08 Mart 2021

DUVAR / Önder Algedikoalgedik@gazeteduvar.com.trOnderAlgedik

Ak muhalefet, AK Parti’nin iktidarını sağlamlaştıran her türlü kavga ve gürültüyü örgütlemek, kutuplaşma söylemini beslemek, müzakere ve ikna kapılarını kapatmak ve bu yolla AKP’nin Meclis’i etkisizleştirme siyasetine katkıda bulunmak demek.

Yavuz Ağıralioğlu çıkışı akılları karıştırdı. Aslında o kadar tanıdığımız bir sahneydi ki, iktidarın bir göz istediği yerde fazladan ikinci gözü veren figür oldu kendisi. Ama bu durum iktidarın o sevdiği “Ak muhalefet” tartışmasını da zorunlu kıldı. Şunu biliyoruz: Sayın Ağıralioğlu yalnız değil. Hatta o bir ak muhalefet normunun ifadesi.

Bu normun ne olduğunu tartışırken gözümüzün nuru bir gözü kara muhalefeti de akılda tutmamız, kara muhalefetin, ak muhalefetin gölgesinde kalmasına izin vermememiz lazım.

YAVUZ AĞIRALİOĞLU’NUN AK MUHALEFET GÜNLÜKLERİ

Yavuz Bey BBP kökenli bir siyasetçi. 2018’de İYİ Parti’ye katılmış. Bir yasama yılı boyu grup başkanvekilliği, ertesi yıl grup sözcülüğü yapmış ve şimdiyse genel başkan yardımcısı. Yani ortalama bir vekil, ortalama bir İYİ Parti üyesi değil. Partisinin önde gelen isimlerinden biri sayılabilir. Ama bugüne kadar hiçbir kanunu halka anlatamamış, hiçbir yasa tasarısını örgütlememiş ve hatta yasama faaliyetlerinden mütemadiyen kaçmış bir vekil. Bunu rahatlıkla ispatlayabiliriz. Geçen yasama yılında genel kurulda sadece bir defa oy kullanmış, devam eden yasama yılında ise henüz kullanmamış. Yine bu yasama yılında Meclis kürsüsünden dört defa konuşan vekilimiz, geçen yasama yılında yalnızca iki defa söz almış.

Meclis’te bir komisyonda görev almayan, herhangi bir yasama faaliyetine katılmayan, kanun tekliflerine RED oyu bile vermeye zahmet etmeyen genel başkan yardımcısı şimdi bize bir müjde veriyor! İlk kez oy kullanacak. AKP-MHP koalisyonunun Meclis’e taşıdığı fezlekelere “evet” demek için hem de!

İstanbul Milletvekili Yavuz Bey Meclis’te ne yapıyor? Sorgun’daki kaplıca işletmeleri, Ankara’da aktif inşaat ve peyzaj şirketleri ile hayli meşgul olsa gerek. Bu kadar farklı sektörlerde yoğun çalışmaları olan birinin, halkın yasama derdi ile uğraşması ne mümkün? Nitekim ilk ve belki vekilliği boyunca son oyunu, AKP-MHP koalisyonunun istediği yönde kullanacak ve muhtemelen işlerinin başına dönecek.

AK MUHALEFET NORMU!

Yavuz Bey’in portresini okuyunca sinirlenmeyin. O şu an Meclis’te faal olan ak muhalefet grubunun müşterek normunun bedenlenmiş halidir. Bugünlerde iktidar medyasının baş köşelerinde ağırlanan Ümit Özdağ da öyle. Geçen yasama yılında sadece bir defa RED oyu, bir defa da, herhalde kendini affettirmek için, KABUL oyu vermiş bir vekil. Bu yıl henüz herhangi bir oylamada el kaldırmadı. Geçen yıl RED oyu verdiği teklif Libya tezkeresi, KABUL oyu verdiği ise Libya yetki alanı anlaşması. Bir bakıma, verdiği RED oyunu sıfırlamış. Geçen hafta İYİ Parti’den istifa etti.

Ama ak muhalefet örnekleri yalnız İYİ Parti’den çıkmıyor elbette. Bu iki örnek geçen hafta ülke gündemini fazlaca meşgul ettiği için enteresan olur diye düşündüm. Diğer partilerde de o kadar çok ak muhalefet örneği var ki!

Ak muhalefet, AK Parti’nin iktidarını sağlamlaştıran her türlü kavga ve gürültüyü örgütlemek, kutuplaşma söylemini beslemek, müzakere ve ikna kapılarını kapatmak ve bu yolla AKP’nin Meclis’i etkisizleştirme siyasetine katkıda bulunmak demek. Bu tarz işbirliğinin en deneyimli isimlerinden biri de Engin Altay’dır. TV’lerde, basın toplantılarında bulabileceği en sert cümleleri kurar, döner, Erdoğan’ın ABD’nin yaptırım kararı karşısında geri çekilmemesi, en yüksek refleksi vermesi gerektiğini söyler, bir taraftan Varlık Fonu kanun teklifine KABUL oyu verir, ama bir taraftan da, muhtemelen muhalif kimliğine gölge düşmesin diye Varlık Fonu için araştırma önergesi verilmesi işini tertipler.

Engin Altay bu yasama yılında hiçbir kanuna karşı mücadele örgütlemedi, hiçbir kanuna karşı Meclis genel kurulunda partisini çalıştırmadı. Bu yasama yılında oylanan 9 kanundan sadece 3’üne RED oyu verdi. Ama o kavgacı kişiliğine rağmen AK Parti iktidarının uluslararası pozisyonunu güçlendiren bütün uluslararası anlaşmalara KABUL oyu verdi.

Uzatmayalım, ak muhalefet budur. Gerektiğinde kavgalı gürültülü aksiyonlarla iktidarı güçlendirmeyi göze alır. “Anayasaya aykırı ama KABUL oyu vereceğiz” diyen bir parti başkanı bu muhalefet tarzını en üst seviyelere zaten taşımıştır. Geriye kalanlar, TV’lerde gezip şanına şan katmak, mümkünse yasama süreçlerine gözünü kapayıp iktidarın tekerine sokulabilecek çomakları engellemekle meşgul olmalıdır. Kürsüde devrimci görünüp komisyonda “teklifiniz de çok güzelmiş” demektir.

KARA MUHALEFET

Ama Meclis’te sadece AK Parti yok. Muhalefet de ak muhalefetten ibaret değil. Gözü kara bir muhalefet de var. Tek başlarına muhalefet eden, doğruyu arayan, ortaya çıkartan, mücadele duygusunu örgütleyen vekiller de var. Bilgiyi diğer vekiller gibi tüketmek, spekülasyona boğmak yerine üreten ve örgütleyen vekiller var. Şu an Türkiye’de Sağlık Bakanlığı’nın politikalarını takip eden tek bir partimiz yok. Ama CHP Ankara Milletvekili Murat Emir bütün süreci en ince ayrıntılarına kadar takip ediyor, aşı tartışmalarından salgın politikalarına değin her konuda tam teşekküllü bir muhalifin yapması gerektiği gibi bir savunuculuk yapıyor.

Diğer bir örnek de Ömer Faruk Gergerlioğlu. Hak savunusunda ilkeli duruşu ile toplumu birleştiriyor, çıplak arama tartışmalarının ülke ve Meclis siyasetine taşınmasında ciddi bir role sahip. Yetinmiyor, araba lastiğinin biyokütle sayılmasına karşı mücadeleye de dört elle sarılıyor.

Ömer Faruk Gergerlioğlu hakkında, vekil olmadan önce halen yayında olan ve hiçbir kovuşturmaya uğramayan bir haberi Twitter’da paylaştığı için fezleke düzenlendi. Yargılandı. Şimdi iktidar partileri vekilliğini düşürüp cezaevine göndermek istiyor. Diğer bir tweeti aşağıda, hak aramanın suç olduğuna bundan daha direkt bir örnek olabilir mi?

Bu iki ismi hepimiz biliyoruz ama bilmediğimiz, farkına varmadığımız, gözümüzden kaçan o kadar çok örnek var ki. Bu da bizim ayıbımız aslında. Hegemonik Ak Siyasete karşı kimin halkın siyasetini sürdürdüğünü merak etmiyor, önümüze düşen haberlerle yetiniyoruz.

GÖZÜ KARA SİYASET!

İktidarın çarkına çomak sokmaktır kara muhalefet. Biraz tarihe gidelim mi? Çağlar Demirel ilham verici bir isimdir. Aslında hemşiredir. Kadın ve aile sağlığı, kadın emeği, kadın hakları, kadına yönelik şiddet ile mücadele alanlarında emek vermiştir.

2009’da Mardin Derik Belediye Başkanı oldu, 2015’te ise Diyarbakır vekili olarak Meclis’e girdi. HDP’nin grup başkanvekilliğini yürütürken 4 Kasım 2016’da evine yapılan baskınla gözaltına alındı ve sonra tutuklandı.

Peki onu gözü kara bir muhalif yapan ne idi?

Darbeden bir ay sonra, Ağustos 2016’da, Meclis’e iki parça halinde Varlık Fonu düzenlemesi geldi. AKP ikinci parçanın, yani “Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın içine sızdırdığı bir madde ile Hakkâri’nin adını Çölemerik, Şırnak’ın adını da Nuh yapacaktı. Hakkâri ve Şırnak ilçeye dönüştürülecek, onların yerine Yüksekova ve Cizre il yapılacaktı. Erdoğan’ın böyle istemişti. Hakkâri ve Şırnak’a uygun gördüğü ceza buydu.

HDP Grup başkanvekili Çağlar Demirel Meclis’te siyaset yaptı ve AK Parti ile diyalog kurdu, ikna etti, halkın taleplerini iletti. “Erdoğan çok istiyor” denilen şeyi kabul etmedi. Ne oldu biliyor musunuz? İlgili madde genel kurula bile gelmeden tekliften çıkartıldı. Doğru duydunuz. Çağlar Demirel’in AK Parti ile görüşüp halkın hakkını araması sayesinde bu iki konunun yanı sıra, tasarıda bulunan Madde 35, 52, 53, 54, 76, 77, 78 ve bir geçici madde de çıkartıldı.

Bu kadar maddeyi tekliften çıkartan Çağlar Demirel genel kurulda RED oyu da verdi. Engin Altay ise aynı teklife KABUL oyu veren tek CHP vekili olarak tarihe geçti.

19 Ağustos gecesi başlayıp sabah 04.30’a kadar geçen sürede oylamaya bu sekiz maddeyi sokmamayı başaranlardan biri olan Çağlar Demirel, dört ay sonra 13 Aralık 2016’da tutuklandı.

Cezaevindeki ya da hakkında fezleke düzenlenen vekillerin muhalefet performansına bir de bu açıdan baksak ne görürüz acaba? Kim bilir belki de ak muhalefetle kara muhalefet arasındaki fark o zaman daha da belirginleşir.

Sorun ak muhalefette değil. Belki inanmayacaksınız ama sorun bizde. Eğer Meclis’te sahnelenen siyaseti kural kabul eder, eğer vekilinizi sıkı takibe almazsanız ak muhalefete razı olmak zorunda kalırsınız. Ortada siyasetin meşrebini bozan bir iktidar düzeni var. Bu yüzden çözüm Meclis’te birkaç kara muhalefet temsilcisi bulundurmak değil. Sesimizi duyan vekilleri kahramanlaştırıp uzaktan beğenmekle yetinerek durduramayız bu meşrep değişikliğini. Asıl izlenmesi gereken ak muhalefetin temsilcileri. İşlerini yapmaları, bize vekalet etmeleri için gözümüzün üzerinde olması gereken insanlar onlar. Ve her partide varlar.

Sahnede kavgacı görünmelerinden tanırsınız onları. Kuliste el sıkışırlar. AK Parti gibi ak muhalefet de çoğunlukta. Diğer tarafta ise halkın sesi olan, halkı yasama süreçlerinden haberdar eden gözü kara bir muhalefet var. Azınlıkta ama var ve bu yeterince iyi bir başlangıç. Kara muhalefet saflarına katılacak her vekil umut demek. O vekilleri o saflara katacak olansa bizlerin gözleri ve sesleri…

Yorumlar