28 Eylül 2021

Herkese merhaba, yeni bir ÖFG TV programı ile karşınızdayız. Her hafta Salı günü saat 21.00’de sizlere sunduğumuz haftanın önemli konuları ve konukları ile beraber sizlere sunduğumuz ÖFG TV programımıza başlıyoruz.

Bu hafta iki önemli konuğumuz olacak. Bir konuğumuz yasal birtakım şeyleri kullandığından dolayı ceza alan bir kadın, bir anne ve oldukça önemli itirazları var ve üzüntüleri var. Bankasya’da hesabı olmak ve diğer bazı yasal, legal hususlardan dolayı ceza alan bir anne ile görüşeceğiz. 3 çocuğu var. Maalesef bir ceza aldı ve çok kısa süre sonra cezaevine girme durumu var. Cezası onandı maalesef ama bunlar onandı fakat biz bunları kabul edemiyoruz. O yüzden kendisini bugün programımıza konuk ediyoruz, durumunu izah etmesini isteyeceğiz kendisinden.

İkinci olarak SMA hastası bir aile ile görüşeceğiz. SMA hastası bebeklerin durumu ile, kendi bebeklerinin durumu ile ilgili bilgi alacağız.

Demet Aksoy isimli misafirimize hoşgeldin diyoruz.

Demet Aksoy:Hoşbulduk hocam, teşekkür ederim.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Siz bana önemli bir üzüntü ile bir şeyler yazdınız. Ben de size döndüm ve bunu twitter’da da yayınladım ve kamuoyu da önemli bir duyarlılık gösterdi. Bir anne olarak yakın bir süre sonra cezaevine girme ihtimaliniz olduğunu söylediniz ama bu karara çok ciddi bir itirazınızın olduğunu, bir anne olarak bu durumu kaldıramadığınızı söylediniz. Haksız, hukuksuz bir cezaya uğradığınızı söylediniz. Türkiye Cumhuriyeti’nde mahkemeler karar veriyor ama maalesef haksız, hukuksuz kararlar çok. Demet hanım siz kendinizi tanıtır mısınız? Neler yaşadınız? Ne oldu? Ne bitti? Eşiniz ve çocuklarınız var onları bize tanıtıp daha sonra başınızdan geçenleri anlatmanızı isteyeceğiz.

Demet Aksoy: Ben Eğitim Fakültesi mezunuyum. Eğitim Fakültesinden önce hemşirelik okudum, öncesinde tekvando geçmişim var. Köy hizmetlerinde çalışan bir babanın 6 çocuğundan biriyim. Ailemde terörle suçlananlardan biriyim. Devlet memurları yurtiçinde ve yurtdışında. Ben özel sektörde çalışmaya başladım atanamadıktan sonra. Geçimim için matematik öğretmenliği yapıyorum, 2012’ye kadar yaptım. Evlendikten sonra 2012’de tüp bebek tedavisi gördüm, 4 sene çocuğumuz olmadı. 4 sene çocuğum olmayıp, 2 kere aşılama, 3 kere tüp bebek tedavisi gördüm. Buna da baya para harcadık. İlk kızım Hatice tüp bebek tedavisi ile oldu 970 gram doğdu ve 2 ay yoğun bakımda kaldı 2012’de ikimizde ölümden döndük. Gebelik zehirlenmesi geçirdim. Akabinde izin aldım, özel sektörde çalışamadım. Sonrasında Ümit’im geldi, sonrasında 4 yaşında küçük bir kızım var Zümra. Ümit’te bu sene 1. Sınıf. Çok ağır suçlamalarla.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Kaç yaşlarında çocuklarınız.

Demet Aksoy: Hatice 9, Ümit 6, Zümra 4 yaşında. Allah razı olsun sizden, bizi halkın vekili olarak, halkın vekili sıfatını taşıyarak beni dinlediğiniz için çok teşekkür ederim, birkaç kişiye daha yazdım ama sadece sizden dönüş alabildim. Ben 2016’da bilgisayar öğretmeni kız kardeşim var, Kayseri’ye gittim ders çalışamıyorum diye KPSS sınavına gireceğim, uçak dönüş biletimi aldım 1 ay Kayseri’de annemin yanında çalışacağım geri döneceğim, gidiş- dönüşümü aldım. Ben Kayseri’de 1.5 yaşındaki oğlumu emzirirken eşim de Kur-an okuyor o sırada öğrendik ki darbe oldu. Benim gibi sıradan anadolu insanın alakası olmaz zaten, biz de çok üzüldük her vatanını milletini seven insan gibi çok üzüldük. Uçak biletim alınmıştı geri döndüm, KPSS’ye gireceğim, sonradan KPSS iptal edildi. 2016’nın Pazar günü KPSS olacağı gün 6 polis kapıya geldiler eşimi sormak için. Polisler eşimi soruyorlar. “Eşiniz nerede?” Eşim yoktu o sırada. “Eşin gelmezse seni götürürüz.” Dedi polis bana. Ben çalışmıyorum ben 2012’de ayrıldım, zaten yıllardır çoluk çocuk düşünün 3 tane tüp bebek, 2 tane aşılama denemişsiniz ama siz terörle yargılanıyorsunuz. Ben bu kadar sağlık problemim arasında bir de benim ilk kızım epilepsi hastalığı geçirdi, epilepsi tedavisi gördü 2 sene. Tüp bebeğin olması, 970 gram doğması, 7 aylık doğması. Ben zaten tırın altında eziliyor gibiydim. Bu çocuk beni baya bir eziliyordum, elinde iğnelerle hastaneye gidip geliyorduk 2 ay sonra verdiler. 2 ay sonra daha 1.5 kiloya gelebildi. 2012’den 2014’e kadar çocuğun tedavisi sürdü. Arkasından küçük kardeşi geldi Ümit’imiz geldi. Sonrasında tekrar hamilelik geçirdim Zümra geldi. Eşimi götürmek için gelen polisler: “Eşin gelmezse seni götürürüz.” Dediler, telefonuma el koydular. Ben o sıradan ne yapacağımı şaşırdım. 2 küçük çocuk var 3 aylık hamileyim ama bir şey diyemiyorsunuz. Evde bir dolar buldular. Benim yurtdışında akrabalarım var, onun yanında demir 1 eurom vardı, 5 dolarım vardı, 10 eurom vardı. Niye onu alıyorsunuz, niye diğerlerini almıyorsunuz dedim. “Hayır kime hizmet ettiğinizi biliyoruz.” Dediler. 1 dolar dedim. 1 milyon dolar değil bu ama onun için beni götürdüler. Beni karakola götürünce sonrasındaki süreçte ben dahil oldum. Her şeyde suçlu gibi, çok ciddi suçlarla yargılandım. 2005’te işveren tarafından özel sektör de çalışırken işveren tarafından açılan Bankasya hesabından yargılandım. Ben zaten özel ders veriyorum.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:2005 yılında.

Demet Aksoy: Hocam 2005’te başladım özel sektöre. 2005 yılında açılmış Bankasya hesabım var, bu Bankasya hesabıma ufak tefek yatırımlar yapıyorum. Evimize de çok yakın, faizsiz banka, müslüman bir ailenin müslümanlığını yaşamaya çalışan halktan bir insanım ben de. Faizsiz banka, harçlık olarak yatırıyorum. 2014’te Altın hesabı açmışım. Mahkemedeki suçlama bu. 2014’teki 8 bin TL’lik altın hesabımdan dolayı bana terör örgütüne üyelikten 2 yıl 1 ay ceza verildi.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Kendi hesabınıza para yatıyorsunuz değil mi Demet hanım?

Demet Aksoy:Benim orada hesabım vardı, euro hesabımda vardı. Altın hesabı açtım, o zamanlar altın artıyordu. Ben de Kayseri’li babanın kızıyım yatırım yapmak istedim. Bu çok normal bir şey. Yatırım yapıp, kendi kazancım olsun. Eşim dershane öğretmeniydi. Ben de kendim birikim olsun diye ufak tefek şeyler yatıyordum. 2014’te ki altın hesabımda 8 bin TL para. TMSF bankaya el koyduktan sonra bu para bana iade edildi. Kimse bu parayı kullanmadı. Ben terör örgütüne, illegal bir yapıya bilerek isteyerek para vermiş, yatırmış durumda değilim. Bu benim sıradan yapmış olduğum banka işlemi. Bunun için 25 ay ceza verildi. Ben kendimi mahkemelerde savunamadım, dinlenilmedim. 3 tane küçük çocuk, babaları 5 yıldır yoktu. Ben inanın bu çocuklara koştururken öyle bir koşturdum ki çatlayacak gibi koşturdum. Çatlamanın son aşamasındayım, kalbim dayanacak gibi değil. Her gün kalp ağrısı çekiyorum, kolum çok ağrıyor. Benim isteğim çocuklarımla beni rahat bıraksınlar. Ben kendimi geçindiriyorum. Kimseye yük değilim. Tekvandodan güzel geçmişim var. Ailem, babam temiz insanlar. Benden terörist olmaz. Ben onların kurduğu kalıpta değilim. Sadece sabah kızımı sonra kardeşini götürüyorum ana sınıfına. Öğlen kızımı alıp oğlumu götürüyorum. Öğleden sonra kızımı ingilizce kursuna yazdırdım. İngilizce kursuna götürüyorum ne yaptığımı bilmiyorum ama yavrularım için koşturuyorum, onların yanında durmak isteyen bir anneyim. Bir gün bile cezayı haketmiyorum. Verdikleri cezayı da kabul etmiyorum. 3 çocuk için koşturuyorum, kimse bana bakıpta aksini iddia edemez. “ Bu terörist diyemez. Terörist yapıya dahil olmuş.” Diyemez. Ben 35 yaşına kadar adliye sarayı, koridoru bilmezdim, gitmedim. Üniversiteye kayıt için sabıka kaydı istiyorlar, o zaman gittim. Ben 5 yıldır adliye koridorlarından çıkamıyorum. Eğer ben ölürsem Allah çocuklarımın yüzüne baksın, bu yapılan haksız hukuksuz mücadelendir. Bunu haketmedim. Haketsem bunu hakettim. Yok böyle bir şey. Beni tanıyan komşum bilir. Geçen sene gelen öğrenci bu sene de bana gelmek için yalvarıyor. Ben çocuklarım için gayret ediyorum. Yaptığım emeğimin karşılığını alayım. Bu çocuklar İlber Ortaylı’nın dediği gibi bu çocuklar geleceğin aydınlık yüzü. “Ellerinde çöp taşıyan insanlar geleceğin aydınlık yüzüdür.” diyor değil mi? Benim çocuklarım yere çöp atmıyorlar, atmamaları gerektiğini öğrendiler. “Yavrum çöp atmayın, arkadaşlarınıza saygılı olun. Vatanı milleti sevin. İstiklal Marşı ile büyüttük, yetiştiriyoruz.” Vatanımızı çok seviyoruz. Bize terörist diyen hata yapıyor. Biz asla çocuklarımın da şahit olmasını istemiyordum. Onlar da sizi çok seviyorlar. O yüzden katılmak istediler. Küçüğüm de uyudu. Ben buradan sizin vesileniz ile Adalet Bakanı’mıza seslenmek istiyorum. Ben çocuklarımın başından ayrılmak istemiyorum. Benim topluma zararım yok. Zararım olsaydı beni içeri atın. Atın beni düzeleyim de geleyim. Zararım yok, faydam var. Ben gidersem bu çocukların ruhu, maneviyatı ne olacak? Bunlara toplumun en küçük yapı taşı aile, ailenin yıkılması topluma ciddi zarar vermez mi? Verir. Bu 3 küçük çocukla 5 yıldır olmayan babaları nasıl ilgilenecek? 5 yıldır yoktu. Küçük çocuğum karnındaydı zaten babasını görmedi. Bu bize yapılan gerçekten büyük bir zulüm ve haksızlık.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: 5 yıldır cezaevindeydi, cezasını tamamladı, çıktı. Şimdi siz giriyorsunuz.

Demet Aksoy:Evet hocam 55 aydır cezasını çekti. Suçlu ya da suçsuz. Benim gözümde suçsuz ama kanunlar gözünde öyle gözükmüyor. O çıktı ama şu an ben yapmadım, benim yaptığım hiçbir şey yok. Tertemiz bir hayatım var, çocuklarımın başında olmak için. Savcı Burhan Polatkan’a gittim. Bana ev hapsi verin. Onu da hak etmiyorum. Benim tertemiz bir hayatım var, suça bulaşmış bir insan değilim. O para bana teslim edildi. Kimseye teslim edilsin diye yatırmadım. Bu çocuklar cezaevi yollarında rezil oldular. Yıllardır kapalı görüş. Onların halini hissedemiyorum. Baba da dayanıyordu ama çocuğunuzu koklayamayacaksınız. Her anneye sesleniyorum yapmadığınız, hak etmediğiniz suç yüzünden bir gün bile yavrunuzdan ayrı kalsanız dayanamazsınız. Onların kokusu, size olan ihtiyacı büyük olsalar katlanırsınız ama küçücük yavrular nasıl  yemek yiyecek? Nasıl okuluna yetişecek? Minicik yavrum bensiz ne yapacak? Babaları olmadığı için benimle yatıp kalkmaya alışkınlar. Ben bunları bırakıp nasıl gideceğim? Ben buradan sizin vesileniz ile Sevgili Adalet Bakanı’na sesleniyorum: “Benim gibi mağdur annelerin, cezalarını bir şekilde düzenleme yapsınlar, kaldırsınlar.” Ben kendimi savunamadım, avukat bile tutmadım çünkü %100 eminim kendimden, ben bir şey yapmadım ki. En son mahkemede avukat geldi. Kendimizi savunamadığımız için bir işe yaramadı. 25 ay ceza verdiler yardım ve yataklıktan.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Peki Demet hanım mahkemedeki net suçlamalar karar kağındındaki net suçlamalar neydi? Biraz daha aydınlatırsanız.

Demet Aksoy: Telefonumu eve gelir gelmez, benim üzerimde yakalama kararı yok, 2012’de ayrılmışım. Hiçbir sektörle alakam yok. Evde ev hanımıyım. Telefonumu aldılar, beni götürdüler. Sonrasında benimle ilgili yalan haber de çıktı. Eşimin çalıştığı kuruma gidip gelmişim, ömrümde o kuruma gitmedim ama onu bulamadıkları için benimle ilgili haber yapmışlardı. Telefonda Eagle denen programdan bahsettiler, ben yüklemedim. Face’de bile resim paylaşmadım, o programla herhangi bir içerik, yazışma çıkmadı. Çalışmıyorum, hastalıkla boğuşan bir süreçten çıktım. 3 tane küçük çocuğa ancak yetişiyorum. İllegal yapı, koşturmak, terör örgütü üyesi olmak gibi bir durumum asla olamaz ki olmadı da. Alnım ak, suçsuz olduğuma %100 inanıyorum ama bir anne olarak bu çocukları bırakmak. Ben zaten 5 yıldır bunları bırakıyordum markete koşturuyordum, hemen eve geliyordum. Yarım saatte market manavı yetiştirmeye çalışıyordum. Hiçbir dersten kalmadılar. Kur an kursuna gittiler. İngilizce kursuna gittiler. Sürekli parklara, pikniklere götürdüm. Hak ettiğim bir durum değil. Ben asla bir terör örgütü üyesi olamam. Sıradan köy hizmetlerinden emekli olmuş operatör bir babanın 6 çocuğundan biriyim. Herkes devlet dairelere geldi, güzel yerlerde, hepsinin güzel bir ailesi var. Terör örgütü vasfını bize yakıştırmalarını asla kabul etmiyorum. 5 yıldır ben nasıl ayaktayım bilmiyorum. Bundan sonraki süreç çok ağır geliyor. Yavrularımı bırakıp gidecek olmam. Savcıyla görüştüm. Bunun cezası ertelenir mi? Benim çocuğum 1. Sınıf çocuğu olanların anneleri çok iyi bilir. 1. Sınıfı annesiz nasıl geçer? Annesiz çok zor. 3 küçük çocuk var. Dede ve anneanne var. Onların da kendi hastalıkları var. Ben zaten 40 yaşıma gelmişim, annem ve babama yük olmak çok ağır bir şey. Sevgili Adalet Bakanı bu meseleye bakabilir mi? Benim dosyamı inceleyip baksınlar. Eşi olmadığı için götürülen, 1 dolar için suçlanan bir insanım ben. Bankasya’daki 8 bin TL’lik hesabımdan dolayı yardım yataklık suçundan dolayı yargılanan bir insanım o para da bana tekrar teslim edildi. Bu para birinin eline geçmemiş, ben geçsin diye yatırmadım. Altın olsun, birikim olsun diye düşündüm. Durum bu ve bu 25 ayın 6 ay 21 gün yatarından bahsediliyor. Katil olsanız 8 yıl ceza alsanız yarı yarıya iniyor 4 yıla. 3 yıl denetimli serbestlik kalıyor 1 yıl. Bir katil 1 yıl yatıyor. Ben ne katilim, ne hırsızım. Normal bir anneyim. Yavrularımın başında durayım. Onlar için çırpınıyorum. Aile toplumun en küçük yapı taşı, aile bozulursa toplum bozulur. Ben gidersem bunların ruh sağlığı ve psikolojik problemleri mutlaka olacak çünkü 5 yıldır baba yok. Anne tek başına ne kadar idare edebilir. Bir yerde sıkıntı olmuştur. Ben yavrularımın başından gitmek istemiyorum. Aile düzelecek, toplum düzelecek. Burada Adalet Bakanlığı’na çok iş düşüyor. Benim gibi mağdur ailelerin dosyalarını incelesinler, bizi suçsuz yere karanlık duvarın arasına göndermesinler, biz bunu hak etmiyoruz. Biz yavrularımızı yetiştirelim, toplum için faydalı bireyler yetiştirelim. Komşularımıza faydalı olalım. Kimse bana bir şey diyemez. Allah’ın izni ile temiz yaşamaya, vatanımızı severek. Anadolu insanlarıyız. Kimseye bir zararımız yok. Biz çok zarardayız, kalbim dayanmıyor. Çarşamba bana tebligat geldi. Cuma günü 10 gün oluyor. Annem ve babam bana: “Kızım devlet memurlarını yorma, sen git.” Diyorlar. Benim suçsuz olduğuma inanıyorlar ama böyle bir aileden terörist çıkmaz. Ben diyorum ki: “Cumartesi, Pazar kızıma biraz daha ders çalıştırabilir miyim?” diyorum. Bir Cumartesi bile benim için önemli çocuk evde boş geçirmesin. Ders çalışsın. Benim gayretimi herkes bilir. Çok gayretli bir insanım. Allah o gayreti nasip etmiş. İnsanoğlu da bir yere kadar çatlama noktası var. Kendimi şu an çatlayacak durumda hissediyorum. Yavrularım için adalet istiyorum. O çocuklar bunu hak etmedi. O çocuklar annelerinin: “Yavrum uzak işe gidebilirim ama mecbur tutuluyorum.” Lafını duymak zorunda değiller. İstiklal Marşı’nı ezberleyerek büyüdüler. Oğlum okuma yazmayı hemen sökmeye başladı. Onlar Türkiye’nin gelecekleri. Geleceği karartmayalım. 6 ay 21 gün ciddi bir zaman, ben bunu hak etmedim. Benim gibi hak etmeyen insanlar da var. Onlar için seslenmek istiyorum. Keşke her vekil sizin gibi olsa. Halk hemen vekiline ulaşabilse. Ben size 3 5 tane dilekçe yazdım hepsine döndünüz. Dedim ki: “Gerçekten milletvekili mi? Ömer Faruk Gergerlioğlu gerçekten milletvekili mi?” Hiçbir milletvekili halka dönmüyor. Allah sizden razı olsun gerçekten, Allah sizin sayınızı arttırsın, bizim toplum olarak buna çok ihtiyacımız var çünkü adaletin olmadığı yerde hiçbir şey olmuyor bunu hepimiz biliyoruz. Ben adalet bekliyorum. 2005’ten beri devam eden Bankasya trafiği. Çoğu mahkeme sonuçlarını da duyuyorum, bakıyorum bir sürü parası olan insan ceza almamış. Ben niye alıyorum? Benim alma lüksüm neden? Ben ne yaptım? Yaptığım bir şey yok? 8 bin TL 10 bin olarak bana teslim edildi. Her zaman yapılan rutin işlem. Halkbank’ta da hesabım vardı. Hepsi ortada.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Demet hanım siz çok büyük bir sorunun maalesef binlerce örneğinden bir tanesisiniz. OHAL döneminde binlerce çocuklu, hamile kadınlar cezaevlerine girdi. Kimi hamile kadın düşük tehdidine rağmen cezaevlerine girdi. Bakın etmeyin, eylemeyin bu çocuk düşebilir, bu bebek düşebilir dendi ama yine de cezaevine attılar ve maalesef o bebekler kaybedildi. Sizin de 3 tane çocuğunuz var. Binlerce çocuk ya cezaevlerinde anneleri ile beraber çok zor koşullarda kaldı. Binlerce çocuk annesi yanına alamadı, dışarıda anneanne, teyze yanında kaldı çok büyük sıkıntılar çektiler, biz bunları hep gündem ettik. Gerçekten şu anda maalesef ki böyle bir sıkıntının adayı sizsiniz günlerdir bu karar sonrası anladığım kadarıyla geceniz gündüzünüz birbirine karışmış durumda. “Cezaevine girersem bu çocuklar ne olacak? 55 ay babasız kaldılar? Büyük sıkıntılar çektiler, daha babalarına alışamadan anneleri cezaevine girecek. Bu çocuklar küçücük. En büyüğü 9 yaşında 3 tane çocuk var karşınızda ve siz büyük stres altındasınız. Maalesef ki Cuma günü tebliğnamenin müddeti bitiyor, Cuma günü sizi evinizden gelip alabilirler, pazartesine kalabilir. Yakalama kararı çıkaracaklar büyük ihtimalle. Bunların sıkıntısını yaşıyorsunuz. Biz sizi buraya misafir ederek belki kesin karar verilmiş, tebliğ edilmiş. “Müddetin şu kadardır.” Denmiş ama biz diyoruz ki bütün yasalarınız kurallarınız boştur. Haksız hukuksuz kararlar bunlar. Bir insanın legal bankada hesabının olması, o hesabına para yatırması bir insanın örgüte yardım suçu işlemesi için yeterli bir delil olamaz, insan kendi hesabına para yatırmış. Bir banka devlet imkanları ile açılmış, devlet yetkililerinin kurdelasını kestiği bankada hesap sahibi olmak bir anneye bu işkenceyi yaşatmamalı diyoruz. Binlerce anneye yaşattılar, şu anda da bu işkenceyi size yaşatıyorlar gördüğümüz kadarıyla. Biz buradan Adalet Bakanlığı’na sesleniyoruz. Böyle binlerce anne var, en son örneklerinden birisi Demet Aksoy. Demet Aksoy Antalya’dan bize başvurdu ve maalesef ki bu yasa uygulanırsa Cuma veya Pazartesi günü cezaevinde olacak. Gün, dakika hesabı yapıp çocuklarına bakmaya, ders çalıştırmaya çalışan bir anneyi zorlukla o çocuklarını elde etmiş bir anneyi çocuklarından ayırıp dört duvar arasına demir parmaklıklar arkasına koyacaksınız. Bu gerçekten çok ağır bir suç, kabul edilecek bir suç değil. Çok ağır ve hatalı bir karar. Gelin bu kararları iptal edin. En azından ev hapsi verin bu çocuklu annelere, hamile kadınlar cezaevlerinde tutuldu, hasta mahpuslar cezaevinde tutuldu, çocuklu anneler biz onların dramlarını çok yakından takip ettik. O çocukların ne kadar büyük sıkıntılar yaşadığını, psikolojik sorunlar yaşadığını. %100’ü yaşıyordu. Cezaevlerinde koğuşlarda gördüm vekil olarak. Dışarıda; anneanne, babaanne, teyzelerin yanında gördüm hepsi boynu bükük çok mazlum, mahsun durumdaydılar. Annelerini cezaevinde gördüm çok yorgun, mutsuz, mağdur durumdaydılar. Onlardan birisi Demet Aksoy karşımızda.

Demet Aksoy:Dediğiniz gibi topluma bu çocukları kazandıralım, toplum kazansın. Bu çocuklar toplumun bireyi değil mi? Ben diyorum ki kendi kendime: “Bir devlet kendi vatandaşına bunu yapmamalı?” ben gerçekten her gün ölüp ölüp diriliyorum, ben ve yavrularım bunları hak etmedi. Biz cezaevine giderken 55 aydır kaldı eşim. Küçücük çocuğumun bezini çıkarıyorlar, diğer çocuğumun ayakkabısını çıkarıyorlardı neye yetişeceğime şaşırıyordum? Ben nasıl ayakta durduğuma şaşırıyorum. Resmen bu yaşananlar kolay şeyler değil. “İnsanlara hak etmediğiniz şeyleri vermek çok büyük haksızlıktır.” Diyor Hz. Ali. Biz bunları hak etmedik. Kesinlikle biz bunu hak edecek hiçbir şey yapmadık. 2 yıldır açık görüş yok. O anneler yavrularına sarılamıyor, yavrularına koklayamıyor. Benim için de aynı şey söz konusu olacak. Bu gerçekten vicdana, adalete sığacak durum değil. Bu yanlıştan dönülmesini ben de sizin vesileniz ile tekrar söylemek istiyorum. Ben telefonumu kırmadım, ben adresimi değiştirmedim. Ben her şeyimden kefilim. İllegal yapı ile alakam olmadı. “Bankasya’ya da para yatırmayın. O banka şöyle yatırmayın.” Deselerdi ben yine yatırmazdım. Normal devam ediyordum hayatıma. Sosyal medya, Facebook’u takip eden biri değilim.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Demet hanım bize ayrılan sürenin sonuna geliyoruz, en son 2-3 dakika içinde bu son günlerin hakkında açıklama yapar mısınız? Biz sizi haftaya davet etseydik bu programa maalesef ki katılamayacaktınız, büyük ihtimalle cezaevinde olacaksınız, son mesajlarınızı alalım, bu topluma, Adalet Bakanı’na, iktidara son mesajlarınızı alalım. Belki siz mesajlarınızı kolay veremeyeceksiniz, mektuplar ile göndereceksiniz ama sizin şu anda söyleyecekleriniz çok önemli, çok değerli içinizin yandığını çok iyi biliyoruz.

Demet Aksoy:Hocam uyuyamıyorum ki ben. Ben şu an çocuklarım nasıl olur? Onlar okula nasıl giderler? Acaba okula giderler mi? Bu düşüncede olan bir insanım. Tüp bebek, aşılamayı denemiş insan terörist olamaz. Ben çocuk sahibi olmak için niye bu kadar masraf yapıp ölümden döneyim. Bu haksızlıklardan bir an önce dönülmesini istiyorum çünkü benim gibi çok mağdur insan var perişan. Toplumumuzun perişan olması Türkiye Cumhuriyeti’nin perişan olması demek. Bizim devletimize, devletimizin de bizim gibi çalışkan insanlara ihtiyacı var. Bizi oralara göndermeyin. Bize seçenek sunun, hak verin. Belki evimde çocuklarımın başında olabilirim. Evimde dururum, çocuklarıma sahip çıkarım. Bir teröriste bile ev hapsi verilmiş. Ben terörist değilim ben normal sıradan insanım. Benim dosyam örgütten açılmış, bu yanlışlık. Benim elimde, zihnimde silah yok. Hiçbir öğrencim bana bir şey diyemez. Biz haktan, hukuktan, adaletten yana olduk, her zaman da böyle olacağız. Toplumun bizim gibi insanlara ihtiyaçları var. Bize bunu yapmayın. Ben uyuyamıyorum, ben sol kolumu da kaldıramıyorum, tansiyon ilaçları kullanıyorum. Bana bir şey olsa 3 küçük yavruya, masuma acınabilir. Vicdan sahibi olanlar onları görebilirler. “Bu kadın bankasya’ya parasını yatırdı. Oralarda çalıştı” Ki 2012’de ayrıldım, darbe 2016’dan sonra olan şeyler. Benim alakam yok. Bu dosyaların incelenmesini talep ediyorum. Masumiyetime inanıyorum ve bunun da Adalet Bakanı tarafından incelenip yavrularımın başından ayrılmak istemiyorum. Bize sahip çıksın, bize sahip çıkmak topluma sahip çıkmak demektir, devleti yüceltmek demektir ben inanıyorum. Sizden de Allah razı olsun. Diğer vekillere de sesleniyorum. Benim gibi olan insanları dinleyin. Çünkü vekil demek, milletin vekili milletin derdiyle dertlenecek. Maaşını alıp çekilip köşeye oturmayacak. O maaşı hak etmek lazım. Hocam sizin de maaşınız sonuna kadar zaten helal. Allah sizden razı olsun bana da bu hakkı verdiniz. Yarın başıma ne gelir bilmiyorum. Bugün burada olmak kalbimin çarpıntısı, sol kolumun ağrısı benim gibi bir sürü gariban da içeride, içeridekiler gariban. Benim eşim de garibandı. 7 çocuklu bir ailenin babası zaten küçük yaşta ölmüş. Garibanlara mı gücünüz yetiyor? Garibanlar kendilerini ifade edemediler,  yeterli avukat tutamadılar. Garibanlarla uğraşmayın. Bu insanlar çalışkan, gayretli, bu insanlar devleti bir yere getirebilir, çok güzel yerlere gelebilir, bu insanlar terörist değil. Bu insanları dinleyin. Devletimizi çok seviyoruz, devletimiz de inşallah bizi sever. Çok teşekkürler hocam.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Sizin yanınızda olduk, olmaya devam edeceğiz. Süreci takip edeceğiz. Allah size sabırlar versin ama biz çocuklu annelerin durumunu gündem etmeye devam edeceğiz, sizi de gündem etmeye devam edeceğiz içeri girseniz bile unutmayacağız. Bunları vicdan kabul etmiyor çünkü apaçık boş yere giriyorsunuz cezaevine. Ben de boş yere cezaevine girmiştim ve Anayasa Mahkemesi olmasa hala cezaevindeydim. Haksız, hukuksuz yere cezaevine girmenin ne olduğunu çok iyi biliriz ve siz sadece kendiniz değilsiniz, eşiniz, 3 çocuğunuz var. Daha ağır sorumluluklarınız var ve maalesef böyle bir durum görülüyor. Biz ısrarla hakkınızı, hukukunuzu savunmaya devam edeceğiz. Çok teşekkür ederiz Demet hanım. Allah sabırlar versin, üzülmeyin inşallah aydınlık günler yakındır diyelim. Mutlaka bir yol olmazsa da bir yol açılır. Allah büyüktür diyelim ve size hayırlı akşamlar dileyelim.

Demet Aksoy:Çok teşekkür ederim, hayırlı programlar dilerim.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Değerli izleyenler gerçekten yürek dayanmıyor, kolay bir iş değil. Ben şahsen bu acıları yüreğimde hissediyorum. Kabullenemiyorum, bu anneye empati yapabiliyorum, onun neler yaşadığını, neler hissettiğini anlayabiliyorum ve büyük bir zulüm açıkçası. Mahkemeler yürütmenin emrinde, hakimler böyle acımasız kararlar veriyorlar. El insaf diyorum. Bankasya’da bir hesabın olması, bir annenin 25 ay ceza almasına nasıl yol açabilir? Hangi vicdansız hakim bu kararı verdi? Hangi vicdansız iktidar yetkilisi bunlara dur demiyor? Topyekün dur demiyorlar. Biz tüm feryatlarımız ile durun, bu cadde çıkmaz sokak diyoruz. Etmeyin, bu yanlışta ısrar etmeyin, çok beddua alıyorsunuz diyoruz. Bu annelerin bedduasını alacaklar. Ben onların neler yaşayabileceğini tahmin edebiliyorum. O cezaevlerini, kadın koğuşlarını, mahsun çocukları, anneleri gördüm, kendim oraları yaşadım. Ziyaretler, telefon görüşmeleri, ayrılıklra, hasretler, mektuplar yaşadık. Şimdi bunun bir annenin tek başına bir can olarak değil 3 yavrusu ile birlikte, 3 canı ile beraber yaşaması ve eşinden ayrı kalması büyük zorluklar çekmesi olarak anlayabiliyorum. Çok büyük sıkıntı, Allah yardımcıları olsun. Biz milletvekili olarak elimizden geleni sonuna kadar yapıyoruz. Sonuna kadar milletvekili yetkilerimi kullanıyorum ve bu tür dramları, sıkıntıları gündeme getirip itiraz ediyoruz. Maalesef ki çocuklu anneler, hamile anneler konusunda gündeme gelen yasaları son anda geri çeken zalimlik ve vicdansızlığında ısrar eden bir AKP-MHP Cumhur Zulüm İttifakı var. Biz bu tür sahneleri gördükçe gerçekten öfkemiz artıyor çünkü hiçbir şekilde bu hali kabul edemiyoruz.

SMA hastalarının önemli sıkıntıları var. SMA hastası bebeklerimiz büyük sıkıntılar çekiyor, son zamanlarda artıyor. Bir doktor olarak bunun şu anda nedeni çok belli değil. Kendi seçim bölgem Kocaeli’nde de bazen evlere gidiyorum, yürek parçalayan görüntüleri görüyorum. Bebeklerimiz çok zor durumda, çok zor nefes alan bir halde yaşamaya çalışıyorlar. Anneler babalar çocuklarına, bebeklerine kilo aldırmak ister ama bu anne babalar çocuklarına kilo aldırmak istemiyor. Gerçekten çok üzücü sıkıntılı durumlar oluşuyor. Onlardan birisi bir bebeğimiz bugün bizim konuğumuz. Anne ve babasıyla konuğumuz biz önceden de bir SMA’lı bebek konuk etmiştik anne ve babasına konuk etmiştik, bugün de Emrullah Bilir baba konuğumuz, annesi ve bebeğimizi de görüyorum.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Neler yaşadınız? Ne oldu? Kaç çocuğunuz var? Çocuğunuzda sıkıntılar ne zaman başladı?

Emrullah Bilir: Antalya’da ikamet ediyoruz. Nil Azra kızımız SMA Tip 1 hastası, ölümcül kas hastalığı. 17 aylık şu an. Biz 8 aylıkken SMA hastası olduğunu öğrendik. Türkiye’de uygulanan ilaç var ama bu çocuklara yeterli gelmiyor. Yurtdışında bir ilaç var, gen tedavisi bu çocuklar için faydalı bir ilaç. Hastalığı durduran etkili bir ilaç ama Türkiye’de onay almadığı için bu çocuklara uygulanmıyor. Bu çocuklar zamanla hepsi melek olup gidiyorlar. Biz de valilik iznimizi aldık, kampanya başladık. kampanyamız iyi gitmedi. Valilik iznimiz de var. Size ulaştık Allah razı olsun bize zaman ayırdınız.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Bir çalışma yapıyorsunuz ama yeterli değil öyle mi? Ne zamandan beri?

Emrullah Bilir:2-3 ay oldu vekilim. Valilik iznimiz olmadığı için herkes yardım etmek istemiyordu, Valilik izni de çıktı yine aynı sıkıntılar devam ediyor. Toplanması gereken para da çok büyük bir para. 20 Milyon gibi bir rakam.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:20 milyon civarında para toplanması lazım. Sizin ulaşabildiğiniz para ne kadar oldu şu ana kadar?

Emrullah Bilir:Daha bir şey toplayamadık. %1 bile olamadık daha.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Çocuğunuzun sağlık durumu hakkında bilgi verin. 7-8 aylıkken teşhis edildi. Şu an kaç aylık?

Emrullah Bilir:Şu an 17-18 aylık. 9 aylıkken yoğun bakıma girdi. 1.5 ay yoğun bakımda kaldı orada boğazından trake açtılar nefes alsınlar diye ardından da besleme yapılıyor midesinden. Şu an durumu böyle. Bu gen tedavisini almazsa çocuklar yaşamıyor. İnşallah gen tedavisini alır.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Ne kadar süremiz var?

Emrullah Bilir: 24 aylıktan önce alması lazım, kilo sınırı var. Kilo aşıldığı zaman, yaş büyüdüğü zaman ilaç etkisini göstermiyor, aslında hiç zamanları yok. Ne kadar erken alırlarsa o kadar fayda görüyorlar. Bu bebeklerin hiç zamanı yok.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Biz bunu Bakanlığa da sorduk ve maalesef pahalı da olsa etkili ve bebekleri kurtaran ilacın ödemesini iktidar yapmıyor. “Yapıyoruz” gibi laflarla geçiştirmeye çalıştılar fakat işin doğrusu ödemedikleri ortaya çıktı.  Kamuoyuna ne söylemek istersiniz?

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Biz Ankara’ya SMA’lı aileler olarak gittik. Yetkililere sesimizi duyurmak için. Hasta bebekler çok özel ilgiye ihtiyacı var ve çok masraflı bir hastalık. Medikal malzemesi, kullanması gereken cihazlar var. 7-8 cihaz kullanıyorlar, çoğunu da devlet karşılamıyor maalesef. Aileler de zor durumda olduğu için onlar da bu cihazları alamıyorlar. Gen tedavisi Zolgensma’nın Türkiye’ye gelmesini istiyoruz. Birçok ülkede uygulanıyor. Bunun için yetkililere sesleniyoruz. İnşallah bu ilaç Türkiye’ye gelir.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Siz ne iş yapıyorsunuz?

Emrullah Bilir:Ben inşaatta çalışıyorum.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Kaç çocuğunuz var?

Emrullah Bilir: 2 çocuğumuz var. Onda bir sıkıntı yok. O da tüp bebek oldu.

 Ömer Faruk Gergerlioğlu: Siz nasıl etkili bir kampanya yapabiliyor musunuz? Neler yapıyorsunuz?

Emrullah Bilir:Valilik iznimiz daha 1 ay oldu çıkalı ondan önce gönüllü arkadaşlarımız vardı 8-10 kişi. Onlarla beraber sanatçılara İnstagram’dan mesaj gönderiyorduk, futbolcu, takipçi sayısı çok olan insanları İnstagram’dan valilik izni olmayınca dönüş alamadık. Öyle olunca kampanyamız yürümedi.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Şu an devam ediyor ama değil mi?

Emrullah Bilir:Evet vekilim.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Annemizle konuşalım. Hanımefendi sizi dinleyelim. Neler yaşıyorsunuz? İki çocuğunuzdan birisi Nil Azra SMA hastası sizi dinleyelim.

Rukiye Bilir:Merhaba ben Rukiye Nil Azra’nın annesiyim. Nil Azra SMA Tip 1 ölümcül kas hastalığına yakalandı. Bu kalıtsal genetik bir hastalık. Çok şükür bize nasip oldu diyorum. Çok sıkıntılı bir süreç. Sürekli tedirginiz. Çocuğumuza bir şey olmasın diye sürekli mcüadele veriyoruz. Nefes alabilmesi için. Biraz önce tıkandı, aspire etmek zorunda kaldım. Normal bizim nefes aldığımız gibi nefes alamıyor, makineye bağlı benim kızım. Kendisi nefes alabiliyor, nefes alabildiği için fazla makine istemiyor. Tıkandığından dolayı yoğun bakım süremiz olduğu için süremizden dolayı trake açıldı. Aslında tolere edilebilirdi, çok ısrar ettik ama kabul etmedi doktorlarımız çünkü SMA deyince orada her şey kopuyor. Onları suçlamıyorum bu hastalık o kadar hızlı ilerliyor ki saniye bile bizim için çok değerli. Nil Azra da hastalığa yakalandı. Bunun için de elimizden ne geliyorsa yapmaya çalışıyoruz ama sesimiz duyulmuyor. Siz gerçekten gönüllü ve yüce bir insansınız. Bizimle şu yayını yapmanız bizi onore ediyor. Nil Azra gibi bebeklere destek olduğunuzu biliyorum. Gönlünüz çok büyük çok teşekkür ederim öncelikle. Nil Azra’nın abisi var, Nil Azra’dan önce 6 yıl çocuk sahibi olamadık. Tüp bebek tedavisi ile Rabbim kızımı mucize olarak bize verdi. Rabbimin hikmeti çok inşallah ilacımıza da kavuşma hayalimiz var. Şu an yapılan çalışmalarda da gündeme geliyor yavaş yavaş. Siz de bize ses olursunuz. İnşallah diğer bebekler de biz de faydalanabiliriz. Bebeğimizi tedavisine kavuşturabiliriz. O kadar uzun ve sıkıntılı dönemlerimiz oluyor ki sadece bir durum anlatmak istiyorum. Dün elektriğimiz kesildi çok kısa sürdü ama kızım makinelere bağlı olduğu için elektrik kesildiğinde ağlamaya başladım ve ne yapacağımı bilemedim. Ne kadar gidecek ve ne zaman gelecek bilmediğim için tedirgin oldum ve tansiyonum yükseldi, tansiyon yükselince panikledim ne yapacağımı bilemedim. Hemen geldi elektrik. Böyle durumlarla çok karşılaşıyoruz. Birden nabzı yükseliyor, birden solunumu durabiliyor. Çok zorlu süreçler atlatıyoruz. Bizim için her anne baba için evladı çok değerlidir. Bunlar bizim en büyük hazinemiz, en büyük nimetimiz. Rabbimden sağlık diliyorum öncelikle bu bebeklere gerçekten devletimizin duyarlı olmasını istiyorum. Bu çok zor bir ilaç değil, gelebilir, yapılabilir sadece duyarlı olmalarını istiyorum.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Çok haklısınız. Devlet vatandaşının hastalığını tedavi etmeli, bu konuda vatandaşına karşı bir borcu var, bu ülkenin vatandaşıysak sağlık haklarından faydalanmak durumundayız. Kimse kendi keyfinden kendisine ilaç uygulamaz, ilaç vermez. Mutlaka bir hastalık vardır. Bazı hastalıkların tedavisi ucuzdur ama bazı hastalıkların tedavisi çok pahalı bir doktor olarak iyi biliyorum. Hastalar çok zorlanıyorlar ama işin ucunda hayat var. O ilacı aldığı zaman hayata kavuşabilecek, alamadığı zaman ölüm onu bekliyor. Anne baba olarak nasıl zamana karşı mücadele ettiğinizi çok iyi anlıyorum, çok sıkıntılı bir durum ve bir de tabi ki sürekli hasta bir çocuk, sürekli kötüleşmesin diye aşırı dikkat, ihtimam gösterdiğiniz bir çocuğunuz var. Annenin nasıl sıkıntılar, babanın nasıl sıkıntılar yaşadığını çok iyi biliyorum. Biz buradan sesinizi duyuruyoruz. Buradan bakanlığa tekrar çağrı yapıyoruz. Bu bebeklerin hakkı ölüm değil. Bu bebekler yaşamalı. Bu anne babalar tedirginliği atmalı, bakanlık bu ilacı karşılamalı, bebeklerimizi kurtarmak devletinizin, iktidarınızın görevidir. Bu çocuklar kurtulmak durumunda, bu çocuklarımızı kurtarmamız gerekiyor. STK’ları yardıma çağrıyorum. Anne baba kısıtlı maddi imkanları ile toplumdan yardım bekliyorlar, biz de milletvekili olarak bu kardeşlerimizin sesi olduk.

Emrullah Bilir: Sayın vekilim sağlıkta tasarruf olmaz. Bu pahalı bir ilaç olabilir ama sağlıkta tasarruf olmaz. Her şeyden kısılabilir ama sağlıktan kısılmaması lazım. Bu çocukların bir ilacı var dünyada. Bu ilaç varsa bu çocuklar bu ilacı alması lazım ne olursa olsun. Bu çocuklar yaşamayı hak ediyor. Buradan ülkeyi yöneten herkese sesleniyorum. Bu ilacı bu çocuklara kavuştursunlar. Bu çocuklar yaşamak istiyorlar. Her gün bir SMA’lı bebek ölüyor. Bu duruma bir çare bulsunlar.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Son cümleyi annemizden alalım.

Rukiye Bilir: Nil Azra gerçekten uslu bir bebek. Dünyaya bakış açısı o kadar güzel ki acısına rağmen çok güzel gülüyor. Acılarının her an çektiği ızdırabın tıkanmanın nabzının yükselmesinin solunumun durmasına rağmen o kadar pozitif bebekki hayata o kadar bağlı ki bu çocuklarımızı soldurmayalım. Sağ olun sesimiz oluyorsunuz artık gerçekten bize destek olsunlar. Biz evladımızı kaybetmek istemiyoruz, toprağa vermek istemiyoruz. Anne olarak bunu söylüyorum, bu çok büyük acı. Anne olarak dile getirmem bile beni bitiriyor ama evladımı kaybetmek istemiyorum çünkü ricam kolay dünyaya gelmiyor ve bu çocukta devletimizin çocuğu, ülkemizin çocuğu. Bu çocuk ileride çok iyi yere gelebilir. Çok iyi profesör olabilir. Zeka seviyesi üst seviyelerde. Algıları çok açık. Kaslarında problem var. İlacımızı alırsak her şey çok iyi bir şekilde ilerleteceğiz ve gerçekten başaracağız. Devletimiz bize bunu sağlarsa bunu istiyorum. Devletimiz bizden elini ayağını çekmesin. Bu çocuklara bir şey olmasın. Çocuklar uyurken sessiz olur ölürken değil. Ben bunu istiyorum. Teşekkür ederim desteğiniz için.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: İnşallah bu maratonu kazanırsınız. Duamız bu yönde.

Değerli izleyenler bu hafta iki konuğumuzda Antalya’dandı. İlki haksız hukuksuz bir şekilde cezaevine girmek üzere olan bir anne ikincisi de yavruları için çırpınan bir anne baba. Biz dünyanın dört bir tarafına ulaşmaya çalışıyoruz, Türkiye’nin tüm sorunlarına ulaşmaya çalışıyoruz. Hepsi bizim insanlarımız, biz milletin vekiliyiz ve görevimizi yapmak zorundayız. Yapabileceğimizin maksimumunu yapmak zorundayız bunun için gayret ediyoruz. Hesap numaralarınız ekranlarımızda, yavrumuz ortada. Anne babasının sıkıntıları ortada ve yardıma ve desteğe davet ediyoruz.

Değerli izleyenler bu haftada bu kadar. ÖFG TV her hafta önemli gündemler oluşturuyor. Biz mağdurların yanındayız, peşindeyiz. Onların sesine ses olmaya çalışıyoruz, tercüman olmaya, kamuoyuna duyurmaya çalışıyoruz. Hakikaten önemli bir iş yaptığımızın farkındayız ve her konu ettiğimiz, konuk ettiğimiz misafirlerimizden sonra bunları mutlaka gündeme getirmemiz gerektiğini anlıyoruz, iyi ki yapmışız diyoruz ve bu konuları takip etmeye de devam edeceğiz. Haftaya Salı günü saat 21.00’de ÖFG TV programında buluşmak üzere hepinize hayırlı akşamlar hoşçakalın.

Yorumlar