2016-05-01 00:00:00

…..

Sorular

1) Ortadoğu'daki İslami radikalleşme sürecinde siyasi bir oluşum olarak İhvan(Müslüman Kardeşler) Örgütü'nün rolü ne olmuştur?

2) Ortadoğu toplumlarında demokratik değerlerin yayılması,İslamiyet'le çelişir mi?

3) Laikliğin Ortadoğu'daki Müslüman ülkelere sistemli olarak yerleşmesi dini radikalleşmenin önüne geçer mi?

4) Laikliğin sistemli olarak yerleşmesi,halk tarafından benimsenmesi mümkün müdür

CEVAPLAR

1. İhvan kuruluşuyla İslamcılık akımına yeni bir yüz kattı. Zamanla farklı insanların, farklı anlayışların, farklı kültürel kimliklerin katıldığı katıldığı bu yapılanmanın yeni anlayışlar, ihtilaflar doğuracağı kaçınılmazdı. Totaliter bir iktidara karşı Hasan El Benna'nın yumuşak kişiliği ve barışçı tavrı da kar etmiyordu ve Benna bir suikast sonucu öldürülüyordu. Devletle çatışmanın sertleşmesi hem mücadele alanındaki isimlendirmelerin sertleşmesine hem de yeni yapılanmaların ortaya çıkmasına yol açıyordu. Hem mücadele ettiği devleti hem de sertlik metodlarını benimsemeyen İhvan mensuplarını, sertlik yanlılarının tekfir etme yönelişi radikalleşmeyi hızlandırdı. Bu İhvan ile radikal yönelişler arasında köprülerin atılmasına neden olacaktı. Ancak bu iki yöneliş arasındaki geçişkenlik hep devvam etti. Sonraki yıllarda İhvan'dan bağımsız olarak ortaya çıkan İslami radikal akımlar, referanslarını zaman zaman İhvan'dan kopan radikal liderlerin söylemlerinden aldı.

2. “Ortadoğu toplumlarında demokratik değerlerin yayılması” derken bu demokratik değerlerin aslında İslam'ın ana mesajında olup olmadığının değerlendirilmesi, ayırt edilmesi gerekir. Müslümanlarda “demokrasi” kelimesini duyduğu andan itibaren itirazcı bir ruh haline bürünme varsa, bu konuda nitelikli bir tartışma ortamının ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmış demektir. Kast edilen demokratik değerlerin İslamla çelişmediğini göstermek ve üstelik Müslüman dünyanın bunların tartışılmasına ne kadar ihtiyaç duyduğunu anlamak gerekir.

3. İlk önce Laikliğin tanımında anlaşmak zorundayız. Laiklik İslam dünyasında dine mesafeli yöneticilerin uygulamalarıyla çoğunlukla din düşmanlığı ve dini hayattan kovma olarak algılandı. Bu konuda laikliğin anlaşılmasını sağlayacak bir netlik oluşması lazım. Din düşmanlığı gibi uygulanacaksa dini radikalleşmeyi artıracaktır. Devletin tüm dinlere ve din içindeki tüm mezheplere, anlayışlara aynı mesafede durması anlamında uygulanacaksa laikliğin cari mezhebi ve dini çekişmeleri durdurmada önemli bir rol oynayacağı gözden uzak tutulamayacak bir ihtimaldir. Gerginliğin azalması her zaman için farklı kesimlerin diğerini tam olarak kabul etmese de yanlış anlama ve hasım olarak kutuplaşmalarını engeller. Ancak iktidarı ele geçirenin ilkelerini unuttuğu bir zaman diliminde karşılıklı güvene ne kadar ihtiyaç duyduğumuz da açıktır. Bu konuyu daha etraflı ve uzun süreli tartışmak zorundayız. Zira daha çok radikalleşme ve silahlı çatışma dönemindeyiz.

4. Laikliğin tanımı konusunda bir konsensus lazım. Önyargılardan uzak bir şekilde her kesimin yaptığı uygulamalarla, bilinçaltındaki düşünceleriyle yüzleştiği bir ortam sayesinde bu, hayırlı yönü sağlanabilecek bir gelişme olacaktır. Her kesim derken laikçi ve dindar dünyanın her versiyonunu kast ediyorum. Farklı dini anlayışların fırsatını bulduğunda veya iktidarı eline geçirdiğinde ötekileştirdiği dini anlayışların anlayışını yasaklaması, Müslüman gruplar için laiklik konusunun daha iyi anlaşılmasını ve tartışılmasını sağlayabilir.

Yorumlar