24.11.2021


Sayın Bakan, açık görüşler niye açılmıyor? Bakın, Covid dışarıda oldukça hafifledi ama cezaevlerinde en ağır Covid tedbirleri uygulanıyor. Açık görüşler yok, yirmi aydır yok, olacak bir iş değil, insanlar perişan durumda. Aynı zamanda, kapalı görüşler, inanılmaz bir şey bakın, Mecliste haziran ayında yasayla bir buçuk saate çıkarıldı. Şimdi kasımın sonundayız, kapalı görüşler bir buçuk saate çıkarılmasına rağmen yarım saat veya kırk beş dakika uygulanıyor. Yani, Bakanlık yasayı çiğniyor ya, çok açık bir şekilde yani Millet Meclisinin yasasını çiğniyor. Yine, ziyaretlerde, kapalı görüşlerde iki kişiden fazlasına izin verilmiyor, getirilen çocuklar ziyaret salonlarında ağlıyorlar.
Yine, hasta mahpuslar son derece önemli büyük bir sıkıntı oluşturuyor. Hasta mahpuslar ya tabutta tahliye oluyorlar ya da maalesef ölüm döşeğinde tahliye oluyorlar. İşte, onlardan birisi bakın, Mehmet Emin Özkan, araştırma hastanesinin raporuna rağmen adli tıp kurumu siyasi bir kararla tahliye vermiyor. Yine, eski milletvekilimiz Aysel Tuğluk, siyasi bir kararla Kocaeli Üniversitesinin raporuna rağmen adli tıp kurumu, tahliyeyi, infaz ertelemeyi vermiyor. Bakın, ben bir hekim olarak Aysel Tuğluk’un raporlarını Kocaeli ve İstanbul ATK raporlarını ayrıntılı bir şekilde inceledim, apaçık bir şekilde infaz erteleme alması gerekirken alamamış. Yine, Ayşe Özdoğan, Antalya cezaevinde inanılmaz bir hasta 4’üncü evre maksiller sinüs kanseri, Antalya Tıp Fakültesi Eğitim Araştırma Hastanesi cezaevinde kalamaz raporu vermesine rağmen İstanbul ATK “Kalabilir.” dedi, nüks vardı, metastaz vardı. Tekrar aile başvurdu, 2’nci kez Antalya Adli Tıp “Cezaevinde kalamaz, nüks var, metastaz var.” dedi. Bu arada, yine çok garip bir hadise oldu, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı “İkinci infaz erteleme başvurusunda gerek yok.” dedi, Denizli Cumhuriyet Başsavcılığı işlemi başlattı. Böyle kafaya göre değişen bir anlayış var Türkiye’de maalesef. Ağır hasta bir mahpus var, son evre, su içtiği zaman burnundan gelen bir hastadan bahsediyoruz ve bu hasta altmış güne yakındır cezaevlerinde sürünüyor, vicdanı olan bunun karşısında sessiz kalamaz. Bakın, bütün aile depresyon ilaçları kullanıyor, 10 yaşındaki çocuğu depresyon ilacı kullanıyor, kız kardeşi yine aynı şekilde.
Yusuf Özmen bir başka hasta mahpus, Erzurum Eğitim Araştırma cezaevinde kalamaz raporu verdi, yine İstanbul ATK “Kalabilir.” dedi. Öncesinde Ayşe Özdoğan’da nüks, metastaz yok gerekçesiyle İstanbul ATK reddetmişti, Yusuf Özmen’de metastaz olduğu hâlde reddetti. Ne kadar siyasi kararlar alındığı belli. Hakan Kanat, yine Sincan Cezaevinde tiroid ameliyatından sonra altmış dikişle kısa bir sürede hastaneden cezaevine gönderildi, perişan bir şekilde pis bir koğuşu, o ameliyatlı hâliyle temizledi, üç çuval pislik çıkardı oradan. hasta mahpuslarla ilgili Diyarbakır Barosunda gördüğünüz gibi annelerimiz bekliyorlar, protesto ediyorlar, adalet nöbeti tutuyorlar; bu annelerin sesini duyun Sayın Bakan, buradan size söyleyeyim.
Bakın, siz dediniz ki: “Yargı ele geçirilecek değil, el değmeyecek yerdir.” Sayın Bakan ama o yargınıza ve sizin Bakanlığınıza rağmen ben buradayım, bu Meclisteyim, çok iyi biliyorsunuz. O yargınız beni hukuksuzca cezalandırdı, Anayasa Mahkemesine Adalet Bakanlığı olarak “Ceza almalıdır.” diye savunma gönderdiniz ama Anayasa Mahkemesi 15’e sıfır bu yargı rezaletini bitirdi ve ben buraya geri döndüm. İşte, yargının, adaletin hâli bu.


Yine, OHAL Komisyonundaki felaket. Bakın, Anayasa Mahkemesi, barış akademisyenlerinde ihlal kararı verdi, demek ki ülkedeki adaletin durumu ortada. Yargı makamları Anayasa Mahkemesini takmıyor…
Devlet kurumları Anayasa Mahkemesini takmıyor ve sonuçta ne oldu? OHAL Komisyonu “ret” kararı verdi barış akademisyenlerine, benim için de OHAL Komisyonu “ret” kararı verdi Anayasa Mahkemesinin bu kararına rağmen. İşte, o çok övdüğünüz adaletin durumu bu Sayın Bakan.

Yorumlar