10 Temmuz 2019
Içişleri Bakanlığı, TBMM insan haklarinı inceleme komisyonuna insan hakları egitimini personeline nasil verdiğini anlatıyor. Biz de tabii ki Halfeti, Ankara Emniyeti iskence iddialarinı , 6 kaçırılan kişiyi soracagız
Tutanak Metni:
ÖMER
FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Geçen haftaki bir tartışma üzerine açıklama yapma
zarureti hasıl olmuştur. Geçen hafta tutanaklara da yansıdığı üzere Ankara
Emniyetindeki bir işkence iddiasını gündem etmiştim. Ankara Barosu bu iddiayı
gündeme getirmişti ve raporlamıştı. Bu iddiaya cevap mahiyetinde Sayın Başkan,
bizim daha öncesinde de sahte evrak beyan ettiğimizi söyleyerek bu iddiamızın
doğru olmadığı yönünde bazı cümleler sarf etmişti ve bunun üzerine bir tartışma
yaşanmıştı. Ve maalesef bazı milletvekili arkadaşlarımız bize uygun olmayan kelimeler
de sarf etmişti. “Yalancı, müfteri, hasta, terbiyesiz” gibi kelimeler
sarf etmişti. Ama belge doğruydu ve belgeyi ben buldum. İşte belge burada.
Değerli arkadaşlar, birtakım sözler sarf etmeden önce
gerçeği ve hakikati bulma merakı olmalı hepimizde. Ben hayatta yalan atmam,
hayatta iftira atmam. Benim iddialarımı araştırmadan bana böyle uygun olmayan
kelimeler sarf ettiniz. En azından Sayın Başkan ve bu sözleri sarf eden
milletvekillerinden bir özür alacağım var. Eğer ki bu özrü dilemezlerse dünya
ve ahirette de hakkımı helal etmeyeceğimi beyan ediyorum.
Bu belge araştırıldı. İki gün önce Sayın Başkanımız
araştırdı. Büyük bir hata olduğunu kendileri de tespit etti. Deniz Kuvvetleri
Komutanlığı yaptığı hatasını şu anda gidermekle meşgul. Bununla ilgili işlemler
devam ediyor ve ben kamuoyuna da ayrıca aktarmaya devam edeceğim. Ama konuyu
araştırmadan, hele ki çok ciddi bir işkence iddiasının tartışılırken bir başka
sahte evrak iddiasıyla bu konunun üstünün örtülmeye çalışılmasını çok vahim bulduğumu
söyleyeyim. Bu kişi aynı zamanda iddianameleri…
BAŞKAN – Faruk Bey, sanırım meramınızı anlattınız.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – İki üç dakikada
bitiriyorum.
BAŞKAN – Ama özel konulara girmeyin hiç şu anda.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Sadece iki üç
dakikada…
Bakın, burada tüm iddianameleri ve tüm evrakları da
var. Deniz Kuvvetlerinden atılan bir astsubay; dosyası, iddianamesi
vahametlerle dolu, yanlış bilgilerle dolu. Adamın adı Hasan Çomak, Muğla’dan
pazartesi günü buraya geldi, tüm evraklarını getirdi.
BAŞKAN – Gergerlioğlu, ama bakın şöyle bir şey
söylüyorum.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Üç dakika içinde
bitiriyorum.
BAŞKAN – Ama bu konumuzla ilgili değil şimdi. Size
söz…
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Tamam, üç dakika
içinde bitiriyorum. Lütfen…
Geldi ve tüm evraklarını beyan etti. Çok büyük
yanlışlıklar var, kişinin ismiyle ilgili Hasan Çomak, ama şu evraklarda ya
Halil Çomak olarak geçmiş ya Hasan Çakmak olarak geçmiş. İddianamede adamın
avukatı bile bir başka şahsın avukatı olarak geçiyor. Tel tel dökülen bir
iddianame ve sonunda adamcağız işsiz de kalmış, üç yıldır çöplerden plastik ve
karton toplayarak geçimini sağlıyor. Üç yıldır bu denli mağdur edilen kişi şu
anda çöplerden plastik toplayan bir kişi ve bu kişiye… Bakın, şu evrak…
BAŞKAN – Faruk Bey, şimdi bu konumuzu aşan bir konu
oldu. Rica ediyorum, ben sözünüzü kesmek zorundayım.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Bitiriyorum. İki
dakika…
BAŞKAN – Ama bakın Faruk Bey…
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Sayın Başkan, son
üç cümleyle bitiriyorum.
Bakın, şurada gerekçede beyan edilmemiş. Hukukçular
bilir, gerekçe beyan edilmeden bu adam idare mahkemesine gitmiş, bir senedir
idare mahkemesi bir karar da veremiyor. Skandal üstüne skandal. Bir başka
kararda da Sağlık Bakanlığı yine bir başka gerekçesiz kararla bir başka kişiyi
de atmış ve gerekçe de belirtmemiş. Vatandaş öylesine kötü duruma düşürülüyor
ki inanılmaz bir hâl.
Ben tüm bu belgeleri ispatladıktan sonra da bana bu tür
kelimeleri söyleyen arkadaşlarımızdan beklediğim özrü de dinlemek istiyorum.
ÖMER
FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – İlk söz isteyen milletvekili bendim ama beni
sona bıraktınız. Yüksek adalet duygunuza hayranım.
Değerli genel müdürüm, hoş geldiniz. Kısaca soracağım,
uzatmayacağım çok. Malum, Halfeti’deki işkence iddiaları Urfa Barosu
raporlarına yansımıştı. İçişleri Bakanlığından bir cevap gelmedi. Ankara
Emniyetindeki işkence iddiaları Ankara Barosunun raporuna vahim bir şekilde
yansımıştı. Ankara Emniyeti “Usulsüzlük, hukuksuzluk yoktur”
açıklaması yaptıktan sonra Ankara Barosu açıklama yapmıştı ancak İçişleri
Bakanlığı tekrar bir açıklama yapmadı. Biz konu hakkında soru önergeleriyle
sorduk, hâlen cevap alamadık.
İki: Türkiye’de beş aydır kaçırılan 6 kişi var. Sezgin
Bey’in bahsettiği gibi bu kişiler hakkında hiçbir işlem yapılmıyor, hiçbir adım
atılmıyor. Birleşmiş Milletler Zorla Kaçırılma Komitesi ve AİHM’in bu kişiler
hakkında sorduğu sorulara beş aydır Adalet Bakanlığı da cevap veremiyor,
İçişleri Bakanlığından da bir ses seda yok. Bu kişilerin önceki birçok vakada
olduğu gibi legal olmayan merkezlerde işkence gördüğü ve bundan dolayı son
derece ağır bir yaşam hakkı ihlali mağduru olduğu düşünülüyor. Binlerce MOBESE
kamerasının olduğu Edirne’den Ankara’ya kadar kaçırılan kişilerin eşleri
götürüldü ama MOBESE kameralarıyla ilgili bir inceleme de yapılmadı çünkü
ailenin yanında kaçırılmıştı, kişi ayrı bir arabaya, eşi ve 2 çocuğu ayrı bir
arabaya konularak Edirne’den Ankara’ya kadar götürüldü. Anne kaçıran kişilerin
resimlerini de çizdi, iyi bir ressamdı; bu da nazarıitibara alınmadı. Binlerce
MOBESE kamerası incelemesi yapılmadı ve şu anda tüm uluslararası insan hakları
kuruluşlarının çağrılarına rağmen, Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığından
verdiğim soru önergelerine tek bir cevap alabilmiş değilim.
Üçüncüsü: Açlık grevleri esnasında Gebze’de tüm
kamuoyunun tepki gösterdiği bir olay yaşanmıştı. Bir polis memuru bir kadını,
bir anneyi arkadan dürtüklüyordu. O kadın yürüdüğü hâlde arkadan dürtükleyerek
yürümesini istiyordu. Konu hakkında bir soruşturma başlatıldığı söylendi.
Aradan sanırım üç dört ay geçti, hiçbir açıklama yapılmıyor. Kocaeli Valiliğine
de bu konuyu soruyorum, bir açıklama yok. İkincisi, bu açlık grevleri esnasında
Urfa Milletvekilimiz Ayşe Sürücü bir kadın polis amiri tarafından
darbedilmişti. Milletvekilimiz İçişleri Bakanlığına ve adli makamlara suç
duyurusuyla başvurmuşu. Yine aylar geçti İçişleri Bakanlığından tek bir cevap
yok. bir soruşturma başlatılıp başlatılmadığını bu iki vaka için ve eğer
varılmışsa sonucu hakkında bilgi istiyorum.
Dördüncüsü: Pasaport işlemleri. Yüz binlerce KHK’liye
pasaport verilmiyor. Bu aslında anayasal seyahat hürriyetini çiğnemektir,
gasbetmektir. Aynı zamanda KHK’li olmasa da yüz binlerce kişiye tahditler
getirildi. Mahkeme kararıyla aslında insanların pasaportu konusunda bir karar
alınabilir. Ancak kişinin eşiyle ilgili bir suç isnadından dolayı masumiyet
karinesi anayasal ilkedir, çiğnendi ve o kişiler hakkında da pasaport
tahditleri getirildi. Bu konuda İçişleri Bakanlığıyla çok konuştum. Sayın Bakan
Yardımcımız Mehmet Ersoy’du sanırım, onunla da konuştum, Sayın Bakanla da
konuştum Meclise bütçe görüşmelerine geldiklerinde. Birçok vakaya konuştuk. Hiç
üstü örtülecek vakalar değil. Kişi hakkında hiçbir suç durumu olmadığı hâlde
pasaportlarına uzun süreli tahditler getirilmişti.
Beşinci sorum: Gözaltı merkezlerini anlattınız. Gözaltı
merkezlerinde OHAL dönemi içinde kötü muamele ve işkence sonucu öldürüldüğü
iddia edilen Gökhan Açıkkollu isimli bir memur vardı, öğretmen vardı. Yaklaşık
üç yıl geçti, otopsi raporlarında İnsan Hakları Vakfı da, Şebnem Korur Fincancı
da yaptı ve diğer birçok yetkilinin otopsi raporunda da işkence bulguları
vardı, kafa içinde kanamalar vardı, kaburga kemiklerinde kırıklar vardı, bunlar
da yansımıştı. Aradan üç yıl geçti, bir soruşturma var mı, ne yaptınız? Adli
soruşturmaların yürümediğini biliyorum, onu size sormuyorum ama idari açıdan
Gökhan Açıkkollu vakası için ne yaptığınızı soruyorum.
Yine Başkan bizi konuşturmadı ama “sahte
belge” demişti ama bu belge sahte değil arkadaşlar. Bu belge Deniz
Kuvvetleri Komutanlığının…
BAŞKAN – Hiçbir şekilde “sahte belge” ifadesi
kullanmadım Sayın Gergerlioğlu.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Önceki hafta
kullandınız. OHAL Komisyonu Başkanı da şu belgeye “sahte belge”
demişti. Bu belge Deniz Kuvvetleri Komutanlığının ıslak imzalı…
BAŞKAN – Sayın Gergerlioğlu, sorularınızı tamamladınız
mı?
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Lütfen… Bakın,
işinize gelmediği zaman benim sözümü kesmeyin.
BAŞKAN – Gündemimiz bu değil Sayın Gergerlioğlu. Sizi
gündeme davet ediyorum.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Sorularımı
tamamladım. Hiç kimseye müdahale etmezken bana etmenizin anlamını…
BAŞKAN – Sayın Gergerlioğlu, konumuza ve gündemimize
davet ediyorum sizi.
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Sayın Başkan, siz
hak ve hakikatten uzaklaşmayın lütfen.
BAŞKAN – Sayın Gergerlioğlu, üçüncü kez sizi gündeme
davet ediyorum.
Bitti mi?
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli)
– Bitirdim. Biraz tahammül Sayın Başkan, adalet…
Yorumlar