23 Aralık 2020

YENİ ASYA / Kâzım GÜLEÇYÜZ irtibat@yeniasya.com.tr

23 Aralık 2020, ÇarşambaKaranlık ve meş’um 15 Temmuz olayı üzerine başlatılan 20 Temmuz OHAL sürecinde yapılan hukuksuzlukların en fazla yoğunlaştığı yerlerin başında cezaevleri geliyor.

Koğuşlara, istiab haddini çok aşan sayıda ve neredeyse adım atacak yer kalmayacak şekilde tıkış tıkış doldurulan tutuklular. Ve korona salgınıyla başbaşa bırakılan insanlar.

Balıkesir Cezaevinde olduğu gibi lağım farelerinin bastığı koğuşlar. Gazete ve kitap taleplerine çıkarılan tamamen keyfî engeller.

Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Yeni Asya ve yayınları için bir yasak kararı bulunmadığını resmî yazıyla bildirmiş olmasına rağmen, yine Bakanlık içinden birilerinin cezaevi yönetimlerine el altından “İzin vermeyin” talimatı göndermesi.

Perde gerisinde iş çevirmeyi pek seven bu tiplerin, hukuksuz müdahaleleriyle cezaevi yönetimlerini iki arada bir derede bırakması.

Denetimsizlik ve keyfîliğin zirve yaptığı bir ortamda kötü muamele, işkence ve son olarak çıplak arama tartışması gündeme geldi.

Kendisi de KHKzede olan ve OHAL Komisyonuna yaptığı müracaatta red cevabı alan Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu bu konuların da ısrarlı takipçisi olunca, çıplak arama işinde perde kısmen de olsa aralandı.

Bu konunun gündeme gelmesi iktidar cenahını tehevvürlü tepkilere sevk etti. İşin birinci derecede muhatabı olan Adalet Bakanlığı ise, Bakan Gül’ün ihlaller için söylediği unutulmaz “Cezaevleri 5 yıldızlı otel değil” lafından sonra, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğüne resmî bir açıklama yaptırdı. Buna göre: 

Çıplak arama yönetmeliğe göre hassasiyetle uygulanan istisnaî bir yöntemmiş. Tamamen çıplak arama yokmuş, ABD, İsveç, İngiltere ve Hollanda’da da yapılıyormuş. AYM ve AİHM de bunları “hak ihlali” olarak görmüyormuş…

Eşzamanlı olarak harekete geçen istihbarat kaynaklarına göre ise iddialar algı oluşturma amaçlı bir kara propagandadan ibaretmiş.

Bir AKP yöneticisi “Cezaevlerinde yeni provokasyonların işareti” derken, bir başkası başındaki örtüyle “Mütedeyyin kadınlara böyle birşey yapılmasına müsaade eder miyiz?” gibi laflar ederek, “Madem öyle, bunları niye içeride tutuyorsunuz?” sualine de kapı açtı.

Bu telaşlı tepkiler bir suçüstü halini ele verirken, şu gerçeği yine gözler önüne serdi:

Demokratik hukuk devletinde bu iddialar derhal soruşturulur ve doğruysa gereği yapılır; ama biz bunun çok uzağına savrulduk…

Yorumlar