27 Aralık 2022

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Biliyorsunuz hasta mahpuslar veyahut mahpusların hasta yakınları bizim bitmez tükenmez konumuz! Biz bir mahpusun hasta yakını çocuğunu gündem ettik, bir de hasta mahpuslar konusu var. Çok yoğun bir şekilde Meclis’te gündeme getirdiğim hasta mahpuslar konusu. Bu konuda geçtiğimiz hafta üzücü bir olay yaşandı. Vural Avar paşa 28 Şubat davasından ceza yedi, 85 yaşında yaşlı bir kişiydi maalesef cezaevinde düşerek hayatını kaybetti. Çok üzücü, biz kesinlikle dava, kimlik farkı yapmadan hasta mahpusların sorununu gündem ediyoruz. Öncesinde de birçok hasta mahpusun durumunu gündem ettik, gerek adli tıp gerek Cumhurbaşkanlığı izinleri, afları bu konuda yeterli olmamıştı, birçok hasta mahpus cezaevinde hayatını kaybetmişti. Onlardan birisi; Vural Avar bir davadan ceza yemiş, yediği ceza ayrı bir konu ama 85 yaşında demans hastası bir insanı cezaevinde tutmamak gerekiyordu. Bizim haber aldığımıza göre Cumhurbaşkanı 28 Şubat mahpuslarına : “Bizden özür dileyin “Affedin bizi.” deyin ki sizi bırakalım.” deyince onlar da böyle bir teklifi kabul etmemişler ve adli tıpta cezaevinde kalabilir raporu vermiş. Düşünün ileri derecede demans hastası, ne yaptığını bilmeyen, avukatını tanımayan birisine adli tıp cezaevinde kalabilir raporu vermiş. Bu olacak iş değil ama bu ilk vaka da değil. Onun gibi yüzlerce vakada adli tıp ağır hastalara cezaevinde kalabilir raporu verdi. Eğitim araştırma hastaneleri cezaevinde kalamaz, tahliye edilmeli, infaz erteleme alınmalı derken adli tıplar çok siyasi yerlerdir, maalesef ki cezaevinde kalmalı raporları verdi. Son örnek Vural Avar paşa oldu. Kendisi ağır demans hastasıydı, adli tıpa gitti “Cezaevinde kalabilir.” Denildi! Yürürken düşüyor, kaburgasını kırıyor, bir sürü başına iş geliyor ne yaptığını bilmiyor cezaevinde tutulur mu? Biz kimlik ayırt etmiyoruz! Biz Aysel Tuğluk’ta çıksın diyorduk Vural Avar da çıkmalıydı fakat Cumhurbaşkanı af yetkisini zamanında kullanmadı! Bugün bir polemik yaşandı Vural Avar’ın avukatı ile konuştum, diyor ki: “ Adalet  Bakanı Bekir Bozdağ’ın açıklamaları doğru değil çünkü resen kendiliğinden Cumhurbaşkanı af yetkisini kullanabilirdi.” diyor. Madem adli tıp infaz erteleme vermedi, hastanın durumu kötü kocamış, af yetkisini kullanabilirdi. Kullanmamış 4 gün önce Vural Avar’ın avukatı da açıklama yaptı Anayasa’nın 104. Maddenin uygulanmasını istiyorum diye bir dilekçe imzalamış. Bu dilekçedeki cümleyi de kendisi yazamamış daha sonra yanındaki mahpus yazmış, sonrasında “Sen yazmazsan olmaz.” Denilmiş. Tekrar yazıyı yazmış, parmağını oynatamayacak durumdaki bir insan zor bela dilekçeye cümle yazıyor, zar zor imza atıyor. Bu duruma düşmeden Cumhurbaşkanı resen affedebilirdi, Zulümat Bakanı Bekir Bozdağ bütün bu skandalların üstünü örtmek için suçu adli tıp kurumuna atıyor. “Neden onlar infaz erteleme vermemiş? Bize başvurdu da işlemler yetişmedi.” Diyor. Bekir bey doğru konuş! Adli tıp kurumu rapor vermedikten sonra “Cezaevinde kalabilir.” Dedikten sonra Cumhurbaşkanı resen kısa bir sürede başvuru olmaksızın onu cezaevinden çıkarabilirdi çıkarmadı! Siz başvuru istediniz bu seferde ömrü vefa etmedi! Bir cümle de cezaevi görevlilerine, adli tıp görevlilerine söyleyeyim! Ben size defalarca söylüyorum; hukuka uyun bu Bakan’ın sözüne değil çünkü bakın Kanal 7’de yaptığı açıklamalarda sizi sattı nasıl mı? “Adli Tıp Kurumu’ndan şikayetçiyiz infaz erteleme vermemiş.” Diyor! Siz bakanlığın emrini dinleyip infaz ertelemeleri vermiyorsunuz ama bakanlık bu skandal karşısında aniden sizi satıyor! Ben size ne demiştim? Bu Zulümat Bakanı’na güvenmeyin demiştim! Bakın gördünüz mü anında sizi de sattı? Ne oldu? “Nedir bu adli tıptan çektiğimiz rapor vermemişler.” Diyor! Kim haklı? Bakan mı siz mi? Bakın ben boşuna konuşmuyorum her basın toplantımda söylüyorum, kamu görevlileri, bürokratlar, Suçişleri Bakanı’nın, Zulümat Bakanı’nın sözlerine değil hukuka bakın! Gerçek adli tıpa bakın buna göre karar verin. “İnfaz erteleme verirsem Bakan beni sürgüne gönderir.” Diye düşünülüyor! Coğrafi güvence var mı? Yok! Sürgüne gönderilen hakimler savcılar yok mu? Var! İzmir Karaburan savcısı ve hakimi nereye gönderildi? Bakan’ın yüzüne de söyledim! Hakim, savcıyı Siverek’e sürdü! Gerçek anlamda hukuk tecelli etmeyip skandallar ortaya çıkınca Zulümat Bakanı Bekir Bozdağ diyor ki: “Adli tıp kurumunun yaptığına bak ne biçim hatalı kararlar veriyor! Benim de vicdanım sızlıyor böyle karar mı verilir!” diyor Sayın Bozdağ iyi misin? O görevlileri siz böyle alıştırdınız! Ben size demiştim Sayın Bakan meclis’te yüzüne; Zulümat Bakanı’sın dedim nasıl gerçekleşiyor her şey! Her gün her şey gerçekleşiyor şimdi Vural Avar ölmüş ne yapacaklarını bilemiyorlar! İki ayak bir pabuca girmiş “Efendim adli tıp kurumu vermedi, Cumhurbaşkanı affedecekti. Gecikme olmuş, 1-2 gün kala imzalamış.” Diyor! Biz bu işi bilmiyor değiliz Sayın Bakan resen af yetkisini kullanabilirdin! Gazi Bilal Konakçı olayını biliyoruz, ailesi başvurmamıştı! Siz resen Bilal Konakçı’ya af çıkardınız, adam başvuru bile yapmamıştı! Anında çıktı demek ki böyle olabiliyormuş! Biz de bu gerçeği ortaya çıkardık, bizim için hasta mahpusun kimliği, hangi suç ithamı ile cezaevinde olduğunun hiçbir anlamı yok! Hepimiz insanız, insan hasta olur yaşlanır, bunama olur, demans geçirir bu halde cezaevinde olmamalı diyoruz. Tüm bunlara riayet edilmediği için bu haller yaşanıyor. Biz bu konumuzu da burada bitiriyoruz ve hasta mahpuslar gerçeğini tekrar hatırlatıyoruz. Ya tabutta tahliye ediliyorlar, son örnek Vural Avar, tabutla çıkarıldı cezaevinden ya da ölüm döşeğinde tahliye ediliyorlar. Bazen adli tıp kurumu infaz erteleme kararları alsa da Yusuf Bekmezci ve Kemal Mutlum örneğinde olduğu gibi mahkemeler engel çıkarıyor ve maalesef ki bu konuda sıkıntılar devam ediyor!

Programımızın 3. bölümünde uzun süre Samsun Bafra Cezaevi’nde kalan ve oldukça ağır darplar, işkenceler, çıplak aramalara uğrayan Emir Karakum’u konuk ediyoruz. Emir Karakum’un bugün İstanbul Çağlayan Adliyesi 25. Ağır Ceza Mahkemesi’nde de duruşması vardı. Hem bu duruşma hem de öncelikle cezaevinde yaşadıkları ile ilgili kendisiyle görüşeceğiz ağır insan hakları ihlallerine maruz kalmıştı.  Samsun Bafra Cezaevi’nde uzun süre kaldınız ağır darplara, hakaretlere, çıplak aramalara işkencelere uğradınız ve bugün de İstanbul Çağlayan Adliyesi 25. Ağır Ceza Mahkemesi’nde duruşmanız vardı. Öncelikle cezaevinde neler yaşadınız?

Emir Karakum:Ben 3 Aralık 2021 tarihinde gözaltına alındım. 4 gün gözaltından sonra 6 Aralık’ta tutuklandım. Samsun T Tipi hapishanesine götürüldüm. İlk kaldığım 25 günde Samsun merkezde bu hapishane yani orada da ağır işkencelere uğradım, orada da açlık grevine başladım. 1 haftalık süre açlık grevi yaptım oradan Bafra T Tipi Hapishanesine ilk girdiğim andan itibaren zaten çıplak arama ve işkence, ağır küfürlere maruz kaldım. Daha sonra bu kaldığım hapishanede bu sürgün olduğum ilk günden itibaren 31 Aralık’ta Sürgün olmuştum. Sistematik işkence devam etti. 25 Nisan’da bu kameralara yansıyan görüntü basına da düştü zaten hani gördüğüm işkence. Sürekli zaten bu hak ihlallerini o döneme kadar yaşıyordum. Hak ihlalleri olarak şunu sayabilirim; yani hani battaniye bile ulaşamıyordum. Bir tane battaniyem vardı hani ikinci battaniyeyi bana vermediler. Kitap konusunda sorunlar yaşıyordum istediğim kitapları hiçbir zaman hiçbir şekilde alamadım kaldığım sürece. Yani hem fiziksel anlamda işkence gördüm hem de hak ihlalleri olarak kitaba yani hapishanelerde devletin yapması gereken yani barınma battaniyeye bile orada ulaşamadım. 25 Nisan’da gördüğüm işkenceden sonra basına düştükten sonra 6 Mayıs’ta koğuşumu değiştirdiler ama yine hak ihlalleri, üzerimdeki baskılar daha da devam etti çünkü yani haber oldukça üzerimdeki baskılar daha da arttırmaya başladılar. Sürekli disiplin cezalarına maruz kaldım yani çok keyfi bir disiplin cezaları yani gardiyan ne derse tuttukları tutanakla yani cezayı veriyorlardı, direkt onaylıyordu. Hapishanede kaldığım uzun bir sürede yani 10 aylık dönemde ailemi uzun süre göremedim yani aylarca göremedim telefonun hakkımı kullanamadım. Daha sonra sistematik işkence devam ettikten sonra ben kaldığım bu ilk 6 aylık dönemde sayısız suç duyurusunda bulundum. Hem ailem hem ben suç duyurlarını sürekli düzenli bir şekilde yaptık ve sadece ben değil avukatlarım arkadaşlarım ama  bu Haziran ayına kadar kaldığım döneme kadar hiçbir zaman hiçbir savcı benimle yüz yüze görüşmedi ifademe başvurmadı. Gardiyana soruyorlardı işkence yaptın mı yapmadın mı diye. Yapmadım dedikten sonra direkt kovuşturmaya yer yok kararları veriyorlardı. Zaten darp raporları da daha sonra elime ulaştığında. Doktor işkence izlerini görmesine rağmen ya da daha doğrusu ben bizzat doktorun yanında işkenceye uğradım uğramama rağmen “Darp cebir izi yoktur.” Diye yazmasından kaynaklı koşturmaya yer yok kararları devam ediyordu. Daha sonra bütün hukuki sürece tamamladıktan sonra 6 Haziran’da süresiz açlık grevine başladım başladıktan sonra 17 gün sonra falan savcı ifademe başvurdu. 25 Nisan’da gördüğüm işkence ile alakalı formaliteden bir ifadeydi bu da açlık grevim ile alakalıydı. İfademe başvurduktan zaten çok kısa süre sonra yine koşturmaya yer yok kararı verildi. Daha sonra açlık grevi sürecinde hak ihlalleri daha da çoğaldı üzerimde baskılar hem doktorun hem müdürün, idarenin, gardiyanların çünkü haberler dışarıda yayıldıkça üzerimdeki baskılar daha da arttı. Toplam 100’e yakın hücre cezam bulunuyordu tahliye olmamadan önce. Geliyorlardı “Emir bize hakaret etti.” deyip tutanak tutuyorlardı ya da sabah dilekçemi almıyorlardı. Sabah veriyordum dilekçemi hukuki bir hakkım dilekçimi almıyorlardı ve ben buna itiraz ettiğim için keyfi disiplin cezası, hücre cezası veriyorlardı, aile görüş hakkını kısıtlıyorlardı, telefon kısıtlama hakkını uyguluyorlardı. Yani sistematik olarak devam etti bu süreç, çok rahatsızlardı benim orada olmamdan. Hapishane İdaresi çok rahatsızdı çünkü Bafra’da tek başımayım, tek başıma kalıyorum ve haberler sürekli yayılıyor, ailem her görüşüm olduğu sürece her hafta geliyorlardı ve ailem sürekli hapishaneyi arıyor yani çok rahatsızlardı çok tedirginlerdi. Bunu hani sürekli onları gözünde görüyorum.

Ömer Faruk Gergerlioğlu:Biz bu arada yoğun bir şekilde gündem ediyorduk. Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğü  yalan yanlış açıklamalar yapıyor.

Emir Karakum:Şunu da gördüm; ben zaten haberlerin çoğunluğunun dışarı çıktıktan sonra gördüm, gerçekten bayağı bir haber yapılmış dışarıda. Adalet Bakanlığı benimle ilgili şu açıklamayı yaptı; 25 Nisan’da işkence görüyorum 26 Nisan’da hemen açıklama yapmış mesela! Nasıl bir inceleme yaptın nasıl kameraları izledin! Ne ara yaptın da hani en azından bir süre beklenir formaliteden de olsa beklenir ama hiç yok böyle bir şey! “Emir direkt ortaya düşmüş kendini yere atmış.” benim ailem yani yüz yüze gördü! Hapishanelerin hepsinde işkence var! Karakolda da var hapishanelerde de var. Siz buna zaten her gün tanık oluyorsunuz size binlerce mektuplar geliyor. Maalesef Adalet Bakanlığı bunu gerçekten biliyor, bunun farkındalar, bunlar bilinçli yani yapılıyor. Adalet Bakanlığı benim işkence gördüğümü biliyor ama ses çıkarmıyor. Zaten şöyle bir şey var benim Bafra T Tipi Hapishanesi’nde tek tutulmam tesdüf değil, benim orada kalmam Adalet Bakanlığı yetkisini de aşıyor! Bunlar siyasi kararlar, tekli durmam yalnızlaştırma, tecrit politikası! Ben bir siyasi tutsağım benim düşüncemi değiştirmek için bunun için bu işkenceleri gördüm ama cevaplarını da aldılar, almaya devam edecekler. Gördüğüm işkencelerin peşini bırakmayacağım. Gözaltına alındığımda ben aile apartmanında yaşıyorum, en alt katta ben  oturuyorum orta katta amcam oturuyor, en üst katta da halamlar oturuyor. Polis eve baskın yaptığında yani mahalleyi avluka altına almışlar. Benim mahallem muhafazakar bir mahalle beni terörize etmek için her zaman denedikleri bir şey. İlk önce yengemin evine giriyorlar yengemi yere yatırıyorlar olacak iş değil! İnsanlar hayatlarını kaybediyorlar bu tür baskınlarda evde çocuk var mı yok mu hiç umurlarında değiller! İçişleri Bakanı diyor ya “Siz evi arayın sonradan karar çıkarttırırız.” diye geliyorlar yengemin evini arıyorlar çıkıyorlar, halamın evini arıyorlar sonra iniyorlar bizim evi arıyorlar yani hiçbir hukuku yok! Yapacağın suç duyurularında sonuç alamıyoruz! Bu suç duyurularını tarihe not düşsün diye yapıyoruz biliyoruz adalet yok! Diyoruz ki bu suç duyuruları tarihe not düşüyor ve elbet bir gün Adalet yerini bulacak! Çabamız da bu yüzden.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Emir bey siz bu kadar ağır darplar, işkenceler, çıplak aramalar gördünüz ve sonunda da siz yargılanıyorsunuz! Bugünkü duruşmayı da bir özetler misiniz?

Emir Karakum:Bugün zaten duruşmam çok kısa sürdü. 10 aydır kuvvetli suç şüphesiyle tutuklu bulunuyordum ancak iki tane itirafçı beyanı vardı. Son yılların mahkemelerde uyguladıkları bir politika ama iki tane itirafçıyı mahkemeye getirmemişler! Formaliteden bir dava oldu! 13 Nisan’a ertelendi mahkemem ben 10 ay boyunca bu iddianame yüzünden işkence gördüm, ağır işkenceler gördüm ama bugün heyet çok rahattı. Gördüğüm mahkeme heyeti çok rahattı! Neden o zaman ben gözaltına aldım? Neden tutuklandım? Her şey bu kadar basitse neden itirafçılar getirilmedi? Hep dediğim gibi en başta da söyledim bunlar siyasi kararlar! Zaten bırakılmamda da en büyük neden açlık grevi yapmamdı çok teşhir oldular gerçekten eğer açlık grevi yapmasaydım belki ben bugün tahliye olacaktım ve açlık grevinde 200 günleri aşmış olacaktım. Zaten biliyordum ilk duruşmada tahliye olacağımı ama ilk duruşmadan önce tutukluluk incelemeden önce tahliye etmek zorunda kaldılar! İşkenceler devam ediyor! Ben fiziksel olarak işkence gördüm bu dava süreci de işkence olarak devam ediyor! Ben buraya geldim, ailem geldi bugün mahkemeye sırf şunun için geldiler merak ettiler! Bu davaları nasıl açıyorlar! Çünkü hani Samsun’dayken de ağır cezaya bakmayan avukatlar geliyordu beni ziyaret etmeye arkadaşlarım geliyordu soruyorlardı “Neden tutuklandın?” diye söylüyordum “Basın açıklamasına katıldım şu itirafçılar bunu söyledi.” diye gerçekten çok şaşırıyorlardı! Biraz hukukun zerresini bilmeyen insanlar bile mesela gerçekten çok şaşırıyorlardı! Yani 80’leri, 90’ları gördük diyorlardı o zaman da örgüt üyeliğinden yargılananlar vardı ama bu gerekçelerde kimseler tutuklanmıyordu diyorlardı ama bu süreç devam ediyor, bu süreçte direnerek atlayacağız başka çaremiz yok! Son olarak hapishanelerde işkenceler devam ediyor! Zaten sizde düzenli olarak gündeme getiriyorsunuz. Ayten Öztürk var 6 ay MİT’in işkencehanesinde işkence gördü! Yakın zamanda Gülten Matur’u 8 gün boyunca yine gizli bir bölgede işkence yapmışlar ve  o 8 gün yokmuş gibi gözaltına alındı diye haber yapmışlar! O sansasyonel haber yaptılar diye tutuklandı Gülten Matur! Bugün Şakran Hapishanesi’nde Tuğçe Nur Özbay her hafta işkence gördüğünü haber veriyor. Hapishanelerde ağır işkenceler devam ediyor, hak ihlalleri devam ediyor, sürgünler devam ediyor! Bunun üstesinden gelmemiz için direnmemiz gerekiyor bunları gündeme getirmemiz gerekiyor.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: çok teşekkür ederiz Emir Karakum irtibatta kalacağız takip edeceğiz, sizin uğradığınız ihlalleri yoğun bir şekilde cezaevindeyken gündeme getirmiştik şu anda da canlı olarak karşımızdasınız yaşadıklarınızı anlatıyorsunuz Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün nasıl yalan yaptığını beyan ediyorsunuz. Çok teşekkür ederiz yayınımıza katıldığınız için. Çok teşekkür ederiz umarım işkencesiz bir hayat olsun, herkes için bunu diliyoruz! Takip etmeye devam edeceğiz ihlalleri! Değerli izleyenler Bu hafta da programımızı burada bitiriyoruz Haftaya salı günü saat 21.00’da buluşana kadar hepinize hayırlı akşamlar diliyoru

Yorumlar