2008-02-11 00:00:00
Son günlerde yasakçı kesim iyice kendini kaybetti. Kimisi üniversiteleri kapatırız diyor, kimisi TSK nerelerde kaldı diyor, kimisi başörtülü öğrencilerin notunu kırarım diyor, kimisi toplumsal karışıklık çıkar diyor, kimisi hızını alamayıp Anıtkabire koşuyor.
Bununla da kalmayıp fiili saldırılara da başlayanlar var. İzmir’de bir grup DSP’li çarşaf yakıyor. Maalesef bütün bunlar yıllardır gasp edilen bir temel insan hakkının bir nebze oda üniversitelerde serbest kalma ihtimaline dair yapılıyor.
Kimi rektörler başörtüsünü örtmeyip açsınlar sonra “kaza” yaparlar diyorlar. Anlaşılan rektörler dinin emrettiği bir örtünme biçiminin simge ve benzeri olup olmadığını belirledikten sonra bir de dinin emirlerine yönelik ahkam da kesmeye başladılar.Aslında din konusunda samimi ve ihlas sahibi din bilginleri olmasa dini de istedikleri şekle çevirecekler herhalde.
Aslında şu anda başörtüsü bir çok şeyi ayırt etmeye yarayan bir turnusol kağıdı oldu. Demokratlık iddiasındakilerin gerçek düşünceleri başörtüsüne özgürlük ihtimalinin belirmesiyle ortaya çıkmaya başladı. Birçok köşe yazarı şimdiye kadar yasağa karşı olduğunu beyan ederken yasağın kaldırılma ihtimaline karşı aniden bir U dönüşü yaparak aslında yasağın kaldırılmasının ne kadar yanlış olabileceğini anlatmaya başladılar. Tabii bu çok önemli bir sınav. Şimdiye kadar başörtüsü meselesinin hiç önemli bir konu olmadığını gereksiz abartılı olduğunu söyleyenler özgürlük ihtimali belirince yeri yerinden oynattılar.Madem önemli bir mesele değildi bu gürültü niye?Madem önemsizse bırakın genç kızlar dinlerinin gereği gibi başlarını örtsünler.Ama önemsiz mesele diyenler başörtüsü bile demeye yanaşmıyorlar.Hala absürt iddialarına devam ediyorlar.
Herkes taktik bir hesap peşinde. DTP’liler bir serbest bırakılsın diyorlar, bir bırakılmasın diyorlar.Ak parti ile olan seçim hesapları ile milliyetçi ve sosyalist mentalite arasında gelgitlere uğrayan ve bir türlü taktik olarak bir yere oturtulamayan bir yerde başörtüsü meselesi onlar için.
Ak Parti ve MHP’nin bu konuyu bir pazarlık konusu haline getirip getirmediği ise ayrı bir tedirgin edici gelişmedir.MHP Genel başkan yardımcısı Tunca Toskay’ın başörtüsü konusunda aktif bir siyaset izleyip insiyatif aldıklarına dair sözleri önemlidir. http://www.haberaktuel.com/MHPli-Tunca-Toskay–MHP-ne-yaptigini-biliyor-haberi-109165.html
Ak Parti ve MHP arasında bu konuda bir pazarlığın yapılmış olması ihtimali üzüntü vericidir. Başörtüsü sorununun o da üniversitelerde çözülmesine karşın 301. maddenin
Çözümsüz bırakılması veya Kürt sorununun temel özgürlüklerden uzak bir çerçeveye oturtulması kabul edilemez.Bu husus ta çözüm pozisyonundaki partilerin imtihanıdır.Özgürlüklerin pazarlık konusu edilemeyeceği bellidir.Yılarca acı çekilmiş bir sorunun başkalarının yıllarca çektiği acıların katmerleştirilmesine göz yumarak çözülmesi kabul edilemez bir durumdur.Özgürlükler kirli pazarlıklara malzeme edilemez.Zaten yasağın bu şekilde kalkması aceleye getirildiği izlenimi edindirmektedir.İyi hazırlanmamış bir teklif ile Anayasa mahkemesinin iptali ile karşılaşmak havanda su dövmenin de ötesinde imtihanı kaybetmek anlamına gelmektedir.Hem özgürlükler konusunda sınav kaybetmek hem de bir çuval incirin berbat edilme tehlikesi mevcuttur.Yıllardır bekleyen mağdurlar ayakları yere sağlam basmayan bir çözümle boşuna umutlandırılıyorsa bu çok vahim bir tablo oluşturur.
Özgürlük konusunda imtihan edilme mağdurlar için de geçerlidir.Yıllardır çözülmesi istenen bir sorunun derme çatma usullerle ve en önemlisi başkalarının hakları ve temel hak ve özgürlükleri ayaklar altına alınarak yapılmasına göz yummaları onların da imtihanı kaybettiği anlamına gelir.Bu kaybediş ise olası bir anayasa mahkemesinin olumsuz kararı ile ilahi bir cezaya da dönüşebilir başörtüsüne özgürlük diyenler için.
Bütün bunlara baktıktan sonra başörtüsünün herkes için temel haklar ve özgürlükler açısından çok iyi bir turnusol kağıdı olduğu daha net ortaya çıkmıyor mu?
Yorumlar