7 Haziran 2022

Herkese merhaba ÖFG TV’nin yeni bir programı ile karşınızdayız. Her hafta salı günü saat 21.00’de haftanın önemli insan hakları konuları ve konuklarıyla sizlerle birlikte oluyoruz.

Bu hafta da yine önemli bir konuyu işleyeceğiz. Geçtiğimiz haftalarda bu konu gündemdeydi ve yoğun bir şekilde tartıştık. Mesele bitmedi, mağduriyet devam ediyor. Hangi konu? Amed Şehir Tiyatrosu Kürtçe sanat etkinlikleri yapıyor. Geçtiğimiz günlerde vekili olduğum il Kocaeli Çayırova ilçesinde bir etkinlikleri vardı. Hatta ben de bilet almıştım, heyecanla oyunu bekliyorduk fakat oyun iptal edildi Çayırova Belediyesi tarafından. Neden? Nasıl oluyor derken başka iptallerde ard arda gelmeye başladı. Derince Belediyesi Aynur Doğan konseri iptal edilmişti ardından Çayırova Belediyesi’nin de Don Kişot isimli Kürtçe tiyatro oyunu iptal edildi. Ardından Kandıra’da Melek Mosso konseri iptal edildi ve ve Amed Şehir Tiyatrosu’nun şu anda bugün itibariyle Mersin’deki oyunlarının da iptal edildiği haberini aldık. Amed Şehir Tiyatrosu maalesef ki Mersin’deki etkinliklerini de gerçekleştiremeyecek. İşte bütün bunlardan sonra biz Amed Şehir Tiyatrosu ile görüşme kararı aldık ve şu anda onlar da yoldalar maalesef ki Mersin’den Amed’e dönüyorlar yol üstünde onları bulduk ve taze taze konuşmak istedik. Ekranlarımıza Berfin Emektar Amed Şehir Tiyatrosu.

Berfin Emektar:Dün Adana’da oyunumuz vardı. Dün Adana Valiliği’nin yasağı vardı oyunumuza izin verilmedi ama Mersin’de daha önce Mersin Valiliği Çarşamba günü olur verdiği bir oyun, onların olur koduyla belediyede salon sözleşmesi kiraladğımız, sözleşme yaptığımız normalde izin çıkmış bir oyunu pazar akşam gece saat 23.00’da organizasyonu yapan arkadaşımızı emniyetten arayarak; öncesinde de Adana yasakladığı için insanlar Twitter’da demokratik tepkilerini gösteriyorlardı, dün gece saat 23.00 itibariyle aranarak “Yarın sizin oyununuz olmayacak. Neden bu paylaşımları yapıyorsunuz?” diyerek mesai olmayan bir saatte Pazar günü bir uygulama. Bunun gerekçesi soruluyor tabi ki. Diyorlar ki: “Yarın gelip tebliğinizi alırsınız.” Diyorlar ve sabah gidiyorlar, Valilik yasağı değil, güvenlik şubenin iki memur imzasıyla bu oyun uygun görülmemiştir, kamu düzeni açısından diye ve böyle bir süreç yaşadık. Çok trajik bir süreç valiliğin kendi izni olmasına rağmen ve biz bugün Mersin’de oyunu oynayamadık. Adana ve Mersin biz bugün biraz önce yaklaşık 1 saat önce kendi sosyal medya hesaplarımızda paylaşım, açıklama yaptık. Mersin ve Adana CHP Belediyesi ısrarla, hiçbir yasal dayanakları olmadığı halde bizi valilik iznine yönlendiriyorlar, salonda yapılan hiçbir etkinlik için böyle bir kural yok biz Türkiye’nin her yerinde oyun oynayan bir topluluğuz. Israrla bizi valilik izninizi getirin diye bize salon vermiyorlar ve aslında kaynağını buradan alan bir ihlal var! CHP belediyelerinin Valilik hiçbir yasal dayanağı olmadığı halde oradaki bürokratların isteği üzerine gelişen bir defacto bir durum karşısında ne yazık ki bu ülkede artık oyunlar yasaklanıyor, konserler yasaklanıyor ve bu bizi üzen durumda aslında bunlar.

<: Siz sanatçısınız şu anda da yoldasınız ve üzüntülüsünüz çünkü bir sanat eserini oluşturmak, onu icra etmek basit bir hadise değil, büyük bir emek sarf ediyorsunuz. Sanatçısınız, sanat eseri oluşturmak kolay bir hadise değil fakat bir de bunun üstüne siyasi bir engelleme yaşıyorsunuz. Bütün bunlardan sonra bize gelişmeleri en baştan anlatır mısınız? Ne zamandan itibaren bu yasaklamalar başladı? Öncesinde de oyunlarınızı oynayabiliyordunuz. Kocaeli Çayırova’dan itibaren mi başladı? Öncesinde gayet rahat oynayabiliyordunuz anladığım kadarıyla ilk yasak  Çayırova ve daha sonra toplam kaç yasak oldu? Biraz daha ayrıntıya  ineerek baştan başlayarak anlatırsanız seviniriz.

Berfin Emektar:Biz uzun bir zamandır, Kocaeli’den de daha eski bir mevzu bizim meselemiz maalesef zaman zaman oranın mülki amirlerine, yani çeşitli zamanlarda çeşitli şehirlerde biz bununla karşılaştık. Biz daha önce Mardin’de de aynı uygulamayla karşılaştık. Mardin’de bir özel salonda yapmamıza rağmen yani hatta tebliğ edilen bir yazı yoktu sadece telefonla bir tehditle biz bu tür şeylere maruz kalıyoruz yani işte oranın salonu aranarak. “Siz burada oyunu oynatamazsınız.” Yani öyle bir noktaya geldik ki tebliğ yazısına bile ihtiyaç duyulmuyor. Tabii ki bunun peşinde Kocaeli geldi, daha önce gene Adana’dan kasım ayı kadın etkinlikleri kapsamında Dario Fo Elizabeth oyununu oynuyorduk yine Adana Valiliği tarafından yasaklandı Kasım ayında. Böyle çeşitli zamanlarda, keyfi uygulamalarda o dönemde aynı uygulama aslında, Elizabeth oyunu Adana’da izin verilmedi ama Mersin’de oynadık, Mersin’de izin verildi. Biz özel tiyatroyuz, bölgeye geldiğimizde Adana’da oynarken Mersin’e de başvuruyoruz. Gelmişken iki yerde de oynayıp öyle dönelim oluyoruz o zaman da aynı uygulamayla karşılaştık ama bu sefer büyük ihtimalle birbirilerini tersi bir mahcubiyet yaşanması gerekirken çünkü Twitter’da şu sorular çok soruldu; Mersin Valiliği’nin izin verdiği oyuna Adana Valiliği neden izin vermiyor olunca bunun tersinde yasa işlemesi gerekirken, mahcubiyetin yaşanması “Biz hata yaptık.” Denilmesi gerekirken; tam tersi “Onlar vermemişse.” demek ki bir utanma da yok mesele tersine işleyen bir utanmazlık var diyelim. Kürtçe tiyatro, alternatif tiyatro, kültür sanat yapan insanlar olarak biz her zaman çeşitli uygulamalarla hep karşılaştık. Fiili yasaklamalarla karşılaşmasak bile “ Salon yok, salon bozuldu.” Kocaeli’de salon veriliyor, sözleşmesi yapılıyor, biletler satılıyor oyuna 2 gün kala oradaki çalışan müdür diyor ki: “Ben o gün ilaç almıştım, kafam yerinde değildi size salon verirken kime verdiğimi bilmiyordum.” Derken, kimden bahsediyorsun? Biz bu ülkenin vatandaşları değil miyiz? Trajik şeyler yaşıyoruz.

<:Peki bu Çayırova meselesini ben takip ettim, Derince Belediyesi’ndeki Aynur Doğan konserinin yasaklanmasından etkilenerek böyle bir yasak geldiği yönünde duyumlar var. Çayırova Belediyesi’nde yok deniliyordu ama Derince Belediyesi’nde ani bir yasaklama sonrası Çayırova Belediyesi’nin de paçaları tutuşmuş, “Aman başımıza iş açılır. Yasaklayalım.” Şeklinde bir telaş içinde davranmışlar. Biz daha sonra etkinlik yapacağınız gün 28 Mayıs Saat 20.00’de salonda herhangi başka bir etkinliğin yapılmadığını da tespit ettik. Arkadaşlarımız o gün gittiler tiyatro salonuna ve hani size “Ya başka bir etkinliğe vermişiz. Kusura bakmayın. Kafam yerinde değildi.” demiş görevli ama biz arkadaşlarımızla 28 Mayıs saat 20.00’de salona gittik ve başka bir etkinliğe verilmediğini gördük. Orada sanatçılar bir prova yapıyorlardı herhangi bir etkinlik yoktu. Demek ki size, kamuoyuna yalan söylemişler. Bunu da tespit ettik sanırım bunlardan da haberiniz olmuştur.

<:Evet biz kendi sayfamızda da paylaştık o görüntüleri orada o saatte bizim arkadaşımızın yaptığı çekimi kendi sayfamızda paylaştık orada bir etkinlik yok. Sürekli karşılaştığımız şeyler ve açık açık aleni aleni yalan söylemej kamuoyunu yanıltmak ve hiç yüzleri kızarmadan kızarmıyor yani bunu yaparken. Bugün Mersin’de yaşadığımız şey de buydu. Valilik, güvenlik şube, belediye iş birliğinde kolay bir şekilde bir sanat etkinliğini sansürlemek, yasaklamak o kadar basit olmamalı. Ciddi bir insan hakkı ihlali, insanların kendi ana diliyle etkinliği izlemenin önüne engel koymak ve bundan hiçte hicab duymuyorlar, çok pişkin yapıyorlar bunu.

<:Burada hem maddi hem manevi büyük bir mağduriyetiniz oldu, bir organizasyon var.

Berfin Emektar:Dün gece itibariyle Mersin’e geldik, yaklaşık 13 kişi ve şimdi geri dönüyoruz. Yani oraya gelindi salon tutuldu, salon sözleşmesi salon kirası ödendi, her şeyden önce seyircimizin mağduriyeti var, 800’e yakın insan o salona oyun izlemeye gelmek için plan, organizasyon yaptı, organizasyonu yapan şirketin, kişilerin ciddi mağduriyeti var. Nereden tutacağımızı ve hiçbir muhatap yok! Biz tabi ki yasal yolları, davalarımızı açacağız ama maalesef ki hiçbir muhatap yok!

<:Siz şu anda Diyarbakır’a dönüyorsunuz, araçtasınız. Arkadaşlarımızı da görebilir miyiz? Sanatçılar maalesef oyunlarını icra edemediler. Berfin hanım bariz engellemenin nedeni nedir? Sizin oynadığınız bu oyunun içeriğinde ne var ki bu kadar bir rahatsız oluyorlar. Karışıklık çıkaracak bir şey mi?

Elvan Koçer:Oyunun içeriğine dair herhangi bir şey yok, oyunun içeriğinde herhangi bir şey yok. Bu oyun dünya klasiği Moliere’nin oyunu ve dünyanın her yerinde oynanıyor, biz de 4 yıldır oynuyoruz. 400 yıl önce yazılmış bir oyun, biz de 4 yıldır 140 seans oynadık ve Türkiye’nin birçok yerinde turnesini yaptık, kendi sahnemizde de defalarca oynadık. Oyuna dair bize bir şey söylemiyorlar ama şunu açıkça söyleyebiliyorlar, bunun keyfi bir muamele olduğunu biz emniyetle görüştüğümüzde oyunun içeriğine dair bir şey yok dediğimizde, “Valilik öyle karar aldı, biz bilmiyoruz.” Diyorlar, Valilik ile yaptığımız görüşmede de Valilik resmi belge de göndermemiş emniyete. Valilikte: “Biz belgeyi emniyete gönderdik.” Diyor ve birbirlerine atıyorlar. Konuşma arasında bizimle görüşen müdür: “Whatsapp mesajlarıma bakıyorum, biz dün akşamdan beri istişare halindeyiz konuyla ilgili.” Aslında dün akşam “Biz bu oyunu nasıl engelleriz?” üzerine bir istişare yapılmış ve nedenini sorduğumuzda “Biz bilmiyoruz buna Vali’nin kendisi karar veriyor.” Deniliyor bize ve o zaman bu Vali’nin yaptığı bireysel, keyfi bir uygulama dediğimizde. “Hayır onun kesin gerekçeleri vardır.” Ama gerekçeleri nedir bunu tabi kimse bilmiyor ve şunu rahatlıkla söyleyebiliyorlar; biz onlara hiçbir kapalı salonda yapılan gösteride hiçbir mekan sahibi izin almak zorunda değil, öyle bir yasa yok dediğimizde. “Evet” deyip o maddeyi bize açıklayıp “Evet izin almak zorunda değilsiniz.” Diyorlar. O zaman biz size başvurmasaydık bu akşam gidip oyunumuzu oynayabilirdik dedik, evet dediler. Açıkça siz bize gelirseniz biz engel oluruz. Biz sizin oyununuzu yasaklarız.” Diyorlar ve bunun keyfi bir durum olduğunu açıkça belirtiyorlar.

<:Siz oynadığınız yüzlerce oyunda herhangi bir Valilik izni olmadan, tiyatro salonunu organizatör firmanın tutulması, organizasyonun yapılması sonrası afişlerin asılması ile oynuyordunuz değil mi?

Elvan Koçer:Evet.

<:Valilik izni diye bir şey yok. Haberi olan da oluyor, bu siyasi bir etkinlikte değil bir sanat etkinliği normal bir tiyatro oyunu. Tiyatro oyunu için Vali’den izin almaya gerek yok değil mi?

Berfin Emektar:Oyun içeriği ile ilgili Moliere’in aynı zamanda bu oyun Türkçesi Devlet Tiyatrolarında oynanıyor, biz bunu Kürtçe olarak Van Devlet Tiyatrosu’nda da oynadık, izin almadan oynadık. Şu an devlet tiyatrolarında Türkçe oynuyor, bu yıl Moliere’in 400. Yılı her yerde kutlanıyor, oyunlar oynanıyor. Bize verilen yazı hem Adane hem Kocaeli hem Mersin’de oyun içeriği ile ilgili hiçbir şey yok, sadece güvenlik gerekçesi denilen bir 5442 madde diye bir şey koymuşlar, oyunla ilgili hiçbir şey yok, bu oyunla bu ekiple, bir şey olsa başvurduğunda senden text ister texti okur böyle bir ilişki de yok. Sadece bu oyun gelmiş, bu Kürtçe bunu yapmayalım demişler! Mesele içerik değil.

<:Yaşadıklarınız Kürtçe’ye yönelik bir alerjiyi, bir devlet yasaklaması halini gösteriyor ve bu öncesinde bu kadar belirgin değilse de son zamanlarda sanat eserlerine yönelik iyice belirginleşmiş durumda. Aynur Doğan konserleri, Melek Mosso konserleri, sizin sanat etkinliklerinizin yasaklanması neyi gösteriyor? Ne görüyorsunuz? Ve sonrası ne olacak?

Berfin Emektar:Biz aslında bunu yeni söylemiyoruz. Biz birkaç yıldır bunu söylüyoruz; Amed Şehir Tiyatrosu, Diyarbakır Şehir Tiyatrosu’yduk, kayyımlar geldi bu ülkede bir kurumsal şehir tiyatrosu kayyımlar eliyle fes edildi ve bu ülkenin sanatçıları, bu ülkenin elbette alternatif sanat yapan, bunların dışında tutuyorum, biz o zaman bas bas bağırdık, bunlara ses çıkarmazsak bu yarın gelir hepimizi bulur, şu an o noktadayız, Kürtçe, Kürtçe sanat, Kürtçe oyun değil, mesele şu an; bu ülkede ötekine alternatif olana, bir tahammülsüzlük meselesi ‘sanata tahammülsüzlük’ meselesi! Bu bizi korkutan, bizi ürküten, bununla kalmayacak ve gittikçe yayılıyor ve bu herkesi bulacak, bir şekilde buna karşı ses çıkarmak, dur demek lazım! Biz tam da 2 yıl-3 yıl önce bunları söylüyorduk. Siz zannediyor musunuz ki bugün Amed Şehir Tiyatrosu oyunları yasaklandı, yarın sizin ki yasaklanmayacak. Bugün Aynur Doğan konseri sonrası Melek Mosso konserinin yasaklanmayacağının garantisi var mıydı? Bu tehlikeyi görmek lazım! Türkiye’deki bu atmosferi görmek lazım. Yaşam alanlarını ortaya kaldırmaya yönelik.

<:Kayyım size neler yaptı? Neler yaşandı? Kayyım öncesi neler yapıyordunuz? Kayyım sonrası neler yaşandı?

Berfin Emektar:Biz kayyım öncesi Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu olarak 2009-2010’dan itibaren repertuvarını tamamını Kürtçe yapan bir tiyatro topluluğu ve kayyımlar, 2016’da kayyımlar geldiğinde de biz şehir tiyatrosu olarak her Cuma-cumartesi perde açan, gösteri, turne yapan repertuvarı olan bir tiyatro ekibiydik ve kayyım sonrası kapatıldı, fiili olarak kapatılmadı orada çalışan 33 sanatçı arkadaşın sözleşmeleri feshedildi, işten atıldılar, ihraç edildiler. Fiili olarak hem de belediyede kayyım geldiğinde ilk yaptığı icraatlardan birisi buydu şehir tiyatrosu, bunun içinde kent konservatuarı vardı, belediyenin kültür sanat işlerini yapan birimler feshedildi. Sanatçıların hepsi tiyatrocu değil, sinemacı, müzisyen olan arkadaşlarımız da vardı ve biz 1 ay sonra Amed Şehir Tiyatrosu olarak özel tiyatro olarak Amed’de yeni bir sahne açarak devam ettik ve son 5 yıldır da Amed Şehir Tiyatrosu olarak, özel tiyatro olarak çalışmalarımıza devam ediyoruz. Büyükşehir Belediyesi olarak yaptığımız tüm oyunların aynısını yapmaya devam ediyoruz statümüz değişti, belediye tiyatrosu değil Amed Şehir Tiyatrosuyuz.

<:Tabi bu kolay olmadı, özel girişimcilik yaptınız, her açıdan maddi manevi zorlandınız, riskler aldınız önemli engelleri aştınız ve bugünlere geldiniz. Bugünlerde de yine karşınıza öncesinde olduğu gibi bir devlet engellemesi, keyfi bir fevrilik çıktı ve şu anda gördüğümüz gibi oyununuzu oynayamayıp maalesef ki Amed’e geri dönüş yolundasınız. Peki  nereye varır? Ne yapmak lazım? Kamuoyu bu meseleye nasıl bir tepki göstermeli?

Berfin Emektar:Biz bunu asla kabul etmiyoruz, onlar bizi yasakladı biz tiyatro yapmaktan mı vazgeçeceğiz? Elbette değil biz oyunlarımızı oynamaya devam edeceğiz ve seyircimizin olduğu her yere gitmeye onlara ulaşmaya devam edeceğiz. Bu ülkede 20 milyon Kürt yaşıyor ve Kürtlerin kendi anadilinde kültür sanatı, tiyatro, müziği konseri dinlemenin bir anayasal hak olduğunu düşünüyoruz ve bunu yapmaya devam edeceği.z Elbette buna karşı herkesin bir tavır koyması gerekiyor. Bu kabul edilmemesi gerekiyor. Artık öyle bir noktadayız ki kimsenin başına gelmeyecek diye bir şey yok, her an herkesin başına gelebilir! Mantık çerçevesinde olan bir şey yok.

<:Buradan Kürtçe anadilde eğitim, Kürtçe etkinliklerin yasaklanması ile ilgili bir de arkadaşınıza da mikrofonu uzatmış olalım. Kürtçe’ye, Kürt kültürüne, kimliğine, örfüne, adetine, Kürtçe sanat etkinliklerine yönelik bir alerji var, engelleme var, uzun süredir, haftalardır bunu konuşuyoruz ve maalesef yasaklar bitmiyor! Kocaeli Çayırova ilçesindeki yasaklardan sonra şimdi Adana, Mersin’de yasaklar var. Adnan Selçuk Mızraklı vekil arkadaşımız daha sonra Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı ve maalesefki sonrasında bir kumpas davasıyla cezaevine atılan arkadaşımız, hem meslektaşım hem vekil arkadaşım 25 Temmuz 2019’da ki tweetinde diyor ki: “Yüzlerce panel söyleşi kongre, sergi ile tiyatro oyunlarına ev sahipliği yapan kentin önemli hafıza merkezlerinden biri olan ve kayyum döneminde büyük bir tahribata uğrayan Şehir Tiyatrosu eski fiziki yapısına uygun şekilde yenileniyor. Amed hafızanın şehridir.” Diyor ve tabi maalesef ki kayyım atandıktan sonra bu çalışmalarda akamete uğruyor mesele; Kürtçe’nin kamusal alanda görünmesinin istenmemesi!  Maalesef ki bu milyonlarca Kürd’ün anadilini yasaklanması anlamına geliyor. Düşünün bir sanat etkinliği, siyasi bir içeriği olmayan ki olsa da değişen durum yok. Bir etkinliğin yasaklanması kabul edilecek bir durum değil. Amed Şehir Tiyatrosu Mersin’den Diyarbakır’a dönüyor. Yolda, o yüzden internet bağlantısı ile ilgili sorunlar yaşıyoruz. Kürtçe sanat etkinliklerinin yasaklanması konusunu gündem ettik. Haftalardır mecliste, basın toplantılarımızda konuşuyoruz, soru önergeleri ile bu konuyu soruyoruz İlgili bakanlıklara İçişleri Bakanlığı’na soruyoruz. Tamamen keyfilik var yani Kürtçe oyunun sergilenmesi bile mülki amirleri tedirgin edebiliyor, tepeden bir emir geliyor “Yasaklayın şu oyunu deniliyor.”  Bu ülkede milyonlarca insanın anadili Kürtçe ve insanlar Kürtçe bir tiyatro oyununa bilet aldıkları halde gidemiyorlar bunu tüm dünya duysun buradan 21. yüzyılda önceden biletini aldığımız, organizasyonu yapılan bir Kürtçe oyuna sırf Kürtçe sergileniyor diye iptal kararı geliyor mülki amirler tarafından. Son 1-2 gün kala geliyor. Öncesinde hiçbir şey yokken ki bu oyunlar oynandıktan sonra herhangi bir karışıklık da olmadığı halde, yüzlerce defa bu oyun oynanmış hiçbirisinde oyun sonrası yaşanmamış, herkes dağılıp evine gitmiş oyuncular da memleketlerine gitmiş, tüm bunlara rağmen oyun keyfi bir şekilde yasaklanabiliyor. Biz de bunu kabul etmiyoruz, insan haklarına aykırıdır, insanların en temel hakkı olan dillerini konuşma hakkının ihlalidir, çok ağır bir insan hakları ihlalidir, sanat icrasının engellenmesi yine ağır bir insan hakları ihlalidir. İnsanların hem dilini hem sanatını engellemeye çalışmak kabul edilebilir bir durum değildir. 

Bugün de programımızın sonuna geliyoruz. Haftaya yeni bir ÖFG TV ile karşınızda olacağız hepinize hayırlı akşamlar diliyorum hoşça kalın

Yorumlar