2009-01-09 00:00:00

 

Sivil toplum kuruluşlarınca organize edilen araç konvoyu için vatandaşlar, sabah saatlerinden itibaren Uğurlu Araba Pazarı'nda bir araya geldi.

Slogan atan grup daha sonra araçlarına binerek oluşturdukları konvoyla, Rauf Denktaş Caddesi-Nalçacı Caddesi-Sultan Şah Caddesi-Karatay Medresesi-Aladdin Çevresi-Rektörlük Önü-Musalla Mezarlığı güzergahını izleyerek Ankara yolu üzerinde 3. Ana Jet Üs Komutanlığının yakınındaki Birlik Parkı'nda buluştu.

MAZLUMDER Genel Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu, bu eylemi bütün dünyanın izlediğini ve yanı başlarında bulunan alanın İsrail savaş uçakları tarafından kirletildiğini söyledi.

Bu alanda uçuşlara izin vermeyeceklerini ifade eden Gergerlioğlu, ''Hükümetin artık irade göstermesini istiyoruz. İsrail, doktor, ambulans, hastane demeden vuruyor. Misket bombası atıyorlar. Savaş suçu işliyorlar'' diye konuştu.

İsrail'in Gazze'de yakmaya yıkmaya devam ettiğini belirten Gergerlioğlu, şunları kaydetti:

''Öylesine insanlık dışına çıkmışlar ki Kızılhaç görevlilerinin yaralıları almasına dahi izin vermiyorlar. Aç, susuz Gazze üzerine misket bombalarıyla saldırıyorlar. O bombalar Filistinliler'in üzerine değil bizim yüreklerimize düşüyor. Katil İsrail özellikle çocukları vuruyor. İsrail katliamlarla kuruldu ve 60 yıldır katliamlarını sürdürüyor. Biz duyarlılığımızı göstermeye devam edeceğiz.''

Gergerlioğlu'nun konuşması sırasında bir grup, İsrail, AB ve ABD bayrağını ateşe verdi.Eyleme, MAZLUM-DER'in Konya dışında bulunan 22 şubesi de destek verdi.Şehir turunun ardından katil İsrail uçaklarının pilotlarının eğitildiği 3. Ana Jet Üssü’ne geçildi. Polisin büyük güvenlik önlemleri aldığı buradaki eylemde, “Katil uçaklar Türkiye’den defol”, “Kahrolsun İsrail”, “Hükümet uyuma Filistin’i unutma”, “Her yer Filistin hepimiz Filistin’iz” şeklinde sloganlar atıldı. Eylemde “Filistin halkı yalnız değildir”, “Yaşasın zalimler için cehennem”, “Filistin halkının yanındayız” yazılı dövizler taşındı. Eyleme binlerce kişi katıldı.

YENİ  KONYAKonuşmanın tam  metni

Gazze’de  azgın  savaş    makinesi    insanlık  dışı  saldırısını  halen  devam  ettirmektedir.13  gündür   hiçbir   kural  tanımadan  saldırmaya,  yakmaya  ,yıkmaya  devam  etmektedir. Ölü  ve  yaralı  sayısı  her  geçen  gün  artmaktadır. İsrail  ambulansları,  doktorları,  hastaneleri  özel  hedef  seçmektedir. İsrail  Kızılhaç  görevlilerini  Bile  günlerce  yaralıların  olduğu  bölgeye  sokmayan  bir  devlettir. İsrail  öldürmekten  çekinmeyen  ve  bundan dolayı  hesaba  çekilemeyen  bir  ülkedir. İsrail savaş  suçu  olan  fosfor  bombaları  kullanmaktadır. Bu  kanıtlanmış  durumdadır.İsrail  misket  bombaları  kullanmaktadır. Atıldığında  en  az  200  parçaya  bölünen  bu bombalardan  tonlarcası  Gazze’lilerin  tepesine  indirilmektedir. Karanlıklar  içindeki  Gazze’nin  üstünde ortalığı  aydınlatarak konfetiler saçarak  inen  bombaların  üstüne düştüğü  kardeşlerimizin  halini  en  yakından  hissetmemiz  gerekir. .Günlerdir  halkımız  büyük  bir  infial  ile saldırıyı  izlemektedir. Gözyaşları adeta  sel  olmuştur.  İsrail  saldırılarında  ölen  çocuk  sayısı  100’ü  geçmiştir.İsrail  özellikle  çocukları  hedef  almaktadır.Zira  İsrail  bir  soykırım  yapmak    istemektedir.”1 çocuk  ileride  100  kişi  olur  o  zaman  çocukken  vurmak  daha  karlıdır” diye düşünmektedir. İsrail’in  yaptığı  katliamlara  mazeret  bulmak  için  “Ama  Hamas da…”  ile  başlayan  cümlelelerle  başlamak  yanlıştır. Zira  Hamas    kurulmadan  önce  de  varolan  bir  cinayet  makinesi  ile  karşı  karşıyayız. Kuruluşu  katliam ,  yaşaması  katliam ile  dolu olan  bir  devletle karşı  karşıyayız. Eğer  durdurulmazsa  ileride  daha  çok  katliamlar  yapacaklar. İşte  BM’den  ateşkes  kararı  çıktı. Ama  İsrail  yine  durmuyor.Zira  İsrail için  barış  tehlikeli  bir  şeydir. Onun  amacı  topraklarını  genişletmek  ve  arz’ı  mev’ud  haritasının  sınırlarına  ulaşabilmektir..60  yıldır hiçbir  BM kararını  tanımayan  bir  devletten  bahsediyoruz. 60  yıldır   çocukların  kollarını  kıran , öldürdüğü  Filistin’linin cesedi  başında  hatıra  fotoğrafı  çektiren   askerleri  olan  bir  devletten  bahsediyoruz. Her  türlü    cinayeti  işledikten  sonra  çok  soğukkanli    bir  şekilde  yalanlar  uydurabilen  bir  devletten  bahsediyoruz. Barış, insanlık,  adalet ,  İsrail’in  kitabında  yazmayan  kavramlardır.İşgal,  vahşet,  zulüm  kelimeleri  İsrail  ile  anılmaya  çok  daha  uygundur. Tüm  dünyayı  pençeleri  arasına  almış    gücünü en  azgın ve  haksız  bir  şekilde  kullanan  bir  devletten  bahsediyoruz. İnsanlığın  görevi  artık   İsrail  vahşetine  dur  demektir.

 

13  gün  geçti  meydanlardayız. “Protesto  ediyoruz  ama  değişen  bir  şey  yok”  diye düşünmeyiniz. Önemli  olan  insaf,  merhamet  ve  vicdan sahibi  bir  kalbe sahip  olmaktır. Elimizle  durduramıyorsak  dilimizle  ve  kalbimizle  zulme  karşı  durmaktır. Büyük  bir  içtenlikle  kalbimizle  ve  dilimizle  zulme  karşı  duruyorsak  daha  fazlasının da  elimize  geçmesi  güç  değildir. Önemli  olan  sizsiniz.Yalancı  zulüm  diktatörlüklerini  en  başta  zihnen  yenmek  gerekir. Türkiye  halkının  günlerdir  sürdürdüğü  İsrail’i  tel’in  mitingleri  boşa  gitmemektedir. Adresini  bulmaktadır.

Şu  anda  Filistin  soıkakları  “Şaab-ı  Türkiye  habibuna”  sesleri  ile  yani  “Türkiye halkı  sevgilimizdir”  sloganları ile inlemektedir. Lübnan’da  2  gün  önce  yapılan mitingde  Türkiye  için  sevgi  dolu  sloganlar  atılmıştır. Zulme  karşı  durmanın  ilk  meyvesi  mazlum  kardeşimizin  kazandığı  moraldir. Bu  bizim  için  çok  büyük  bir  değerdir. İşte  Türkiye’de  okumuş  bir Filistinli  mühendisin     internet  yoluyla  gönderdiği  bir  mektubu;.

 

“Gazze'den selamlar gönderiyorum. Ama Allah bilir belki size gönderebileceğim son selam

olabilir; çünkü bilgisayarımın pilinin son dakikalarını kullanıyorum. Gazze'de elektrik, petrol ve su bitmiş durumdadır. Hastanelerde jeneratörlerin son mazot litreleri kullanılıyor, ondan sonra hastanelerdeki elektrikler de kesilecek. O saatten 24 saat içerisinde 400 diyaliz hastası ölüme mahkum olacak ve yoğun bakımda olan yaklaşık 200 genç ve yaralıyı kaybedeceğiz. Bununla birlikte sürekli ilaç ve elektrik  gerektiren ameliyatlar durdurulacak. Bu hepsi değil, Gazze'nin dramı daha çok hikaye anlatıyor. Mesela fırınlarda ekmek yok, pazarda un yok, ilaçların çoğu bitmiş durumda, sınırlar İsrail ve Mısır tarafından kapatılıyor.- “BOYNUNUZA EMANETTİR Kİ TÜRK HALKINA SÖYLEYİN…”Boynunuza emanettir ki Türk halkına söyleyin; biz Filistin halkı olarak kıyamet gününde ve Allah'ın huzurunda hakkımızı helal etmeyeceğiz. Biz burada ölürsek sizin payınız var bunda; eğer her biriniz çıkıp da elinden geleni yapmazsa. Allah'ın huzurunda kardeşlik hakkımızı isteyeceğiz sizden.- “KENDİMİ FİLİSTİNLİ BİR TÜRK OLARAK TANITIYORUM”Ben kendimi Filistinli bir Türk olarak tanıtıyorum. O kadar seviyorum ki sizi; onun için sizden bir şey yapmanızı bekliyorum. Ben Türkiye Cumhuriyeti'nde okumuş bir Filistinli inşaat mühendisi. Saygılarımla Muin Naim*.(http://www.haber7.com/haber/20090108/Filistinli-Muhendisten-Turklere-mektup.php)

 

6 Ocak’da  aşağıdaki  mektubu ile  içeriden bir  ses  ile   durumu  en  iyi  anlatan ifadeleri  kullanan  bir  Filistin’li  annenin mektubu;

 

“Ne ben ne de çocuklarım İsrail savaş makinelerinin hiç dinmeyen bombalama seslerine tahammül edemiyoruz. Tam vurmadan önce, füzelerin çıkarttığı ıslık seslerinin ne kadar korkutucu olduğunu tahmin edemezsiniz. Her saldırıda, ‘İşte bu sefer hedef benim’ diye düşünüyorsunuz ve bombalar isabet etmeden önce saniyeleri sayıyorsunuz.Savaş gerçekten de çok zalim ve biz, Filistinli mülteciler, savaşın zulümüne defalarca tanık olduk. Ama bu seferki savaş hepsinden daha zalim. Merhamet diye bir şey kalmamış; çocuk, yaşlı bir adam ya da anne karnında doğmamış bir bebek arasında fark gözetilmiyor. İsrail’e göre hepsi suçlu ve hepsi ölmeyi hak ediyor.Bitmesini ümit etmeyi bıraktım. Hayat sadece bizim için değil, çocuklarımız için de anlamını yitirdi. Ölüler listesine, bir sayı, sadece bir sayı olarak eklenmeyi beklemekten başka bir şey yapamıyoruz.Tek dileğimizse ailecek, bir arada ölmek… Böylelikle hiçbirimiz diğerini kaybetmenin acısını yaşamak zorunda kalmayız.” Necva Şeyh – 6 Ocak 2009 – Nuseyrat Mülteci Kampı, Gazze Şeridi”

 

Filistin’de  durum  bu. Dışarıdan  yorumlar  yapmak  kolay ama  Filistin’li  anne    her  şeyi  özetliyor.

Filistin’i  İsrail’in    insafına  bırakamayız. Dünya’yı  İsrail’in  insafına  bırakamayız. Ortadoğu’da  son  derece  önemli  tarihi  ve jeopolitik  rolü  olan  Türkiye’nin 

 

  Barış  adına  önemli  çıkışlar yapması  gerekir.Bu  çıkış  İsrail’i durduracak  bir  şekilde  olmalıdır.Bu  çıkış  İsrail’e  yaptırımlar  uygulamakla  olacaktır. Maalesef  sadece  şimdi  değil  İsrail  kurulduğundan  beri  Türkiye  İsrail  ile  birçok  açıdan  ilişkiler  kurmuştur.Bu  ilişkiler  bize  hep zarar  veren  ikili  ilişkiler  olmuştur.Siyonist  devlet  ile  bir  takım  pazarlıklarla  kirli  ilişkiler  içinde  olunmuştur.MOSSAD  ile  çok  kirli  pazarlıklar  ile  istihbari    işbirlikleri  yapılmıştır.Unutulmaması  gereken  İsrail’in  bu  Siyonist  zihniyetini  devam  ettirdiği  müddetçe  hakkımızda  iyi  niyetler  besleyemeyeceği  gerçeğidir. En  karlı  yol  Siyonist  devlet  ile  tüm  diplomatik  ilişkilerin  kesilmesidir. T.C hükümetinden  bir  an  evvel  İsrail  büyükelçisini  ülkesine  göndermesini  ve  İsrail  büyükelçisini  geri  çağırmasıdır.Ayrıca  İsrail  ile  yapılan  ekonomik  siyasi  askeri  anlaşmalar  bir an  evvel  iptal  edilmelidir.

Konya  semalarında  İsrail  uçaklarının  uçuş  eğitim  anlaşmaları  biran  evvel  iptal  edilmelidir.

Türkiye  cumhuriyeti hükümeti   artık bir yol ayrımında. Bir tercih  yapmak  zorunda. Ya geçici menfaatler  uğruna  İsrail  ile ilişkilerini devam ettirecek Ya da alınması  gereken  bir tavır alıp  İsrail’e karşı tavrını  net  bir şekilde  ortaya koyacak.İsrail zaten  Türkiye’nin kendisine  yar olmayacağını  biliyor ve  hiç bir zaman Türkiye’ye  güvenmiyor. İsrail zaten  arz’ı  mev’ud   hayaliyle  Türkiye’nin  Güneydoğusu  dahil  çok daha  geniş  bir  alana  göz  koymuş durumdadır. İkinci tercih  ise   Türkiye hükümeti’nin   artık  İsrail ile ilişkilerini kesmesidir.  Diplomatik  fayda vb. gözetilerek yapılan  anlaşmalar  hiçbir zaman  kalıcı bir artı olarak Türkiye hanesine yazılmayacak.  İsrail’e net tavrını ortaya koymuş olan bir Türkiye bundan hem  maddi hem de manevi açıdan  büyük  fayda sağlayacaktır.

Hükümet  eğer  halkın  temsilcisi  ise  halkın  bu  oybirliği  halindeki  ittifakına  uymalıdır. Eğer  Hükümet’e  bu  konuda  baskı  yapmazsanız    halkın  her  ferdinin  eline de   masum  çocukların   kanı  bulaşacaktır . Başbakan’a  ulaştırmak  üzere  açtığımız  imza  kampanyasında  toplanan  imzaları  başbakan’a  teslim  ederek    halkımızın tepkisini  göstereceğiz.

Yorumlar