ÖFG TV’den herkese merhaba, her hafta Salı günü saat 21.00’da haftanın önemli insan hakları konuları ve konukları ile sizlere sunduğumuz programımıza bu hafta da başlıyoruz.

Bu hafta önümüzde 30 yıllık bir konu var! Bir katliam yapıldı Muş’un Vartinis köyünde ve bu katliamın üstü örtüldü. Korkunç bir katliamdı, bir eve bomba atıldı, yangın çıkartıldı, 9 kişi katledildi, evin bir ferdi o sırada başka bir evde olduğu için bu ölümden kurtuldu ve yakınları için adalet aramaya başladı. 30 yıl geçti maalesef zamanaşımına uğradı ve dava düştü. Olacak şey değildi, korkunç bir olaydı ve biz 30 yıl geçse de aradan bu katliamı sorgulamak durumundayız ve katliamın mağdurları ile konuşmak zorundayız. Katliamın, zorbalıklar katledilen ailenin tek ferdi ile konuşacağız. O zamanlar daha çocuktu Aysel Öğüt ve şu anda kendisi 30 yıllık bir davanın takip edicisi. Çok çileler, üzüntüler çekti ve bugün de biz onu programımıza davet ettik. Bu çok önemli insan hakları ihlali ile ilgili görüşlerine başvuracağız. Sesinizi kamuoyuna duyurmaya çalışıyoruz. Tüm ayrıntıları ile meseleyi kamuoyuna anlatın.

Aysel Öğüt: 1993 yılında 3 Ekim’de ben ve eşim Altınova’ya gittik, öğleden sonra dediler ki: “Yukarıda çatışma olmuş.” Çatışma olduğunda yüzbaşı varmış içinde, köyün ortasına gelip her yere silah ile saldırıp küfürler etmiş, “Bu gece köyünüzü yakacağım, 20 can alırım bu köyden.” Demiş. Gece saat 03.00 civarı silah sesleri ile uyandık. Ben o gece babamın evi tek odaydı, ben de misafirliğe gitmiştim, küçük bir çocuğum vardı. Amcam’da uyudum gece. Silah sesleri ile uyandık, dışarı çıkmak istedik. Askerler bırakmadı. İkinci defa çıkmamıza, pencereden baktık yangın görünüyordu. Babamın evinin etrafı asker doluydu, panzer vardı. Her yer yanıyordu. Bizim o kadar çabamıza rağmen, askerler bırakmadı ki eve yaklaşalım. Gözümüzün önünde 2-3 saat içinde, sabaha karşı evi terk etmiyorlardı, bırakmıyorlardı cenazeleri çıkartalım. 10 yıl geçti amcam vardı, çaba gösterdi davamız açılmadı.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: O gece siz farklı bir evdeydiniz yangını gördünüz, başka görgü tanıkları var mı? Bomba mı atıldı? Başkaları olayı nasıl anlattı?

Aysel Öğüt:Evin içinde devletin silah mermileri vardı. Bizim düşüncemiz; acaba hepsi silahla mı öldürüldü sonra yangın çıkartıldı. Şahitler: “Yangında onların sesi niye gelmedi?” diyor, bir ses geldi, bombayı bilmiyoruz. Evin içinde silah sesleri vardı. Yangın ile yaktılar. Evin etrafı asker doluydu, bir panzer pencerenin önünde durmuştu, panzer orayı terk etmedi ev çökene kadar.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Köyde çatışma var mıydı?

Aysel Öğüt:Çatışma yoktu. Her yer asker doluydu. Biz askerleri gördük, çatışma yoktu.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Asker geldi silah sesleri ve yangın böyle mi?

Aysel Öğüt:Evet öyle, köyün her yeri asker doluydu, sadece bizim evin etrafını sarmıştı. Bizim çabamıza rağmen ailemiz de oradaydı, çıkana kızıyorlardı “Eve girin.” Diye tehdit ediyorlardı. Savcı gelene kadar cenazeleri sabah çıkarttık.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Cenazelerin üzerinde kurşun izleri var mıydı?

Aysel Öğüt:Ben görmedim, savcı bey yoktur dedi. Yanarak ölmüşler dediler. Ben cenazeleri görmedim. Onların öldüğünü duyunca kendimde değildim, 10 gün kendime gelemedim. Bir gecede 2 saat içinde bir ailenin yok olması, 30 yılda olsa içim yanıyor. İçimde alevler yanıyor. Ailemin hakkı, benim hakkım 30 yıldır, hukuk ile mücadele ediyorum. Elimden geleni yaptım, kimse sahip çıkmadı. Ben hep devletten yardım istedim. Bizim katilimiz belli. Ailemin katili belli. Bu cani, kendini bilmez, vicdansız biri geldi benim ailemi yok etti. Benim devletten beklediğim bunun tutuklanmasıydı. Benim hukuk mücadelem oydu. Bülent Karaoğlu geldi ailemi yok etti ona kar kaldı, tek ricam devletten yakalanmasını, tutuklanmasını istedim. Elimden geleni yaptım tutuklanmadı. 2 yıldır Yargıtay’dan karar geldi tutuklanma emri geldi, polisler yakalamadı, kırmızı bülten ile aranıyordu benim hep umudum vardı ama olmadı. Yine biz mağdur olduk.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Yüzbaşı Bülent nerede?

Aysel Öğüt:Bilmiyorum. Benim öyle bir gücüm yok. Keşke bilsem.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Olaydan hemen sonra Yüzbaşı Bülent karanlıklara mı kayboldu? Ne zamana kadar ortalıktaydı?

Aysel Öğüt:Yargıtay’dan karar geldiğinde bu şahıs Ankara’ya geliyordu, Kırıkkaleye gidip avukat tutuyor. Bizim avukatlarımız mahkemeye haber veriyor kaçacak diye hiç ses çıkmadı, yardımcı olmadılar. Onun o zaman tutuklanması gerekiyordu tutuklanmadı. Mahkeme açıldığında mahkemeye gelmedi. 2 yıldır Muş’tan gelip gittik. Yollara düştük, her seferinde tutuklanma heyecanı ile yola çıktık. En son zamanaşımına uğradı. Beni çok üzdü. Ben çok utandım. Bir kişi 9 kişiyi yakarak öldürüyor hiçbir suçumuz yokken, biz bu durumu gördük. Devlet bunu tutuklamalıydı. Tutuklansa bile benim acım dinmez ama bir nebze tutuklanmalıydı. Ailemin, bebeklerin hakkı yerde kalmasın dedim. Hukuk mücadelem kayboldu. Devlet sahip çıksın. AİHM’den yardım istiyorum. Ben hep umutla çıkıyorum.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Büyük bir katliam var ve büyük bir haksızlık, hukuksuzluk var. Yıllarca bu katliamın adını duyduk ve sonrasında katliamın mağduru ekranlarımızda. Bu katliam olduktan sonra hukuki süreçler nasıl oldu?

Aysel Öğüt: İlk başta Korkut Savcılığına gidip şikayetçi oldum. Dosyamız 10 yıl açılmadı. Elazığ’a gönderildi, Van’a gönderildi, Diyarbakır’a gönderildi. Ben ve eşim çok defa Elazığ’a gittim. Orada askeri savcılığa gittim. Odaya girdiğimde Savcı bana: “Niye ben? Ben buradan gidiyorum, davayı niye açayım?” dedi. Ben ailemin fotoğrafını çıkardım, bu bebeklerin suçu neydi? Dedim. Vicdan ile baktı, sonra yine açmadı dosyayı Muş’a gönderdi. 10 yıl gidip geldik. Bir heyet Muş’a geldiler, telefon açtılar, babanın evini ziyaret edeceğiz. Ben de gittim Vartinis köyüne, konuştuk. Bana dediler ki: “Devletten ne istiyorsun?” devletten sadece davam açılsın, ailemin hakkı kaybolmasın, 10 yıldır çaba gösteriyorum açılmıyor. Mektup yazıp Başbakan’a gönderdim. 20 gün sonra dava açıldı Muş’ta. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gittik, hakim bey konuşmadan bizim davayı Kırıkkale’ye gönderdi. Biz yıllardır Kırıkkale’nin yoluna gittik. Bizi oraya sürgün ettiler. Demek ki zamanaşımını bekliyorlarmış. Bilseydim beklemezdim. Devletimden böyle beklemezdim. Ailemin suçu yok.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Savcıya gidiyorsunuz savcı dosyaya bakıyor: “Benim tayin zamanım geldi, bu dosyaya dava açmak bana mı kaldı.” Diyor siz de bebeklerin çocukların fotoğrafını gösteriyorsunuz adam buna rağmen dosyayı başından savıyor ve arkasındaki duvarda adalet mülkün temelidir yazıyor.

Aysel Öğüt:Nereye gitsem kapı kapanıyordu. Küçük kardeşlerimin babamın ne suçları var? Devlet bana bunu söylesin. Ailemin suçu neydi? Bülent Yüzbaşı niye ailemi öldürdü? Devlet niye yakalamıyor? Mehmet Nasır babam, yanındaki ben Aysel Öğüt, Annem olaydan önce vefat etti. Babam evlendi, üvey annemdi kardeşlerimle ölen. Sevim, Sevda, Mehmet Şakir, Mehmet Şirin, Aycan, Cihan, en küçük Cinal Öğüt.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Bu dava açıldı yıllarca gidip geldiniz kaç yılında ne karar çıktı?

Aysel Öğüt:Zamanaşımına uğradı dediler. Hakim bey, bu adam gelse beni tutuklayın artık tutuklanmıyor. Mahkemeyi böyle kapattı.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: 10 yıl sonra mahkeme açıldı, 20 yılda niye bitmedi?

Aysel Öğüt: Önceden 4 kişi yargılanıyordu ilk mahkeme açıldığında. 4 kişi de gelirdi. Mahkeme bazı duruşmalarda 9’da başlar akşam 7’ye kadar devam ederdi. Hakim ve savcı şahit istedi. 12 kişiyi köyden getirdik. O adamı Altınova’da gören adamları getirdik. Evin yanında gören kişi, dükkanında yatan kişi de dedi. Onu gören 5 kişi var. Hem Bülent’i hem de Hanifi’yi gören var. En son Yargıtay 3 kişiye beraat verdi, Bülent Yüzbaşı’nın üstüne atılı suçu tek kişi yaptı dedi.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Sonra mahkeme geri döndü, yerel mahkemeye döndü derken 30 yıl doldu.

Aysel Öğüt: Hiç kimse bana acımadı. Benim de küçük çocuklarım var, çocuklarıma bakamadım. Devlet beni de çok mağdur etti, hakkımı helal etmiyorum.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Adalet bulamamışsınız, 30 yıl adalet aramışsınız. Mahkeme düştü evine git denilmiş. 9 kişi yanarak ölmüş, bu çocukların ne suçu günahı var? Anne babanın ne suçu günahı var? Göz göre göre ev yakılıyor, mahkeme yıllarca sürüyor. Sanıklar korundu anlaşılan.

Aysel Öğüt:Korundu mahkeme Muş’tan Kırıkkale’ye sürüldü. Hep onları korudular.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Sanık onlar onlar Muş’a geleceğine siz Kırıkkale’ye gittiniz.

Aysel Öğüt:Devlet düşünmedi oraya nasıl gider diye. Ben çok çile çektim. Yolda kaldık, yetişemedik bazen.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Duyarlı kuruluşlar, partiler destek oldu mu?

Aysel Öğüt: Mahkemeye geldiler, İnsan Hakları Derneği hep geliyordu. Baro Başkanları geldi, vekillerimiz geldi. Ellerinden geldiği kadar yardımcı oldular. Sadece onlar sahip çıktılar.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Siz ne yapmayı planlıyorsunuz? 30 yıldır unutamadığınız bir acınız var. karşınızda buz gibi soğuk katı beton duvarlar ve sizin adalet isteğinize cevap vermiyorlar en sonunda dosyayı kapatıyorlar en sonunda Yüzbaşı Bülent ortada yok. Tutuklanma kararı çıktı mı?


Aysel Öğüt: Tutuklanma kararı çıktı son 2 yılda ama tutuklanmadı. Devlet isteseydi 1 gecede yakalanırdı. Ben cezasını çeker umuduyla mahkemeye geldim. Ben inanarak geldim. En son üzülerek döndüm. Kaç gündür ne yatabiliyorum ne huzurum var. çok doluyum. Elimden geleni yapacağım, sesimi duyurmak istiyorum. Yardım etmek isteyen yardımcı olsun. Ailemin bir suçu yok, küçücük çocuklar, babam kendi halinde işini yapardı. Bu kaybolmasın, devlete suçtur bu. Ben utanıyorum. Babam askerlik yaptı, eşim askere gitti, bu zulmü bana yapmasınlar.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Bu şahsımın değil, bize adalet, hukuk vaat eden devletimize işi bıraktık ve hayal kırıklığı ile karşılaştık bu işin peşinde koşacağım ama devlet peşinde koşsun bu hukuksuzluk zalimliktir diyorsunuz. Biz konuyu takip edeceğiz, yıllardır bildiğimiz bir konu, 10 yıl sonra dava açılması 30 yıl sonra ne olacağını gösterir, daha başta bu işi kapatmaya çalışan bir anlayış olduğu apaçık ortada ve en sonunda da bu işin üstü örtülüyor, kapatılıyor. Acılarınız ile baş başa bırakılıyorsunuz, Allah rahmet eylesin onlara, mekanları cennet olsun. Allah size de sabırlar versin ama bu olayın üstünü örtün unutun anlamına gelmiyor. Siz kendi nefsinizde sabredin ama adalet arayışınızı sonuna kadar ömrünüzün sonuna kadar devam ettirin, sadece sizin de değil bizim de bu dava. Devletin de bu ayıp, bu devlete, bu kurumlara, yargıya yeter diyorsun. Böyle bir katliamı zamanaşımı ile kapatmak korkunç bir şey.

Aysel Öğüt: Ben Sayın Cumhurbaşkanıma sesleniyorum; ne olur 30 yıldır ben hep seslendim, ailemin hakkı bu adama kalmasın! Tutuklansa, cezasını çekse içim serpilir. Diğer taraftan ben hem maddi hem manevi devletten hakkımı arıyorum.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:AİHM’e de gidecek. Sonuna kadar ben yaşadığım müddetçe ölsem de benden sonrakiler bu davayı devam ettirecek diyorsunuz. Teşekkür ederiz. Sesiniz olmaya devam edeceğiz. Mücadelenize tüm gücümüz ile devam edeceğiz.

Bu hafta da programımızı burada bitiriyoruz ama tüm insanlık bu davaya sahip çıkmalı. Aysel Hanım mazlum gariban kimsesi kalmamış, annesi, babası, kardeşleri öldürülmüş bir insan. Zaten 30 yıldır büyük acılar çekiyor, kendinden geçmiş cinayet sonrası ne yapacağını bilememiş ve bir de bu davanın adalet arama yükü Aysel Hanım’ın sırtına kalmış. Memleketinizden köyünüzden çıkıp her mahkeme günü bilmediğiniz bir ile gidiyorsunuz, sırf sanıklar oralarda oturuyor diye. Beyefendiler Muş’a gelemeyecek diye siz oralara gidiyorsunuz. Perişan oluyorsunuz, 30 yıl geçiyor adalet diye bir şey yok ortalıkta. Büyük bir rezalet, büyük bir skandal. Biz bu adalet arayışını devam ettireceğiz. Unutabileceğimiz bir şey değildir, geçtiğimiz hafta bu konu gündemdeydi. Önemli olan katliamlar konusunda zaman değildir çünkü katliamlarda zamanaşımı yoktur. Soykırımlarda zamanaşımı yoktur. O yüzden tekrar bir yargılama gerekir ve mahkemelere gitmesi lazım. En son mahkemede, ölenler geri gelmeyecek ama en azından insanın içini soğutacak katillere bir ceza verilmesi gerekiyor yoksa insanlar der ki: “Ben bıraktım davayı, zaten yakınlarım da öldü gitti.” Der ama insanlar adalet arıyor, mahkemeler bunun için var. Haksızlığa uğrayan insanın adalet bulması için var. Bu yüzden biz bu adalet arayışını sonuna kadar devam ettireceğiz. Bugün de programımızı burada bitiriyoruz. Haftaya Salı günü Saat 21.00’da yeni bir konu ile karşınızda olacağız inşallah, Allah ömür, imkan verirse. Hepinize hayırlı akşamlar diliyorum, hoşça kalın!

Yorumlar