyince babaannesiyle çıktı yaşlı yol iz bilmeyen babanneyle çıktı ve almanyada insanlar hayırseverler yardımcı oldu bu çocuk tedavi edildi kemik kanseri olarak tedavi de az çok bir başarı sağlandı gecikmiş olarak Almanya’ya gitmişti ama ikinci kür için almanya da beklemesi gerekiyordu başında da annesi olmasının lazımdı bir ailenin yanındaydı ama çocuk çok annesini istiyordu gece gündüz annesiyle konuşup bana söz vermiştin yanıma gelecektin diyordu bunun üzerine çocuk bunu kaldıramayınca Ahmet Burhan Ataç Türkiye’ye geri gönderildi 2. Kemoterapi tarihine kadar Türkiye’de beklemek durumunda kaldı ama bu sırada kanser yayılıyordu ve kanser kemik kanseri kemiklere yayılmıştı sol kürek kemiği alınan bir çocuk bu sol kürek kemiğinden gördüğünüz gibi bağırsak kemiklerine yayılmış kanser ve metastas kemik kırığına neden olmuş almanya’da da anlaşılmamış çok büyük acılar ağrılar çekiyordu çocuk Türkiye’ye gelince annesi çocuğun derdinden anladı hastaneye götürdü ve kemikte kırık olduğu anlaşıldı bu haliyle kanser hastası bir çocuk bir de alçıya alındı ve bu çocuk için hala annesinin yurtdışı yasağı kaldırılmadı arkadaşlar yani bunlar gerçekten inanılmaz durumlar hukuk ne için vardır arkadaşlar insan için vardır insanı aşan insanı çiğneyen bir hukuk anlayışını ben kabul edemiyorum bu anne için yurtdışı yasağı niye kaldırılmaz bu perişan haldeki çocuk 3 5 gün sonra almanya’ya gidecek ve yine başında annesi olamayacak sürekli ağlayan sürekli ağrılar acılar çeken bir çocuk yani bu zulmü bu çocuğa nasıl yapıyorlar bu hakimler nasıl vicdan sahibi olmayan hakimler nasıl mekanik değerlendirmeler yapıyorlar çünkü defalarca anne itiraz etmesine rağmen yurtdışı yasağını kaldırmadılar bu annenin işi gücü yok bu anne yurtdışına mı kaçacak bu hasta çocuğunu bırakıp nereye gidecek Allah aşkına yani akıl mantık almayan işler yapıyorlar ve vicdansız kararlar veriyorlar bir de bununla kalmayıp bu çocuğun hakkını hukukunu soran insanları gözaltına alıyorlar. Arlet Natali Avazyan isimli bir hanım çok vicdanlı bir kadındır kendisini şahsen tanıyorum bu çocuğun iyileşmesi için canla başla çalışan kendisi de hasta olan böbrek yetmezliği olan bir kişi bu çocuğun durumunu sürekli gündeme getirdiği için geçtiğimiz gün gözaltına alındı ve sosyal medya paylaşımlarından dolayı sorgulandı işte memleketin hali bu arkadaşlar bu sıkıntıyı gündeme getiren insanlar bile bakın suçlanarak abuk subuk suçlanarak gözaltına alınabiliyor.

Evet Sincan kadın kapalı cezaevi E-2 koğuşu 2. kısımda logarlar tıkanmış,tuvaletlerin durumu berbat,içerde sürekli 6 çocuk annelerinin yanında. Koku çok ağır ve çocuklar da yetişkinler de avluya çıkamıyor arkadaşlar bakın cezaevlerinin hali bu.

Yine bakın Hüseyin Bal Elazığ F Tipi Cezaevi biz bu Elazığ F Tipi cezaevinden çok şikayetçiyiz Adalet Bakanlığı da duysun Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’de duysun çünkü Elazığ F Tipi Cezaevi adeta özel bir cezaevi ve başına buyruk adeta derebeylik yapan bir cezaevi çünkü oradan çok şikayet alıyoruz ve yetkilileri telefona bile çıkmamaya çalışıyorlar yalan söylüyorlar yok dedirtiyorlar bakın inanılmaz bir şey ama biz milletin vekili olarak bu cezaevini aradığımızda müdürler yalan söyletiyor arkadaşlar bakın 1.5 yıldır bu cezaevinin yetkililerine ulaşamıyoruz burada yok yarın gelecek toplantıda şu bu gibi laflar biz bunu da açıkça Adalet Bakanlığı Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne de ilettik yarın öbür gün bütün bunların hukuk önünde hesabı sorulur değerli arkadaşlar Hüseyin Bal Elazığ F Tipi Cezaevi’nde kendisine ve arkadaşlarına yapılan hakaret,kötü muamele ve işkencelerin artığını söylüyor ve işkence gördüğünü söylüyor. Bunun araştırılması lazım ama kimse bu konuda tek bir açıklama yapmıyor.

Yine bakın bir kız kardeş arıyor bizi  Antalya L tipi Cezaevi’nde kız kardeşi Tuğba Şencan kalıyor diyor ve Tuğba Şencan’ın şunları söylediğini bize iletiyor,”Burada doktora gitmek için ya intihar etmem gerekiyor ya bayılıp uzun süre ayılmamam gerekiyor ya da kansere yakalanmam gerekiyor.” Başka nasıl gidebileceğim diyor cezaevine 2 aydır affedersiniz regl olamıyor yani adet olamıyor 2 aydır adet olamaması arkadaşlar bir doktor olarak size söyleyeyim o kadının bünyesini mahveden bir durumdur bütün hormonal dengesini alt üst eden bir durumdur ve bu kadıncağız 2 aydır adet olamamasına rağmen doktora müracaatlarına rağmen doktora gidemiyor düşünebiliyor musunuz yani Türkiye maalesef böyle bir yer şuanda insanlar perişan bir halde cezaevlerinde yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor.

Bingöl M tipi cezaevinde bakın bir ihlal daha var bunlar çok yaşanıyor maalesef ve ört bas edilmeye çalışılıyor 12 Eylül’ü biz naletlemiyor muyuz arkadaşlar 12 eylülün darbeci başısı Kenan Evran yargılanmadı mı onun cenazesine 4 kişiden fazla gitmedi mi 12 eylül ün matrah bir tarafı var mı tüm farklı kesimler 12 eylülü ve o dönemdeki işkenceleri lanetle anmıyor mu evet anıyor ama bakın ne oluyor biliyor musunuz Bingöl M Tipi Cezaevi’nde adeta 12 eylülcüleri koruyan işlemler yapılıyor arkadaşlar herkes bunu duysun Bingöl M Tipi Cezaevi’nde Halil Nebiler’in 12 Eylül işkencelerini anlattığı “Pişman itirafçılar”isimli kitabı Ahmet Meyveci isimli mahpusa verilmemiş bu kitap yasak bir kitap değil bandrollü bir kitap piyasada bulunan bir kitap,gerekçe “kurum güvenliğini tehlikesi”ymiş.! Bir kitap içeri girecekmiş kurum güvenliği tehlikeye girecekmiş arkadaşlar bu kitap yasak falan değil bandrollü piyasa kitapçıda satılan bir kitap ama cezaevine girerken işte bu yaşanıyor yani demek ki birileri 12 eylül hukukunu savunmaya çalışıyor 12 eylül işkencelerinin ortaya çıkmasını istemiyor demek ki birileri 12 eylülcülerin avukatlığını yapıyor zaten bugünün 12 eylülden farkı ne arkadaşlar cezaevine bandrollü kitap niye engelleniyor bunu Adalet Bakanlığı’na Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne soruyorum ya var mı bunun bir açıklaması bunun gibi bir çok vakayı biz rastladık Elif Şafak’ın kitapları bile alınmadığını görüyoruz ve bunları Meclis Genel Kurulu’nda da gündem ettik.

İzmir F Tipi Ceza İnfaz Kurumu’nda bakın ne yaşanıyor belki kulağınıza inanamayacaksınız ama bu yaşanıyor bakın ben bunu genel kurulda da 2 ay önce gündeme getirmiştim İzmir F Tipi Cezaevinden bize yazan mahpuslar 13 aydır çıplak arama ve çift kelepçe uygulamasını kabul etmedikleri için hastaneye gidemiyor düşünün hastasınız ve size çıkarken infaz koruma memurları bir arama yapıyor tamam insan aranır sonra cezaevi çıkışında jandarma diyor bir daha arayacağım seni ince arama yapacağım çıplak arama yapacağım yani bir arama yapılmış bu insana bir daha niye yapacaksın mahpus bunu kabul etmiyor o zaman gidemezsin hastaneye e gitse bile çift kelepçe takılıyor yani bir eline kelepçe bir de jandarmaya kelepçeye bu insan affedersiniz hayvan gibi böyle insanlar da bunu kabul etmiyor jandarma “kemerini aç” elbiseni indir diyor bu insanlar dinlemiyor bunu dinlemeyince jandarma diyor ki “apış aranı da ararım” sen kimsin indir bağırış çağırışlar bunu yapmayınca da hastaneye gidemiyor.

Bakın cezaevlerinde nakil sorunu var cezaevlerinde  insanlar bakın cezaevlerinde nakil sorunu var. cezaevlerinde insanlar nakledilmiyor başka ailesinin oturduğu cezaevine .

 Mehmet Meleş’in yakını bu. bana göndermiş çorum cezaevinde aile izmirde oturuyor. aylardır defalarca müracaat ediyorlar , aslında AİHM kararları da var kişinin ailesinin oturduğu ildeki cezaevinde kalması gerekir çünkü düşünün bakın ablası kanser olmuş 4.evre şu ablayı görüyorsunuz abla bana diyor ki Ayşe Keleş , tek isteğim kardeşimin son bir kez daha görebilmekti ben bu halimle izmirden çoruma gidemem ve  bu haldeyim perişan haldeyim son günlerimde kardeşimi göremeyeceğim diyor Mehmet Keleş i göremeyeceğim diyor Ayşe Keleş. işte bu düzende bu sistemde bu iktidar malesef insanlara böyle acılar yaşatıyor arkadaşlar.

Bİr de bakın başka KHK ile ihraç edilmiş kişi bize fotoğrafını göndermiş diyor ki bu kişi eskiden bu eller kalem tutardı şimdi pense tutuyor. 20 yıl boyunca okudum elimden kalem hiç düşmedi KPSS de 90küsür puan aldım ve atandım. 3 yıldır işimden alıkonuldum. eskiden bu eller kalem tutardı şimdi pense ve keski tutuyor. bu durumu Allaha havale ettim diyor.

Harbiyeli  öğrencilerin durumlarını dile getiriyoruz. Melek Çetinkaya meydanlarda adalet istiyor anneler adalet istiyor o anneler engelleniyor Melek çetinkaya gözaltına alınıyor TEM de sorgulanıyor hakkında davalar açılıyor ve sonrasında ne oluyor biliyor musunuz durmuyorlar cezaevlerindeki öğrenciler, annelerin o çocuklarına da hücre cezaları ve mahkemeye sevk ederek cezalandırmalar yapılıyor malesef.

yine bakın bir kişi umreye pasaport başvurusunda bulunuyor gözaltına alınıyor. gözaltına alınan kişiye deniliyor ki ablan nerde. hayda … değerli arkadaşlar bakın böyle işler yaşanıyor Türkiyede. ablası aranan şahıs demek. kişi gözaltına alınıyor ablan nerede diye soruluyor. yani. kişi bulunamayınca ablasını gözaltına alıp soran bir sistemde yaşıyoruz.

yine pasaport başvuruları çok önemli. Muş dan bize yazan bir kişi diyor ki takipsizlik var beraat var buna rağmen KHK lı olduğum için İçişleri Bakanlığına müracaat ediyorum çünkü yasa öyle değişmişti takipsizliği beraati olanlar KHK lı olmasına rağmen pasaport alabilecekti. 2.5 aydır muşta bununla ilgili tek bir işlem yapılmıyor diyor. değerli arkadaşlar sadece muşta değil hiçbiryerde yapılmıyor. yasaların çiğnendiği bir yerdeyiz malesef, başvurular bile kabul edilmiyor ve şu anda pasaportunu alan çok fazla bir kişi malesef yok. çıkarılan yasalara bile uyulmayan bir ülkede yaşıyoruz.

bakın şu kişi babası bakın Alican Ergün. harbiyeli bir öğrenci. babası yıllardır mücadele ediyor. çocuğu haksız bir şekilde darbeden tutuklandı diye. baba geçtiğimiz gün vefat etti , daha da önce kansere yakalanmıştı. Alican Ergün cezaevinde dediki ya cenaze namazına katılayım hatta yol ücreti de neyse vereyim bu çocuk babasının cenaze namazına bile katılamadı arkadaşlar. yani bir çocuğun cezaevinde babasının cenaze namazına bile niye katılamaz ne kadar düşmanca uygulamalar yapılıyor ne kadar hukuk dışı uygulamalar yapılıyor kabul edilebilecek durum değerli arkadaşlar yani bakın baba ölmüş ama buna rağmen hala bir kin ve nefret duygusuyla hareket ediliyor ve o delikanlı yol parasını da ödemesine rağmen babasına son görevini yapamıyor.

bu fotoğrafı hepiniz biliyorsunuz. hatayda çocuklarım aç diye kendini yakan valilik önünde kendini yakan bir şahıs. bu kişi Adem Yaracı, açım diyerek kendisini yaktı değerli arkadaşlar. türkiye de bu durumda olan çok kişi var . malesef insanlar perişan durumda ve şuanda da Ahlatta saray yapılıyor. yani düşünün vatandaşların bu kadar perişan olduğu kendini yaktığı intihar ettiği bir yerde memlekette sanki ihtiyaçmış gibi saraylar inşa ediliyor.

yine mülteci sorunları devam ediyor göçle uyum alt komisyonu üyesiyim , geçtiğimiz gün Vanda 13 göçmen düzensiz göçmen donarak yaşamını yitirdi . cenazelerine bile ulaşılamadı çok yoğun tipi kar var. malesef bu uluslararası bir sorun. insanlık bu haldeyken sömürge anlayışı bu haldeyken geri kalmış ülkelerin insanları malesef bu mağduriyetlere uğruyor uğramaması için işte hem Türkiyede hem dünyada adaleti sağlamak için hepimizin uğraşması lazım çünkü bu insanların veballeri bizim üzerimizde değerli arkadaşlar. rahmetle anıyorum bu kişiler bir dağ başında kimsesiz bir şekilde vefat etti cenazelerine bile ulaşılamıyor bir mezarları bile yok ve çoğunlukla da bu kişilerin haklarını hukukunu koruyacak çok fazla kişi yok malesef. insanlık adına bunlar için bu konuyu gündem ediyoruz ve mültecilerin haklarına sahip çıkılması gerektiğini söylüyoruz çünkü bu kişilerin hiçbir yakını destekçisi genelde olmuyor.

değerli arkadaşlar son olarak da size Mustafa Koçak ve Grup Yorum üyesi kişilerin açlık grevi hakkında bilgi vermek isterim . mustafa koçak bakın fotoğrafını gördüğünüz kişi İzmir Cezaevinde adil olmayan yargılama sonrasında halen açlık grevine devam ediyor, 200 günü aşmış bu durumda, hayati açıdan son derece tehlikeli bir durumda,  ölümün kıyısına yaklaşmış durumda ama buna rağmen halen adil yargılama konusunda bir gelişme olmuyor. grup yorum açlık grevinde, Elim Börek 237 gündür açlık grevinde, bir deri bir kemik kalmış durumda ve grup yorum üzerindeki siyasi baskıların bitirilmesinden başka bir istekleri yok. Terörist ilan edilmemeleri gerektiğini, İdil Kültür merkezine baskı yapılmaması gerektiğini defalarca söylüyorlar kendileriyle de defealarca görüştük, aileleriyle defalarca görüştük çok sıkıntılı bir anda, mecliste de gündeme getiriyoruz ama iktidarın bu konuda kılı bile kıpırdamıyor. yarın öbürgün bu insanlar ölürse bu büyük bir insanlık ayıbı olacak.

ibrahim gökçek yine 239 gündür siverek cezaevinde bu kişi de mahpus ve açlık grevinde grup yorum üyesi malesef onla ilgili de pek bir gelişme olmuyor bu insanlar eğer ölürse bu büyük bir insanlık ayıbı olacak. grup yorum üyelerini görüyorsunuz.

evet son olarak da Şerif Mesutoğlu siverek cezaevinde kaymakam Muhammed Safitürk davasında adil olmayan bir şekilde yargılanmış bir kişi. ilk halini görüyorsunuz yapılı ve kilolu bir insan 1,5 ay önceki son hali ve gittikçe zayıflayan eriyen biten 35 kilolara düşmüş bir insan. çok zor durumda ve bu insanlar sadece ve sadece tekrar adil bir şekilde yargılanmayı talep ediyorlar. yani düşünün siz haklı değilseniz niye böyle bir açlık grevine girersiniz. yani cezaevinde yatmayı tercih edersiniz ama bu insanlar ölümüne bir açlık grevine girmiş ve sadece ve sadece tekrar yargılanmayı istiyor beni tahliye edin demiyro yakınları da bunu bildiği için bu mahpusların gerek grup yorumda gerek Mustafa Koçak ve gerek Şerif Mesutoğlunda bu mahpusların arkasında duruyor.

değerli arkadaşlar basın toplantımız bu kadar. biz bugün çok hak ihlalini gündeme getirdik ama en önemlisi Gökhan Türkmen olayıdır. 9 ay boyunca ortada olmayan kaçırıldığı iddialarının ayyuka çıktığı, herhangi bir araştırma yapılmayan, emniyet ve savcının araştırma yapmadığı, AİHM BM in sorularına rağmen Adalet Bakanlığının cevap vermediği, en sonunda da kişinin ilk defa çıktığı mahkemede ben 271 gün boyunca polis yelekli 3 kişi tarafından kaçırıldıktan sonra işkenceye uğradım dediği bir ülkede yaşıyoruz. bunlar en azından şimdi araştırılsın diyoruz. bakın en azından şimdi araştırılsın ve bu konuların tamamen netleştirilmesi gerekiyor diye düşünüyoruz . değerli arkadaşlar en son olarak da bize bir önemli görev tekrar hatırlatmak lazım sözün arasında kaynamasın. Yusuf Bilge Tunç 6 ağustostan beri kaçırılmış bir kişi. 24 saat boyunca ailesi yakınları ağlıyor ve bu kişi hakkında tek bir bilgi yok. Gökhan Türkmen bunları söyledikten sonra Yusuf Bilge Tunç un ailesi çok daha tedirgin öldü mü kaldı mı işkence altında mı başka birşey mi insanlar bilemiyorlar ya bir suçlu varsa yargılayın insanı cezaevine atın nerede olduğunu ailesi bilsin bunlar da yapılmıyor. Türkiye böyle acaip bir ülke oldu inanılmaz bir ülke oldu ve malesef kimse de tek bir açıklama yapmıyor tek bir hesap da vermiyor.

Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyor saygılarımı sunuyorum.

YouTube

Yorumlar