2008-09-28 00:00:00

Hem şikâyet edip hem engelleme!

Adalet Bakanlığınca yargının sorunlarını çözmek için hazırlanan Yargı Reformu Taslağı’nı reddeden.. Adalet Bakanlığı’nın yazılı ve sözlü sınavla hâkim-savcı almak için çıkartılan yönetmeliğin yürürlüğünü durduran Yüksek Yargı organlarının iş yükünden yakınmaları hayli anlamlı bulundu.

Yazı Boyutu:  A  A  A

Yargı Reformu Taslağı’nı “Yargı bağımsızlığını zayıflatıcı bir nitelik taşımaktadır” diyerek peşinen reddeden Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, kartel medyasına açıklama yaparak, yargıda birikmiş dava sayısından, artan iş yükünden şikâyet ederek, “Yargıtay kilitlenme noktasına geldi. Temyize gelen dosya sayısı Yargıtay tarihinde ilk kez 1 milyon 500 bine yaklaştı. Bölge İdare Mahkemeleri’nin faaliyete geçmesi Yargıtay’ın iş yükünü bir günde hafifletmeyecek. Yeni sistemin yerleşmesi ve Yargıtay’ın mevcut iş yükünün erimesi için en az 10 yıla ihtiyaç var. Yargıtay’ın bu süreden önce küçülmesi mümkün değil” dedi.
2 NOKTADA TEPKİ
Emekli yargı mensupları ve sivil toplum örgütleri, bu çıkışıyla ilgili olarak Gerçeker’e iki noktada tepki gösterdiler. Gerçeker’in iş yükünden şikâyet etmesinin “Yargı Reformu’na karşı çıkmalarında siyasi davrandıklarının göstergesi” olduğunu ifade eden emekli yargı mensupları ve STK temsilcileri, son olarak Adli Yıl Açılış Konuşması’nda “dogma” diye söz ettiği Kur’an ayetlerini “Tanrıdan nakledildiği öne sürülen kurallar” şeklinde nitelendirirken, kendi elleri ile yazdıkları yasaları ise, “yaratılan hukuk” olarak yorumlayarak, adeta dokunulmaz kılan Gerçeker’e, “Siyasetle ve dinle uğraşmak yerine işine bak o zaman” diye seslendiler.
“YARGI ÖNCE KENDİNİ DÜZELTMELİ”
Mazlum-Der Genel Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu da “Yargıtay Başkanı’nın konuşmaları son derece siyasi ve yakışık almayan konuşmalardır. Konuşmalarında yargının önemli sorunlarına değinmiyor ama laiklikten bahsediyor. Türkiye’de yargı, bağımsız olmaktan ziyade, imtiyazlı olmayı istiyor. Bu sorunları çözmek yerine, ideolojik bir kafa hastalığının tezahürüdür. Kendi ilgi alanı dışında olan çok önemli meseleleri bir tarafa bırakıp, İslâm konusunda ahkâm kesmek tam bir garabet örneğidir. Maalesef yargının, haddini aşarak din gibi konulara dil uzattığını, toplumu ve devleti şekillendirmeye çalıştığını görüyoruz” dedi. 

“YÜKSEK YARGI KENDİ İŞİNE ODAKLANMALI”
Emekli Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet Gündel şunları söyledi: “İş yükü nedeniyle yargının kilitlenme noktasına geldiği doğrudur. Ancak asıl tıkanma Yüksek Mahkemelerdedir. Tıkanma özellikle Yargıtay, Danıştay ve Anayasa Mahkemesi’nden kaynaklanıyor. Yüksek Mahkemeler kendi işlerine odaklanmalı. Hakim ve savcı açığı kapatılmalı, istinaf mahkemeleri kurulmalı. Dünyada bu kadar büyük bir Yargıtay’ın bir başka benzeri yok. İstinaf mahkemelerinin gündeme getirilmesi lazım.”
İŞİNİZE BAKIN O ZAMAN
Eski Cumhuriyet Savcısı Sami Gören ise şöyle konuştu: “Evet her geçen gün işlenen suç türleri ve sayısı artmaktadır. Ancak önemli olan suçun artması değil, suçun nasıl önleneceğidir. Yargı mensupları, kendi işlerinden çok siyasetin ve halkın diniyle uğraşıyorlar. Yargıtay Başkanı açıklamasında, yargının cumhuriyetin kuruluşundan bu yana siyasetin odağında yer aldığını söylemeyi unutmuştur. Yargıya işbaşına gelen hükümetler değil, darbeci CHP zihniyeti hakimdir. Din insanlar için olmazsa olmazdır. İnsanoğlu din ve iman ile anlam kazanır. Ama bakıyorsunuz bugün suç sayısının artmasından yakınan yargı mensupları çıkıyor dini hedef alıyor, Kur’an’ı hedef alıyor.”
-Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, yeni adli yılın açılışında yargının gerçek sorunları dururken, yine laiklik vurgusu yapmıştı.
-367 dayatmasına sessiz kalmışlardı.
-Hasan Gerçeker, Yargı Reformu Taslağı’na karşı çıkmıştı.

Yorumlar