26 Ocak 2024

Bizim Sakarya

Dünya Epstein sapıklığı ile çalkalanıyor, fuhuş için kaçırılan çocuklar arasında depremzede Türk çocuklarının da olduğu haberleri ayyuka çıkıyor ama bizim böyle bir gündemimiz yok, ilgilenmiyoruz…

Sadece İYİ Parti lideri Meral Akşener gündeme getirdi, yetmedi konuyu TBMM’ye taşıdı ama TBMM’de iktidar çoğunluğu yine oralı olmadı.

Geçtiğimiz Salı günü İYİ Parti grubunun, Kahramanmaraş merkezli gerçekleşen depremden etkilenen bölgede enkazda kaybolan vatandaşlarımızın tespit edilmesi, yüzlerce aile çocuklarına ulaşamadığı hâlde Bakan tarafından açıklanan bilgilerin doğruluğunun araştırılması, enkazdan çıkarılan cenazelerin tamamı için kimlik tespiti, DNA örneği alımı ve otopsi yapılıp yapılmadığının incelenmesi, çocuk kaçırma iddialarının kapsamlı biçimde değerlendirilmesi, kaybolan vatandaşlarımızın ivedilikle bulunması için gerekli çalışmaların yapılması amacıyla Meclis araştırması talebi, maalesef kayda değer bulunmadı.

Hatırlayın, imar barışı adı altında imar afları ile deprem gerçeğini görmezden gelen iktidar, deprem sonrası yapılması gereken bütün konularda da sınıfta kalmıştı. Yeterli arama kurtarma vaktinde yapılmadığı içir insanlar âdeta enkazın altında donarak, açlıktan, susuzluktan, havasızlıktan hayatlarını kaybettiler.

Maalesef göçük altından sağ çıkarılanlarla ilgili görevlerinde de sınıfta kaldılar. Bunun en önemli göstergesi halen yakınlarını arayan depremzedelerdir.

İYİ Parti, bu iddiaların araştırılması anlamında insani bir önerge verdi.

Dediler ki; “Gelin, bu konuyu gerekiyorsa Meclis araştırması ve teknik anlamda hukuki süreci başlatarak milletimizin yarasını daha da acıtmayacak şekilde çözelim, sonuçlandıralım. Eğer yurt dışına kaçırılmış bir çocuğumuz, evladımız var ise Türkiye Cumhuriyeti olarak biz her bir vatandaşımızın hukukunu dünyanın her yerinde korumakla, kollamakla ve gözetmekle yükümlüyüz. Ülkemizden kaçırılmış bir çocuğumuz var ise istihbaratımız çalışsın, medyamız çalışsın, insanlarımız çalışsın, dünyanın neresine götürülmüşse gidip onları tekrar ülkemize getirelim, aileleriyle, yakınlarıyla buluşturalım. Eğer yok ise kaybolan çocuklarımızla hukuki süreci işleterek bu konuda devlet olarak yapılması gerekeni yapalım. Burada söz konusu olan anasını babasını kaybetmiş, belki de tüm yakınlarını kaybetmiş Türk balaları.

Bizler Türk milletinin vekaletinin sorumluluğu taşıyan bireyleriz. Her birinizin de bu kutsal sorumluluğu taşıdığına inancım tamdır. Bir Türk balasını uluslararası istismarcı, aşağılık bir örgüte kurban ettiysek sorarım size hanginizin gözüne uyku girebilir? Bir Türk balası aşağılık ve istismarcı örgütlerin eline düşünceye kadar gök girsin kızıl çıksın diyecek kadar yiğit bir milletin temsil edildiği Büyük Millet Meclisinin fertleriyiz. O zaman, gök girecek kızıl çıkacak, hiçbir Türk balası öksüz kalmayacak.”

Hukuk ve insan hakları konusunda mücadelesiyle ünlü DEM Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, önergeye destek veren konuşmasında, bakanlığın inkar ettiği kayıpları isim isim saydı.

“Aileler dertli, yüzlerce aile soruyor, eski Aile Bakanı diyor ki: “Ya, herhâlde sağlık kuruluşlarındadır.” Yeni Aile Bakanı diyor ki: “Kayıp çocuk yok.” ama yüzlerce çocuk ve insan kayıp, “Bu devlet nerede?” diye aileler soruyor, iktidardan çıt yok. Fadime Gökçe, kızı Aybüke Körük’ü arıyor. O gece İzmir Tepecik Hastanesine Kahramanmaraş’tan 52 kişi gönderildi, aralarında Aybüke de vardı. Sonra ne oldu? Hastaneye giriş görüntüleri, bakın yoğun bakıma giriş görüntüleri var, her şey delilli ve hastane kayıtları da burada, hepsini belgeledik. Peki, Aybüke nerede? Niye cevap verilmiyor? Tek bir cevap veren yok, ailelere tek bir cevap veren yok.

Çocuk Esila Özgül kayıp, annesi Meryem Özgül’le birlikte kayıp, yok. Rönesans Apartmanı’ndan çıktı, bu cesedin çıkması gerekiyordu, iki ceset de çıkmadı.

2 yaşındaki Esila, 1 yaşındaki Mehmet Akif Koşar, 3 yaşındaki Alya Doğa Kılınç, 8 yaşındaki Ebrar ve 4 yaşındaki Cansu Erva Dönmez nerede ve daha yüzlerce cenaze nerede?

Aileler diyorlar ki: “Bir organ meselesi mi var? Çünkü hastaneden yok olmuş.” Bunun cevabı verilebilir mi arkadaşlar? Nerede bu? Enkazlarda yok, hiçbir yerde yok, hiçbir izine rastlanmıyor ve iktidar yetkilileri susuyor.”

 Önergeye Gelecek-Saadet grubu da destek verdi.

Grup adına konuşan Saadet Partisi Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan herkesten dertliydi;

“Maraş depreminden sonra aylardan beri bu felaketlere olan çığlıklar sürekli örtbas edildi. Ne zaman ki bu vahim iddia küresel çapta bir ada üzerinden Epstein iddiasıyla gündeme geldi, biz o zaman konuşuyoruz. Hele de Türkiye’den çocukların da bulunduğuna dair iddiaların olduğu bir dönemde bu Türkiye Büyük Millet Meclisi, halkın Meclisi; böyle bir iddiaya asla kayıtsız kalamaz. Mutlaka bu konu açığa çıkarılmalı, kamuoyu bilgilendirilmelidir. Haftalardır süren bu kadar ithama rağmen en küçük bir reddiye söz konusu değil.

Biliyorum, iktidar mensupları bunu yine reddedecekler ama imkân olsa da bu önergenin altına kendileri imza atsalar da hepimiz “evet” desek bu insani durum beraberce araştırılsa. Bildiğiniz gibi, AK PARTİ Hükûmeti depremzedelerin bu çığlığına seyirci kaldı, sessiz kaldı, tek, kendilerince basit bir çözüm önerisi buldular. Bugüne kadar kayıp çocukların, kayıp yakınlarının takip edilebildiği bir ekran vardı, kamu bilgilendirilmesi yapılıyordu; kökten çözümle bu ekranı kapatarak işi çözdüler. Ben vicdanınıza sesleniyorum: Vicdanlı hareket edin, evet deyin, depremzedenin sesini dinleyin.”

Bu çok önemli teklif, bu vicdanları kanatan konuşma ve haykırışlardan sonra kabul edilmiş olsa gerek değil mi? Değil?

Şöyle bitti görüşme;

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Yorumlar